PDA

Tüm Versiyonu Göster : Balığın Evrimi


rüzgar2
26-12-2005, 04:08
Lütfen Dikkat:ALINTIDIR

Balıklardan Amfibiyenlere Geçiş Formu Yoktur
Bilim ve Ütopya dergisinin yazarı, tüm klasik evrimciler gibi, balıkların zamanla amfibiyenlere (kurbağa gibi hem karada hem suda yaşayan canlılar) dönüştüğünü iddia etmektedir. Bu dönüşümün başlangıcına da Rhipidistian ve Coelacanth sınıflarına ait balıkları koymaktadır.
Rhipidistian ve Coelacanth; Crossopterygian takımına ait balıklardır. Normal balıklardan hiçbir farkları bulunmayan bu canlıların evrimcileri umutlandıran tek özellikleri, yüzgeçlerinin diğer balıklara göre daha etli oluşudur. Evrimciler, bu etli yüzgeçlerin daha sonra sürüngenlerin ayaklarına dönüştüğüne inanmaktadırlar. Daha doğrusu, bir dönem inanıyorlardı.
Rhipidistian ve Coelacanth’ın ara form zannedildiği dönemde, evrimciler, Coelacanth’ın akciğerinin bulunduğunu dahi iddia etmişlerdir. Bu iddia pek çok evrimci kaynakta anlatılmış, hatta Coelacanth’ı denizden karaya çıkarken gösteren çizimler bile yayınlanmıştır. Coelacanth’ların soyunun tükendiğini, ürettikleri iddiaların hiçbir zaman yalanlanamayacağını zanneden evrimciler, Coelacanth’la ilgili sayısız senaryolar üretmişlerdir.
Evrimcilerin tüm bu iddialarının geçersiz olduğu ise 1938 senesinde ortaya çıkmıştır. 70 milyon yıl önce soyu tükendiği sanılan Coelacanth sınıfına ait Latimeria türünün canlı bir örneği 1938 yılında Hint Okyanusu’nda yakalanmıştır.
Yakalanan canlının anatomisi incelendiğinde varılan sonuçlar evrimciler için hayalkırıklığı olmuştur. İncelemelerde Coelacanth’ın, kara canlılarıyla hiçbir ilgisi olmayan gerçek bir balık olduğu, hatta derin sularda yaşadığı anlaşılmıştır. Evrimcilerin ilkel akciğer olduğunu düşündükleri yapının ise balığın vücudunda bulunan bir yağ kesesinden başka bir şey olmadığı ortaya çıkmıştır. (Jacques Millot, “The Coelacanth”, The Scientific American, Aralık 1955, sayı 193, s.39)
Bu tarihten sonra çeşitli yıllarda Coelacanth’ların 40’dan fazla örneği daha yakalanmıştır. Sonuçta, evrimcilerin büyük bel bağladıkları Coelacanth literatürden çıkarılmıştır. Ne var ki Bilim ve Ütopya dergisinin yazarı, 1938’de terkedilen akciğer masallarını anlatmıştır. Üstelik, Coelacanth balıkları için “sudan çıktığı zaman kısa süre yaşayabilir, oksijen soluyabilir” gibi talihsiz bir ifadede bulunmuştur. Oysaki oksijen soluma, Rhipidistian sınıfı balıklar hakkında iddia edilen bir özelliktir. Coelacanth’ların bu özelliği yoktur. Denizlerin en derin sularında yaşayan bir dip balığı olan Coelacanth’ların oksijen soluduğu gibi gülünç bir iddia, Coelacanth’larla ilgili türlü masalların yazıldığı 1920’lerde bile ortaya atılmamıştır.
Coelacanth’ların ara form olmadığı anlaşılınca, evrimciler, Rhipidistian takımının bir üyesi olan Eusthenopteronları sudan karaya geçişe delil olan ara form olarak öne sürmüşlerdir.
Ancak, Eusthenopteronlar ile amfibiyenler (örneğin kuyruklu su kurbağası) arasındaki anatomik karşılaştırmalar, bunların aralarında çok derin farklılıklar olduğunu göstermiştir.
Eusthenopteron normal bir balıktır ve kuyruklu su kurbağasına hiçbir açıdan benzememektedir. Evrimci Maria Genevieve Lavanant, Eusthenopteron’un bu özelliğini şöyle ifade etmektedir:
“Yakın bir geçmişte tartışma yeniden açıldı. Yüzgeçlerin daha ayrıntılı incelenmesi, Eusthenopteron’un yüzgeçlerinin bütün balıklarda bulunan yüzgecin bir benzeri olduğunu ortaya koydu.” (Maria Genevieve Lavanant, Bilim ve Teknik, sayı: 197, s.22, Nisan 1984)
Tam bir balık olan Eusthenopteron ile amfibiyenler arasında bir geçiş olabileceğini gösterecek herhangi bir ara form mevcut değildir. Evrim Teorisi’nin, diğer bölümleri gibi, büyük bir boşluktan ibarettir.
Sonuç olarak, Rhipidistian’lar da Coelacanth’lar da tam birer balıktır. Bunlara yarı-amfibiyen demeyi gerektirecek tek bir özellikleri dahi mevcut değildir. Dolayısıyla balıklar ile amfibiyenleri birbirine bağlayacak hiçbir ara form bulunmamaktadır. Nitekim Evrimci Barbara J. Stahl, “Vertebrate History” adlı kitabında şöyle yazmaktadır:
“Bilinen balık türlerinin hiçbiri, karada yaşayan dört ayaklıların atası olarak belirlenememektedir. Bu balık türlerinin çoğu amfibiyenlerin ortaya çıkmasından sonra yaşamışlardır. Amfibiyenlerden önce gelen balıkların, dört ayaklılarda bulunan eklem ve omurgaların herhangi birisini geliştirdiklerine dair ise hiçbir delil yoktur.” (Barbara J. Stahl, Vertebrate History: Problems in Evolution, s.148, 1985)
Rhipidistian’la Coelacanth’ı birbirine karıştıran, Coelacanth’ı oksijen soluyan akciğerli bir balık sanan Bilim ve Ütopya yazarı gibi amatör evrimciler dışında, hiç kimse balıkların evrimleşerek amfibiyenlere dönüştüğüne dair bir delil olduğunu iddia etmemektedir. (Bilim Araştırma Vakfı Gözüyle)

Bir derin su balığı olduğu anlaşılan Coelecanth'ın canlı bir örneği

uzman
26-12-2005, 04:11
Sami kardeş. Bu alıntı ifadesinin ingilizcesi bize ters.... Racona Ters. Ayrıca İngilizce gavurcasında büyük i harfi yokmuş... Ben de başkalarının yalancısıyım...
Selamlar....

rüzgar2
26-12-2005, 04:13
Sami kardeş. Bu alıntı ifadesinin ingilizcesi bize ters.... Racona Ters. Ayrıca İngilizce gavurcasında büyük i harfi yokmuş... Ben de başkalarının yalancısıyım...
Selamlar....
Türkçesi bu...

uzman
26-12-2005, 04:15
Valla iyi kıvırdın şimdi Sami kardeşim. Türkçesi ALINTI
bu değil :D :D :D
Tekrar bak istersen....

rüzgar2
26-12-2005, 04:17
Hocam anlamadım ne ingilizcesi alıntısı .gerçekten anlamadım.ben öyle birşey yzmadım

uzman
26-12-2005, 04:33
Valla Aferim. Düzelttiğin iyi olmuş... eeee, Asena durumuna düşmektense düzeltmek daha doğru tabiii. Ama gören görmeyen de ben hayal gördüm sanacak.... Herneyse canın sağolsun senin ;)
Saygılar....

rüzgar2
26-12-2005, 05:00
Hocam kendi konumun adminide benim.Olsun o kadar.... :) :) :)