aganta borina borinata
25-12-2006, 07:53
Baktım 3-5 kişilik bi av organizasyonu düzenleyemiyorum… aslanlar gibi tek başıma ava gitme kararı aldım …uzun bi aradan sonra 23.12.2006 sabah saat 5 gibi evden şeytanın bacağını kırmak için çıktım…aman ya rabbim o ne ayaz:deli: …iki aydır bi tek damla yağmur düşmeyen bu coğrafya da tamamıyla yanmış gibi kokan bi şehrin havasını soluya soluya balık avına dair ne varsa yükledim Bekir’e…bekirde hevesli pek…ama böylesine soğuk bi havada ikinci marşı istedi garibim…
Yaklaşık 50 dakikalık bi yolculuktan sonra bu aylarda kıyıdan avlanmak için en kolay ulaşılabilen ve genelde yüzümü kara çıkarmayan avlağa vardım…malzemeleri ve yemleri bi gün önceden ayarladığım için hiç vakit kaybetmeden üç adet tek iğneli gezer kurşunlu takımı yemleyip ya Allah deyip salladım 10 ar metre mesafe farkıyla…daha sonra at-çek yapmak için hazırladığım zarganalı takımı kamışa bağlayıp…mecburi hizmete başladım…
Denizde dalga pek yoktu bu yüzden olta attığım neredeyse deniz seviyesindeki kayaların üzerinde rahat rahat gezerek at,çek yapıyordum…derken şamandıranın arkasından gelen slikon zargananın çıkarmasının mümkün olmadığı bi şapırtıyla kamışın ucunu acilen diktim havaya…tabi uzun aradan sonra bazı şeyleri kestirebilmek zor oluyor…baktım kamışın ucu kırılacakmış gibi yatıyor…telaşlanmadım değil hani…kalama mı versem diye kendi kendime tiriplere bile kapılmadım değil hani:D …tabi bunlar pek alışık olmadığım ve uzun süredir kullanmadığım kamıştan kaynaklanan tatlı bi heyecandı…balığın atladığı anı gördükten sonra hay anasını demekten ve kendi kendime gülmekten alamadım kendimi…balığı dışarı çıkardıktan sonra heyecanım daha da arttı…gelen balık çinekoptu ve başkaları da olabilirdi...
Dip oltalarından ses seda çıkmıyordu…bi kaç at-çek denemesinden sonra üç tane karakulak aldım ve artık her at çek boş gelmeye başladı rüzgarda hızını arttırıyordu ve sürekli yön değiştiriyordu bu da kamışla avlanmamı küçleştiriyor ve bana boşa uğraşıyorsun demeye başlıyordu…kamışı bi yana bıraktım…
Dip oltalarını tekrar yemledim ve beklemeye başlayayaım derken ishak ağabeyninde dediği gibi Türkan şoray dudaklı kardeşimiz teşrif etti:D …oltaların üçünü de elimde tutuyordum ve arka arkaya lidaki kardeşler keliyordu arada bi de yolunu şaşırmış 5 tane de barbuncuk vardı enteresan olan şudur orada ilk defa barbun yakalıyordum …derken oltalardan kıyıya yakın olanına bi cengaver buraların delikanlısı benim deyip asılmaya başladı bu arada diğer oltaları elimden atıp başladım balığı cekmeye ağır hareket ediyordum, derken balık suyun üzerine doğru bi helme yaptı…işte bu anda balığı gördüm ve elimden geldiğince hızlı çekmeye başladım oltayı…ama ne mümkün o hareketle balığın oltaya verdiği boşluğu toplamak ve balık kendini kayaların arasına gizledi ve iyice bi yerleşti…bi horoz kayası yakalamıştım ve balık oldukça profesyoneldi:ninja: …baktım çıkmayacak oltayı bi kenara bırakıp ava devam ettim… bi kaç balık daha yakaladıktan sonra sol tarafımda iri kefallerin hareketlerini fark ettim ve bi şamandıralı kefal takımı hazırlayıp ya Allah deyip onuda salladım saat 8.30 civarıydı ilk kefal de teşrif ettiler…uleeeeeyynn ne iyi etmişim de gelmişim dedim kendi kendime:dans: …biri yaklaşık 40 cm.lik diğerleri 25 er cm.lik 4 kefal aldım oradan bu arada ısparoz ve karagöz aldım birer tane…bi kaç lidaki daha…
Rüzgar iyice şiddetlendi ve işin doğrusu bende dişleri biraz takırdatmaya başladım:D …balıkta kesti zaten bi iki sülüklü kaya balığı dışında oltaya dokunan yoktu balık ahalisinden…şu horoz kayası ne durumda bi bakayım dedim…oltayı elime aldım cengaver hala delikanlılığından ödün vermiyordu ve girdiği kayadan çıkmak niyetinde değildi…yaz olsa vallahi banamısın demezdim ama kışın hele bu havada ayağımı dahi suya sokma niyetim yoktu…bu balık şöyle 3-5 kiloluk olsaydı girermiydim…kesin girerdim sanırım galiba…ama balık 3-5 kiloluk değildi ve içim cız ederekte olsa misinayı kesip :'( ıvır zıvırları toplayıp bekir’e hadi gidelim dedim…ve adana ya doğru çıktık yola…
Uzun bi aradan sonra böyle bereketli bi avla eve dönmek çok rahatlattı beni…hem hanımın dırdırından da kurtulmuş oldum…eğer balık olmasaydı cümle belliydi “ben sana dememişmiydim gitme diye”…:D
Balıkları eve bırakıp iş yerine gittim msn den arkadaşlarla av hakkında sohbet ettik…herkes resim istiyordu ama bende bi fotoğraf makinesi yoktu:'( …ben de akşam wep cam ile çekip eklerim dedim…resimleri çektim ama kalitesi berbat bi durumda çıktı…artıkın idare edersiniz…:D
hava yaklaşık 1 dereceydi, rüzgar 3-5 gibi ve sürekli yön değiştiriyordu…hava bulutsuz ve ayazdı…suyun sıcaklığını bilmiyorum ama ılık bi su vardı… oltalar tek iğneli gezer kurşunlu el oltalarıydı bu oltalar lidakileri ve diğer bi kaç balığı yakaladı (yemler sardalya ve karides)….kamış üç adet 5 cm.lik mavi beyaz sedefli zarganadan oluşmuş bi at-çek takımıydı çinekop ve karakulaklar bununla yakalandı….şamandıralı iki iğneli kefal takımı gofret kullanarak 4 adet kefal yakaladı…
rastgelsin…
Yaklaşık 50 dakikalık bi yolculuktan sonra bu aylarda kıyıdan avlanmak için en kolay ulaşılabilen ve genelde yüzümü kara çıkarmayan avlağa vardım…malzemeleri ve yemleri bi gün önceden ayarladığım için hiç vakit kaybetmeden üç adet tek iğneli gezer kurşunlu takımı yemleyip ya Allah deyip salladım 10 ar metre mesafe farkıyla…daha sonra at-çek yapmak için hazırladığım zarganalı takımı kamışa bağlayıp…mecburi hizmete başladım…
Denizde dalga pek yoktu bu yüzden olta attığım neredeyse deniz seviyesindeki kayaların üzerinde rahat rahat gezerek at,çek yapıyordum…derken şamandıranın arkasından gelen slikon zargananın çıkarmasının mümkün olmadığı bi şapırtıyla kamışın ucunu acilen diktim havaya…tabi uzun aradan sonra bazı şeyleri kestirebilmek zor oluyor…baktım kamışın ucu kırılacakmış gibi yatıyor…telaşlanmadım değil hani…kalama mı versem diye kendi kendime tiriplere bile kapılmadım değil hani:D …tabi bunlar pek alışık olmadığım ve uzun süredir kullanmadığım kamıştan kaynaklanan tatlı bi heyecandı…balığın atladığı anı gördükten sonra hay anasını demekten ve kendi kendime gülmekten alamadım kendimi…balığı dışarı çıkardıktan sonra heyecanım daha da arttı…gelen balık çinekoptu ve başkaları da olabilirdi...
Dip oltalarından ses seda çıkmıyordu…bi kaç at-çek denemesinden sonra üç tane karakulak aldım ve artık her at çek boş gelmeye başladı rüzgarda hızını arttırıyordu ve sürekli yön değiştiriyordu bu da kamışla avlanmamı küçleştiriyor ve bana boşa uğraşıyorsun demeye başlıyordu…kamışı bi yana bıraktım…
Dip oltalarını tekrar yemledim ve beklemeye başlayayaım derken ishak ağabeyninde dediği gibi Türkan şoray dudaklı kardeşimiz teşrif etti:D …oltaların üçünü de elimde tutuyordum ve arka arkaya lidaki kardeşler keliyordu arada bi de yolunu şaşırmış 5 tane de barbuncuk vardı enteresan olan şudur orada ilk defa barbun yakalıyordum …derken oltalardan kıyıya yakın olanına bi cengaver buraların delikanlısı benim deyip asılmaya başladı bu arada diğer oltaları elimden atıp başladım balığı cekmeye ağır hareket ediyordum, derken balık suyun üzerine doğru bi helme yaptı…işte bu anda balığı gördüm ve elimden geldiğince hızlı çekmeye başladım oltayı…ama ne mümkün o hareketle balığın oltaya verdiği boşluğu toplamak ve balık kendini kayaların arasına gizledi ve iyice bi yerleşti…bi horoz kayası yakalamıştım ve balık oldukça profesyoneldi:ninja: …baktım çıkmayacak oltayı bi kenara bırakıp ava devam ettim… bi kaç balık daha yakaladıktan sonra sol tarafımda iri kefallerin hareketlerini fark ettim ve bi şamandıralı kefal takımı hazırlayıp ya Allah deyip onuda salladım saat 8.30 civarıydı ilk kefal de teşrif ettiler…uleeeeeyynn ne iyi etmişim de gelmişim dedim kendi kendime:dans: …biri yaklaşık 40 cm.lik diğerleri 25 er cm.lik 4 kefal aldım oradan bu arada ısparoz ve karagöz aldım birer tane…bi kaç lidaki daha…
Rüzgar iyice şiddetlendi ve işin doğrusu bende dişleri biraz takırdatmaya başladım:D …balıkta kesti zaten bi iki sülüklü kaya balığı dışında oltaya dokunan yoktu balık ahalisinden…şu horoz kayası ne durumda bi bakayım dedim…oltayı elime aldım cengaver hala delikanlılığından ödün vermiyordu ve girdiği kayadan çıkmak niyetinde değildi…yaz olsa vallahi banamısın demezdim ama kışın hele bu havada ayağımı dahi suya sokma niyetim yoktu…bu balık şöyle 3-5 kiloluk olsaydı girermiydim…kesin girerdim sanırım galiba…ama balık 3-5 kiloluk değildi ve içim cız ederekte olsa misinayı kesip :'( ıvır zıvırları toplayıp bekir’e hadi gidelim dedim…ve adana ya doğru çıktık yola…
Uzun bi aradan sonra böyle bereketli bi avla eve dönmek çok rahatlattı beni…hem hanımın dırdırından da kurtulmuş oldum…eğer balık olmasaydı cümle belliydi “ben sana dememişmiydim gitme diye”…:D
Balıkları eve bırakıp iş yerine gittim msn den arkadaşlarla av hakkında sohbet ettik…herkes resim istiyordu ama bende bi fotoğraf makinesi yoktu:'( …ben de akşam wep cam ile çekip eklerim dedim…resimleri çektim ama kalitesi berbat bi durumda çıktı…artıkın idare edersiniz…:D
hava yaklaşık 1 dereceydi, rüzgar 3-5 gibi ve sürekli yön değiştiriyordu…hava bulutsuz ve ayazdı…suyun sıcaklığını bilmiyorum ama ılık bi su vardı… oltalar tek iğneli gezer kurşunlu el oltalarıydı bu oltalar lidakileri ve diğer bi kaç balığı yakaladı (yemler sardalya ve karides)….kamış üç adet 5 cm.lik mavi beyaz sedefli zarganadan oluşmuş bi at-çek takımıydı çinekop ve karakulaklar bununla yakalandı….şamandıralı iki iğneli kefal takımı gofret kullanarak 4 adet kefal yakaladı…
rastgelsin…