PDA

Tüm Versiyonu Göster : balık çiftliklerine karşı yürütülen bilinçsiz kampanyalar?


jellyfish
02-05-2007, 08:37
Balik ciftliklerine karsi hareketin temeli, Amerika ve Kanada'nin Pasifik Okyanusu kiyilarindaki somon ciftlikleridir.
NEDEN (dikkatle okuyun) : - Bu ciftliklerde yetistirilen somonlar, Pasifik somonu degil, Atlantik somonudur. Ve biyolojik olarak dogal ortamlarinda degiller.
Yani:
1- Ciftliklerden kacan Atlantik somonlari dogal dengeleri bozabilir.
2- Ciftlikleri yer aldigi alanlar, Pasifik somonlarinin goc yollari uzerinde ve dunyanin en verimli avcilik sahalarinda bulunmaktadir,
3- Atlantik somonlari, Pasifikte bulunmayan hastalýk ve parazitleri oraya tasiyabilirler.
4- Bolgede yaygin olarak bulunan deniz memelilerinin stoklarina olumsuz etkiler yaratabilirler. - Ayrica,
5- Somon uretiminde Atlantikteki dogal (yumurta gocleri sirasinda toplanan) anaclar kullanildigindan, Atlantikteki dogal stoklar kotu etkilenmekte, cunku somonlarin cogu ureme donemleri sonunda telef olur.
6- Dunyada somon tuketimi yaygin olmasina karsin, denetlemenin yetersiz oldugu ulkelerde kanserojen ilaclar (malasit yesili), zehirli kimyasallar, doðal olmayan renklendiriciler kullanilmaktadýr.
Bunlara karsilik, balik ciftliklerini protesto edenlerin bazi ONERILERI var.
1- Baliklarin dogaya kacmayacagini garanti edin,
2- Atiklarinizin okyanusa gitmesini engelleyin,
3- Yaban hayatina olumsuz etkilerinizin (gurultu ve isik kirliligi dahil) olmayacagini garanti edin,
4- Genetik olarak degistirilmis baliklar uretmeyin,
5- Vucuttan atilmayan antibiyotikler veya zararli kimyasallar kullanmayin,
6- Yemlerinizi dogal stoklara zarar vermeden uretin,
7- Tum urunlerinizi etiketleyin, nereden geldigini bilelim,
8- Calisanlarin ve cevrede yasayanlarin guvenligini saglayin.

BU BILGILER [Only Registered Users Can See Links] sitesinden derlenmistir. Farkindaysaniz, Turkiye'deki gibi baliklar yuzunden insanlarin hastalandigina dair bir sikayet, veya ciftlikleri kapatin gibi bir oneri yok. Ama TURKIYE'deki ciftlikler icin,
1- Yetistirilen baliklarin hepsinin dogal ortami kullaniliyor, cipura ve levrek Akdeniz'in dogal turleridir. Yani ciftlikten kacmalari dogal dengeleri altust etmez. Turkiye sularinda bulunmayan turlerin uretimine -dogada ureme sansi olmasa bile- Tarim Bakanligi zaten izin vermemektedir.
2- Yetistirilen baliklarin buyuk bir kismi Avrupa'ya ihrac edilmektedir, yani Turkiye'de gida, ilac ve kimyasal denetimi henuz yetersiz bile olsa urunlerimiz Avrupa Birliginin standartlari tarafindan denetlenmektedir. Turkiye'de tuketilen baliklar, denetimin olmadigi ulkelerden gelmemektedir.
3- Ciftlikler dogal goc yollari uzerinde ve verimli avcilik sahalarinda degildir.
4- Uretilen baliklar icin dogal stoklardaki anaclar kullanilmaz, cunku levrek ve cipura baliklari anac olarak stoklanabilir ve yillarca yumurta kaynagi olarak kullanilir.
5- Ilac kullanimini en aza indirebilmek amaciyle, baliklar hastaliklara karsi asilanir.
6- Tuketilen yemlerin ve hammaddelerin cogu Avrupa Birligi denetimindedir.
7- Uretim bolgelerinde bulunan sucul memelilerin cogu koruma altindadir.
8- Olumsuz cevresel etkileri olabilecegi yerlerde -durgun, akintisiz- bulunan ciftlikler Tarim Bakanliginin denetimiyle 2004 yilindan bu gune kadar tasinmislardir. Bu bolgeler balik uretimi icin zaten risk tasimaktadir.
9- Balik ciftliklerinin tumu ruhsatlidir ve cevre bakanliginda dahil olmak uzere dokuz bakanliktan izin alinarak yapilmistir.

SONUC OLARAK:
1- Balik Cifliklerine karsi Turkiye'de yurutulen kampanyanin amaci, oncelikle gayrimenkul ve turizm sektorune yer acmaktir. Cevre bakani cesitli zamanlardaki demeclerinde bunu dile getirmistir. Eskiden turizmde istihdam edilen pekcok insan artik gayrimenkul alim-satiminda istihdam edilmektedir. Turistik bolgelerdeki EMLAK ofislerinin sayisi, turizm acentalarini gecmiþtir.
2- Bu bolgelerde gayrimenkul piyasasina yatirim yapanlarin buyuk bir kismi, medya kuruluslaridir veya onlar tarafindan desteklenmektedir. Turizm ve gayrimenkul piyasasinin medya'ya verdigi reklamlarin sayisina dikkat ederseniz, bu iki sektorun neden birlikte hareket ettigini anlarsiniz. Sizce neden bu kampanyalar ozellikle bahar aylarinda gundeme geliyor?
3- Turizmin Turkiye sahillerindeki cevre kirlilige yaptigi katki, su urunleri yetistiriciligine gore kat kat fazladir. 30.000 nufuslu bir sahil kentinin alt yapisi ve aritma sistemleri, yaz aylarinda bu sayinin 5-6 katina hizmet veremektedir. Kirlilik, o bolgenin tasiyabileceginden fazla canli ve atik yuklenmesi ile olusur. Cevre bu kadar onemli iken, bolgelerin ne kadar BALIK tasiyabilecegi ile calismalar planlanirken, ne kadar INSAN tasiyabilecegi ile ilgili hicbir calisma planlanmamistir.
4- Ciftliklerden ikinci kez yer degistirmeleri degil, kapatýp gitmeleri istenmektedir (Ege'de %80 oranýnda) .
5- Ic sulardaki balik ciftliklerine karsi olumsuz tavir, tamamen kampanyayi hakli gosterme cabasindan ibarettir.
alıntıdır.

alıntıdır.

katiti
02-05-2007, 08:54
Yazı için teşekkürler, katıldığım ve katılmadığım noktalar var.

Katıldığım noktaların başında balık çiftliklerinin ekonomiye katkısının yüksek olduğu konusu gelmektedir. Ayrıca dünya üzerindeki doğal besin stoklarının nüfusu besleyemeyeceği açıktır. Bu nedenle de gerek bitkisel, gerek hayvansal olarak denetimli üretim yapmak kaçınılmazdır. Bunun dışında kıyılarımızın rant peşinde olan çevrelerce ne şekilde talan edildiğini de ne yazık ki gözlerimizle görmekteyiz. İnsan yerleşimi planlamasıyla (şehir planlama) ilgili konulara da katılıyorum. Ne yazık ki kıyılarımızdaki durum şehirlerimizde de farklı değildir.

Ancak katılmadığım noktalar da var. Bunların başında da tabii ki yine kirlilik geliyor. Turizm tesislerinin ve kıyı yerleşimlerinin çevreye zarar verdiği doğrudur. Fakat bunu önlemenin yolu sağlıklı denetim mekanizmaları, arıtma ve geri dönüşüm sistemleri kurup işletmekten geçmektedir. Fakat su dolaşımının yetersiz olduğu noktalarda kurulmuş olan çiftliklerin yarattığı kirliliği arıtmak gibi bir olanağımız bulunmamaktadır. Bu nedenle kurulmuş ya da kurulacak olan çiftliklerin bakanlığın belirlediği kriterlere uygun yerlerde kurulması ya da bu tür yerlere taşınması gerekmektedir. Fakat ne yazık ki ülkemizde bu yönde alınan kararların uygulanması yine ertelenmiştir. Burada yine tekrar tekrar çeşitli konularda ifade etmeye çalıştığım denetim mekanizmalarının eksikliği ya da maksatlı olarak çalıştırılmaması konusu ortaya çıkmaktadır. Balık çiftliklerinin denizlerde yarattığı kirlilik dışında tesislerinin bulunduğu kıyı şeridinde de ciddi bir kirlilik yarattığı aşikardır. Bunu önlemek için de çalışanların eğitimi zorunlu tutulmalı ve denetimler daha ciddi ele alınmalıdır.

Para bir kez kaybedilir ve bu kayıp bir şekilde telafi edilebilir. Ama doğayı bir kez kaybettik mi bu kayıp ya telafi edilememekte ya da telafisi kuşaklar boyunca gerçekleşememektedir...

gokseldbuga
02-05-2007, 09:08
Açıkçası sektörden biri tarafından yazıldığını umduğum bir yazı, tam bizlere yaraşır, turizm daha fazla kirlilik yaratıyor diye balık çiftliklerini mi tercih edelim yani?
Türkiyede herkes üzerine düşen sorumluluğu düzgün yapsaydı, balıkçiftlikleri kıyılara 10 metrede olmaz, düzgün denetlenir, orman da imara açılmazdı.

jellyfish
02-05-2007, 09:39
Kesinlikle turizm kirletiyor diye balık çiftlikleride kirletsin demiyorum. Karar çıktı zaten açığa alınmayan çiftlikleri kapatıcaklar fakat sektörün tepkisi fabrika lar ve turizm sektörü denizi kirletiyor ve onalra 10 sene de düzeltmezsiniz diye kararlar alınırken.(+rüşvet) çiftliklere 6 ay gibi çok kısa bir zaman veriyorlar. Ve deniz kiraları diğer ülkelere göre 20 kat daha fazla . 2-3 büyük dışında küçük çiftliklerin hepsi kapanma aşamasında. Burada devletin teşvik etmesi gerekiyor. Şunuda eklemek istiyorum en yakın örnek dibimizde Yunanistan AB ye üye bir ülke Bizden 2-3 Kat daha fazla balık üretiyor .Ve İhracat Yunanistandan sağlıyor.Türkiyeden ise talepleri belli dönemlerde hangi balığı az çıkıyorsa bunu karşılıyor.

HALDUN YALIMLI
02-05-2007, 10:38
Gözde'cim yazın için çok teşekkürler. Bizlerin belkide net olarak dile getiremediği balık çiftliklerinin deniz ve çevreye verdiği zarar. Toplum olarakta bazen tepkiler veriyoruz ama bu tepki neyin tepkisi olduğunu yada neye tepki olduğunu bilmeden hareket ediyoruz. Haklı olarak söz hakkı doğan kişilerde bu tepkilere cevap vermek istiyor ve başlıyorlar konuşmaya ve hep ülke ekonomisine katkı, ihracat, istihdam, şu, bu, vs., vs.Genelde olaya ekonomik olarak yaklaşıyorlar. Bu ilk mesajına cevabendi.

İkinci mesajına cevaben de;
[Only Registered Users Can See Links]

Bu yazımda ifade etmiştim, bir ilave yapmak istiyorum. Yunanistan'da kaçak avcılık konusunda çok sıkı tedbirler var. Ve yaptırımları çok ağır.

Sonuç olarak denizlerimizi ve doğayı tehdit eden balık çiftliklerine karşıyım. Ve bu mücadelemi her yerde sürdürecem bundan kimsenin şüphesi olmasın. Kesinlikle yazdıklarım senin şahsına değildir. RASTGELSİN.

mufi
02-05-2007, 11:34
Arkadaşlar bir de ben fikir sunayım.
bana dersenizki Turizm mi/ balıkçılıkmı ben balıkçılık derim.. nedenmi?
4/5 yıl Marmariste yaşadım da o yüzden. yemin ederimki ve iddaya girerimki bu gün bu saat itibari ile bir dip taraması yapılsa Marmaris koyu nun dibi gerencedeki/sıgacıktaki balık çiftliğinin oldugu koydan daha kirlidir.bir kış boyunca on taneden fazla dere denize akar.ve bu dereler yerleşim alanlarının içinden geçer kırsalda köylerden gelir..zaten dipte gezerken gördüğümüz aşırı yosunlaşmanında sebebi bu olsa gerek.sahillerde gözlük/snorkel ile bir 100m gezin bakın leler göreceksiniz..bir yaz boyunca sayısız tekne dolaşır bu koyda bilmem kaç milyon turist yer içer ..çıkartır...gezi teknelerinin sintinesinden wc sine herşey bu koyun ortasında denize salınır..vs..vs..
Turizm diyince aklınıza ülke kalkınması gelmesin aman ha. önce bir sezonda kazandıgının iki mislini masraf gösteren vergiyi cepliyen turizmcileri * Allah ne verdiyse turistin önüne allayıp pullayıp koyan turizimcileri hesapladıktan sonra
turizm in faydalarına gelmek gerekir.
adamın biri bir koyda balık çiftliği kuruyor. dünyanın risk ini alıyor ve binlerce insan onun sayesinde balık yiyiyor...bu iş otel gibi kolay değil.
Dış etkilere karşı korunmuş olması gerekiyor. Şiddetli fırtınalara, büyük dalgalara karşı korunmuş olması gerekiyor. Ve bunların yanında bir de belirli bir derinliğinin olması gerekiyor. Yani çok sığ olmaması ve çok derin olmaması da gerekiyor.. bizde zaten kafes balığı o yörede yaşıyan balık türleridir.
yatırımcı kalkıp sahilden 10 km açıga kafes kuramaz bizim kıyılarımız buna müsait değil başka ülkelerin sahil şeridi oldukça sıg olabilir ama bizde dip derinleşiyor.
bir yandan ''denizlerimizde balık kalmadı'' diyelim bir yandan da çiftlikler kapatılsın. olurmu böyle şey?
benim şahsi kanaatim ve izlenimlerim Türkiyede bir umut dalı olan Turizm in yayılması için diğer bir çok sektörden+doğadan fedakarlık edilmesi.
birde aklımda kalan 1 kg tavuk eti için üç misli yem yedirirken 1 kg balık eti için 1,5 kg kadar yem yediriyorsun. her iki yemlerinde de içinde ortak maddeler var.
İzmire yerleştiğimden beri izlerim Menderes simsiyah akar..bir yıl içinde deltadan denize atılan zararlı maddeyi hesaplıyamayız.ama bazı insanlar balık kafeslerine kafayı taktıkları kadar fabrika lara /sanayiye takmazlar.
geçen sene bir yaz günü pamucakta menderesin agzında milyonlarca irili ufalkı sazan ölüsü ile karşılaştım. faili kim? fabrikalar..daha önceki yıl dogal hayatı koruma adı altındaki zeytinköy/barutçu/selçuk arasında ki menderes uzantısında binlerce kefal telef olmuştu. bunlar benim 2 yıl içinde gördüklerim.daha görmediklerim ve sizlerin gördükleri..
bizlerde bu durumda balık bekliyelim..olsada tutsak yesek diyelim.
en azından tutamasakta çiftlik balığı ile idare ediyoruz.arkadaşlar
her iki sektörde tam olarak denetlense yinede turizm ve fabrikalar dogaya daha fazla zarar veriyor.

katiti
02-05-2007, 12:38
Yanlış anlaşılmasın, benim kastettiğim kültür balıkçılığından vazgeçilmesi değildir. Hem turizm (veya genel olarak yerleşim) hem de balıkçılık için gerekli denetim mekanizmalarının sağlıklı bir şekilde kurulması gerektiğidir.

Ayrıca balık çiftliklerinin açığa alınması için verilen süre çok yakın zamanda 2 yıl uzatıldı ve 2 yıl sonra tekrar uzatılmayacağını kimse garanti edemez. Artık ben "ne yazık ki burası Türkiye" demekten sıkıldım, fakat yetkili merciler bu tarz uygulamaları yapmaktan sıkılmadılar...

mufi
02-05-2007, 12:59
Bizde balık kafesleri uzaga alınamaz arkadaşlar ..öyle olsada çok azı yapabilir ve buda tahminim %80 çiftliğin kapanması demektir...buda inşallah olmaz..
hem (ciddiyet bir yana) kafeslerden kaçan/ balıklar olmayacak..bizlerde onları tutamıyacagız... deyilmi???:D :D

HALDUN YALIMLI
02-05-2007, 13:20
Muvaffak abi konuyu çok farklı bir yöne çekiyorsun. Burada bizlerin daha doğrusu senin tabirinle " BALIK KAFESLERİNE KAFAYI TAKANLAR" olarak bu çiftliklerin dünya standardında olması gerektiği kanaatindeyiz. Sen su derinleşiyor, fırtına, dalga vs. diyorsun. Bunların hepsi kafesler konumu için önemli şeyler ama bunu sağlamak içinde canım kıyıları mantar gibi kaplayarak çamların ağaçların gölgesinde bizleri yüzmesine engel olmamalı. Şurada yapılan bir hataya dikkat çekmek istiyorum. Bu balık çiftlikleri denizlere zarar verdiği gibi kıyılarımızın görsel güzelliğinide bozmakta. Artık kullanılmayan havuzların tonoz halatları tekneler ve sırtıcılar için hala sorun teşkil etmekte.

Alttaki resim Çeşme Mersin Körfezi bilmeyenler için körfez girişi güneye bakar.Körfezin en derin noktasına dikkat çekmek isterim. Alttaki resimde,
Kırmızı kutucuklar, çiftlikleri
Rakamlar, derinlikleri
Length: 0.06 km., kilometre cinsinden kıyıya uzaklığı, ifade etmektedir. Sanırım hepimiz 0.06 km kaç metreye tekabül eder hesaplıyabiliriz değil mi? RASTGELSİN


Balık Çiftliği Kurulamayacak Hassas Alan Niteliğindeki Alanlara
Ait Parametre ve Kriterler

DERİNLİK : ≤ 30m
KIYIDAN UZAKLIK: ≤0.6 deniz mili
AKINTI HIZI : ≤ 0.1 m/sn

[Only Registered Users Can See Links]

katiti
02-05-2007, 13:40
Bizde balık kafesleri uzaga alınamaz arkadaşlar ..öyle olsada çok azı yapabilir ve buda tahminim %80 çiftliğin kapanması demektir...buda inşallah olmaz..
hem (ciddiyet bir yana) kafeslerden kaçan/ balıklar olmayacak..bizlerde onları tutamıyacagız... deyilmi???:D :D

Muvaffak Abi balık çiftliklerinin kıyıya yakın kurulmasına izin vermeyen ülkelerin "pis işlerini" bizim kendi kıyılarımızda yapmamız bana ters geliyor açıkçası. Varsın ben çiftlikten kaçan balığı tutmayayım ama denizler de temiz kalsın. Keşke bir fırsat olsa da sana daldığım yerlerdeki durumu bir göstersem...

jellyfish
02-05-2007, 14:06
Balık çiftlikleri denizi kirletmesi turizm +siteler + fabrika atıklarının yanında görülemiyecek ölçüdedir. Tabikide herkes açığa alınması taraftarı fakat devlet destek vermediği sürece çiftliklerin pek yapabilecekleri birşey yok.Destek vermeyi bırakın açığa taşınıcak çiftliklere bile tamam kapansın balık ihtiyacını deniz balıklarımı karşılıyacak? yada kalan 3-5 çiftlik mi? sadece basının abartması (doğan holding)yalan yanlış söylemleri ve insanlarımızın bilgisiz olması yüzünden bu hale gelen sektör "ne yazık ki burası Türkiye" dinlemiyor önce 6 sonra 2 sene zamanı uzatılıyor..Turizm ve fabrikalar a ne kadar zaman
veriyorlar?

katiti
02-05-2007, 14:18
Turizm tesislerini bilemiyorum, fabrikalar açısından yeni kurulmakta olan fabrikaların arıtma tesisleri ile birlikte kurulması ya da merkezi bir arıtma tesisine bağlı olması isteniyor. Bunun denetim yetkisi de yerel yönetimlerde (son zamanlarda bir değişiklik olmadıysa). Eski fabrikaların ise zaten bu uyum sürecini tamamlamış olması gerek.

Turizm tesislerinin de birçoğunda arıtma tesisleri mevcuttur, fakat ne hikmetse denetim olmadığı zamanda çalışmaz. Yine ne hikmetse ne zaman denetim geleceği de önceden "gaipten" haber alınır.

Önemli olan bir düzenleme yapmaktan çok bu düzenlemelerin ne kadar uygulandığı ve denetlendiği konusudur...

gokseldbuga
02-05-2007, 14:19
Konuyu turizm+ fabrikalar ve çiftlik karşılaştırmasına sokmadan , ikisi de düzgün olsa? Sonuçta al birini vur ötekine. Ayrıca ekonomik açıdan turizm+ farbrikalar çiftliklerden çok daha büyük bir gelir getiriyor. Bu fabrikaları ve turizmi savunduğumdan değil, karşılaştırmanın uygun olmadığını göstermek açısındandır.
Ayrıca fabrikaların uymak zorunda olduğu bir sürü prosedür vardır, uyarlar uymazlar, uymazlarsa cezalarını alırlar, hangi oranda uyulmuyor? heralde azdır, gordugunuz uzere karşılastırma uygun olmuyor. Allahaşkına didime bir gidin irili ufaklı bir sürü çiftlik, ne prosedürü ne , önlemi, ben gözümle gördüğümü söylüyorum.
devlet desteği konusuna girmiyorum bile, devlet destek vereceğine bankalar versin, sonuçta devlet desteği dediğiniz sizin bizim odediğimiz vergiler

HALDUN YALIMLI
02-05-2007, 14:49
Arkadaşlar konumuzu saptırmayalım. Denizlerin kirletilesi konusunu daha detaylı konuşabiliriz. Ama bunu ayrı ayrı ele almamız gerektiği kanısındayım. RASTGELSİN.

Rauf
02-05-2007, 15:06
BU konuda yazılanlar doğru gerek balık ciftliklerinin kıyıya olan yakınlığı ve cevreye verdiği kirlilik ve gerekse turizm sektörünün deniz suyuna ve deniz alt yapısına verdiği kirlilik.hepsi doğru bende bunları gazi paşadaki dardalenin orkinos ciftliklerinden ve daldığım zamanlar ceşitli yerlerdeki deniz dibinin kirlilik durumlarını gördüm.ama kaliba her iki sektörde ayrı ayrı cevreye verdiği kirliğin ele alınması lazımdır gibi geliyor.

Güven ÖZYELDAN
02-05-2007, 15:09
herkez sizler gibi sağduyulu olsa tüm konular prosedürlere göre yürütülse bu tartışmaların hiç biri olmayacak fakat istenildiği kadar yasa çıksın burası Türkiye kardeşim herkez bir dayı buluyor kendine sen burdan yırt kendini yok yasa varda yok çıkmışta adama veriyorlar 49 yıllığına 5 yıldızlı oteli çalıştırma hakkını her noktası 10 numara tesisin ama bir şey unutulmuş oradaki belediye hala şebeke kanalizasyon sistemine geçmemişki ne olacak bu atıklar evet arıtma var ama cıkan suyu sadece bahçe sulamada kullanabilirsin diyor yönetmelik başka bir yere dökemez temizlik ve içme amaçlı kullanamazsın onlarda suluyorlar bahçeyi ama denizin içindeki bahçeyi tabiki foseptiklerden evlerin atık sularından bahsetmiyorum daha (tabiki arıtmada tüm gün çalışıyorsa )....fabrikalar zaten denecek sözüm yok ne yapsın adamcağızlar 5 milyon dolar veremiyorlarki 500 milyar dolarlık bir tesise arıtma yapsınlarda kurtulsun ortam yada devletim bir el atıpta esnafa daha birkaç sene öncesine kadar izmir yeşildereden ölüm akıyordu denize deri fabrikalarından şimdi kaldırıldı fabrikalar ama ordan ölüm akmaya devam ediyor görmüyormu şahıslar ama ne gerek varki gözler boyandı nasıl olsa körfez temizlendi dendi örnekler alındı arıtma yapıldı kurtuldu peki arkadaşlar bir hafta sonu bundan sanırım 5-6 ay kadar önce izmiri sel götürmüştü haldun kardeşimle birlikte sübye avlayalım hemde iki sohbet ederiz diye aldık takımları güzelyalıya cıktık bir gün öncesinden şiddetli bir yağmur görmüş izmir ve bunu kaldıramayan arıtmanın tüm kapaklayı acılmış ve körfezi inanılmaz bir pislik özellikle insan dışkısı ve fare cesetleri ile dolu halde gördük nerde körfezin temizliği valla kefaller ve levrekler bayram etmişlerdir bu pislikten sanırım...çiflikler aynı kefedeler al birini vur ötekine yasa cıkmış kıyılar kurtuluyormuş bodrum güvercinlik kıyıya 10 mtre hala çiftlikler karaburun karareis hala 10 mtre kıyıya karaburun balıklı ovadan itibaren hala kıyıya 10 mtre olan çiftlikler duruyor hani yasa nerde hani kapatılıyordu.....ben karşı değilim hiç birisine de gerektiği yerde gerektiği gibi çalışsın çalıştırılsın ben razıyım arkadaş ekonomiye ordada fayda sağlar zor da değil ama zihniyet ortada otel şebeke tesisine, fabrika arıtma tesisine para kaçıracak ne gerek varki çiflikler içinde geçerli bu açıkta rüzgar ve dalga kıyısal bölüme göre daha sert tabiki kafesler değişecek kıyıdaki gibi adımını atıp geçemeyeceksin orada yunus fok kaplumbağa tehlikesi daha fazla orada buna göre tedbir alacaksın caksın ceksin diye devam ediyor tabiki bunlar maliyet ne gerek varki olduğu yerde duruyor işte kimse sormuyor nasıl olsa.... yok arkadaş doğaya kim zarar veriyorsa kaldırılacak ister para kazandırsın isterse altın herşey para değil.... para kazanılacak diye ben denizdeki isparozumu kaybetmek istemiyorum....

katiti
02-05-2007, 15:31
para kazanılacak diye ben denizdeki isparozumu kaybetmek istemiyorum....

Bu sözü alkışlarım, ama yeri geldiğinde de hatırlatırım ona göre ;) :helal: :D :D ...

mufi
02-05-2007, 19:18
Arkadaşlar kısacası konu eğer
1-deniz kirliliği ise sanayi ve turizm çok daha fazla kirletiyor..
2-konu manzara ise . Allahınız aşkına tüm sahil şeridlerini gezin toplasan kaç koyda kaç tane kafes var .. birde kaç koyda kaçtane babasının tapulu arazisi gibi gören otel var.bir karşılaştırın ya..
tekrar ediyorum bana göre bir kafes balıkçısı bir turizm işletmecisinden çok daha riskli bir işle ugraşıyor ve ona görede denetimli çalışıyor. zira konu insan saglıgı ve canlı balık ile uğraşıyor.
varsın kaçan balıkları tutmayalım ama bugün pazardan kipasına/tansaşına/migrosuna/ heryerde canımız balık istedimi bunları alıp yiyiyoruz..kırmızı etin kg fiatı 12/ 15 arası iken taze balıkgın kg ı 6/10 arası muhtelif zamanlarda degişiyor. fenamı?
denetim.. tabiiki olmalı ama denetim yok diye de yapılamıyor diyede...kafesler sökülsün demiyelim.
Mert im hiç çekinme anlat madem konu açılmış.. kafeslerin etrafında gördüklerini anlat..
bende ardından Marmariste elin turistinin memleketimizede yiyip içip denizlere neler attıklarından yolda yürürken aynen bizim gibi elinde ne varsa kaldırıma attıklarından bahsedeyim.
sadec kısa bir örnek:bir tarihte..
aylardan mayıs siteler sahilinden snorkel gözlük denizde su üstü geziniyorum ve dibi gözlüyorum derinlik en fazla 1,5 m. .bu gün için hatırımda kalan ki daha sezon yeni açılıyor
enaz 20/30 cm yüksekliğinde yosun tabakası ve yosunun üstü tortu tabakası ile kaplı/ dumansı görüntüsü var.. doğal değil.ve bu ortamda 20/30 m.karede bir adet bile ısparoz göremezsin..
terlik/bira tekesi/mayo/kola şişeleri ve tenekeleri/ muhtelif markalarda şarap şişeleri ve bunların kırıkları / plastik kova /araç dış lastiği/plastik bardak /bebek alt ped leri.. .. çok özür dilerim yazmak zorundayım.her yerde oldugu gibi.(p......) vs..vs.. bunları kim atıyor?arkadaşlar..ya turistler/ yada turizmciler...
merak eden varsa bir bana gelsin ovada bir yere götüreyim menderesin halini görün değil kirliliğinne bakmak kokudan duramazsınız..
arkadaşlar kafaya takmak demekle kimseyi işaret etmedim. ama madem biz amatör balıkçıyız madem temiz deniz /dere/göl istiyoruz o zaman her yönden bu işe bakalım.
yukarıdaki derinlik haritasında gördüğüm kadarı ile 3 adet çiftlik var etrafı nedir bilmiyorum zeytinler tarafındaki batı koyu hemen arkası alaçatı. ortama uydudan bakınca kuş uçmaz kervan geçmez bir bölge. balıga bile giderken arabaya zarar veren yollar.
peki bu gün için bu adamlar başka nereye yapabilirlerki bu işletmeyi..
o bölge de beş yıldızlı otel olabilirmi..? bence hayır. topragı /zemini bile toplu yaşama müsait değil. hani çam ormanları ile kaplı bir sahil olsa ve 200 m. ötede kafesler olsa tamam derim yanlış. tabiri caiz ise Allahın unuttugu yer.
varsın oradan denize girmeyeyim..evime yakın yermi kalmadı da ta oralara denize girmeye gideceğim. bence yine iddaa ederim orası bile marmarisin sahillerinden temizdir.
kısacası temiz ve bereketli deniz istiyorsak önce gelişigüzel sanayileşme ve artıklarından
sonra gelişigüzel turizm sektöründen. ardından gelişi güzel avlanan devasa teknelerden ve en son balık çiftliklerinden bahsedelim.. benden bu kadar.
öpüldünüz ...

mufi
02-05-2007, 19:27
Balık çiftlikleri denizi kirletmesi turizm +siteler + fabrika atıklarının yanında görülemiyecek ölçüdedir. Tabikide herkes açığa alınması taraftarı fakat devlet destek vermediği sürece çiftliklerin pek yapabilecekleri birşey yok.Destek vermeyi bırakın açığa taşınıcak çiftliklere bile tamam kapansın balık ihtiyacını deniz balıklarımı karşılıyacak? yada kalan 3-5 çiftlik mi? sadece basının abartması (doğan holding)yalan yanlış söylemleri ve insanlarımızın bilgisiz olması yüzünden bu hale gelen sektör "ne yazık ki burası Türkiye" dinlemiyor önce 6 sonra 2 sene zamanı uzatılıyor..Turizm ve fabrikalar a ne kadar zaman
veriyorlar?

Gözde kardeşime hak veriyorum.
ve diyorumki . bir fabrikanın denize bıraktıgı sentetik vs atıkların su içinde kaldıgı süre ve verdiği zarar yada bir otelden denize sızan atık ların verdiği zarar bir kafesin dibinde biriken yem artıkları ve balık pisliğinden çok daha fazladır. yanlışmı?

discus
02-05-2007, 20:37
sevgili arkadaşlar mesleğim dolayı konuyu tüm yazılanlarıyla baştan sona okudum....gözde hanım tebrik ederim gerçekten çok iyi bir konuya değinmişsiniz..
şimdi çevre il ve orman müdürlüğü avrupa topluluğuna girme uğraşlarımızın başladığından bu yana çevre kirliliği ile ilgili çalışmalarındaki dikkat ve önlemleri ileri düzeyde arttırdı....ancak yeterli kalifiye elamanın eksikliği ve malesef baştan önlem alınamamış olmasının vermiş olduğu kirlilik tahmin edersinizki söyledikleriniz kadar kolay değil... bu nedenle son beş yılda birçok yasa değişikliklerine gidildi.öyleki birçok işletme önlem alamayınca kapatılmasına dahi karar verildi ve bunlar bizzat il çevre müd. , kanalizasyon ve su işleri müd. , belediyeler ve bakanlığa bağlı kuruluşlar tarafından uygulandı...son önlem olarakta şuan (kirleten öder) politikasıyla yaptırımlar devam etmektedir...ayrıca daha önceleri çevre mühendisliği ile alakası olmayan firmalar tarafından yapılan düzmece arıtmalar yüzünden şuan çevre mühendisleri odasından onaylı büro tescil belgesi olmayan firmaların arıtma tesisi yapmaları durduruldu..projesiz ve denetimsiz yanlış yapılan tesisiler kabul edilmedi..kirliliği durdurmak içinse öncelikle yeni kurulan kirletici tesisler için çed raporu gerekmektedir yani o bölgede o işle ilgili bir çalışma yapıp yapamayacağına dahil izin belgesi..çed raporu içinse emisyon izni,arıtma tesisi,bina yapım ruhsatı,falanı filanı birsürü izin belgelerini tamamlaması gerekmektedir.(kısacası allah yardımcıları olsun)
eskiden yalan yanlış yapılmış birsürü tesisin denetimlerinide arttırıp revizyona gidilmeleri aksi tekdirde önce para ve yasal süre ,sonra kapatılma cezaları verilmektedir..
ayrıca devlet sadece üreticiden bunları istemekle kalmayıp tüm belediyelerinede yazı geçerek 5 yıl içersinde arıtmasız belediye kalmaması istenmiştir..ve birçok belediye ama kendi ama dışarıdan aldıkları kredi destekleri ile bu uygulamayı yerine getirmeye başlamıştır.peki neden beş yıl derseniz arıtma tesisleri 3 kısımda yapılabilmektedir.keşif ve tasarım,projelendirme ve tahaüt..ve bunların tamamı iyi bir etütle yaklaşık 3 yıl sürmektedir. 2 yılsa eeee bırakında 50000 kişilik bir arıtma tesisi için gerekli olan 7 milyon euro yu bulmakla geçsin...
gelelim balık çiftliklerine evet kim nederse desin (yok paramış yok kazançmış sanki turistlik tesis yada fabrikalar kazandırmıyo) onlarda bir kirleticidir.ancak kendilerinden belirli bir öteye gitmelerinden başka birşey istenmemiştir..ve yeni kurulanlar hariç eskilerine de belli bir yasal süre tanınmıştır.hiçbir kirletici prosüdürle korunmaya çalışılmamaktadır..
özetle kim neyi ne kadar kirletti ne kazandırdı bırakıp ,yaptığımız yanlışları kabullenelim..bizler ne yapabiliriz deyipte geçmeyelim en azından çöplerimizi atarken vermiş olduğumuz zararı bilmemiz yeterlidir...daha bilinçli bir toplum ve daha temiz bir ülke için 10 yıl süre tanındıysa biz bakalım bunu nasıl kısaltırız..
arkadaşlar konunun ciddiyetiyle hışımlanıp yazarken kalp kırıcı konuştuysam şimdiden özür dilerim....hepinize saygılar...

jellyfish
03-05-2007, 07:29
konuyu açtığım mesajın sayfası yapılmış incelemenizi tavsiye ederim..

[Only Registered Users Can See Links]

jellyfish
03-05-2007, 07:53
Yazlıkçılar ve Balık Çiftlikleri

--------------------------------------------------------------------------------

Uzun yıllardır Kamuoyunu meşgul eden Ege ve Akdeniz kıyılarındaki Balık çiftlikleri kıyılarımızdan yavaş yavaş açık denize çıkmaya başladı yani ofshore sisteme geçiyorlar.

1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu uyarınca uzun yıllar önce faaliyete başlayan çiftliklerin taşınması için Çevre Bakanlığı nın yenilediği kanunu kapsamı içine alınan çiftliklere yeni yer tespiti yapmadan ve yer gösterilmeden kaldırılmaları için kısa bir süre verilmesi yanlış ve haksız olduğu kadar akla başka soruları da getiriyor.

Çevre Bakanlığı kanun yenileme çalışması yapılırken TBMM sinde gelişmeleri izliyordum ve çiftliklerin nasıl gündeme geldiğine en yakın tanığım,bunu Denizhaber.Com'da daha önce ayrıntılarıyla yazmıştım,çiftlikler gündeme gelirken bir Zonguldak Milletvekili nin bunu son anda neden gündeme getirdiğini Çevrecilerden daha katı bir tutum izlediğini önce anlayamamıştım, benimde görüşüm alındığında buna Çevreci bir mantıkla yaklaşıp Balık çiftliklerine süre verilerek kıyılardan uzaklaşabileceğini ifade etmiştim tanıklar önünde.

Ancak Kanun çıkıp Çevre Bakanı açıklamalarını sertleştirdikçe çiftliklerin bir an önce kıyılardan çıkması gerektiği söylendikçe bu acele niye dedim ve Çeşme kıyılarında önce Sit alanı olan bir yerin daha sonra imara açılarak içinde Milletvekillerinin olduğu bir yazlık site yapıldığını bu site bittikten sonra imara açılan bölgenin tekrar Sit alanı olarak ilan edildiğini de biraz geç te olsa öğrendim.

Hem de kimlerin, listeyi bir görseniz dilinizi yutarsınız çünkü bu sayın vekillerin tamamı yazlık yapmaya geldiklerinde bizden de hızlı çevreci kesiliveriyorlar.

Bu Milletvekillerinin tamamı kıyıları kirletiyor dedikleri ve çiftliklerde yetişen balıkları yiyerek tatil yapıyorlar ,hayır biz çiftlik balığı yemiyoruz derlerse zaten suç işlemiş olurlar çünkü yaz aylarında tüm karasularımızsa balık avı yasakları var ve çiftlik dışında balık yediğini açıklayan bir vekil kaçak avcılık yapanları teşvik etmiş olur.

Bir başka şikayetçilerde turizmciler peki onlar yazın otel ve restoranlarda hangi balıkları tüketiyorlar acaba,peki kıyılardaki tüm otel ve restoranların atıkları nereye gidiyor dersiniz.
Madem çiftlikler kirlilik yaratıyor,kirli yerde balık yaşar mı kefal mi sandınız Çipura yada Levreği .o zaman neden yiyorsunuz.

İzmir Çeşmenin hemen karşısında Dünyada tek sakız tekeli olan Yunanlılara ait Sakız adası var,bir zamanlar Ege kıyılarında da sakız vardı neden çoğaltılacağına kesildi,yok edildi ve bir tekel yaratıldı acaba ,yine Sakız adası tek başına kıyılarımızda üretilen çiftlik balıklarından
daha fazla balık üretiyor ve Adanın her yanın da balık çiftliği var neden oradan ses çıkmıyor orada çevreci yok mu orada turizm yok mu.

Tüm kıyılarımızda irili ufaklı 230 kadar çiftlik var üretimde Sakız adasına yetişemiyor,tüm çiftliklerin hemen kıyılarımızda kötü koşullar içinde olmasını ben dahil kimse kabul etmez zaten çiftlik sahipleri de kabul etmiyor,bizimde savunduğumuz gibi açık denize çıkmak için çaba sarf ediyorlar ancak hiç kimse yer göstermiyor sorumlu Bakanlıklar bir araya gelip yer tespiti konusunda bir çalışma yapamıyorlar,işi Çevre bakanlığında daha denizi görmeyen adamlara çiftlikler konusunda yetki verip bu işi çözmeleri isteniyor.Beni bu lafıma kızgınlı gösterenler olabilir ama demokratik platformlarda tümünle tartışmaya da hazır olduğumu burada belirtmek isterim hani Hodri Meydan programı var ya.

Deniz içinde yaşanmakla onu anlamakla çözülür ancak bizde her zaman işler tersine çıkarına işliyor.Gazipaşa da orkinos çiftliklerine tepki gösterenler Belediyenin çöplüğüne bakarlarsa asıl kirleticinin kim olduğunu göreceklerdir.

Denize yakın bir yere dökülen çöpler yağmur ve rüzgarlarla tekrar denize karışıp daha sonra kıyılara vurduğunda bunları Orkinos balıkları mı yapmış oluyor.Bodrum ve Çeşme kıyılarında sık ağlarla kaplı olmasına karşın denizden dalgalarla giren poşet ve atıkları Çipura yada Levrek lermi yapıyor.

Balık ve kuşları markalandırarak takip altına almak yerine naylon poşetleri ve benzer artıkları markalarsak kıyılarımızdan denizlere dökülen çöplerin dönüp dolaşıp yine bize döndüğüne tanık olursunuz.

Balık Çiftlikleri avlanma yasakları süresince ülkemizin Su Ürünleri kaynaklarının korunması yönünde hayli etkili oluyor,ayrıca nesli tükenen türlerinde üretilmesinde önemli adımlar atıyorlar,kıyılardan uluslar arası sulara yakınlaşan Balık çiftliklerini fırtınalı havaların yanı sıra balık korsanları ve beklenmedik deniz kazaları bekliyor ,buna rağmen Çiftlik sahipleri yer gösterilmesi ve yeterli süre verilmesi durumunda açık denize çıkmaya kararlılar.

Kurulan yeni sistemler beklide dünyada örnek olacak sistemler. Bazı milletvekillerimiz turizm gelirleri daha önemli çiftlikler ne kazandırıyor diye düşünüyorlar ancak turist balık yemek ister turiste balık yedirmek için balık ithal ederseniz turizm gelirleri neye yarar?

Ülkemizde halen ihracattan çok ithalat var kimi kandırıyorsunuz , turizmciler bile dışarıda kesilen komisyondan şikayetçi paralarını tam alamıyorlar, bu yetmiyormuş gibi şimdi başka senaryo devreye giriyor, tamam balık çiftlikleri kıyılarımızda yılın sadece bir ayını tatil yapacaklar için kötü görüntüye neden oluyor, ya tüm kıyılar turizme açıldığında ve beton yığını haline geldiğinde ne olacak denizler kirlenmeyecek mi,görüntünüz bozulmayacak mı tüm doğa ve sit alanları tahrip olmayacak mı?

Assos buna benzer örnekler o kadar fazla ki. Orkinos çiftliklerine karşı çıkanların çoğunun Sit alanı içinde kaçak evleri yazlıkları var hem de senede sadece 1 ay oturacakları ölü bir yatırım için ve çoğunun mahkemeleri halen devam ediyor. Ama toplumda saygınlığı da elden bırakmıyorlar.

Ancak bu çiftliklerden devlet eliyle kurtulduktan sonra, istediği gibi inşaatı dikecek, Hükümetlerin bir an için biz Çevrecilerin sesine kulak verip Balık Çiftliklerini
düzene koyacaklarını beklerdim ancak bu henüz olmadı.

Balık çiftlikleri sahiplerinin avukatı değilim ancak bir yanlışlığı düzeltelim derken başka bir hem de daha büyük bir yanlışlık yapılmasına karşıyım ve bu yanlışlıklar içinde hükümet ciddi kararlar alıyor. Devletin Denizcilikle ilgili kurumları bir araya gelip ivedi olarak koordinasyon sağlayıp çiftliklere yer göstermeli ve süre tanımalıdır. Aksi halde sakızda tekel olan Yunanlıların Sakız Adası aynı zamanda balık çiftliklerinde de tekel olacaktır.

Balık fiyatlarının kırmızı etten ucuz olması,dünyada tüketilmesi gereken en sağlıklı besin olması hususlarına girersek işin başka tartışılmaya değer tarafları ortaya çıkar,biz bunları birkaç ay evvel Balık Çiftlikleri ve Kıyılarımız adlı bir panel de enine boyuna tartışmış ve ilgili tüm kurumlara bilgi vermiştik ama onlar halen bildiklerini okuyorlar,devir onların devri masa başında Dünyayı ben yarattım edası ile iş görenlerin devri ama bunlarda geçer biz hep birlikte neler gördük neler.

Çıkar lobileri oyunlarını sürdürüyorlar,ancak bu Ülke de geçmişten ders alan insanlarda var ve bu Ülkenin Büyüklüğü bilen insanlarda var, hiç kimseye alet olmadan ve yeni SAKIZ tekelleri yaratmadan bu işleri çözecek insanlar yerini alır, bu yazdıklarım genel anlamda ifadelerdir, Balık çiftlikleri genel oyunun içinde bir parçadır sadece.

-denizhaber-

siz çipurayı levreği kefal mi sandınız?:) o zaman neden yiyorsunuz?
bugünün lafı bu olsun:))

HALDUN YALIMLI
03-05-2007, 08:08
Muvaffak abi öyle ilginç şeyler yazıyorsun ki inanılır gibi değil. Kuş uçmaz kervan geçmez yer demişsin Mersin Körfezi için, senin zihniyetin ulaşımı olmayan yer neresi olursa olsun çiftlik kurulur, denizin anası ağlatılır, nasıl olsa insanlaryol yok gidemiyor ya ne olursa olsun zihniyeti. Yazık oralarda tekneyle balık avlamaya giden arkdaşları yada Sığacık'tan çıkan gezi teknelerindeki vatandaşları hesaba katmaman çok yazık. Resimde 2-3 havuz var demişsin ne mutlu havuzları görmüşsün. Peki havuzların olması gerektiği derinliği, kıyıya uzaklığını ve en önemlisi su sirkülasyonu ve akıntının olmayacağı bir körfez olduğunu görememişsin. Sen istersen balık çiftliklerinin olduğu koyların resimlerini yayınlarım ben burada sen gidip göremesende buradan sen ve öğrenmesi gereken arkadaşlar bilgi sahibi olmuş olur.

Tekrar söylüyorum. Ben balık çiftliklerine karşı değilim sadece olması gereken kriterlerde çiftlikler kurulsun ve faaliyet gösersin. RASTGELSİN.

katiti
03-05-2007, 09:53
Muvaffak Abi dediğin kirlilik kaynaklarının varlığına aynen katılıyorum ve onların da denetim altına alınması gerek diyorum. Ama Çeşme gibi bir yerde, 3 m derinliği olan bir suda ve dalga olmayan bir zamanda çevredeki iki çiftlik yüzünden dibi göremeyecek hale gelmişse denizler ben bu çiftliklerin açığa taşınması yönünde konuşurum.

Bir denetimsiz uygulamanın daha kötü olduğunu iddia edip diğer denetimsiz uygulamayı başıboş bırakmak çok yanlış bir yaklaşım diye düşünüyorum. Gözde Hanım'ın son yazısında yer alan arazi talanları da bir başka sorun. Ben bütün sorunların üstesinden gelinmesinden yanayım, birini yaparken diğerini bozmaktan değil...

katiti
03-05-2007, 10:12
konuyu açtığım mesajın sayfası yapılmış incelemenizi tavsiye ederim..

[Only Registered Users Can See Links]

Sayfayı inceledim, sonda çeşitli ülkelerle ilgili verilmiş olan uydu fotoğraflarına da baktım. Dikkatimi çeken nokta şudur: Japonya hariç diğer ülkelerde örnek olarak verilen çiftlikler kapalı koylar içerisinde değildir. Ayrıca tüm çiftlikler derin sularda yer almaktadır. Yani Türkiye'de yapılması istenenden farklı bir durum yoktur kanımca...

Taygun KOCABIYIK
03-05-2007, 16:48
Yazıları başından beri takip ediyorum öncelikle bilgilendirmeler için teşekkürler.
Fakat şöyle bir durum var ki ben burda okuduklarıma değil gözlerimle gördüklerime inanıyorum. Geçtiğimiz ekim ayından bu yana balık çiftliklerinin olduğu 100 koy varsa 95 ini gezip avlanma fırsatım oldu. Malesef durum çok vahim hele hele mersin koyu resmen istila altına alınmış haritada 3 çiftlik görünüyor ama en az 10 ayrı işletme var ve 100lerce kafes bulunmakta. Kıyıların hepsindeki ortak nokta yem artıklarından dolayı kayalarda saç gibi yeşil yosunlar, yine kayalarda yaşamını sürdüren midyeler. Şimdi Gözde hanım siz daha iyi bilirsiniz yanlışım varsa düzeltin lütfen. midyeler suyun kirli oldukları yerlerde yaşarlar ve yılda tam miktarını hatırlamasamda 1000 metre küp civarı suyu filitre edip temizlerlermiş. Diğer yeşil yosunları ise temiz yerlerde hiç görmedim bir iç körfezde var birde balık çiftliklerinin bulunduğu koylarda. Suyun bulanıklığı ayrı bir üzücü nokta balık çiftliğinin olduğu bir koyda durgun bir havada 2 metre dibi görmek bile mümkün değildi ve suda uçuşan tortu balık çiftliklerinden geliyordu diye tahmin ediyorum. Bulanıklık yüzünden sadece 1 koy ilerde başka bir yerde suya girdik inanın sanki Haluk Cecan belgeseli izliyorum gibi hissettim kendimi.
Son olarakta balık çiftliklerine karşı olmadığımı söylemek istiyorum. Geçtiğimiz ay içersinde atv bodrumda balık çiftliklerinde sualtı ve su üstü çekimleri yapmış. Çiftlikte sinarit-sargos-kınalı sargos-çupra-levrek üretimi yapılıyordu. Ve çiftlik işletmecisinin alnından öpmek istedim. çiftlikler kıyıdan 1,5 mil açıkta 75 metre derinlikte kurulmuştu. Bu işletmeci böyle bir çiftlik kurabildiyse diğerleride en azından çiftliklerini daha uygun yerlere taşıyabilirler ve yeni kurulacak çiftliklerinde böyle olması gerekir.

mufi
03-05-2007, 17:00
Haldun cum benim zihniyetim ''kurulur değil''zamanında adamlar izin istemiş ve/veya yer göstermiş orası verilmiş. ben olaya bu gün bakıyorum. şu an için yerleşim yerinin olmadıgı bir yer. olarak tabir ediyorum.ve diyorumki bu gün orada köy+kasaba +otel vs yok.yani bu gün için onlar balık üretiyor vatandaş yiyiyor.
gelecekte ne olur bilemem. ama bu ülkede bir tek balık çiftlikleri yok. kıyıda köşede.
ormanı kesip golf sahası yaparız izin çıkar.
bir dönüm araziye 2 adet blok apartman sıgdırıp 10 kat çıkarız izin çıkar.
dere/nehir kenarına fabrika yaparız izin çıkar.
denize sıfır otel yaparız izin çıkar.
onu yaparız /bunu yaprız izin çıkarda.
allaha aşkına bir balık çiftliğimi kaldı memlekette sorun olan..
varsın alsınlar acıga ya yeriz / ya yemeyiz. balıgı yersekte kg fiatı herhalde 20 ytl den yeriz
gözde ne demiş??(Tüm kıyılarımızda irili ufaklı 230 kadar çiftlik var))
varsınlar hepsini kapatsınlar..yada yola getirsinler
ama denizleri temizlemek için/ denizleri ve akarsuları kirleten düzeltilmesi gereken ayrıca Türkiyede kalan kaç adet fabrika ve turizm tesisi var yada devletin ta kendi kuruluşları ...onuda merak edenler hesaplasın..
teşekkürler

gokseldbuga
03-05-2007, 19:21
Konuyu Gözde daha iyi bilir sormak istiyorum. Bizim ülkemizde ihracatı yapılan deniz ürünlerinin ekonomiye katkısı ne kadardır?
Bu ticarette öncü olan devletlerin kazancı ne kadardır?
Bunları ithal etsek aradaki fark ne olacaktır? ( vatandaşın deniz ürünleri tüketmesi de gözönüne alınmalıdır).
Bunun yanında çeşitli güvenlik prosedürlerine uymak zorunda olan fabrika ve turistik gelirlerin ekonomik getirisi ne kadardır?
Karşılaştırmayalım yanlış olur diyorum ama kurtulamıyoruz. Her yanlışa göz yumacağımıza biraz sesimizi yükseltsek bu durumda olmazdık ama biz uyutuluruz.
Ormanı kesip villa yapana da karşıyım karadan 10 mt ötedeki balık çiftliklerine de. Bu yazıyı yazan değerli insan kıyıdaki deniz çiftliği ile açık denizdeki çiftliğin hem ekomonik hem de zararı & yararı açısından bir karşılaştırma yapsaydı daha uygun olurdu. Zira ( fabrika + ciftlikler) 2 yanlış bir doğru yapmıyor malesef

balic
03-05-2007, 19:34
göksel abi ben bu konu hakkında fazla bilgi sahibi olmamakla beraber şunları söylemek istiyorum : ihracat yapan şirket kişi yada kuruluşlar teşvik olayları kolay kredi avantajları vs vs gibi kolaylıkları kullanıp kısa yoldan daha fazla kazanç sağlama amacındadır yada bana öyle geliyor ... yani kısacası biz balığı üretelimde TÜRKİYE ye X tutarındaki $ ı kazandıralım die bakmazlar gibime geliyo yanlışım varsa düzeltin lütfen

HALDUN YALIMLI
04-05-2007, 07:39
Muvaffak abi, işte bizleri bu durumlara getiren olayda bu değil mi? Zamanında izin almışlar, yerleşim yok kuş uçmaz kervan geçmez. Diyorsun oranın bakirliği bu şekilde bozuluyor dolayısıyla. "BEN OLAYA BUGÜN BAKIYORUM DİYORSUN" Biraz geyik gelebilir ama "BUGÜNLER DÜNLERİMİZİN YARINLARI" Bu durumda o zaman yapılan bir hatanın telafi edilmesi için burada bu kadar çok yazışıyor, tartışıyoruz.

Ben diğer çevreye ve denizlere etki eden mevzulara girmek istemedim, fakat Ferhat çok güzel bir noktaya değinmiş. Rant getirecek her yere her türlü izin çıkar. Dolayısıyla bu balık çiftliği olmuş, fabrika olmuş, 10 katlı bina olmuş, farketmez. RASTGELSİN.

mufi
04-05-2007, 08:12
göksel abi ben bu konu hakkında fazla bilgi sahibi olmamakla beraber şunları söylemek istiyorum : ihracat yapan şirket kişi yada kuruluşlar teşvik olayları kolay kredi avantajları vs vs gibi kolaylıkları kullanıp kısa yoldan daha fazla kazanç sağlama amacındadır yada bana öyle geliyor ... yani kısacası biz balığı üretelimde TÜRKİYE ye X tutarındaki $ ı kazandıralım die bakmazlar gibime geliyo yanlışım varsa düzeltin lütfen

Ferhatın bu konuaki düşüncesi zaten gerçeği yansıtıyor.bu ülkede kaç tane
ihracatçının esas amacı Ülkesine döviz ğirdisi saglamak..bir elin parmakları kadar azdır.esas amaç ticarettir para kazanmaktır.tüm tacir sınıfında olduğu gibi..
son olarak iki şey söylemek istiyorum.
1-cevreyi seviyorsak bu başlık altında dogaya zarar veren herşeyi tartışalım
2-eğer aramızda eğitimini tartıştıgımız konular üzerinde almış kişiler varsa onların fikirlerine daha çok değer verelim.
ve ben bu konuyu kendi açımdan kapatıyorum.
teşekkürler herkese

jellyfish
04-05-2007, 10:54
Konuyu Gözde daha iyi bilir sormak istiyorum. Bizim ülkemizde ihracatı yapılan deniz ürünlerinin ekonomiye katkısı ne kadardır?
Bu ticarette öncü olan devletlerin kazancı ne kadardır?
Bunları ithal etsek aradaki fark ne olacaktır? ( vatandaşın deniz ürünleri tüketmesi de gözönüne alınmalıdır).
Bunun yanında çeşitli güvenlik prosedürlerine uymak zorunda olan fabrika ve turistik gelirlerin ekonomik getirisi ne kadardır?
Karşılaştırmayalım yanlış olur diyorum ama kurtulamıyoruz. Her yanlışa göz yumacağımıza biraz sesimizi yükseltsek bu durumda olmazdık ama biz uyutuluruz.
Ormanı kesip villa yapana da karşıyım karadan 10 mt ötedeki balık çiftliklerine de. Bu yazıyı yazan değerli insan kıyıdaki deniz çiftliği ile açık denizdeki çiftliğin hem ekomonik hem de zararı & yararı açısından bir karşılaştırma yapsaydı daha uygun olurdu. Zira ( fabrika + ciftlikler) 2 yanlış bir doğru yapmıyor malesef


kısaca su ürünleri 1milyar dolarlık girdi sağlıyor. Eğer son çıkan tebliği yürürlüğe koyarlarsa payına 10 dilim pasta düşüyorsa 1 dilimiyle yetinmek zorunda kalıcak. ++sektörde çalışan binlerce insan işsiz kalıcak bunun Türkiye ye fayda-yarar-zarar ını söylemeyim. başı japonya çekiyor onun su ürünlerinden kazancını ekonomisine bakarak anlayabilriz heralde. Japonyada kişi başına ortalama 80 kg balık ,ab ülkerinde 20 kg ,türkiyede sadece 8 kg.Bu 8 kg larımı ilerki yıllarda sadece avcılıktan sağlamamız imkansız.yetmezse Yunanistan dan ithalat yapalım sıfır gümrüksüz yarısı ab fonları destekli olsun ama bize pahalıya mal olsun böylede olabilir. Köstek olucağımıza destek olsak ülkemizede ekonomimizede insanlarımızıda faydalı olabiliriz diye düşünüyorum ama burası Türkiye bunu unutmayalım:)

mufi
04-05-2007, 17:13
kısaca su ürünleri 1milyar dolarlık girdi sağlıyor. Eğer son çıkan tebliği yürürlüğe koyarlarsa payına 10 dilim pasta düşüyorsa 1 dilimiyle yetinmek zorunda kalıcak. ++sektörde çalışan binlerce insan işsiz kalıcak bunun Türkiye ye fayda-yarar-zarar ını söylemeyim. başı japonya çekiyor onun su ürünlerinden kazancını ekonomisine bakarak anlayabilriz heralde. Japonyada kişi başına ortalama 80 kg balık ,ab ülkerinde 20 kg ,türkiyede sadece 8 kg.Bu 8 kg larımı ilerki yıllarda sadece avcılıktan sağlamamız imkansız.yetmezse Yunanistan dan ithalat yapalım sıfır gümrüksüz yarısı ab fonları destekli olsun ama bize pahalıya mal olsun böylede olabilir. Köstek olucağımıza destek olsak ülkemizede ekonomimizede insanlarımızıda faydalı olabiliriz diye düşünüyorum ama burası Türkiye bunu unutmayalım:)

üç tarafımız denizlerle çevrili biz hala balıktan mahrumuz.önemli değil hamurla beslenelim daha akıllı oluruz.
yıllardır ne yönetenler bu işe önem verdi nede yol gösterdi şimdi bu sayfalarda biz bu durumları düzeltmeye çalışalım.
hadi hayırlısı

Güven ÖZYELDAN
08-05-2007, 17:13
evet gelelim resmimize burası nacizane çiftliklerle donatılmış daha doğrusu kuşatılmış zeytinler resimdeki çiftliklerin kıyıya uzaklığı yaklaşık 80-100mt derinlik yaklaşık 20-30 mt denizin içine girdiğinizde belinize geliyor su... tamamen kapalı bir koy su sülkilasyonunun olduğunu sanmıyorum sadece koyun solunda denizle bir bağlantı var sanırım... balık açısından zengin diyecek lafım yok çünkü balık burda kaçıyor burda ürüyor dışarı çıkamıyor ha kafesin içinde hada dışında çünkü her tarafı kafeslerle çevrili bir yere gidemiyorki...gelelim sahile kıyı yosunlanmaya başlamış midye ve deniz kestanesi yerleşmeye başlamış yem tortuları kıyıyı ince bir zarla örmeye başlamış sülkilasyon olmadığı için kıyı ve deniz kendini pisliğe kaptırmaya başlamış.... şimdi resime dikkatlice bakınız burda bu çifliklerin olması doğrumu değilmi yönetmeliklere sülkilere yasalara yada her ne karın ağrısı uygulamalara uyuyormu.....(resmin sağındada aynı şekilde çiflikler var)(buradaki derinlik 18 mt civarındaymış arkadaşlar)
[Only Registered Users Can See Links]
[Only Registered Users Can See Links]
[Only Registered Users Can See Links]

HALDUN YALIMLI
09-05-2007, 16:05
Teşekkürler Güven sanırım savunduğumuz konuyu destekleyen resimler olmuş bunlar. Ellerine sağlık. RASTGELSİN.

Güven ÖZYELDAN
15-05-2007, 16:55
Kıyıya yakın balık çiflikleri denizi gerçekten kirletiyor mu?
Tarih: 21.08.2005 Saat: 12:31
Konu: Görüş


Kılıç Deniz Ürünleri Şirketler Grubu Genel Müdürü İhsan Bozan
Önemli olan mesafe değil, derinliktir. Biz Kılıç Grubu olarak Türkiye'nin değil Avrupa'nın en büyük üretici firmasıyız.


Salih Adası'ndaki üretimin yüzde 60'ını, Türkiye üretiminin ise yüzde 25'ini gerçekleştiriyoruz. Bütün işletmelerimiz de Salih Adası'nın etrafında. Bu tartışmalar olduğu zaman da biz adada ISO 14001 Çevre Yönetimi Sistemi'ni tamamladık, bayrağımızı almaya hak kazandık. Zaten balık çiftlikleri açık denizde, kapalı koylarda olan çiftlikler tek-tük, üç beş tane. Muğla Valimiz de "O bölgeye yatırım yapmayın" dedi. Ben aynı zamanda Muğla Kültür Bakçıları Derneği ikinci başkanıyım. Biz de dernek olarak valimizi destekliyoruz. Ve o kıyıdaki küçük, aile tipi işletmelerin de bu sene kira sözleşmeleri bitecek ve onlar kaldırılacak. Salih Adası bölgesi zaten 2000 yılında potansiyel su ürünleri üretim alanı ilan edildi. Ve işletmeler 14 bakanlık tarafından belirlenen bu alanlara taşındı. Şimdi ne değişti? Deniz çifliklerinin yüzde yüzü yasaldır. Hiçbirisinin izni olmayan çiftlik yoktur. Denize yem atılıyor ve bu yemler denizi kirletiyor diyorlar. Biz ticaret yapıyoruz, vakıf işletmiyoruz. Denize yem atıyoruz da, denizi mi yemliyoruz, yok böyle birşey. Balık yeminin sıfıra yakın miktarının denize gitmesini sağlayan Avrupa'dan daha üstün bir teknoloji bizim kullandığımız. Ayrıca 1 mil gibi bir alanın olması da gerekmiyor. Önemli olan mesafe değil derinliktir. Bizden kaynaklanan bir sorun varsa bakanlığın yaptırım uygulama yetkisi var, yaptırım uygular.

Deniz Temiz TURMEPA Derneği Çevre Projeleri Koordinatörü Seda Hantal

Balık çiftlikleri çevreye zarar verebiliyor.
TURMEPA'nın görüşü, balık çiftliklerinin kaldırılması değil, çevreye duyarlı ve saygılı bir şekilde işletilmesi yönünde. Çünkü sonuçta ekonomimize de çok büyük katkıları var, bu da kanıksanamaz. Ama kötü işletildiğinde, fazla yem kullanıldığında ve kıyıya çok yakın olduğunda ister istemez oradaki ekolojik dengeye zarar veriyor. Yemlerin bir kısmı balıklar tarafından yeniyor, bir kısmı da yenmiyor. Uygun şartlarda üretildiğinde bir problem yok ama devletin öncelikle kıyı yönetim planlarını en iyi şekilde oluşturması lazım ve bu planların kısa süreli değil de uzun süreli olması gerekiyor. Ve tabi ki de çok iyi denetlemesi gerekiyor. Torbalı'nın kıyısında ve Güvercinlik Koyu'nda çok büyük bir kirlilik var mesela. O kirliliğin olması ortada sorun olduğunu gösterir. Yenmeyen balık yemlerinin içindeki birtakım kimyasallar da denize zarar verir. Ama akıntı varsa bu zarar daha aza indirgenmiş olur. Çünkü akıntı onu başka açığa sürükler ve o yemler başka balıklar tarafından yenilir. Kapalı bir yerde ise bu zarar daha çoktur. Balık çiftliklerinin kıyıdan 1 mil değil daha da fazla açıkta olması gerekiyor. 30-40 metre ideal olan derinlik ama daha uzaklaştıkça 60 metreye kadar çıkıyor. O zaman işletme maliyeti işin içine girdiği için işletmeler pek buna yanaşmıyorlar. Bir de yem taşıma kolay olsun diye de karaya yakın bir yerde bunu yapıyorlar. Ama bunun açıktaki adaların yakınında yapılması gerekiyor.
REFERANS
Pınar Arat
ALINTIDIR....[Only Registered Users Can See Links]

Düşünceye bakarmısınız Biz ticaret yapıyoruz, vakıf işletmiyoruz.

mecburum
15-12-2007, 12:00
Çiftlikler denizleri kirletmez sadece bir çiftliğin verilen yemlerden dolay suda renk kirliligi yapmasıdır olay.bu etki 500m mesafeye kadar gözlenebilir ama doğal kirlilik değildir çünkü yem artıkları diğer balıklar tarafındanda kullanılıyor..dışkılarını soracak olursanız fosfat ve fosfor gbi maddeler içeriyor bunuda yosun ve planktonlar bolca tüketiyorlar hatta o bölgelerde midye populasyonuda yüksek olur..
Turizmin çırpınma amacı haklı olarak masmavi koyların denizin kahverengi renge dönerek truist kaçırmasıdır ve deniz üzerndeki kafeslerin görüntüsüdür..bunun için bir toplantıda kafeslerin üzerlerine ağ gerilerek suyun 50 cm altına gömülmesi önerildi ancak bu kimsenn işine gelmedi sebebi ise TURİZM ÜLKEMİZE MİLYONLARCA DOLAR GETİRİRKEN YETİŞTİRİCİLİKTEN 900.000 DOLAR GELMESİ YANİ MİLYON BİLE DEİL BUDA SEGİLİ YÖNETİMİMİZİN VE OTEL SAHİPLERİMİZİN DAHA HOŞUNA GİDİYOR OLMASI..(HİÇ BİR OTELDE ARITMA TESİSİ OLMADAN KANALİZASYON SUYUNUN DENİZE BIRAKILDIĞINI BİLİYORMUSUNUZ..HANİ DOĞAYI SEVİYORLARDI ???)
Bu yüzden bir diretim vardır ve balıkçlığın üzerine düşülmüyuyor ülkemizde..ancak unutuklmaması gereken turizmin daha çok deniz kirliliği yarattığıdır..Çnkü beyfendiler gezmek için tekne kullanıyor,kanalizasyon suları denize atılıyor vs....

Geçmişler olsun arkadaşlar siz önce yönetim ve yaptırımları eleştirin çünkü maden uğruna ülkemizin en çok okisjen veren kaz dağları şuan yerle bir ediliyor ve yabancılara satılarak uyanınnnnnnn....
Alper Timur (Su Ürnleri Müh.) 1983 HATAY

mecburum
15-12-2007, 12:04
Ayrıca denizleri kirletmek turizmcilerden çok bizi etkiler çnkü ekmeğimizi denizden alıyoruz..kirli suda verimli balık yetişmeyeceği için dikkat edilmelidir.ama kirli suda yne millet yüzer olmadı hooop havuza alırız onları kaydıraklardan kaydırrz..konya kadar büyük olamayan Yunanistanın yılda 200.000 ton üretimi varken biz 3yanı denzle çevrili yurdumuzun sadece 90.000-120.000 ton arasnda kaldığını biliyormuydunuz..nlar denizi kirletmiyormu bu rekor rakamla ??????????

mecburum
15-12-2007, 12:08
Yazdiklarim Kimsye Cevap Veya Eleştiri Değildir Bu Konu Beni çok Gerdi Aklmdan Geçenlerş Yazdim Okadar..
Alper Timur..

muratsadioglu
16-12-2007, 12:27
Sevgili Arkadaşlarım,
Bu konuda yazılanların tümünü zevkle okudum.Emeği geçenlere teşekkürler.
Hepsi bir arada,sanki Belgesel tadında.
Bütün bunlar güzel de..Ben bir tüketici'yim.İyi beslenmeyi hak eden bir tüketici..
Bu belgesel'den şu 2 dersi hemen kaptım:
1-Çiftlik Balıklarının sağlığa zararı yok,
2-İhraç ederek dünyanın dövizini kazanıyoruz.
Artı
3-Bir süpermarkette dün,Deniz Çuprasının kilosu 17.50 YTL,Çiftlik Çuprasının:8.50 YTL idi.
Birini pahalı diye,diğerini güvensiz diye alamadım,Hamburger yedim.
Bu yazışmalar sayesinde aydınlandım.
Çevre kirliliği,deniz alt yapısı mı?..Aman ha..Çok özen gösterelim.
Ama ne olur üç tarafı denizle kaplı bu güzel yurdumda,Hamburger'e mahkum olmayalım.
Selam ve sevgilerimle..