PDA

Tüm Versiyonu Göster : Evren


TUNCAY ŞEKER
15-03-2010, 07:24
Evrene baktığımızda canlı ve cansız olmak üzere değişik varlık türlerinin olduğunu görmekteyiz. Bunlar, insanlar, hayvanlar, bitkiler, taşlar, dağlar, denizler, dünya, ay, güneş, yıldızlar ve gezegenlerdir. Sonsuz kâinatta yer alan varlık türleri sadece bunlarla sınırlı olmayıp, bu varlık türlerinin dışında da gözle görülmeyen ancak tahayyül edilebilen ve var olduklarına inanılan varlıklarda bulunmaktadır.(melek, cin ve ruh) gibi.

Bütün varlıkların kendisine ait özellikleri ve bu özelliklere bağlı olarak da onlara verilen görevleri vardır. Güneşin ısı ve ışık kaynağı olmasının, ona evreni ısıtma ve aydınlatma görevini yerine getirmesi örneğinde olduğu gibi, varlıkların taşıdıkları özellikler aynı zamanda onlara yüklenen görevlerin de temelini oluşturur.

Bu bağlamda düşünüldüğünde insan, kendisine akıl ve irade gibi diğer varlık türlerinde bulunmayan olağan üstü özelliklerin verildiği ve bunun sonucunda ontolojik olarak, anlama sorgulama ve değerlendirme gibi üstün özelliklerle donatılan bir varlıktır. Bu özellikler insana özgü olup beraberinde insana bazı görev ve sorumluluklar getirmiştir.’Gerçekten biz, insanı en güzel şekilde yarattık’ayetinde de ifade edildiği gibi insan, yaratılış amacının gerektirdiği fonksiyonlara tekabül eden bütün olumlu maddi ve zihinsel vasıflar ile donatılmış olarak, insan dış görüntüsü ve insan kişiliği(nefs)dâhil olmak üzere, yaradılış amacına uygun şekilde var edilmiştir. O halde insanın kendisine,yaratılışımın bir amacı olmalı?Varlık olarak taşıdığım şu özellikler bana niçin verildi?Ben niçin yaratıldım? Gibi bazı sorular sorması gerekir.Kur’anı Kerimde Allah Tela ‘Gerçekten biz insanı,sadece kulluk etsin diye yarattık’buyurarak,insanın yer yüzünde bulunmasının sebebini belirtmektedir.İnsna akıl ve iradenin olay,olgu ve eşya arasında tercih yapabilme özgürlüğünün verilmiş olması,bu görev için,yani yer yüzünde var olma sebebinin oluştırduğu kulluk görevi için akıl ve iradesini kullanabilmesi gerekir.Bu sebeple insan oğlunun,yaratılışında getirdiği akıl ve irade,insana bu dünyada bulunmasının amacınıda ortaya koymakta böylece kişiyi evrendeki varlıklar arasında hem kendisinden hemde evrenden sorumlu bir varlık haline getirmektedir.Evreni yönetme,evrene sahip olma güdüsünün insan fıtratında bulunuyor olması da aklın ve iradenin rehberliğini gerektirir.Yüce Allah insana,insanın yöneteceği evrende ona verdiği üstün özellikler sayesinde evrene nasıl hükmedeceğini de bildirdi.Allah Teala ,insanlar arasından seçtiği Peygamberler aracılığıyla insanlara mesajını ulaştırarak,aklın vahye göre şekillenmesini ve vahyin akla rehberlik etmesini istedi.Allah insanı yaratırken meleklere’Ben yer yüzünde kendime bir halife yaratacağım’(bakara 30)sözü ile insnın yer yüzünde kendi mülkünün emanetcisi olduğunu,insanın kendisinin de bir parçası olduğu evreni,akıl ve bilgi ile Allah’ın istediği şekilde yönetmesi gerektiğini belirtmiştir.

Böylece değişik,maddi ve zihinsel vasıflarla yaratılmış olan insan,hem kendisini hemde evreni,bütün varlıkların yaratıcısı olan Allah Teala’ın ilkeleri doğrultusunda şekillendirerek,dünyadada ki yaşamını tamamalayacaktı.

Bu anlam üzere hayata bakıldığında ,hayatın anlamlı olması veya anlam taşıması,söz konusu bu ilkelere(vahiy)uyum ile doğrudan orantılıdır.Çünki kamil insanın kişiliğinin oluşumunda bu ilkeler belirleyicidir.Hayat,bu ilkelerle ne kadar uyumlu ise,o kadarda anlamlı ve güzeldir.

Bizler ne yaptık?

Bize emanet edilen evrene,dünyaya,denize,dğlara,taşlara yaradılan tüm varlıklara ve Yaradana ihanet ettik,ormanları yok ettik,denizleri kirlettik,bizden başkavar olan canlıları yok ettik,şahsi çıkarlarımız uğruna yaradana,Allah Teala ya iki yüzlülük ve ihanet ettik.Bizler bugün bu yaptıklarımız için bir birimize hesap veremezken,mülkün sahibine Allah’a nasıl hesap vereceğiz?Bize emanet ettiğin emanete ihnet ettik sen bağışlarsın,bağışlamı diyeceğiz?

Yer yüzünde insanların koyduğu kanun ve kurallara uyulmadığında ceza alan insan oğlu,Allah’ın emanetine,kanun ve kurallarına ettiğimiz hıyanetin cevabını nasıl vereceğiz?Unutmayalım ki Allah her canlının bir gün ölümü tadacağını söylüyor ve akside yok,öyleyse emanete hıyaneti durduralım.Emredilen şekilde emaneti korumaya gayret edelim.

Necati ARAT
15-03-2010, 07:42
Tuncay abi çok güzel bir yazı..
Emeğine sağlık...

O zaman tüm hal ve hareketlerimize bir bakıp, oturup düşünmeliyiz..

Evet kendimize çeki düzen vermeliyiz..;)

Murat ADAK
15-03-2010, 08:55
Tuncay abi çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık.

Fıtratımızda olan bazı özelliklerimizi malesef emredilen şekilde değilde işimize geldiği şekilde kullanıyoruz.

Bunları yaparkende bi çok zaman farkında olupta sanki bilmiyormuşuz gibi hareket ediyoruz.

Mesela unutmak fıtratımızda mevcut ve çok büyük bir nimet.

Düşünsenize: Annemizi, babamızı,evladımızı veya çok yakınlarımızdan birisini ahirete yolcu ettiğimizde bu acıyı unutamadığımızı.

Hayat nekadarda çekilmez olurdu.

Fakat biz bu unutmak nimetini malesef yine kendi çıkarlarımız doğrultusunda kullanıyoruz çoğu zaman.

ALLAH(C.C.) UNUTMAMIZ GEREKENLERİ UNUTTURSUN UNUTMAMAMIZ GEREKENLERİDE SÜREKLİ HATRIMIZDAN ÇIKARTMAYIP AMEL ETMEMİZ GEREKENLERİDE YAPMAMIZI NASİP ETSİN İNŞALLAH.

Unutmayalım hem ALLAH(C.C.) A hem kendimize,hem insanlara,hem yaşadığımız dünyaya ve birçok şeye karşı sorumluluklarımız var.

Paylaşım için teşekkürler.

Mehmet BODUROĞLU
15-03-2010, 17:22
Teşekkürler Tuncay bey.
Tadında bir yazı olmuş.