PDA

Tüm Versiyonu Göster : Balıklara Nasıl Yaklaşırız ? YOKSA.....?


Onur GÜNER
24-06-2007, 13:36
Balığı kendimize nasıl çekebiliriz ?
Şimdi bunu tartışalım.

Aguşon kelimesi bekleme yaparak balık vurma tekniği olarak tanımlanabilir.
Pusulamak ile farklı tekniklerdir...
İkisinden de kısaca bahsetmek istiyorum.

Sualtındaki hayatı incelersek, balıkların aslıda çok basit ve bir o kadar da karmaşık hayatlarının içinde biz insanların pekde yeri olmadığını görürüz. Balıklar üç temel içgüdü ile doğar ve ölürler. Bunlar sırası ile

* Yaşamın devamı için BESLENME
* Türün devamı için ÇOĞALMA
* Av olmamak için SAVUNMA

Bu üçlem, balıkların günlük faaliyetlerini özetliyor. Yani çoğunlukla uyanık olmak zorundadırlar.
Fakat balıklarında belli zaafları ve güdüleri vardır...

Aguşon..

Bu spora yeni başlayan birisi için balık vurmak, balığı satıhta görmek ve genelde avı kovalarayarak, büyük olasılıkla hüsranla sonuçlanacak bir manecradır. Aslında aguşon tekniğinin prensibi şu güzel sözde gizlidir.

''...balıklar hareketlerini aniden sonlandırmış nesnelere ilgi duyarlar...''

Bu ilgi sonunda eğer yanlış bir harekette bulunmadıysak avımız büyük ihtimalle merak içinde bize yönelecektir.

Aguşon yapacağımız yeri önceden kestirebileceğimiz gibi dibe indiğimizde de uygun bir yer bulup beklemeye başlayabiliriz.
Aguşon tekniği hakkında bir kaç püf nokta...

* Bekleme yatığımız yerde kütlemizi ne kadar küçük tutarsak balıklar için o denli az tehtitkar oluruz.

* Hedefimizi gördüğümüz anda bize yöneldiyse tüfeğimizi balığın geldiği doğrultuda hareket ettirmeye çalışırsak tüfeğimizi kütlesinide o ölçüde saklamış oluruz.

* Hedefimiz bize doğru yöneldi, herşey uygun ama bir anda döndü ve ürkek tavırlarla uzaklaşmaya başladı, bu esnada eğer balık yan dönmüş halde ve haala bizimle göz tamasını kaybetmediyse balığın uzaklaştığı oranda kendimizi biraz daha küçültüp aşağıya çekersek büyük ihtimalle dönücek ve bir şansımız daha olacaktır

* Eğer nefesimiz yerinde ve şartlarda uygun ise vurduğumuz balığı alıp çıkmak meranın sükuneti açısından iyidir.

* Ağırlık ayarını çok hassas yapmamız gerekir. Derinliği sabit bölgelerde tabana 2 m kala nötr olmalı ve aşağıya iniş yaptığımızda bir yere tutunma ihtiyacı duymamalıyız. Eğer paletlerimiz batmıyor ve kalın elbise ile sığ suda avlanıyorsak. Bilek ağırlığı ve gerekiyorsa sırt ağırlığı kullanmalıyız. Değişken derinlikteki bölgelerde ise. Derinlik ayarını dalış yapacağımız en derin noktaya göre yapmamız güvenlik açısından önemli. Sığ alanlarda ise ciğerlerimizi tam doldurmadan iniş yapabiliriz.

* Bekleme yapacağımız yerler açısından,
taşların kum ile birleştiği açıklıklar,
taşların bitip otların veya kırmalık dediğimiz çakıllık irili ufaklı parça taşların başladığı yerler
kayaların üzerlerinde oluşmuş doğal çukurluklar veya yarıklar
gölge kısımda kalan duvar dipleri
deniz çayılarının içi
mendirek taşlarının birip kumulların başladığı yerler ( açığa veya kıyıya doğru )
uygun yerlerdir.

* Denizlerimizde görüşün çok değişken olduğunu düşünürsek yanımıza alabildiğimiz en uzun tüfeği almakta fayda var. Bu çok net sular için 110 120 130 cm görüşün düşük olduğu yerler içinde 90 vaya 75 cm olabilir.

* Sığ sularda bekleme yapıyorsak geniş hacimli maskeler bize daha fazla bir görüş vericektir

* Meramız dar ve uzun olmayan bir alan ise mümkünse iki kişiden fazla suya girmemeye çalışın. Sesin suyun içindeki yayılma hızını hesap edersek ortamdaki üç dört kişi balıkların açığa veya taş altlarına kaçması için yeterli olacaktır.

* Satıhta yüzerken mümkün olduğu kadar sessiz olmalıyız. Paletlerimiz kesinlikle suyun içinde olmalıdır. Dalış yaparken dahi ördek sitili diye tabir ettiğimiz sitili kullanmalıyız. Sessizlik birinci kural.

* Bulanık veya net olsun etraftaki iri balıkları göremesekte varlıklarını hissedebiliriz.
Küçük balıklar özellikle papaz balıkları bizim işimize çok yarayacaktır. Normalde orta suda veya tabana yakın yerlerde gezen papaz balıkları iri balık varlığında adeta tabana yapışırlar. Ya da tüfeğimiz önde beklemeye başladık. İlk aşamada meraklı papaz balıkları zıpkına yönelecektir. Onları ürkütmemeye özen gösterin, çünkü papazlar erken uyarı sistemine sahiptirler. Özellikle sinarit, levrek, akya gibi avcıları önceden bilirler ve bizi uyarırlar. Beklemeye devam ediyoruz. Görüş çok iyi olmasa dahi papazlar zıpkının ucunda veya bikaç metre önümüzde güven içinde yüzüyorlar ve bizde onları izlemeliyiz. Ben bu tür ortamlarda kesinlikle balığa veya açığa bakmam, küçük balıkları izlerim, çünkü onlar benden daha önce avımı göreceklerdir. Bu sayede hem kendimizi sakinleştirmiş oluyoruz hem de işimizin bir kısmını bu küçük balıklara yüklemiş oluyoruz. Balıkların panik halinde kaçıştığı an çok kısa bir süre sonra avımız ile tanışırız.

* Eğer dalış yaptığımız yerde hafif bir pus varsa işimiz çok daha kolay olacaktır. Avımız bizi gördüğünde çokdan menzile girmiş olacaktır. Ama burada tartışılması gereken bir durum daha var. Eğer avımız bizi görmediyse bize neden ve nasıl gelicektir. Beklemenin genel prensibi balığın merakını kamçılamak olduğuna göre, görmediği bir cisme nasıl ve hangi nedenlerle geliyor ? Belki sesimize belkide suda çıkardığımız ve balığın yan organında yerimizi algılamasını sağlayan ufak titreşimlere. Burası tartışmaya açıktır.

* Bir diğer teknik ise balığın merakını kamçılayarak değil, balığın olası geçiş yerlerini tahmin ederek veya öğrenerek bekleme yaparak gerçekleştiririz. Bu biraz tecrübe ile gerçekleştirilebilinecek bir teknik. Aguşon tekniğine göre daha kolaydır ama balıkların olası geçiş noltalarını ve zamanlarını bilmek biraz zaman ve tecrübe gerektirir. Balıkların günlük faaliyetlerini gerçekleştirirken geçiş yaptığı, sürü halinde hareket ettiği noktalar vardır. Belli dönemlerde dere ağızları, belli dönemlerde ve saatlerde mendirek ağızları, belli türlerin toplu halde toplandıkları topuklar ve sığlıklar, bazı balıkların sevdiği gölge ve yarı karanlık alanlar, hatta bazılarının çok sevdiği kirli ve bulanık sular, çoğalmayı tercih ettikleri çok soğuk sular, avlanmayı tercih ettikleri küçük sürü balıkları ve sığ sular, tekne altlarından liman direklerinin karanlık köşelerine kadar farklı ortamlar için farklı balık türleri bulunur. Bunları hepimiz zamanla kazanıcağız...

Onur GÜNER...

[Only Registered Users Can See Links]

canakkale
24-06-2007, 19:47
onur gercekten cok ama cok kiymetli bilgiler vermissin ben bunlari favorilerime ekledim bile

canakkale
24-06-2007, 19:51
bende bir aralar canakkalede gayet amatör olarak zipkinla daliyordum simdi senin bu yazdiklarini okuyunca nerelerde hata yaptigimi daha iyi anladim. bu agason teknigi benim daha iyi isime geliyor galiba. hatta bir aralar ayda bir yayinlanan "serbest dalis" dergisini hic kacirmazdim ama senin yazdiklarin daha öz ve anlasilir sekilde. tekrar tesekkürler. dahada bilgi ve resimlerini bekleriz.rastgelsin.

canakkale
24-06-2007, 19:53
onur, "levrek" icin kullandigin bir yöntem (zipkinla) varmi senin? yani levrek avinin saati,merasi,vs. bu konu hakkinda bilgi yazarsan sevinirim.

canakkale
24-06-2007, 19:54
"AGASON" tekniginin levrekte iyi bir yöntem oldugunu duymustum sen nedersin??

canakkale
28-06-2007, 11:40
onur nerlerdesin bir geliyosun tam geliyosun, sonra kayipsin hadi artik bekliyoruz seni!!!!!

Onur GÜNER
28-06-2007, 13:47
İlginiz için teşekkürler...
Levrekle ilgili bir yazı hazırlıyorum, en kısa sürede paylaşacağım...

mufi
28-06-2007, 18:45
İlginiz için teşekkürler...
Levrekle ilgili bir yazı hazırlıyorum, en kısa sürede paylaşacağım...

Onur detaylar için teşkkürler bir cümlen bana çok eski günlerimden bir anıyı hatırlattı
''...balıklar hareketlerini aniden sonlandırmış nesnelere ilgi duyarlar...''

üniversite yıllarımda ayvalık taraflarında çok bakir bir koyda tam hatırlamıyorum.
vede çok sıg bir suda (60/40 cm) kumullda devasa levrekler gördüm
şnorkel ve gözlük. vardı elimdede en basitinden 50/60 cm lik bir zıpkın laf ola beri gele.
3 lü/5 li guruplar halinde gezerken tetiği çekiyorum ama daha ilk seste ok gibi kaçıyorlar ve zıpkın ilerde kuma düşünce bir anda dönüp zıpkının başına geliyor ve galsamalarını açıyorlardı.
ben hiç kımıldamadan bakıyorum ..en fazla 2/3 m önümdeki bu enteresan olaya.. bir an kıpırdadımmı da hemen tekrar ok gibi ortadan kayboluyorlardı.
denizlerin efendisi levrekler.:)