PDA

Tüm Versiyonu Göster : Bizans`ın Palamutları...


rüzgar2
26-12-2005, 03:50
Attention Please:QUOTATION
İngilizcede, Golden Horn;
Almancada, Goldenes Horn;
Fransızcada ise Corne d'Or olarak geçen
Altın Boynuz, Haliç'e eskiçağda verilmiş bir addır.
Osmanlı döneminde Halic-i Konstantiniyye ya da Halic-i Dersaadet olarak anılmaktaydı...
Palamutların en fazla bulunduğu ve yakalandığı yer Altın Boynuz (Khrysokeras
/ Chrysoceras) olarak adlandırılan Haliç’ti. Haliç'e boynuz (keras) dendiğini pek çok antik yazardan biliyoruz.
Efsaneye göre, tanrıların tanrısı Zeus, io adlı bir kıza aşık olur ve onu karısı Hera'nın hışmından korumak için inek biçimine sokar. Kendisine mussallat edilen sinekten kaçarken İstanbul Boğazı'ndan da geçerek (ki bundan böyle "İnek Geçidi" anlamına gelen Bosporos olarak anılmaya başlanır) Haliç'in bulunduğu körfeze gelir. Oradaki bir tepede dünyaya getirdiği kız çocuğuna Keroessa adım verir. Bu ad zamanla boynuz anlamına gelen Keras'a dönüşmüştür. Plinius ise Haliç'i "Altın Boynuz" (Aurei Cornus) olarak tanımlar. Fakat tanımlamakla kalmaz, niçin o şekilde adlandırıldığını da açıklayarak bizi meraktan kurtarır:
"Marmara Denizi'ni, Karadeniz'e bağlayan Trakya Boğazı'nda (İstanbul Boğazı) (yani), Avrupa ve Asya'yı ayıran boğazın en dar yerinde, Asya yakasındaki Kalkhedon yakınında, dipten yüzeye doğru suyun arasından parıldayan şahane beyazlıkta bir kaya vardır. Palamutlar bu kayayı birden bire karşılarında görünce, her zaman ürkerler. Sürü halinde dosdoğru karşı taraftaki Byzantion burnuna yönelirler. Buranın "Altın Boynuz" olarak anılmasının nedeni de budur. Sonunda tümü Byzantion'da yakalanır."Plinius, Haliç'e (Keras), Altın Boynuz denmesinin, bu körfezde kaynayan balıklardan dolayı olduğunu söylemektedir. Keza, Strabon da akıntının palamutları sürü halinde Haliç'e girmeye zorladığını ve dar bir bölgede elle bile yakalandığını söylemektedir. Anlaşılan Haliç, altın yumurtlayan tavuk gibi, palamut kaynayan bir körfez idi. Antikçağın, içi meyve dolu bereket boynuzu (cornucopiae), Byzantion'da içi palamut dolu bereket boynuzu oluvermiştir Byzantion'un, altını olmasa da, onun kadar değerli palamudu vardı !
Palamut balığı bizans için en önemli gelir kaynağı.
Eskiçağ kentlerinden bazıları bastıkları sikkelere, kendileri için en önemli doğal zenginliklerini koymuşlardır. Byzantion için de palamut/ton balığı, kentin en önemli doğal zenginliğini ve gelir kaynağını oluşturuyordu sikkelerine bu balıkları koymuşlardır. Byzantion'un İ.S. 1-3. yüzyıllarda basmış olduğu bronz sikkelerinde arka yüzlerde palamut ya da ton balıkları resmedilmiştir. Bazı sikkelerde ise bu balıkların arasında yunus balıkları görülür...

aserkansatı
27-12-2005, 20:11
Kıllığımı yapayım bari;yunus balık değildir... :D

rüzgar2
27-12-2005, 21:22
Sevgili Serkan arkadaşım çok detaycısın gerçekten. Bunun sebebinede gelince böyle bilgileri hiç atlamadan anlayarak okuman ve hafızana kaydetmen.Ben senin boş zamanlarında kütüphanede çok ansiklopedi karıştırdığını bilirim.Buradaki dikkat çektiğin konuyada gelince;bu bir alıntı bilgidir ve biz yazıya alıntı yazarak müdahale etmeden foruma koyuyoruz.Müdahale edersek zaten alıntı olmaktan çıkar.Benimde okurken dikkatimi çekti ama elim kolum bağlı kaldı....Ayrıcada müdahale etmek lazım mı yoksa müdahale etmemek lazım mı bu tartışılabilir...

aserkansatı
28-12-2005, 00:52
O zaman müdahale edeceksin ve yanlış olan konuları alıntı yapmayacaksın kankiciğim...Saygılarrrr :deli:

rüzgar2
28-12-2005, 00:55
Hayır alıntı günahı ve sevabıyla sahibine aittir.Hatalarını tartışmakta bize düşer.Şimdi olduğu gibi.Ama tartışmıyorum çünkü Yunus balık değildir bencede...Konu sadece alıntıya müdahalede sana katılmıyorum...

aserkansatı
28-12-2005, 01:07
Yunusun balık olduğunu sen söyleseydin kabul ederdim ben de,alıntı yaptığın yazıda görünce olmadı...Sen ne dersen de kabulümdür...

uzman
28-12-2005, 05:23
Yunus balık değil de nedir peki abiii? Madem balık olmadığını biliyorsunuz o halde izah edin de okuyalım. Haaa, basitten memeli falan diye de geçiştirmeyin. Yemezlerrrr :deli: :deli: :deli:
Saygılar....

rüzgar2
28-12-2005, 05:23
Yunusun balık olduğunu sen söyleseydin kabul ederdim ben de,alıntı yaptığın yazıda görünce olmadı...Sen ne dersen de kabulümdür...
Bu söylediklerin üzerine sana şöyle bir cevap vermek isterim;yunusun balık olduğunu değil balığın yunus olduğunu sen söyle kabulümdür.....

aserkansatı
28-12-2005, 05:28
Yav bu yunus, tıpkı Doğan görünümlü bi Şahin gibi,balık görünümlü bi memelidir...Kendisi de bu mevzuya inanmış,baş koymuş,memeli bi kardeşimizdir...Ama kendini balık sanmaktadır...

uzman
28-12-2005, 05:29
Serkan sen de olayı Sami gibi değerlendirdin yaw. Senin mesajın olmasa bunu başka biri söylese bunu Sami yazmış derdim. Yunus ne ayak abi, meraklandım şimdi...

aserkansatı
28-12-2005, 05:32
Bu Yunus, sesi çağları delen ozanımız olmadığı için kendini balık sanan ayrı bi tür Ali Rıza boşver gitsin abi...

rüzgar2
28-12-2005, 05:33
Benim gözüme sana bilgi ararken şu çarptı ve yazmak istedim.Bana ilginç geldi.
Alıntıdır...

YUNUS

Yunusların kubbe biçimindeki kafa çıkıntılarının "damla"yı andıran biçiminin suyu çok daha iyi yardığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine gemilerin çoğuna, yunus kafasına benzeyen bir pruva şekli verilmiş, bu da hızın yükseltilmesini ve yakıttan yaklaşık % 25 oranında ekonomi yapılmasını sağlamıştır.

Bilim ve Teknik, Sayı 231, s.9

uzman
28-12-2005, 05:34
Yaw ben de ciddi bir konu sanıp olaya Yunus gibi daldıydım. Kusura bakmayın yaw. Muhabbete 3. lazım mı diye düşünmekten oldu bu karışma eylem. Öyle ya bu okey falan değil ki adam aransın...

rüzgar2
28-12-2005, 05:37
Serkan sen de olayı Sami gibi değerlendirdin yaw. Senin mesajın olmasa bunu başka biri söylese bunu Sami yazmış derdim. Yunus ne ayak abi, meraklandım şimdi...

Şimdi de şunu buldum.Gerçekten ilginç geldi bana...
Alıntıdır

YUNUS BALIĞI

Yunus balıkları, alt çeneleri yardımı ile işitirler. Bu deniz memelilerinin yaydıkları "ultra seslerin" yankıları, onlar için çevrelerini kuşatan dünyanın bir görüntüsünü oluşturma olanağı sağlar. Bu son derece incelikli sonarın nasıl işlediği, onlarca yıldan beri araştırmacılar için bir bilmece konusu olmuştur. Yağımsı bir madde ile dolmuş olan içi oyuk kemikler sesleri yükseltir. Balığın alt çenesinin, bu sonar sisteminin zorunlu bir parçası olduğu bulunmuştur.

Bilim ve Teknik, Sayı 237, s.31

aserkansatı
28-12-2005, 05:50
Yunus B A L I Ğ I VE Bilim ve Teknik ha...okumuyorum artık ayıp yaaa...

rüzgar2
28-12-2005, 05:52
Yunus B A L I Ğ I VE Bilim ve Teknik ha...okumuyorum artık ayıp yaaa...

Seko aynen öyle bu alıntı ve hiç dokunmadım ve BİLİM ve TEKNİK

uzman
28-12-2005, 06:34
Benim gözüme sana bilgi ararken şu çarptı ve yazmak istedim.Bana ilginç geldi.
Alıntıdır...

YUNUS

Yunusların kubbe biçimindeki kafa çıkıntılarının "damla"yı andıran biçiminin suyu çok daha iyi yardığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine gemilerin çoğuna, yunus kafasına benzeyen bir pruva şekli verilmiş, bu da hızın yükseltilmesini ve yakıttan yaklaşık % 25 oranında ekonomi yapılmasını sağlamıştır.

Bilim ve Teknik, Sayı 231, s.9

Abi ne kubbesi yaw. Yunusu mu tarif etmişler bunlar camiyi mi? Orada yazan şey, yani gemilerin önündeki hadiseye bulb denir. Yakıttan tasaruf hadisesi doğrudur ama, Yunustan kopyalandığını sanmam. O sadece hayvanların veya bitkilerin yapılarıyla icatlar arasında ilişki kurarak "bu zaten yaratılmıştı, siz sadece onu gördünüz..." tezinin saçma bir yansıması gibi geliyor bana... Bilim ve Teknik den de alıntı olsa bana hiç bilimsel gelmedi....
Saygılar...

rüzgar2
28-12-2005, 06:48
Hocam ben alıntının yalancısıyım..Yaaa seviyorum şu yunusları bende isteyerek etkileniyorum...

uzman
28-12-2005, 06:50
Anlıyorum... :D :D :D

aserkansatı
28-12-2005, 06:51
Ali Rıza , memeliye balık yazan derginin adı Bilim ve Teknik olsa ne olur olmasa ne olur okumam ben abi takarım böyle şeylere...O zaman yarasaya da kuş yazarlar yarın...

uzman
28-12-2005, 06:51
Seni de anlıyorum Serkan :D :D :D

rüzgar2
28-12-2005, 06:57
Bizde seni bir tanem(alıntıdır:Seda SAYAN)Yanlış anlaşılmasın.İstersen alıntı yazmayımda göreyim sonumu

uzman
28-12-2005, 07:10
Hayırdır Sami, Biliyorsun ki BİZ, 1. çoğul şahıstır. Serkan ise cevap yazmamış !
Hayırdır. Yeni bir meslek mi?
Hayırlı olsun. Değerli avukatım....
Sevgiler...

rüzgar2
28-12-2005, 07:15
Hayırdır Sami, Biliyorsun ki BİZ, 1. çoğul şahıstır. Serkan ise cevap yazmamış !
Hayırdır. Yeni bir meslek mi?
Hayırlı olsun. Değerli avukatım....
Sevgiler...
Abi ne dediğini anlamadım ben.Ama sadece sen bana"anlıyorum" Sekoyada"Senide anlıyorum" deyince böyle bir şey yazdım ve sende bunu özet çıkarttırdın.Sözlümüyüm... :)
Şimdi de şu gözüme çarptı düzeltme onun için :Ne avukatı.Hadise ne...Ne oluyor...Anlamadım

uzman
28-12-2005, 07:17
Yaw Sami sen var ya sen, iflah olmazsın. İki dakka ciddi olalım dedik o da olmadı. Senin canın sağolsun geçtin sözlüden hadi kurtardın... 45 verdim sana :D :D :D
Sevgilerimle...

rüzgar2
28-12-2005, 07:19
Yaw Sami sen var ya sen, iflah olmazsın. İki dakka ciddi olalım dedik o da olmadı. Senin canın sağolsun geçtin sözlüden hadi kurtardın... 45 verdim sana :D :D :D
Sevgilerimle...
Abi 45 üzerinden mi verdin yoksa.... inanmıyorum klasik 100 üzerindenmi :(

uzman
28-12-2005, 07:20
Sami senin için not sistemini de değiştirdim anasını satiim. 45 üstünden. Aha da 45 verdim....

rüzgar2
28-12-2005, 07:25
Benim bu okuldaki klasik geyiğimdir.Öğrenici(ben böyle diyorum) bana öğreticim(böyle hitap edilmesini istiyorum) notum kaç dedikleri zaman"10 verdim sana" diyorum.Seviniyorlar.Sonrada yapıştırıyorum "100 üzerinden haaa.."ne gerek var deme. ne yapayım bol not azcıkta geyik...

uzman
28-12-2005, 07:31
Korkma Sami TC nin bir okulunda hasbelkader öğretici olduysak da senin gibi değerli bir kardeşim daha bizim öğrenicimiz olmadı. O yüzden bu geyikleri bir yana koyarsak. Bilgilerinizi ve aktardıklarınızı zevkle okuyor ve bir nevi sizlerin öğrenicileri oluyorum. Ve inan ki bunu laf olsun diye yazmıyorum. Gecenin bu saatinde laf olsun diye birşey yazmam genellikle... Hem seni hem de Serkan kardeşimi seviyorum....
Saygılarımla...

rüzgar2
28-12-2005, 07:36
Korkma Sami TC nin bir okulunda hasbelkader öğretici olduysak da senin gibi değerli bir kardeşim daha bizim öğrenicimiz olmadı. O yüzden bu geyikleri bir yana koyarsak. Bilgilerinizi ve aktardıklarınızı zevkle okuyor ve bir nevi sizlerin öğrenicileri oluyorum. Ve inan ki bunu laf olsun diye yazmıyorum. Gecenin bu saatinde laf olsun diye birşey yazmam genellikle... Hem seni hem de Serkan kardeşimi seviyorum....
Saygılarımla...
Aynen hemde birinci çoğuldan.... ;) ;)

katiti
28-12-2005, 19:55
Abi ne kubbesi yaw. Yunusu mu tarif etmişler bunlar camiyi mi? Orada yazan şey, yani gemilerin önündeki hadiseye bulb denir. Yakıttan tasaruf hadisesi doğrudur ama, Yunustan kopyalandığını sanmam. O sadece hayvanların veya bitkilerin yapılarıyla icatlar arasında ilişki kurarak "bu zaten yaratılmıştı, siz sadece onu gördünüz..." tezinin saçma bir yansıması gibi geliyor bana... Bilim ve Teknik den de alıntı olsa bana hiç bilimsel gelmedi....
Saygılar...

şu yatılmıştı, gördünüz tezini bir kenara bırakırsak aslında genel olarak neredeyse tüm sistemler doğadaki işleyişi kopyalarak geliştirilmiştir (bilinçli ya da bilinçsiz olarak). teknik bilimler dışında yönetim bilimlerindeki yapıları da incelerken biyoloji eğitimi almış bir göz gerçekten çok ilginç detaylar görebiliyor. çünkü sistemler de aynı canlı organizmalar gibi tepkiler veriyor.

uzman
28-12-2005, 21:10
İnsanların aldıkları eğitime göre düşünmeleri ve doğadaki olayları yorumlamaları çok doğal. Ama buna bilim demek yanlış.
İşin özü değerli kardeşim... Doğadan alınan örnekler sadece fikir temeli olabilirler. Gelişmeye açık ve hatta çok ilkeldirler. İlk cümleden bir şey daha söyleyerek hadiseyi toparlamak istedim. Kapıyı açtığımız anahtar ile tamircilerin kullandığı anahtar aynı şey midir? Tamirci olmayan birine anahtar derseniz evinin anahtarı aklına gelir. Tamirciye ise kullandığı tamir takımını hatırlatır. Doğa da böyle. Hangi gözle bakarsanız öyle görürsünüz...
Saygılarımla...