PDA

Tüm Versiyonu Göster : Denize Girerek Dikkat: Bazı Canlılar Sizin İçin Tehlikeli Olabilir!


Güven ÖZYELDAN
03-10-2006, 14:46
Başlık : Denize Girerek Dikkat: Bazı Canlılar Sizin İçin Tehlikeli Olabilir!
--------------------------------------------------------------------------------
Yazar : Dr. S. Hakan Durmuş
--------------------------------------------------------------------------------
Sayı : 3.Sayı (Temmuz - Eylül 2004)
--------------------------------------------------------------------------------
Konu : Su Ürünleri
--------------------------------------------------------------------------------



Ülkemizi çevreleyen denizlerde yaşayan hayvanların bazıları, avlarını yakalamak veya kendilerini savunmak üzere vücutlarının çeşitli yerlerinde savunma aygıtları, zehir içeren bezler ya da elektrik deşarjı oluşturabilecek organlara sahiptir. Yaz mevsiminde denizin tadını çıkarmak isterken zehirli bir balığın sürprizli iğnesi ile karşılaşabilirsiniz. Küçük bir diken batması büyük bir yara haline gelebilir. Zehir, hem sinir sistemini hem de kalbi etkileyici olabilir. Zehirli diken, doğrudan doğruya toplar damara saplanırsa sonuç, ani ölüm bile olabilir. Sahilde başınıza gelen zehirli hayvan sokmaları ya da çarpmalarına karşı ne yapacağınızı biliyor musunuz? Küçük diye pek dikkate almadığınız birçok deniz hayvanı sağlığınız için tehlikeli olabilir. Bu hayvanları tanımak korunmanın ilk adımı olabilir. Denizlerimizde rastlanan bu tür canlılarla temas edilmesi halinde yapılması gereken ilk yardım çalışmalarını da bilmekte de büyük yarar var. Denizlerimizde yaşayan tehlikeli veya zehirli bu deniz canlılarından bazılarını tanıyalım:

DENIZ ANASI: Yaşadıkları denizlere göre boyları, renkleri ve zehir şiddetleri değişen deniz analarının, ölü olsalar bile dokunaçlarındaki zehir etkili olabilir. Deniz anasının etkisi zehirin miktarı ile ilgilidir. Ülkemizde öldürücü düzeyde zehirli denizanası türleri yaşamamakla birlikte, bunların uzantılarında bulunan yakıcı kapsül hücreleri, deriyle teması sonucunda patlar ve zehirini deriye zerketmesiyle yanma ve kaşıntı başlatır. Kaşıntı daha sonra yerini acıya bırakır. Bu acının önemsiz bir kaşınma ve ovuşturma ile geçişti-rildiği zannedilse de bazı kimselerde nefes darlığı, bulantı ve mide krampları görülebilir.

Suda denizanasına herhangi bir şekilde temas edilirse, sudan çıktıktan sonra kesinlikle kaşımamalı ve ovuşturulmamalıdır. Patlamamış yakıcı kapsüller varsa deriden bir havlu ile temizlemek suretiyle uzaklaştırılır. Yanan yerin tatlı suyla yıkanması ilk tedbir olarak yanlış bir uygulama olup, böyle bir uygulamanın, deniz suyu yoğunluğuna sahip patlamamış kapsüllerin, yoğunluk farkından dolayı patlamasına neden olması söz konusudur. Denizanasının dokunduğu bölgeyi amonyaklı su, veya o yoksa sirke ile silmek kazazedeyi rahatlatır. Ciddi yaralanmalarda doktora başvurmak gerekir, aksi halde daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilir.

DENIZ KESTANESI: Küresel vücutları, hareketli ve düzgün aralıklarla sıralanmış dikenleri denizkestanelerinin karakteristiğidir. Genellikle kaya-lık ve temiz kumlu sığ denizlerin diplerinde yaşayan canlılardır. Denizde veya dipte farkına varmadan üze-rine basıldığında veya herhangi bir yerinize sürtünmeden dolayı dikenleri batar ve kırılarak o bölgede kalır. Eğer bu dikenler hemen çıkarılmazsa zamanla o yerde iltihap oluşabilir.

Deniz kestanesinin dikenlerinin battığı bölge zeytinyağı ile yumuşatılıp bir cımbız yardımıyla dikenler çıkarılır. Yaraya kum kaçmamasına dikkat edilmelidir Dikenleri çıkarıldıktan sonra o bölge antiseptik sıvılarla temizlenmelidir. Aksi halde ağrılı iltihaplar oluşur.

VATOZ: Genellikle kıyı şeridinde, deniz dibinde kumlu zeminlerde bulunan vatozların vücutları eşkenar dörtgen şeklinde; baş uçta sivrileşmiş, pulları ve sırt yüzgeçleri bulunmaz. Kuyruk uzun, kamçı şeklinde, birbirine ters eğimli, bazen kancalı zehirli dikenlere sahiptirler. Çıplak ayakla kumlu deniz tabanlarında bir vatoza basılması halinde, şiddetli ve birbiri ardına darbe duygusu hissedilir ve zamanla et-kilenen yerde dayanılmaz bir sancı başlar. Vatozlar bazen zor iyileşen yırtılmış yaralara da yol açarlar. Kan basıncı düşer, büyük ölçüde terleme, kusma, , karın ağrısı ve kalp çarpıntısına yol açabilir.

Ilk yardım olarak, batan ve kırılan dikenler hemen çıkarılmalı, soğuk tuzlu suyla yara emilmeli ve ovulmalı; daha sonra yaranın bulunduğu kısım, mümkünse tüm vücut, yaklaşık bir saat süreyle sıcak suya sokulmalıdır. Yara antiseptik solüsyonlarla temiz- lendikten sonra kanama varsa durdurulmalı ve hasta sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

ISKORPIT: Sırt yüzgeçleri zehirli olan iskorpitler, ülkemizde en sığ sulardan 80 m. derinliklere kadar taşlı, yosunlu kayalar arasında yaşar. Az hareket ederler. Tehlike zamanında şiddetle çırpınırken diplerinde zehir bezleri olan yüzgeç dikenleri ile baş ve burun dikenlerini çevrelerindeki canlılara çarparak yaralarlar. Bunlardan başka sırt ve karınlarındaki yüzgeçlerinde bulunan bazı dikenler de zehirlidir. Genellikle denizde yüzerken üzerine basıp dikenlerin batmasıyla veya amatör balıkçıların ellerine dikenleri battığında, kişinin duyarlılığına bağlı olarak, çok acı veren ve geç kapanan yara meydana gelir. Bu durumda eğer diken yaranın içinde kırılıp kalmışsa çıkarılması gerekir. Yara sabunlu su veya amonyak ile yıkanmalıdır.

MÜREN: Boyları 1,5 metreye kadar uzayabilen müren balıklarının görünüşleri yılanı andırır. Göğüs yüzgeçleri olmayan mürenlerin kuvvetli çeneleri son derece keskin dişlerle kaplıdır. Mürenlere en çok Ege ve Akdeniz kıyılarında rastlanır. Sanıldığı gibi saldırgan olmayan mürenler, kayaların içindeki oyuklarda yaşarlar. Dalış esnasında merakınıza yenik düşüp yuvalarına el sokarsanız mürenin saldırısına maruz kalabilirsiziniz. Bazen ısırdıkları zaman öldürülünceye kadar çenelerini açmayabilirler. Oldukça derin ve çok geç kapanan bir yara açarlar. Ağızlarındaki çok çeşitli bakteriler nedeniyle ısırılan yer çoğunlukla iltihaplanır. Kişinin duyarlılığına bağlı olarak durum ağırlaşabilir.

Yara, sabunlu su ya da antiseptik solüsyonlarla yıkandıktan sonra kanama varsa durdurulmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.

KURBAĞA BALIĞI: Boyları 30 cm kadardır. Vücutları grimsi kahverengi olup düzensiz açık renkli benekleri vardır. Birinci sırt yüzgeci siyahtır. Trakonyalara benzerler; onlardan farklı olarak gözleri yukarıya doğru ve başları büyüktür. Taşlık, kumluk ve kısmen çamurlu bölgelerde zehir içeren birinci sırt yüzgecinin ilk dikenleri açıkta kalacak şekilde zemine gizlenerek veya gömülerek avlarını beklerler. Sert dikenin üzerine basılmasıyla yaralanma olur. Ağrı ve sızısı pek fazla olmamakla birlikte, yara çabuk iyileşmez.

Lezzetli eti olan (özellikle balık çorbası için kullanılan) bu balığı balıkçılar tuttukları zaman, çoğunlukla sırt yüzgeçlerinin zehirli kısımlarını keserler. Çünkü bu zehir, balık öldükten sonra da aynı etkisini sürdürür. Tedavisi iskorpit balığında olduğu gibidir.

TRAKONYA: Özellikle dalış yapacakların dikkat etmesi gereken bir balık türü olan trakonyalar 40 cm boyundadır. Kuma gömülü yaşarlar ve basıldığında dikenlerinden zehir salgılarlar. Zehirden etkilenen organ şişer, hücreler ölür. Sinirler etkilenir ve hatta ölüm söz konusu olabilir. Iğnenin batması durumunda , yara amonyak ile yıkanmalı ve zehirin yapısını bozabilmek için olabildiğince sıcak suya sokulmalıdır. Hasta en kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Şişen yerlere buz ve alkol pansumanı yapılabilir. Oltaya gelebilirler, bu takdirde iğnelerinden tutmamak gerekir. Öldüklerinde dahi sırt yüzgeçleri diktir ve zehirleyici özelliğini kaybetmez.Bu tür kazalarda; ağrının giderilmesi, zehirin et- kilerinin azaltılması ve yarada ikincil bir enfeksiyonun önlenmesi gerekir. Öncelikle, yara içinde diken veya parçaları kalmışsa çıkarılır, yara tuzlu su veya fizyolojik serum ile bol bol yıkandıktan sonra antiseptik bir solüsyonla temizlenir.

Son olarak, deniz kenarında veya balıkçı tek-nenizde, denizdeki süprizlere karşı ilk yardım çantanızda turnike, antiseptik solüyonlar, sargı bezleri, lokal anestezik, antihistaminik gibi ilaçların hazır bulunmasının faydalı olacağını belirtmek isterim.

Kaynaklar

- Akşıray F (1955): Türkiye’nin Zehirli Balıkları, I.Ü. Fen Fak. Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü Yayını, Seri A, 2:85-1,2.

- Kıdeyş AE (1996): Akdeniz Kıyılarında Zehirli Bir Deniz Anası: Rhopilema nomadica, Sualtı Dünyası, Yıl:1, Sayı: 5, sh.34-35.

- Yokeş B (1996): Denizkestaneleri ve denizkirpileri, Sualtı Dünyası, Yıl:1, Sayı: 5, sh.34-35.

- Zammit L (1981): Venemous fish stings, Medicine Digest, 7:9, 17-22.

Uzm.Dr.Rastgele
04-10-2006, 07:09
Alıntı yaparak bizlerle paylaştığın yazını okudum.Ellerine sağlık diyorum.Ama bana sorarsan bu yazıyı bu başlık altına değil de ait olduğu '' Deniz Balıkları''--tehlikeli balıklar başlığı altına yazsaydın daha iyi oludu diyorum.Belki sevgili adminimiz Taygun konuyu buraya taşır.

aganta borina borinata
05-10-2006, 06:50
Alıntı yaparak bizlerle paylaştığın yazını okudum.Ellerine sağlık diyorum.Ama bana sorarsan bu yazıyı bu başlık altına değil de ait olduğu '' Deniz Balıkları''--tehlikeli balıklar başlığı altına yazsaydın daha iyi oludu diyorum.Belki sevgili adminimiz Taygun konuyu buraya taşır.

ellerine sağlık güven kardeş...bende dün bu konuyu araştırıyordum...çok iyi oldu...ishak beye bu konuda katılıyorum...konunun işlendiği bölümde bunlara ait fotoğraflar da var...ya da konu birleştirilerek düzenlenebilir...çok önemli bi konu... bu canlıları tanımayanlar için özellikle belirtilmesi gereken bi konu...

rastgelsin...

erhan
13-10-2006, 11:24
Güven teşekkürler eline sağlık