PDA

Tüm Versiyonu Göster : Gezegenler-Burçlar Falan


uzman
25-01-2006, 03:43
BODE KANUNU:

Uzun zamandır gezegenlerin güneşle mesafelerinin birbiri ardından orantılı bir şekilde arttığı görülmüştür. 1778 yılında bir Alman astronom Johann Bode (1747-1826) bu orantıları matematik bir formül ile ifade etti ve bu şekilde adını taşıyan Bode Kanununu bulmuş oldu. Aşağıdaki rakam serisinde "O"dan başlamak üzere her takip eden rakam evvelkinin iki mislisidir:

0, 3, 6, 12, 24, 48, 96, 192...

Şimdi bu serideki rakamların her birine 4 ilave etsek:

4, 7, 10, 16, 28, 52, 100, 196...

Yukarıdaki rakamlar bize gezegenlerin güneşle mesafelerinin orantılarını verir.

Uranüs’e kadar olan gezegenler Bode Kanunu’nu tatmin edecek kadar uymaktadır. 1801 yılında Mars ve Jüpiter arasındaki asteroidlerin ilki Ceres bulunması ile 28 orantısının karşılığı bulunmuştu. Bazı astronomlara göre asteroidler parçalanmış bir gezegenin kalıntılarıdır. Daha sonra Bode Kanunun devamını arayarak Neptün keşfedildi, ancak orantı 388 olacağına 301’dir. Son gezegen Pluto’nun orantıları ise 772 yerine 395’tir..


GÜNEŞ SİSTEMİ CANLI MI?

Güneş sisteminin bir canlı organizma olduğu fikri oldukça garip gelebilir, ancak bu fikir epey yaygındır. Örneğin, Gurdjieff gezenlerin canlı birer varlık olarak yer aldığı bir kosmoloji sistem öğretileri arasında yer almakta. Bunun haricinde dünyayı bir canlı olarak varsayan Tellurianism diye adlandırılan bir görüş vardır. Bu konuda bilimsel bilgileri de içeren geniş bir edebiyat vardır.(3)

Emanuel Swedenborg’a (1688—1772) göre, “Semavi varlıklar alemi toplu olarak bir insanın şeklini andırır ve bedendeki organlar, uzuvlar ve bezlere göre değişik bölgelere ayrılırlar. 0 halde, cennette beyin bölgesine tekabül eden cemiyetler vardır, yüzdeki kısımlara tekabül eden ve bedenin bütün kısımlara tekabül eden cemiyetler vardır ve bu kısımlar aynı vücuttaki gibi birbirinden ayrıdırlar... Çünkü Tanrı İnsandır. Tanrı aynı zamanda cennettir, çünkü cenneti oluşturan melekler Tanrı’dan gelen aşk ve hikmetin alıcılarıdırlar(4).” Swedenborg bu çarpıcı beyanla yetinmeyip binlerce sayfalık eserlerinde güneş sistemini içeren bu büyük insanı ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Astral seyahatlerinde (ruh bedeni ile) gezegenleri dahi ziyaret ettiğini, ve onların makrokozmosta hangi yeri işgal ettiğini ifade etmiştir. Swedenborg’a göre ölümden sonra insan ruhu Büyük İnsan’da, bulunduğu mertebe ve karakter yapısına göre uyduğu titreşimin rabıtasına göre bir semavi cemiyete girecektir. Bu cemiyetler kitlesel bir özelliği sahip olduğundan, kişilik az çok bir bütünlüğe feda edilecektir, Büyük insan veya makrokozmos ile ilgili bu andropomorf görüş aslında Swedenborg’dan önce de mevcuttu. Bu görüşe Hint Jaini’lerde ayrıntılı bir şekilde işlemişlerdir. Kabbalah’da Adam Kadmon denilen Büyük İnsan Zohar’da saç sakal sayısına kadar işlenmiştir. İslam’da İnsan-ı Kebir olarak çeşitli temel eserler de yer almıştır. Bu konuda Muhyiddin İbn’ü1 Arabi “Fusus ül Hikem” adlı eserin Adem bölümünde yer vermiştir. İnsan’da Alem-i Asgar olarak küçük evren veya rnikrokozmostur. Büyük İnsan’ın Grekçe’si Protogonos’tur.

Büyük insan doktrini ezoterik astroloji’de insana tesir eden kozmik etkenleri izah eder. Modern Astroloji’de kadimlerin yedi “kutsal” gezegeni olarak adlandırılan ay, merkür, venüs, güneş, mars, jüpiter, satürn haricinde bir de yakın zamanlarda keşfedilen Pluto (1930), Neptün (1846), ve Uranüs (1871) dahil edilmektedir. Bilindiği gibi güneş ve ay gezegen değildir. Ancak mecazi olarak bu tanımı korumaktadırlar, çünkü onlar da izafi olarak gök yüzünde gezgindirler. Modern astrolojide Uranüs Okült bilgeliği temsil eder ve Merkür’ün daha yüksek bir oktavını içerir. Neptün ise mistiktir ve Venüs’ün daha yüksek bir oktavını içerir. Pluto ise majisyenlerin gezegenidir ve Mars’ın daha yüksek bir oktavını içerir.




FELEKLER VE GEZEGENLER:

Aşağıda 16. asır Hollandalı gravür resimde Aristoteles kozmolojisi ve Ptomelimus astrolojisinde hakim olan dünya merkezi evren modeli görüyoruz. Dünyanın güneş etrafında döndüğü kanıtlanıncaya dek bu model kabul görmüştü. Ancak güneş merkezi sistem Kopernmiküs ve Galeleo'dan çok önce Pitagoras ve öğrencisi Samoslu Aristarchus tarafından öğretildiği bilinmekte.

Yine de izafiyet teorisi açısından ele alındığında dünya bizim açımızdan sabittir. Bu resimde gerek Batıda gerekse İslam'da uzun süre hakim olan evren modeli şöyledir: Ortada dünya dört elementin, ayni toprak, su, hava ve ateşin bulunduğu küredir. Ondan sonra 7 klasik gezegen yedi feleği idare etmekte. İlk felek en hızlı hareket eden aya aittir. Ondan sonra gezegen hızı olarak (tabi dünyadan gözlenen hız) Merkür, Venüs, Güneş, Mars,Jüpiter, Satürn aşağıda görüldüğü gibi yerlerini alır, ondan sonra üç felek daha yer alır. Bunlardan birincisi burçlar kuşağıdır, sabit yıldızlar kuşaı ve primum mobil denilen kürsidir. Bu sıra ezoterik astrolojide önemli bir yer işgal eder. Bu yazı disinin ilerki bölümlerinde Hermetik Kabala'da, gezegen saatlerinde vs. tekrar işlenecektir.

Eski çağlarda bu felekler belli seyyal alemlerle iliştirilirdi ve gezegensel enerjilerin bu feleklerden yer yüzüne indiği inanılırdı. Dünya etrafında örülmüş bir nevi ince enerji alanları gibi.

ALINTIDIR