PDA

Tüm Versiyonu Göster : Sen hiç balığa iğne yaptın mı?


Bir Dost
31-12-2005, 11:32
Selam arkadaşlar şöyle sörf yaparken ilgimi çeken bir makale ile karşılaştım sizlerin yorumlarına sunuyorum mezgit le ilgili bilgi doğrumu bilmiyorum ama olası bir durum denemese yazmazdı herhalde

Katı yağ ve mezgite yasak
Sağlık nedenleriyle mutfağına bir katı yağı, bir de mezgiti sokmuyor. Mezgitin çok kısa sürede zehirleme yaptığını ondan öğrendim. Levreği tuza gömüyor, öyle pişiriyor, daha yumuşak oluyormuş. Apayrı bir tat. Yararı, hiç yağ yok bir kere. Tamamen kendi suyuyla pişiyor balık. Biraz yumurta akı, biraz limon eşliğinde tuza gömülmüş balığı fırına veriyor, 45 dakikada pişiyor.

Balığın üzerini ekmek kurusu, zeytinyağı, dövülmüş sarımsak, maydanoz karışımıyla tabaka gibi kaplayıp pişirme yöntemi de var. Bir de buharda pişiriyor balıkları. Buhar tenceresinin adı da ilginç: Fonşinyang. Adı kulağa ne hoş geliyor değil mi? Fransız tenceresiymiş. Bir de fonşinyangda pişen balığı yesen, öf öf, yeme de yanında yat. Mmmmm. Ağzıma layık...

Hey bak, asıl ne öğrendim Süreyya Bey’den. Kuru, yağsız balıklara mesela mercana uyguluyor. Biz de evimizde yapabiliriz. Sen hiç balığa iğne yaptın mı? Yok yok sırt ağrılarını gidermek için değil, lezzet aşılamak için, lezzet. Süreyya Bey, mercanlara çiğken, şırınga ile sos veriyor. Şırınganın içinde zeytinyağı, limon, tuz bir de tatlandırıcı sebze tozu var. İstenirse fesleğen ve kekik de konabiliyor.

Benim “Balıklara bakarken ne hissediyorsunuz?” gibi sıradan bir sorum Süreyya Bey’i çok etkiledi. “Siz sorana kadar hiç düşünmemiştim bu konuyu.” dedi. Sonra benim biraz evvel, “Ay bu akyanın gözleri ne güzel.” deyişimden etkilendiğini, onlara benim gözümle bakmaya çalıştığını, balığın gözleriyle göz göze gelince üzüldüğünü itiraf etti. “Sanki bir katliamın sonucu gibi masamıza gelmişlerdi.” Süreyya Bey, “Ama bu doğanın kanunu.” diyerek kendini teselli etti.
kaynak Zaman gzt.