orca
28-05-2007, 16:16
Bu hafta aslinda ilk plan arkadaslarla gece avina cikmakken, planlar degisti, ben buldum kendimi Ozdere yollarinda. Fehmi Kaptan (babam) heyecanli, aslinda pek tutmadigi bir yem mamun ama telefonda sesi cinliyor, "mamun da al mamun da...ben yaptim programi..."
e iyi, yolumuzu uzatip Narlidere uzerinden Seferihisar yoluyla gidip mamunumuzu, sulunesimizi tekmil edip Ozdere'ye variyoruz.
fehmi kaptanin yaptigi plan, yemegimizi falan yiyip gece 10-11 gibi cikmak, kafaya koydugu bir bolge var, oraya 100 igne paragat atmak, ardindan oltayla avlanip, sabaha paragati toplayip donmek.
kavga dovus ikna ediyorum paragat atmamaya, "e hadi o zaman, madem olta yapacagiz, aksam suyuna cikalim" diyor. basim gozum ustune, toparlaniyor, sabaha kadar avlanacak sekilde ayarlamalarimizi yapip barinaga variyoruz. Saat 19:00
Barinaktaki bazi balikcilar, bizim teknenin akusunu alip kullaniyorlar, pederden izinli. Ama bu hafta tembihliler, haftasonu baliga cikacagiz, akuyu alan yerine koysun. Aku yerinde, guzel, biniyoruz tekneye, hazirliklar tamam, bas marsa. tik yok. aku bos. kola kuvvet, sariyorum ipi lombardiniye, 3. asilmada motor calisiyor. gidene kadar sarj eder aku diyoruz. ilk avlagimiza varip demir atiyoruz, asagisi sessiz. biraz kalama verip akintiyla hafif hafif yer degistiriyoruz, tam gunes batisinda kirma mercanlari buluyoruz. uzun zamandir cektigim en iri mandagozler. iyi haber. hava kararinca, seyyar lambayi cikariyorum livardan, takiyorum masalarini akunun kutup uclarina, isik yok. aku sarj olmamis. akuyu alip kullanan balikciya binbir kufur esliginde kafa fenerimi cikarip kafama takiyorum. guzel aydinlatiyor. bayagi idare eder, pillerini de yeni sarj ettim nasil olsa.
bu arada hava kararsiz, ciktigimizda yildiz esen ruzgar, kibleye donmus durumda, kalamamiz da uzun ya, donup duruyoruz yaklasik 50 metrelik bir yaricapta. baligi bulmaya calisiyoruz, ama asagisi keyifsiz. vurus hemen hemen hic kalmadi. bu arada simsekler cakmaya basliyor kusadasi uzerinde. aslinda muhtesem bir goruntu, neredeyse cakan simsegin isiginda efes harabelerini gorecegim denizden. sonra simsekler sisam uzerinde cakmaya basliyor. fehmi kaptan keyifli. hayattaki en buyuk zevki gerceklesecek, yagmur baslayacak, denizin ortasinda yagmurun altinda keyif yapacak.
simsekler simdi seferihisar uzerinde cakiyor, bizi atladi gecti. o sirada butun ozdere ve gumuldur sahilinin karardigini goruyoruz. elektrik kesintisi buyuk capli. evi arayip hanimlardan iyilik haberlerini aliyoruz. yagmur hala yok.
bu arada donup duran ruzgar da iyi dalga yapiyor. ben o sirada kafa fenerimi cikartiyorum, yanima koyuyorum ve o dengesiz dalgalardan biri yandan vuruyor bize. kafa feneri yuvarlanip fars tahtalarinin altinda kayboluveriyor. atiyorum elimi, maalesef fener suyun icinde. sadece 30 saniye daha yanmaya devam ediyor ve bulutlarin da ayi kapamasiyla zifiri karanlikta kaliyoruz.
yapacak birsey yok, degil igneye yem takmak, yemi goremiyoruz. cikartiyoruz ikimiz de birakma oltalarimizi, acimiyoruz mandagozlere, takip gonderiyoruz, niyet palaska.
bekleyis 1 saate yakin suruyor, ve uzandigi kicustunden ziplayarak kalkiyor fehmi kaptan, bagiriyor "canavar geldi..."
hazirliksiz yakalandigi icin taktiramiyor igneyi, derinligi olcerek cekiyor oltayi, galsamadan asagisi kalmamis, kelle halinde bir mandagoz geliyor.
ben de yemimi cekip, igneyi sirttan geciriyorum. 14 kulaca olcerek geri gonderiyorum. ani bir kapma degil, sanki kucuk balik tirtiklarmis gibi yiyor baligi palaska. bir iki taktirmayi deniyorum, basarisiz, ceke ceke parcalayip igneden aliyor baligi.
cok ilginc, igneyi kafadan takarsan govdeyi, govdeden takarsan kafayi kapip gidiyor hayvan. bildigimiz tum komple balik takma stillerini uyguluyoruz, hayvan yakalanmiyor. kimi zaman tirtikliyor, kimi zamansa tek isirikta baligin yarisini alip gidiyor. bir sure sonra da, karni guzelce doydugu icin cekip gidiyor. kalan son mandagozu de ardindan ben yolluyorum suya, ignesiz. hakki bu kadar becerikli hayvanin.
"mabad" kismetten cikinca uckur dokuz yerden koparmis.
dondugumuzde saat 03:00. sinirden kuduruyoruz. limana girdigimizde bizim akuyu kullanan balikcinin 15 dakika once limandan ayrildigini ogreniyoruz. cok sansli adammis...
e iyi, yolumuzu uzatip Narlidere uzerinden Seferihisar yoluyla gidip mamunumuzu, sulunesimizi tekmil edip Ozdere'ye variyoruz.
fehmi kaptanin yaptigi plan, yemegimizi falan yiyip gece 10-11 gibi cikmak, kafaya koydugu bir bolge var, oraya 100 igne paragat atmak, ardindan oltayla avlanip, sabaha paragati toplayip donmek.
kavga dovus ikna ediyorum paragat atmamaya, "e hadi o zaman, madem olta yapacagiz, aksam suyuna cikalim" diyor. basim gozum ustune, toparlaniyor, sabaha kadar avlanacak sekilde ayarlamalarimizi yapip barinaga variyoruz. Saat 19:00
Barinaktaki bazi balikcilar, bizim teknenin akusunu alip kullaniyorlar, pederden izinli. Ama bu hafta tembihliler, haftasonu baliga cikacagiz, akuyu alan yerine koysun. Aku yerinde, guzel, biniyoruz tekneye, hazirliklar tamam, bas marsa. tik yok. aku bos. kola kuvvet, sariyorum ipi lombardiniye, 3. asilmada motor calisiyor. gidene kadar sarj eder aku diyoruz. ilk avlagimiza varip demir atiyoruz, asagisi sessiz. biraz kalama verip akintiyla hafif hafif yer degistiriyoruz, tam gunes batisinda kirma mercanlari buluyoruz. uzun zamandir cektigim en iri mandagozler. iyi haber. hava kararinca, seyyar lambayi cikariyorum livardan, takiyorum masalarini akunun kutup uclarina, isik yok. aku sarj olmamis. akuyu alip kullanan balikciya binbir kufur esliginde kafa fenerimi cikarip kafama takiyorum. guzel aydinlatiyor. bayagi idare eder, pillerini de yeni sarj ettim nasil olsa.
bu arada hava kararsiz, ciktigimizda yildiz esen ruzgar, kibleye donmus durumda, kalamamiz da uzun ya, donup duruyoruz yaklasik 50 metrelik bir yaricapta. baligi bulmaya calisiyoruz, ama asagisi keyifsiz. vurus hemen hemen hic kalmadi. bu arada simsekler cakmaya basliyor kusadasi uzerinde. aslinda muhtesem bir goruntu, neredeyse cakan simsegin isiginda efes harabelerini gorecegim denizden. sonra simsekler sisam uzerinde cakmaya basliyor. fehmi kaptan keyifli. hayattaki en buyuk zevki gerceklesecek, yagmur baslayacak, denizin ortasinda yagmurun altinda keyif yapacak.
simsekler simdi seferihisar uzerinde cakiyor, bizi atladi gecti. o sirada butun ozdere ve gumuldur sahilinin karardigini goruyoruz. elektrik kesintisi buyuk capli. evi arayip hanimlardan iyilik haberlerini aliyoruz. yagmur hala yok.
bu arada donup duran ruzgar da iyi dalga yapiyor. ben o sirada kafa fenerimi cikartiyorum, yanima koyuyorum ve o dengesiz dalgalardan biri yandan vuruyor bize. kafa feneri yuvarlanip fars tahtalarinin altinda kayboluveriyor. atiyorum elimi, maalesef fener suyun icinde. sadece 30 saniye daha yanmaya devam ediyor ve bulutlarin da ayi kapamasiyla zifiri karanlikta kaliyoruz.
yapacak birsey yok, degil igneye yem takmak, yemi goremiyoruz. cikartiyoruz ikimiz de birakma oltalarimizi, acimiyoruz mandagozlere, takip gonderiyoruz, niyet palaska.
bekleyis 1 saate yakin suruyor, ve uzandigi kicustunden ziplayarak kalkiyor fehmi kaptan, bagiriyor "canavar geldi..."
hazirliksiz yakalandigi icin taktiramiyor igneyi, derinligi olcerek cekiyor oltayi, galsamadan asagisi kalmamis, kelle halinde bir mandagoz geliyor.
ben de yemimi cekip, igneyi sirttan geciriyorum. 14 kulaca olcerek geri gonderiyorum. ani bir kapma degil, sanki kucuk balik tirtiklarmis gibi yiyor baligi palaska. bir iki taktirmayi deniyorum, basarisiz, ceke ceke parcalayip igneden aliyor baligi.
cok ilginc, igneyi kafadan takarsan govdeyi, govdeden takarsan kafayi kapip gidiyor hayvan. bildigimiz tum komple balik takma stillerini uyguluyoruz, hayvan yakalanmiyor. kimi zaman tirtikliyor, kimi zamansa tek isirikta baligin yarisini alip gidiyor. bir sure sonra da, karni guzelce doydugu icin cekip gidiyor. kalan son mandagozu de ardindan ben yolluyorum suya, ignesiz. hakki bu kadar becerikli hayvanin.
"mabad" kismetten cikinca uckur dokuz yerden koparmis.
dondugumuzde saat 03:00. sinirden kuduruyoruz. limana girdigimizde bizim akuyu kullanan balikcinin 15 dakika once limandan ayrildigini ogreniyoruz. cok sansli adammis...