![]() |
Sigara'nın içindeki zararlı maddeler
Bunlar kanserojen maddelerdir ve en tehlikelileri arsenik, benzin, kadmiyum, hidrojen siyanid, toluene, amonyak ve propilen glikoldur. Örneğin; siyanid kesinlikle öldürücü bir zehirdir. Genel olarak bilinen maddelerden bir kaçı; Polonyum - 210 (kanserojen), Radon (radyosyon), Metanol (füzeyakıtı), Toluen (tiner), Kadmiyum (akü metali), Bütan (tüpgaz), DDT (böcek öldürücü), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Aseton (oje sökücü), Naftalin (güve kovucu), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Arsenik (fare zehiri), Amonyak (tuvalet temizleyicisi) , Karbon (eksoz Monoksit gazı), Nikotin ve 3.885 toksik madde. Sonuç olarak ciğerlerimizde oluşan Katran (asfalt). Kaynak : Genel Tıp Bilgileri |
NEDEN SİGARA İÇMEYE DEVAM EDİYORSUNUZ ?
Fiziksel Bağımlılık : Sigaradaki nikotin, alkol, kokain ve eroinden daha fazla bağımlılık yapan bir maddedir. Her soluktan 7 saniye sonra nikotin beyninize ulaşıp " iyi hissetmenizi" ve daha fazla "nikotin istemenizi" sağlıyor. Fiziksel Alışkanlık : Sigaradan çekilen her nefes el ve ağız alışkanlığınızı kuvvetlendiriyor. Eğer günde 1 paket sigara içiyorsanız ve her sigaradan 10 nefes çekiyorsanız, günde 200 kez, yılda 73 000 kez bunu tekrarlıyorsunuz ve gittikçe güçlenen bir alışkanlık ortaya çıkıyor. Duygusal Destek : Sigara tiryakileri sigarayı kötü zamanlarında destek olan, iyi zamanlarında neşelerini artıran bir arkadaş olarak görürler. Kimlik : Bir çok sigara tiryakisi sigarayla kendini özdeşleştirmiştir. Sosyal Alışkanlık : Eğer kahvenizin yanında veya kahvede, barda sigara içiyorsanız, belli sosyal durumlarda sigara içmeye kendinizi alıştırmışsınız demektir. Sigara Endüstrisi : Sigara üreticisi firmalar, sigara, ile soğukkanlılık, kararlılık, incelik, güç ve öfkenin kontrol altına alınması arasında ilişki olduğuna insanları inandırmak için milyonlarca dolarlık reklam yapmakta, filmlerde önemli karekterlerin kendi sigaralarını içmeleri için yüzbinlerce dolar ödemektedirler. " Amerika gibi ülkelerde sigara içmek iyice kontrol altına alındığından, sigaralarını gelişmekte olan ülkelerde pazarlamakta ve insanların genç yaşta sigaraya başlayıp, devam etmeleri için her yolu denemektedirler. " Sigaraya alıştırdıkları kişinin bütçesinden her ay düzenli bir bölüme el koymaktadırlar. Lütfen gizli ve açık sigara reklamlarına inanmayın ! Kendinize güvenin, sigarayı bırakabilirsiniz. Stresle başa çıkmakta zorlanıyorsanız ailenizden, arkadaşlarınızdan, doktorunuzdan yardım isteyin. Hastalıklı bir yaşam ve erken ölmek istemiyorsanız sigarayı bırakmayı başaracaksınız ! Kaynak: Unknow |
Emin Bey teşekkür ederiz de bir de ilacı olsa şu işin sigara bıraktıran.3 yıl içmedim tekrar başladım.Şimdi bırakıcam yine ama ya başlarsam endişesi var hep içimde...
|
Sigarayı Bırakma Yöntemleri
İçtiğiniz Son Sigara Olsun ! Sabahları kahvaltıdan önce sigara içmeden güne başlayamayan, her fırsatta dumanaltı olmak için binbir türlü sıkıntıya katlanan, sigarasız kaldığında adeta kişilik değiştirecek kadar kendini kaybeden bir sigara bağımlısı mısınız? O halde sağlığınızı, geleceğinizi tehlikeye atmış durumdasınız. Üstelik bunu siz de biliyorsunuz. Haydi gelin, hayatınızı kurtaracak o kesin karar doğru adım adım nasıl yaklaşacağımızı gözden geçirelim. Sigarayı vücudumuzdan değil, hayatımızdan nasıl kovabiliriz, bir düşünelim.. Sigara kullanımı genellikle ergenlikte başlar. Ülkemizde 15 yaş üzerindeki 16 milyon kişi sigara içmektedir. Ergenler genellikle özenme, arkadaş çevresinden etkilenme,bağımlılık arayışı, kimlik karmaşası gibi nedenlerle sigaraya başlarlar. Bunun yanında yaşadıkları stresle başetmede zorluk çeken gençler, sigaraya yönelmektedir. Araştırmalar sigara içen ergenlerin benlik saygısının daha düşük olduğunu göstermektedir. Depresyon yaşayan kişiler de sigaraya daha fazla yönelir. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde toplumun %43.6'sı sigara içmektedir. Bu oran erkeklerde %62.8, bayanlarda %24.3'tür. Sigara Ciddi Zararlara Yol Açıyor: Türkiye'de insanların %10.6'sı sigarayla ilişkili nedenlerle ölmektedir. Terörden yılda 2-3 bin, trafik kazalarından 6-7 bin, sigaraya bağlı hastalıklardan ise yılda 35 bin (günde 100 kişi ) hayatını kaybetmektedir. Sigara kullanımına bağlı ölüme yol açan hastalıklardan bazıları; kronik bronşit, amfizem, akciğer kanseri, kalp enfarktüsü, beyin damar hastalıkları, kalp damar hastalıkları, kronik tıkayıcı akciğer hastalıklarıdır. Araştırmalarda yapılan hesaplamalar gösteriyorki, günde 15 sigara içen 30 yaşındaki bir insanın normal ömrü, 5 yıl kısalmaktadır. Sigara İçmeyenlerde Kanser Oluyor ? Sigara içenleri yanıltan en önemli durumlardan biride sigara kullandığı halde kansere yakalanmayan pek çok insan olduğu gibi, sigara içmediği halde kanser olan pek çok insanın bulunmasıdır. Unutulmamalı ki sigara içenlerin çoğu, akciğer kanserine yakalanmasa da sigara içen bir kişinin ak*ciğer kanseri olma riski, içmeyene göre 8 kat fazladır ve akciğer kanseri olanlann % 80'i sigara içmektedir. Üstelik sigara sadece akciğer kanseri değil ağız boşluğu, gırtlak, yemek borusu, böbrek, rahim ağzı, mesane ve pankreas kanserleri ve akut lösemi riskini de arttırmaktadır. Sigara, kanser dışında mide ülseri, burger has*talığı, bağışıklık sisteminin zayıflaması, hormonların etkilenmesi sonucu kadınlarda cilt kırışıklıkları, adet düzensizlikleri, erken menapoz gibi pek çok soruna yol açabilmektedir. Sigarayı Bırakınca Olanlar: Özenti ya da stresle başetmek için başlanan sigara, bir süre sonra zevk verici olmaktan çıkar ve kişi sigarayı içmediginde ya*şadığı sıkıntıdan (yoksunluk belirtileri) kaçmak için sigara içmeye devam eder. Yoğun sigara kullanan kişiler, son sigaradan birkaç saat sonra tütün arayışı, huzursuzluk, sinirlilik, keyifsizlik, gerginlik, konsantre olamama gibi yoksunluk belirtileri yaşamaya başlar ve zamanla buna uykusuzluk, iştah artışı ve kalp atışı hızında azalma eklenir. Bu belirtiler 2-3 gün içinde en yüksek düzeye ulaşır ve 2-3 hafta sürer, iştah artışı ve kilo alma 6 ay devam edebilir. Özellikle tatlı yiyeceklere karşı aşırı istek olur. Dikkat isteyen işlerde performans bozulabilir. Bu belirtiler, yeniden sigaraya başlamanın en önemli nedenidir. Çoğu sigara tiryakisi, sigarayı istediği zaman bırakabileceğini iddia eder ama bu belirtileri ya*şayacak kadar sigaradan uzak kalmadığı halde bunun kendi ter*cihi olduğunu söyler. Oruç gibi, sigaradan uzak kalmak zorunda kaldıkları zaman, yukarıda saydığımız belirtileri yaşadıklarında ise bunu sigaraya değil, açlığa bağlarlar. Durumunu inkar etmek, her bağımlılık türünde tipik bir tutumdur. Sigarayı Bırakmak Mümkün: Araştırmalar sigara içenlerin % 90'ının sigarayı bırakmak is-tediklerini fakat bunu başaramadıklarım göstermektedir. Uyandıktan hemen sonra sigara içenler, hastayken sigara içenler, sigaradan uzak duramayanlar, sabahları daha fazla sigara içenlerin ciddi derecede bağımlılığı vardır ve bu kişiler sigarayı bırakmakta zorlanırlar. Sigarayı bırakanların %70'i ilk ayda tekrar kullanmaya başlarlar. Sigarayı bırakmış olanların dörtte birinden azı, ilk girişiminde bunu başarmıştır. Sigarayı kalıcı olarak bırakanların çoğu bunu başarmadan önce 3-4 kez bırakmayı deneyip yeniden başlamışlardır. Güzel haber şu ki, sigarayı bırakmaya çalışıp bırakamamak her şeyin sonu değildir.Neden başarısız kalındığından ders alarak bunu başarıncaya kadar tekrar tekrar gayret etmek gerekir. Araştırmaların verdiği başka iyi bir haberde de, Amerikada sigara içen kişilerin yaklaşık %45'inin sonunda sigarayı bırakabilmesidir. Demek ki en iiyisi, sigaraya hiç başlamamak. Eğer başlanmışsa bırakmak mümkün, ama geç kalmamak gerekir. Profesyonel Yardım Alın: Sigara bırakma programlarında en sık kullanılan yöntemler nikotin yerine koyma tedavileri (nikotin sakızları, nikotin bantları)Bupropion, psikoterapi, hipnoz ve akupunktur. Nikotin sakızları ve cilde yapıştırılan bantlar, özellikle fazla sayıda sigara kullanan kişilerin sigarayı bıraktıklarında yaşadıkları ciddi yoksunluk belirtilerini yatıştırmaya yarar. Avrupanın pek çok yerinde ve Amerika'da sigarayı bırakmak için uzun süredir kullanılan Bupropion(Zyban) isimli depresyon ilacı, Türkiyede de son zamanlarda kullanılmaya başlandı. Bu ilaç, sigara bırakıldığında ortaya çıkan huzursuzluk, sinirlilik, gerginlik, konsantra olamama, uykusuzluk ve iştah artışı gibi �depresif belirtileri � azaltır. Yeniden sigaraya başlamanın en önemli nedeni, bu belirtilerdir ve Bupropion kullanan kişilerin uzun vadede yeniden sigaraya başlama riski, kullanmayanların yarısı kadardır. Bupropion, bir çok depresyon ilacının aksine, uyku ve iştah artışı ya da cinsel isteksizlik gibi yan etkilere neden olmamaktadır. Hipnoz olmaya yatkın kişiler ise bu metottan büyük yarar gö*rebilir. Hipnozla sigaradan soğumak ve sigaraya karşı iradeyi güçlendirmek mümkündür. Size Neler Düşüyor? * Sigarayı bırakmak için kendinizi hazırlayın! * Bırakmak istediğinize dair olumlu karar verin. Bunun ne kadar zor olabileceğine dair olumsuz düşünceleri engellemeye çalışın. * Bırakmak isteyişinizin bütün nedenlerini sıralayın. Her gece yatmadan önce bu nedenlerden birini 10 kez tekrar edin. * Sağlığınız ve başkalarına karşı sorumluluklarınızın yanında, güçlü kişisel nedenler geliştirin. Örneğin sigara mola*ları, safın almak için koşuşturma, ateş arama için ziyan ettiğiniz toplam zamanı vb. düşünün. * Kendinizi fiziksel olarak forma sokmaya başlayın: Düzen*li egzersiz yapın, daha fazla sıvı alın, yeterince dinlenin ve aşırı yorgunluktan kaçının. * Bırakmak için bir tarihi hedef olarak belirleyin. Doğum gününüz, evlilik yıl dönümünüz gibi özel günleri seçebi*lirsiniz. Eğer yoğun olarak iş yerinde sigara içiyorsanız, tatilde bırakın. Belirlediğiniz günü kutsal gibi kabul edin, hiçbir şeyin onu değiştirmesine izin vermeyin. Böylece bırakma gününüzü her yıl kutlayabilirsiniz. * Ne Bekleyeceğinizi Bilin! * Bırakma belirtilerinin -geçici- oldugunu bilin. Geneli sadece 2-3 hafta sürer. * Yeniden başlamaların çoğunlukla, bırakma belirtile hala en yoğun düzeyde ve vücudunuzun nikotine bağımlı, olduğu sigarayı bırakma dan sonraki ilk hartada meydana geldiğini bilin. Bunun geçireceğiniz en zor zaman oldugunun farkında olun ve bu kritik dönemi atlatmak için iradeniz, aileniz, arkadaşlarınız gibi bütün şahsî kaynaklarınızı kullanın. * Diğer yeniden başlamaların çoğunun da, sigarayı bıraktık*tan sonraki ilk 3 ay içinde oldugunu bilin. Yeniden başla*ma özellikle stresle, beklenmedik şekilde tetiktenin Bu du*rumlar. sigarayı rahatlamayla özdeşleştirdiği için, kişinin otomatik olarak sigaraya yöneldiği anlardır. Bunlar meydana gelmeden önce kendini hazırlamak zor olduğu için, oldugunda fark edebilmek önemlidir. Unutmayın, sigara bir alışkanlıktır, ama kırabileceğiniz bir alışkanlıktır. * Daha önce sigarayı temelli bırakmış kişilerin çoğunun. bunu ancak birkaç denemeden sonra yapabildiklerin! bi*lin. ilk denemede bırakanlardan biri olabilirsiniz, ama 'yılmayın' ve yeniden deneyin. * Başkasını Bu İşe Dahil Edin * Hedeflediğiniz günde sigarayı bırakabileceginize dair bir arkadaşınızla iddiaya girin. Sigara paranızı her gün bir kenara koyun ve eğer sigara içerseniz o parayı bir yere bağışlayın. (Ama sigara içerseniz. vazgeçmeyin, gücünüzü toplayıp yeniden deneyin.) * Eşmizin ya da bir arkadaşınsın sizinle birlikte sigarayı bırakmasını isteyin. * Ailenize ve arkadaşlarınza sigarayı bırakacağınızı ve bunun tarihini söyleyin. Bu, hem bırakmadan önce. hem de sonra önemli bir destek kaynağı olabilir Bırakma Yolları: * Marka değiştirin, tadını kötü bulduğunuz bir markaya ge*çin. * Hedeflediğiniz bırakma gününden 2 hafta önce, katran ve nikotin içeriği düşük bir markaya geçin. Bu, sigara içme davranışınızı değiştirmenize yardımcı olacakür. Ancak, da*ha fazla sigara içmeyin, içinize daha sık ya da daha derin çekmeyin, parmağınızla filtrenin deliklerin! kapatmayın. Bunların hepsi aldığınız nikotin miktanni arttırır; oysa amaç vücudunuzu yavaş yavaş nikotinsizliğe hazırlamaktır. * Sigarayı Bırakmak İçin İpuçları * Her bir sigaranın sadece yarısını için. * Her gün ilk sigaranızı yakmayı bir saat geciktirin. * Günün yalnızca tek ya da çift saatlerinde içme kararı alın. * Önceden, o gün kaç sigara içeceğinize karar verin. Bu sayının üstündeki her sigara için istediğiniz bir yere para bağışlayın. * Yeme alışkanlığınızı, sigarayı azaltmanıza yardımcı ola*cak şekilde değiştirin. Örneğin süt için (çoğu kimse sütün sigarayla gitmediğin! düşünür). * Yemeklerinizi, sizi sigaraya yöneltmeyecek şeylerle bitirin. * "Kafanızı toplamak" istediğinizde sigara yerine bir bar*dak meyve suyu için. * Unutmayın ki sigarayı azaltmak bırakmanıza yardımcı olur, ama bunun yerini tutmaz. Günde yedi sigaraya ka*dar indiyseniz bırakma tarihini belirleme ve ona bağlı kalma zamanı gelmiş demektir. * "Otomatik Olarak" Sigara içmeyin * Gerçekten istediğiniz zaman için. Sırf alışkanlıktan dola*yı sigara yakmaya kalktığınızda, kendinizi yakalayın. * Kül tablalarınızı boşaltmayın. Bu, her gün kaç sigara içtiğinizi size hatırlatacak, izmaritlerin görüntü ve kokular. hoş olmayacaktır. * içtiğiniz her bir sigaranın farkına varın. Ters elinizi kullanarak, sigarayı farklı bir cebinize ya da her zaman koyduğunuzdan başka yerlere koyarak otomatik olarak siga-raya uzanma davranışınızı kırın. * Gün boyu birçok kere, hiç düşünmeden sigara içiyorsanız, her sefer bir sigara yakarken aynaya bakmaya çalı*şın. Bunu istemediğinize karar verebilirsiniz. Sigara İçmeyi Uygunsuz Hale Getirin: * Sigarayı kartonla almayı bırakın. Bir paket bitmeden diğerini almayın. * Evde ya da işte, yanınızda sigara taşımayı bırakın. Sigaraya ulaşmanızı zorlaştırın. Sigara İçmeyi Hoş Olmayan Bir Hale Getirin: * Sizin için özellikle zevk verici olmayan şartlarda sigara için. Örneğin başkalarıyla birlikte içmekten hoşlanıyorsanız bunu yalnız yapın. Sandalyenizi boş bir köşeye doğ*ru çevirin ve sadece içtiğiniz sigarayla onun olumsuz et-kilerine konsantre olun. * Bütün izmaritlerinizi büyük bir cam kavanoz içinde top*layarak, sigaranın pisliğini hatırlamak için saklayın. Bırakmadan Hemen Önce: * Sigarasız olma egzersizleri yapın. * Bir daha asla sigara içmeyeceğinizi 'düşünmeyin.' Her seferinde, o günü de sigarasız geçirmeyi düşünerek bırakın. * Kendinize bugün sigara içmeyeceğinizi söyleyin ve içmeyin. * Uzun süre kalan sigara kokusundan kurtulmak için elbi*selerinizi! temizleyin. Bıraktığınız Gün: * Bütün sigara ve kibritleri atın. Çakmakları ve kül tablala*rını saklayın. * Diş hekimine gidip dişlerinizi! temizleterek sigara lekelerinden kurtulun. Dişlerinizin bu şekilde ne kadar güzel gözüktüğüne dikkat edin ve onları öyle tutmayı hedefleyin. * Kendiniz ya da bir başkası için almak istediğiniz şeylerin listesini yapın. Maliyetlerin! sigara paket fiyatı üzerinden hesaplayın ve bu hediyeleri almak için parayı bir kenara koyun. * O büyük günde kendinizi çok meşgul edin. Sinemaya, spor yapmaya gidin; uzun yürüyüşler yapın ya da bisiklete binin. * Ailenize ve arkadaşları niza o günün sigarayı bırakma gü*nünüz olduğunu hatırlatın. * Onlardan ilk haftalarda yaşayacağınız zorluklarda size yardımcı olmalarım rica edin. * Kendinize bir mükafat ya da kutlama niyetiyle özel bir şey verin. Bıraktıktan Hemen Sonra: * Evde, iş yerinde ve çevrenizde temiz, taze, sigarasız bir ortam oluşturun. Kendiniz için çiçekler alın. * Sigarayı bıraktıktan sonraki ilk birkaç gün kütüphane, müze, tiyatro, ibadethane gibi sigara içilmesine izin veril*meyen yerlerde mümkün olduğunca çok vakit geçirin. * Bol su ve meyve suyu için. (Ama kafein içeren meşrubat*ta sakının) * Alkol ve kahve gibi sigara ile bağlantı kurduğunuz içeceklerden sakının * Elinizde sigara bulunmasını özlüyorsanız, anahtarlık, tespih, kalem gibi bir şeyle oynayın Doç.Dr. ilhan Yargıç Psikiyatrist. Sigara ve Sigarayı Bırakma Yöntemleri Psikiyatri penceresi Editör Dr. Mustafa Güveli 2003 /Sayfa:239-250 |
Alıntı:
psikolojik destek var alırsanız fakat siz istiyorsanız bırakırsınız. |
Teşekkür ederim.Umarım dediğiniz gibi olur...
|
Akciğer Hacim Azaltıcı Cerrahisi: Cerrahi Teknikler;
Dr. Akif TURNA Akciğerin hacim azaltıcı cerrahisinde, her ne kadar en önemli faktör, uygun cerrahi indikasyonlara sahip istekli hastaları seçmek ise de, uygulanacak cerrahi teknik ve uygulanacak ameliyatın uygulanacağı akciğer bölümü de önem taşımaktadır. Çünkü, uygulanan cerrahi teknik, zor yöntemler içermemekle birlikte, yapılan cerrahi, "İlerleyici bir parenkim hastalığı olan hastaya yapılan bir rezeksiyon işlemi" olması nedeni ile, "çıkarılacak parenkim parçalarının" çok iyi bir şekilde öngörülmesini gerektirmektedir. İlerleyici bir Parenkim Hastalığı Olan Amfizemde Parenkim Rezeksiyonu Nasıl İyileşme Sağlayabilir? Akciğer hacim azaltıcı ameliyatı, temelde, ilerleyici akciğer parenkim kaybı olan bir hastalıkta, akciğer parenkimi rezeksiyonu yapmayı tanımlar. Bu paradoksu çözmek, bu ameliyatla meydana gelecek solunum mekaniği değişimini gözönünde bulundurarak mümkün olmaktadır. Bu ameliyat ile, ileri amfizemli hastada: 1. Ölü boşluğu (Total akciğer kapasitesi; TLC ve Rezidüel hacim; RV) azaltmak, 2. Diyafragmayı mümkün olduğunca fizyolojik konfigürasyonuna getirmek, 3. İntrinsik PEEP (Positive End Expiratory Pressure; Ekspirasyon sonrası pozitif basınç)' ı azaltmak, 4. Amfizemli akciğer tarafından kompresyona uğramış görece iyi akciğer parenkimini re-ekspanse etmek ve böylece, 5. Akciğer bozulmuş olan 'ventilasyon-perfüzyon' dağılımını iyileştirmek amaç edinilmektedir. Ayrıca, bu işlem ile, 'trans-diyaframatik basınç' yükselerek düzelmekte, 'Solunum İşi' ( Work of breathing) de düşmektedir. Böylece, hava yolu obstrüksiyonunu azalmakta, FEV1 ve FVC yükselmekte sağlamak, 'harcanan ventilasyon' miktarını azalıp, gaz alışverişi iyileşmekte ve bu etkilerin toplamı olarak 'kardiak çıkımı' (cardiac output) artmaktadır (1, 2,3). Özetle, akciğerin hacim azaltıcı ameliyatı, direkt olarak parenkim üzerine etkiler ile değil, solunum fizyolojisi ve solunum mekaniğini ilgilendiren mekanizmalar üzerinden iyileştirici (ancak palyatif) etkisini göstermektedir. Pre-operatif Değerlendirme Akciğerin hacim azaltıcı ameliyatlarından önce preop değerlendirme, belki de tüm cerrahi işlemlerde olduğundan daha da önemlidir. Değerlendirme döneminde hastaya aşağıdaki tetkikler istenmektedir: 1. Derin inspirium ve tam ekspiriumda çekilmiş PA ve yan akciğer grafileri 2. Pasif ve dinamik akciğer volümlerini ölçmek amacı ile Solunum Fonksiyon Testi (Pletismografi). 3. 'Density Mask' filtresi uygulanmış yüksek çözünürlüklü akciğer bilgisayarlı tomografisi (toraks HRCT) 4. Akciğer Ventilasyon-Perfüzyon taraması 5. Arteriel kan gazları 6. Balgamda bakteriolojik tetkikler 7. Ekokardiografi. Hastada, ameliyat, bu incelemelerin değerlendirilmesi ile karar verilebilir. Ameliyat için bütün merkezlerin tamamen kabul ettiği standart kriterler olmamakla birlikte, önceki konularda, bu, tartışılmıştır. Cerrahi Teknikler Bu ameliyatın ilk sonuçları, her ne kadar, ilk olarak Brantigan tarafından 1957 yılında bildirilmiş (4) ve Wakabayashi ve ark. tarafından (5) ilk kez 1993 yılında tekrar gündeme getirilmiş olsa da, tarih boyunca, çok sık olmayarak, genel olarak medikal açıdan çaresiz kalınan amfizemli hastalara, bazı ameliyatlar uygulanmış ve bu ameliyatlardan bazen iyi sonuçlar alınmış, ancak, bu sonuçlar başka araştırmacılar tarafından doğrulanamamış, bildirilen etkiler 'anektod' düzeyinde kalmıştır. Bu uygulamalar kısaca şu şekilde özetlenebilir: 1. Frenik sinir ablasyonu 2. Kosta rezeksiyonu 3. Diyafragma plikasyonu 4. Bronkial divizyon Günümüzde, bu yöntemlerden hiç biri kullanılmamaktadır. Yukarıda belirtilen tetkikler yapıldıktan sonra, ameliyat için 2 ayrı karar sözkonusudur: Birincisi, ameliyat indikasyonu olup olmadığı, ikincisi, yapılacak rezeksiyonun, yeri ve miktarı. Bu ikincisi için PA grafi, toraks HRCT, density mask filtreli HRCT, ventilasyon perfüzyon sintigrafisi ve nihayet ameliyat sırasındaki görüntü (elastik geri toplanması en zayıf bölgeleri belirleyerek)'nün hepsi birden belirleyici olmaktadır. Çünkü, ne yazıkki, henüz, rezeksiyonun tam olarak nereden ve hangi ölçüde olacağını gösteren 'altın standart' olan tek bir tetkik bulunmamaktadır. Uygulanan cerrahi teknik, temel olarak, en çok hastalıklı (amfizemli) akciğer alanlarının saptanarak, stapler ve kenar sağlamlaştırıcı materyal (perikard, seamguard vb.) kullanılarak rezeke edilmesidir. Bu rezeksiyonun, mümkün olan en az hava kaçağı ile tamamlanması, çok sınırlı solunum rezervi nedeni ile, diğer ameliyatlarda olduğundan çok daha önemlidir. Toraksa ulaşıldıktan sonra, rezeksiyon için kullanılan cerrahi teknikler şunlardır: 1. Stapler ile 'wedge' rezeksiyon 2. Nd-YAG lazer ile bleb ablasyonu 3. Plikasyon 4. Bül ligasyonu Çeşitli merkezler, ameliyat sırasında bu yöntemlerden birini ya da birden fazlasını uygulamaktadırlar. Ancak en önemli ve vazgeçilmez komponent stapler ile amfizemli alanların rezeksiyonudur. Lazer ile bleb ablasyonu, 2 cm'ye kadar olan bleb'lerin ortadan kaldırılması için kullanılır. Plikasyon yöntemi, wedge rezeksiyonu yapmadan, akciğerin kıvrılarak, sözkonusu amfizemli bölgenin respirasyon ve perfüzyon sistemlerinden ayrılması, bir başka deyişle, kesmeden belli bir bölgenin kıvrılarak iptal edilmesidir. 1997 yılında ilk kez yayınlanan teknik, A.B.D.'de bazı merkezler tarafından uygulanmaktadır (6). Temel olarak, uygulanan cerrahi, hastalığın da dağılımına bağlı olarak, unilateral ya da bilateral olarak yapılmaktadır. Bilateral ameliyatlar da, aynı anda ya da sıralı olarak uygulanmaktadır. Aşağıda, esas olarak kullanılan toraksa ulaşma yöntemleri özetlenmektedir: 1. Torakotomi 1. Aksiller 2. Anterior 2. Videoendoskopik Girişim 1. Unilateral 2. Bilateral * Aynı anda * Sıralı olarak 3. Sternotomi (Bilateral girişim) Günümüze kadar, yukarıdaki yöntemler değişik merkezler tarafından değişik yoğunluklarla kullanılmasına karşın, günümüzde, en sık olarak Videoendoskopik yöntem (bilateral aynı anda ya da sıralı unilateral) ve median sternotomi yöntemi uygulanmaktadır. Verilen en iyi postoperatif sonuçlar ise, Cooper ve ark. Tarafından sternotomi ile yapılan wedge rezeksiyon uygulaması ile bildirilmektedir (7). Bu yöntemde, postoperatif ağrı en az olmakta, hastada yapılan işlemden dolayı oluşan solunum fonksiyonu inhibisyonu ise en düşük olmaktadır. Videoendoskopik yöntem ise, benzeri az ağrıya neden olmakta ve sternotomi ile karşılaştırıldığında çok küçük bir insizyon ile gerçekleştirilmektedir. Her ne kadar, randomize karşılaştırmalı prospektif bir çalışma bulunmasa da, postop orta ve uzun vadede ise oluşan kronik ağrılar açısından da, sternotomi daha avantajlı gibi gözükmektedir. Akciğer Volum Azaltıcı Cerrahide Deneyimlerimiz Kliniğimiz, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi Servisi'nde, Ocak 1998'ten itibaren seçilmiş uygun hastalarda akciğer volüm azaltıcı cerrahiyi uygulamaktayız. Olgularda preoperatif olarak yukarıda belirtilen tüm tetkikler yapıldı. Bu operasyonlardaki en önemli nokta olan hasta seçim kriterlerimiz Tablo I'de görülmektedir: 1. Heterojen ve hiperinflasyonlu amfizem 2. Belirgin solunumsal fizyolojik bozukluk (%15< FEV1< %35 ) 3. Maksimum medikal tedaviye karşın dinlenirken ya da minimal fiziksel aktivitelerde, normal yaşam aktivitesini kısıtlayıcı ya da yaşam kalitesini bozan dispne bulunması 4. En az 6 aydır sigara içmiyor olmak 5. Yoğun pulmoner rehabilitasyon programına ve morbiditesi ve mortalitesi anlaşılmış olan ameliyata istekli olmak 6. Diyafragmada düzleşme ve max. 3 cm'lik hareket 7. TLC > %125, RV > %250 8. Yaş < 70 9. %70 < İdeal Ağırlık < %130 10. Operatif riski arttırabilecek bir major tıbbi problemi bulunmak Ayrıca her hastada bulunmamasına dikkat ettiğimiz kontraindikasyonlar da şöyle sıralanabilir: 1. Belirgin koroner hastalık 2. Ventilatör bağımlılığı 3. 2 yıldan daha az yaşam beklentisi olan neoplastik hastalık ya da bronşektazi 4. Pulmoner arter basıncı > 45 mmHg 5. Sürekli Oksijen İhtiyacı > 6 lt/dk 6. Serum kreatinin > 150 mg / mL Olgularımız, 1998 ve 1999 yıllarında, kliniğimizde opere edilmiş 4 ileri amfizem hastasıdır. Yaşları 43 ile 55 arası (ortalama:47) olan olgulara 3 sternotomi (bilateral girişim) 2 anterior torakotomi (1 olguda sıralı olarak) uygulandı. Olguların başvurudaki FEV1 değerleri 0.44 ile 0.71 lt arasında değişmekte ortalama 0.61 lt ( %26 ) idi. Total akciğer kapasitesi (TLC) ortalaması 7.23 lt (%141), Rezidüel Hacim (RV) ortalaması ise, 5.70 lt (%326) olarak bulundu. Tüm olguların, pre-operatif akciğer infeksiyonları balgam kültürleri yolu ile saptanarak uygun antibioterapi, göğüs fizyoterapisi, pulmoner tuvalet ve pulmoner rehabilitasyon programı ile minimun 4, maksimum 7 hafta süren pre-operatif egzersiz programı uygulandı. Olguların, operasyondan hemen önce, belirgin bir balgam üretimlerinin ve akciğer veya başka organa ait infeksiyon bulgularının olmaması sağlandı; preoperatif olarak balgam kültürlerinde patojen bakteri ürememesi şartı arandı. İndikasyonlar içinde yer alan "Yoğun pulmoner rehabilitasyon programına ve morbiditesi ve mortalitesi anlaşılmış olan ameliyata istekli olmak", ameliyattan hemen önce, olgular tarafından sağlanmış olması, belki de en çok önem verdiğimiz şart idi. Tüm rehabilitasyon programını görüp, ameliyata hazır hale gelen 2 olgu, bu son şartı, önce sağlar iken, ameliyattan 1 hafta önce sağlamadıkları için, opere edilmeyerek, seriden çıktı. Post-operatif Sonuçlar Dört olgudan hiç biri, postoperatif erken dönemde mekanik ventilatöre ihtiyaç göstermediler. Olgulardan 2'sinde 7 günü aşan (uzamış) hava kaçağı görüldü. Ancak bu durum, solunumsal iyileşmelerine engel olmadı. Tüm olgularda, postoperatif arteriel kan gazlarında iyileşme saptandı (Tablo III). Arteriel pO2 düzeylerinde iyileşme istatistiksel olarak anlamlı bulunmasına karşın, arteriel pCO2 düzeyleri, anlamlı olarak değişim göstermedi. Ayrıca, solunum fonksiyon testlerinde de iyileşme görüldü (Tablo III). Bu iyileşme FEV1 de 0.61 lt'den 0.90 lt'ye %47.5, TLC'de, 7.23 lt'den 4.73lt'ye %34.5, RV'de 5.70 lt'den 3.34 lt'ye % 41.4 olarak gerçekleşti. Hastaların tümünün dispne derecelerinde iyileşme oldu. 6 dk yürüme mesafeleri 260 mt'den 340 m'ye çıktı (%30). 2 olguda, preoperatif yoğun olarak izlenen KOAH alevlenmeleri sıklığı biraz azalarak devam etmekte. Yalnızca 1 olgu, halen günde 1 kez 6 mg olmak üzere kortikosteroid kullanıyor. (Pre-operatif 12 mg kullanmakta idi. Preoperatif hiç bir olgu düzenli sistemik steroid almamakta idi). Olgular, biri 28 ay olmak üzere median 20 aydır izlenmektedir. Bu süre içinde, tümü, pre-op. günlük aktivitelerinden daha iyi aktivitelere sahip bulunmaktalar, ancak, FEV1 değerlerinde izlenebilir düşüşler saptandı. Buna karşılık, halen ortalama FEV1 değerleri 0.8 lt ile pre-op. ortalamadan daha yüksek bulunmaktadır (Şekil 1). Olgular, halen izlenmekte ve periodik kontrolleri yapılmaktadır. Bu olgulardaki mevcut en büyük problem, tekrarlayan infeksiyona bağlı KOAH alevlenmeleri olarak izlenmektedir. Bu olgularda, sürekli antibioterapi uygulanmasını öneren araştırmacılar bulunmasına karşın, bizim stratejimiz, alevlenme sırasında maksimum bronkodilatör tedavi ile, balgam kültür/antibiyogramlarına uygun antibiotik tedavisini uygulamaktır. Sonuç: Sonuç olarak, 'Akciğer'in Hacim Azaltıcı Cerrahisi', son dönem seçilmiş amfizem hastalarına uygulanabilen pre-operatif değerlenmenin çok önemli olduğu, uygulanan hastalarda, hem akciğer fonksiyonlarını, hem de arteriel kan gazlarını (özellikle pO2) düzeltebilen ve böylece olguların yaşam kalitelerini ve dispne derecelerini iyileştiren palyatif bir cerrahidir. Bu cerrahiye uygun olan olguların yalnızca bir kısmının akciğer nakline uygun olduğu (6) ve uygun lsa dahi ülkemizde akciğer naklinin henüz yapılamadığı göz önüne alındığında, sözkonusu olgulardaki tek rahatlatıcı cerrahi yöntem, akciğerin hacim azaltıcı cerrahisidir. Olguları izlediğimizde, bu iyileşme halinin en az 2 yıl sürdüğü ve bu olguların ameliyat olmamaları halinde ortalama yaşam sürelerinin 2 yıl olduğunun bildirildiği de dikkate alındığında, Akciğer'in Hacim Azaltıcı Cerrahisi uygun hastalarda yapılması önerilen bir cerrahidir. Ancak, tam olarak etkilerinin ve bu etkilerin mekanizmalarının aydınlatılabilmesi için ileri çalışmalara gerek bulunmaktadır. |
Makale: Ueda K, Kaneda Y, Saeki K, Fujita N, Zempo N, Esato K. Related Articles, Links Abstract Hilar lymph nodes in N2 disease: survival analysis of patients with non-small cell lung cancers and regional lymph node metastasis.
Surg Today. 2002;32(4):300-4. Hazırlayan: Dr. Songül Çuhadaroğlu, Mayıs 2003 Giriş: Naruke ve ark. AJCC nin kabul ettiği ve 1978’de sonuçları bildirilen bir lenf nodu haritasını öne sürmüşlerdir.Akc ca’lı hastarın tedavsinin üstlenildiği kliniklerde bu sistem TNM sınılandırılması olarak uygulanmıştır.Mountain’de bu sistemi bölgesel lenf no istasyonları açısından tekrar gözden geçirmiş ve kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu iki sistem arasındaki önemli farklılık N1 v1 N2 kategoroilerindeki sınırın tanılanmasındadır. Mountain, N1 istasyonlarını plevral (refleksiyonun ) yansımanın distalinde ve visseral plevra içinde olarak tanımlarken Narukle ve ark. N1 istasyonu tanımını sağ ve sol ana bronşun distali olarak yapmışlardır.Yeni tanımlamada hiler lenf nodlarının proksimali N2 sınıflandırmasına dahildir çünkü mediastinal plevral kılıf içinde kalır.Bu yeni sistemi kullanan çalışmalar ABD ‘de uygulanmaktadır. Akc karsinomu üzerine çalışan cerrahlar cerrahi sağkalımı doğru yansıtan nodal tutulumu doğru tespit etmelidirler.Çalışmamızın amacı N2 kategorisini doğru belirlemekti. Materyal Metod: 1980-2000 yılları arasında KHDAK ve pozitif lenf nodu olan 147 hastaya majör pulmoner rezeksiyon ve komplet mediastinal lenf nodu disseksiyonu uygulandı.Bu 147 hasta bizim aynı dönemdeki akciğer karsinomu nedeni ile rezeke olmuş hastalarımızın %34 ‘ünü oluşturmaktaydı. Hastalık evresi patolojik TNM sınıflandırmasına göre belirlendi. Aynı taraftaki lob dahil olmak üzere hastalık evresi residü tümör kalmayacak şekilde bütünüyle makroskopik ve mikroskopik olarak incelendi. Sonuçlar bölgesel lenf nodlarına göre analiz edildi. 102 erkek , 45 kadın hastanın yaş aralığı 34-84 yaş ortalaması ise 63 idi.Hastaların %39 ‘unda tm sağ üst yada orta lobda ,%21 ‘inde sağ alt lobda ,%27 ‘de sol üst lobda ve %13’ünde sol alt lobda idi.).Yedi hastanın hücre tipi nonsquamöz ,50 hastanın hücre tipi ise squamöz hücreli idi. Skuamöz hücreli olmayan grupta 2 bronkioloalveolar karsinom, 9 büyük hücreli karsinom mevcut idi. 133 hastaya lobektomi, bilobektomi 14 hastaya pnömonektomi uygulandı. Tüm pozitif lenf nodlarını tespit etmek üzere istasyon alanları dikkatlice araştırıldı. İstatiksel analizi StatView Versiyonu ile yapıldı. Cerrahi sonrası survi oranı Kaplan-Meier metodu ile, sürvi üzerine değişkenlerin etkisi ise log-rank testi ile tespit edildi. Cox-oranlı hazard analizi ise yaş, cinsiyet, hücre tipi, operasyon, postop T durumu ve patolojik N durumu gibi eşdeğişkenleri kullanarak bölgesel lenf nodu tutulumunun sürvi üzerindeki etkisini belirlemede kullanıldı. Sonuçlar: Medyan 33 aylık takip süresinde 5 yıllık sürvi tüm hastalar için %41 idi. N1 ve N2 hastalar arasında sırası ile %49 ve %33 olmak üzere önemli bir fark mevcuttu (p=0.004). N1 hastalıkta sağ ve sol ana bronş distalindeki lenf nodları pozitif , proksimalindeki lenf nodları ise negatifi idi. N2 hastalıkta ise trakeobronşial lenf nodlarının proksimalindeki ipsilateral mediastinal lenf nodları pozitif, proksimalindeki lenf nodları ise negatif idi. Squamöz hüc ca (%43) ve nonsquamöz hüc ca (%40) arasında sürvi oranlarında önemli bir fark bulunmadı.Her bir hücre tipine göre sürvi oranları hesaplandı. Skuamöz olmayan hücreli karsinomda ‘da N1 yada N2 hastalığa göre sırası ile %49 ve %31 olarak sürvi oranlarında önemli farklılık bulundu (p=0.011). Ama squamöz hüc karsinomun sağkalımı N1 hastalıkta %50, N2 hastalıkta %39 idi ve önemli bir fark mevcut değildi (p=0.095). Hiler N1 olan hastalrın sürvilerini periferal N1 ve N2 hastalık ile karşılaştırdık. Hiler N1 hastalıkta sağ ve sol ana bronşu çevreleyen lenf nodları pozitif idi ve tüm pozitif lenf nodları ana bronş distalinde yerleşimli idi. Periferik N1 hastalığında tüm pozitif lenf nodları lobar bronş distalinde idi. Hiler N1 olan hastaların sürvileri (%26), periferik N1 olan hastalarınkinden (%60) belirgin düşüktü.Ama hiler N1 hastalığı ile N2 hastalığında sağkalım (%33) oranları arasında önemli bir farklılık yoktu. Hiler N1 hastalığı N2 hastalık ile birlikte grupladığımızda yeni N2 grubundaki sürvi oranı (%30) yeni periferik N1 sürvi oranından(%60,N1 hastalıktan hiler N1’in çıkarılması )(p<0.001)önemli ölçüde düşüktür.Squamöz hüc ca hastalarında yeni N2 hastalığın sürvi oranı (%32) yeni N1 hastalığınkinden(%61) önemli ölçüde düşüktür (p=0.015). Sürvinin Cox analizi göstermiştirki, patolojik N durumu eski N2 hastalığın göreceli riski ile birliktedir. 1.175 (p=0.028,%95 güvenlik aralığı 1.063-2.907)T, yeni N2 hastalığın göreceli riski ise 2.65 idi (p=0.002,%95 güvenlik aralığı 1.431-4.926). Yaş, cinsiyet, hücre tipi, rezeke edilen lob ve patolojik t durumu sağkalımın istatistiksel olarak önemli belirteçlerindendir. Tartışma:Akc karsinomu hastalarında nodal tutulum en önemli prognostik faktörlerden birisidir. Akc karsinomu verilerinin doğru toplanması ve karşılaştırılması amacı ile sabit ve üretken bir lenf nodu sınıflandırması gereklidir. Hiler lenf nodlarının tam doğru anatomik tanımlaması olmaması nedeni ile N1 ve N2 gruplarındaki sınır kesin belli değildir.Hangi lenf nodu metastazlarının N1 yada N2 hastalık ile birliktelik gösterdiği bile tartışmalıdır.ATS ve AJCC hiler lenf nodlarının N1 yada N2 grubuna dahil edilmesindeki zorluğu farketmişlerdir ve bunun lenf nodu disseksiyonu yapılan hastaların sürvi verilerinin araştırılması ile belirlenebileceğini önermişlerdir.Bu öneriler doğrultusunda KHDAK’li ve metastatik bölgesel lenf nodu olan 147 hastanın retrospektif sürvi analizlerini elde ettik.Medikal kayıtlarımızın gözden geçirilmesinde N1 hastalığın 5 yıllık sürvi oranı %49 iken N2 hastalıkta bu oran %33 idi.Bu veriler daha önceki kayıtlar ile uyumludur. Hiler N1 hastalığı olan ve yeni N1 hastalığı olan hastaların sürvi oranlarını karşılaştırdık.Hiler N1 hastalarınını sürvileri yeni N1 hastalarınınkinden belirgin derecede düşüktü.Bu sonuçlar N1 hastalığını iki grupta inceleyen (hiler ve ya interlober lenf nodu hastalığı ve distal lenf nodu hastalığı)Yano ve ark bulguları ile benzerdir.Onlarda hiler veya interlober lenf nodu hastalığı bulunan hastaların ile distal lenf nodu hastalığı bulunan hastalara göre sürvi oranlarını belirgin olarak düşük tespit etmişlerdir. Hiler N1 hastalığı olanlar ile N2 hastalığı olanları karşılaştırdığımızda sağkalım oranlarının istatistiksel olarak benzer olduğunu gözlemledik. Hiler N1 ve mediastinal lenf nodu tutulumu olan hastaların sağkalımları interlober yada daha distal tutulumu olanlara göre belirgin ölçüde düşüktü (p<0.001). Bu yüzden yeni sınıflandırmalar önerdik. Yeni N1 kategorisinde interlober yada intrapoulmoner lenf nodları(N0 11-13 istasyonlar).Yeni N2 kategorisinde hiler ve mediastinal lenf nodları (N0 1-10 istasyonlar )olarak belirlendi.N faktörü ve operatif metod prognostik faktörlerdir.Eski N2 hastalığı ile karşılaştırıldığında yeni N2 hastalığının daha yüksek bir sağkalım olasılığı vardır.Bu yeni sınıflandırmanın cerrahi sonuçları daha doğru olarak temsil ettiğini düşünüyoruz. Operasyon sırasında yeni N1 ve N2 kategorileri arasındaki sınıra eşdeğer hiler ve interlober istasyonların anatomik sınırlarını gözlemlemek kolaydır. Hiler lenf nodlarını trakeobronşial ve subkarinal elnf nodlarından ayırmak gereksizdir çünkü yeni N1 lenf nodları akc spesimeni ile an blok rezeke edilirler. Ama sağ orta yada alt lobların rezeksiyonunda intermedier bronşu çevreleyen rezidü N1 lenf nodları varlığı olasılığını belirtmeliyiz. Bu yaklaşım ile birlikte cerrahlar bölgesel lenf nodlarını nodal kategoriyi sınıflandıran doğru ve tekrarlanabilir bir şekilde disseke edebilirler. |
bugün yeter. uzman okusun diplomamı scanerde scan edip buraya kopyalamak için ne yapmalıy bana bilgi ver mesajımı silen kimsen göndereyim.
|
Doktor bey bu değerli bilgileriniz için sitedeki her kes adına size teşekkür ederim sizin böyle güzel yazılarınızı bekliyoruz anlaşmazlıkları unutmalıyız artık diye düşünüyorum ne güzel bir çalışma yapmışsınız böyle çalışmalar varken neden birbirimizle kavga içinde olalım.
|
Aramıza tekrar hoşgeldiniz demek istiyorum...Umarım bizlerle olursunuz...
|
iyi düşincelerinize sağolun. fakat benim label ile alay edilmesi beni kızdırıyor. buraya diploma tarayınca yapışyırmayı yazın bir taneniz. ayrıca bir makale daha var erken evre AC ile ilgili
ERKEN EVRE AKCİĞER KANSERİ CERRAHİSİ ÖNCESİ İNDÜKSİYON KEMOTERAPİ UYGULANMASI; YENİ YAKLAŞIM K.M.W.Pisters, MD, R.J.Ginsberg, MD, D.J.Giroux, MS, J.B.Putnam, Jr, MD et al. ( J Thorac Cardiovasc Surg 2000:119:429-39) Hazırlayan: Dr. Ali Kılıçgün Amaç: Erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserli (KHDAK) hastalarda perioperatif paklitaksel ve karboplatin ile kemoterapi uygulamasının cevap oranı, toksisite, rezektabilite oranı ve cerrahi morbidite ve mortalite oranlatı faz II çalışma ile değerlendirmektir. Metod:Mediastinoskopi sonucu negatif olan ve indüksiyon kemoterapi ve cerrahi için yeterli medikal parametrelere sahip hastalar çalışmaya alındı. Superior sulkus tümörleri çalışmaya alınmadı.Preoperatif kemoterapi paklitaksel 225 mg/m2 ( 3 saatlik infüzyon) ve carboplatin 21 günlük arayla 2 kür uygulandı.Komplet rezeksiyon uygulanan hastlara postoperatif 3 kür kemoterapi planlandı. Sonuçlar:Haziran 1996 ile temmuz 1998 yılları arasında 94 hasta çalışmaya alındı.65 hasta (%69) erkek ortalama yaş 64 idi(34-79). İndüksiyon kemoterapi sonrası (İKT) 53 hastada major cevap (94/53 %56) alındı.88 hastaya cerrahi eksplorasyon yapıldı ve 81 hastaya (%86) komplet rezeksiyon yapıldı. Opere edilemeyen hastaların dağılımı şöyle idi; 3 hastada progresyon, 1 hasta klinik irrezektabl, 1 hasta ex, 1 hasta takip dışı. 2 postoperatif ölüm gerçekleşti. 6 hastada patolojik tam yanıt gerçekleşti.90 hastaya (%96) preoperatif kemoterapi planlanmışken postoperatif hastaların %45 i kemoterapi alabildi.Kemoterapi ve cerrahi sırasında beklenmeyen morbidite gelişmedi. 1 yılllık sağkalım %85 olurken ortalama sağkalım henüz hesap edilebilecek uzunlukta olmadı. Tartışma:Paklitaksel ve carboplatin ile yapılan indüksiyon kemoterapisi erken evre KHDAK hastalarda kabul edilebilir morbidite ve mortalite oranları ve yüksek cevap oranları ile uygulanabilir. Erken evra akciğer kanserli hastalarda prospektif randomize 3 kür kemoterapi ve cerrahi ile tek başına cerrahiyi karşılaştıran çalışma planlanmaktadır. GİRİŞ 1999 yılında ABD’nde 171 600 yeni akciğre kanserli hastaya teşhis konmaktadır.Bunların % 80 i KHDAK olgulardır.Metastatik hastalık çok olmakla birlikte çoğunluğuda operasyon potansiyeline sahiptir. Cerrahi rezeksiyona rağmen klinik evre T2N0, T1-2N1, ve T3N0-1 5 yıllık sağkalımlar düşüktür.( %38,%34,%24,%22 ve %9).Postoperatif radyoterapi, kemoterapi veya birlikte uygulanması rezektabl KHDAK de hayal kırıklığı yaratmaktadır. Lokal ileri hastalığın tedavisinde cerrahi veya radyoterapi öncesi Cisplatin tabanlı İKT nin sağkalımı artırdığı gösterilmiştir. Sağkalım süreleri sonuçları ve postoperatif tedavi yetersizliği erken evre KHDAK de perioperatif kemoterapiyi içeren çalışmlar yapmayı gerektirmektedir. Pakltaksel ve karboplatin kemoterapi rejimi metastatik KHDAK li olgularda yaygın olarak kullanılmaktadır.Bu kombinasyon iyi tolere edilmektedir.En ciddi toksisite nötropeni ve periferal nöropatidir ve hastaların az bir kısmında görülür. Bu çalışma ve yapılan tüm çalışmalar paklitaksel ve carboplatin kombinasyonun iyi sonuçlar verdiğini göstermiştir.3 saatlik paklitaksel infüzyonu yapılıyor ve bunu ayaktan hastalara yapılabiliyor ve bu veriliş şekli 24 saatlik düşük doz infüzyondan daha myelosupresif değildir. Preoperatif 2 kür İKT planlanmasının nedeni metastatik hastalıkta 2 kür kemoterpi sonucu iyi cevap alınıyor olması ve cerrahi öncesi çok gecikmeden kaçınılmak istenmesidir.Postoperatif 3 kür uygulanmasının sebebi Roth ve arkadaşlarının evre III hastalıkta öneriliyor olmasıdır. Çalışmanın ana amacı erken evre KHDAK li olgularda perioperatif paklitaksel ve karboplatin kemoterapi rejiminin cevap ve toksisite oranı, rezektabilite oranı komplet yanıt ve cerrahi mortalite oranını tespit etmektir. İkincil amacımız prospektif perioperatif kemoterapi+ cerrahi ile tek başına cerrahiyi karşılaştıran çalışmalara fikir vermektir. METOD Haziran 1996 ile temmuz 1998 yılları arasında histolojik tipleri belirlenmiş KHDAK li 94 hasta çok merkezli çalışmaya alındı.Hastaların klinik evresi T2N0, T1-2N1, ve T3N0-1 idi.Anamnez, fizik muayene, rutin laboratuar değerlendirmesi, BT, bronkoskopi, mediastinoskopi yapıldı.Klinik T evresi BT ile tanımlandı.Nodal evrelendirme mediastinoskopi ve BT ile yapldı. BT de 1 cm den büyük lenf nodları olan hastalara mediastinoskopi yapılarak negatif sonuçlar alındı.Klinik olarak N1 lenf nod tutulumu radyolog tarafından BT de kısa çapı 1 cmden geniş olanlar kabul edildi.Superior sulkus tümörleri çalışmaya alınmadı.Hastaların daha önce kemoterapi ve radyoterapi görmemiş olmaları, 18 yaşından büyük olmaları ve zubord performans skalasının 0 yada 1 olmaları ve yeterli hematolojik,renal ve hepatik fonksiyonlara sahip olmaları gerekmekte idi. Rezaksiyon sonrası beklenen Fev 1 değerinin 1 litrenin üzerinde olmalıdır. Hastalardan ve ilgili bilim dallarından izinler alındı. Hastaların tedavi öncesi değerlendirilmesi; BT ( toraks ve üst batını-adrenalleri-içerecek şekilde), PA ve lateral akciğer grafisi, EKG, SFT, AKG, DLCO, bronkoskopi, mediastioskopi ve rutin laboratuar testleri içermekte idi. Klinik bulgusu olan hastalara beyin ve kemik görüntülemeleri yapıldı.Tüm toksisiteler Southwest Oncology Group toksisite kriterlerine göre derecelendi. Tedavi Planı Preoperatif Kemoterapi: Uygun hastalarda 2 kür kemoterapi paklitaksel (225 mg/m2) 3 saatlik infüzyon(iv) ve karboplatin paklitaksel infüzyonunun ardından ½ saat sonra 21 gün arayla uygulandı.İkinci kür kemoterapi öncesi laboratuar testleri ve toraks grafileri tekrarlandı. 1. ve 2. kür sonrası progresyon görülen hastalar tedavi protokolünden çıkarıldı ve onlara cerrahi eksplorasyon önerildi. Tüm hastalara İKT öncesi premedikasyon uygulandı;dexamethasone, H2 antagonist, difenhidramin yapıldı.Bnların dozları kemoterapi toksisitesine göre ayarladı. Komplet yanıt kemoterapi sonrası radyografik bulguları tam rezole olan hastalar olarak tanımlandı. Parsiyel yanıt tm çapında %50 veya daha fazla azalma görülmesi olarak tanımlandı.Diğer hastlar stabil kabul edildi. Cerrahi: Progresyon görülmeyen hastalara 2.kür kemoterapi’den 3-6 hafta sonra torakotomi yapıldı.2.kür kemoterapiden 2 ve 6 hafta sonra hasta tekrar değerlendirildi. Bu amaçla SFT, EKG, X-ray, CT scan(toraks+üst abdomen) tekrar edildi. Torakotomide rezeksiyon şekli operasyondaki cerrahın kararına göre oldu.Rezeksiyon boyutları makroskopik ve mikroskopik negatif cerrahi sınır olacak şekilde yapıldı.Wedge rez. ve segmentektomiden kaçınıldı.Tüm hastaların hiler lenf nodları diseke edildi ve komplet mediastinal lenf nodu biopsisi yapıldı.Sağ taraf 2,4,7,8,9,10 sol 4,5,6,7,8,9,ve 10 olacak şekilde. Postoperatif kemoterapi ve takip: Komplet rezeksiyon yapılamayan (R1,R2) ve pozitif mediastinal lenf nodu tespit edilen, T4 hastalığı olan, tedavi sırasında metastatik hastalık gelişen hastalar protokolden çıkarıldı.Kabul edilemeyen morbidite gelişen hastalar çalışmadan çıkarıldı.Tüm hastalar rekürrens, uzun dönem toksisite ve sağkalım açısından takip edildi. Komplet rezeksiyon yapılan ve progresyon görülmeyen indüksiyon kemoterapisi alan hastalara postoperatif 3 kür paklitaksel ve karboplatinden oluşna kemoterapi rejimi torakotomiden 8 hafta sonra uygulandı.Hastalar protokolün tamamlanmasından sonrailk yıl 3 ayda bir,sonra 6 ayda bir anamnez, fizik muayene ve radyografilerle takip edildi. İstatistik: Ana amaç erken evre KHDAK li (1B,II,seçilmiş IIIA) olgularda perioperatif paklitaksel ve karboplatinden oluşan kemoterapi rejiminin uygunluğunu değerlendirmektir.Cevap oranı, toksisite, patolojik komplet yanıt, rezektabilite, cerrahi morbidite ve mortalite oranı 80 hastada doğru olarak %11 hata ile tahmin edildi.Çalışmanın ön değerelendirmesi uygun ve cerrai uygulanmış 20 hastanın 1 ay takibi ile yapıldı.Beklenmedik morbidite ve mortalite gözlenmemesi üzerine çalışmaya devam edildi.Hastaların nüks ve ölüm zamanları çalışma kayıt zamanına göre hesap edildi.Tüm hastalar ölene dek takip edildi. SONUÇLAR Çalışmaya 94 hasta alındı ortalama yaş 64 idi.65 (%69) hasta erkek idi.(tablo I) Hastaların Zubrod skalası 0 ve 1 idi.Evreler şöyle idi;T2N0:42, T1N1:1,T2N1:27,T3N0:17, T3N1:7 hasta.Skuamöz hücreli ca en sık histolojik tip idi(%44). 12 hastada LDH yüksekliği mevcut idi. İndüksiyon Kemoterapisi:(İKT) 90 hastaya İKT uygulandı.4 hastaya İKT tamamlanamadı. 3hastada paklitaksel alerjisi görüldü ve 1 hasta CVA geçirdi. İndüksiyon Kemoterapiye Cevap: 1 hastada klinik komplet yanıt 52 hastada parsiyel yanıt gözlendi.Yüksek klinik yanıt oranı %56 olarak gerçekleşti.32 hastada stabil hastalık gözlendi(%34) ve 3 hastada progresyon görüldü. 6 hastanın İKT ye cevabı değerlendirilemedi.2 hastada paklitaksel reaksiyonu görüldü, 2 hastda yetersiz radyoloji bilgi mevcuttu, 1 hasta takip dışı kaldı, 1 hasta ex oldu. Cerrahi Tedavi: 88 hastaya cerrahi uygulandı(%94). 81 hastaya komplet rezeksiyon yapıldı. Lobektomi 68 hasta, pnömonektomi 13,bilobektomi 4,eksploratris 2 , wedge rezeksiyon 1 hastaya yapıldı.Patolojik komplet yanıt 6 hastada görüldü. Patolojik evre hastaların %48’inde klinik evreye göre daha düşük, %16 aynı, %36 daha ileri evre olarak sonuçlandı. Patolojik evresi daha düşük bulunan 42 hastanın 30 u(%71) indüksiyon kemoterapisine major radyolojik yanıt alınan hastalardı. Evresi aynı kalan veya artmış olan hastaların ise %50 si İKT major yanıt alınan hastalardı. Postoperatif tedavi: 43 (%46) hasta postoperatif kemoterapi almadı. Bunlardan 28 hastadan 19 u cerrahi-patolojik bulgulardan dolayı, 6 hasta cerrahi yapılmayan, 3 hasta ise paklitaksel reaksiyonu görülen hasta idi. 15 hasta ise 6 hasta postop iyileşmenin uzaması ve komplikasyonlar, 2 hasta zayıf performans, 2 hasta postop ölüm, 1 hasta nöropati, 1 hasta karaciğer enzim yüksekliği, 1 hasta metastaz saptanması, 1hasta takip dışı, 1 hasta yetersiz data nedeniyle postoperatif kemoterapi almadı.42 hasta postoperatif planlanan 3 kür kemoterapi aldı. 8 hasta ( bitkinlik (3), nöropati(2), uygulama hatası (1), radyoterapiye karar verilmesi(1), bilinmeyen nedenle(1) hasta) 2 kür postoperatif kemoterpi alabildi. 1 hasta nöropati nedeni ile 1 kür postoperatif kemoterapi alabildi. Potansiyel olarak postoperatif kemoterpi alabilecek 66 hastadan 42 (%64) si 3 kür alabildi. Tedavi ile ilişkili komplikasyonlar: İKT sırasında görülen komplikasyonlar; 3 hasta grade 3-4 paklitaksel hipersensitivite reaksiyonu, 1 hasta ciddi anemi ve trombositopeni, grade 3-4 nötropeni hastaların %35 inde görüldü; fakat febril nötropeni eklenmedi.%41 hastada bitkinlik görüldü. %28 ( 26 hasta) grade I, %24 gr II, % 5 gr III myalji-artralji görüldü. Komplikasyonlar genelde 1 hafta içinde kayboldu. Bulantı kusma nadir görüldü.4 hastada orta derecede periferal nöropati görüldü. İKT sırasında 1 hastada ölüm gözlendi. Bu 71 yaşında kadın hasta kemoterapi ile ilişkili komplikasyolardan iyileşme sonrası serebrovasküler olay nedeni ile oldu. Cerrahi morbidite; Solunum fonksiyon testlerinde önemli değişiklik gözlenmedi. Postopertaif 2 ölüm gerçekleşti. 1 hasta klinik T2N1 idi, komplet rezeksiyon sonrası T2N0 olarak evrelendirilmişti.61 yaşında erkek hasta idi.İKT’ye parsiyel yanıt sonrası lobektomi komplet rezeksiyon yapılmış idi.Ateş ve entübasyon gerektiren solunum yetmezliği gelişti.Uzun bir yoğun bakım sonrası ex oldu.İkinci hasta 69 yaşında erkek hasta klinik T2N0 idi.Pnömonektomi sonrası (komplet rez) T2N2 olarak evrelendi.Postop 1. gün pulmoner emboli sonucu ex oldu.Postop kemoterapi beklenmedik toksisite gelişmedi. Sağkalım: 94 hasta 1yıllık %85 2 yıllık %56 olarak gerçekleşti.Ortalama sağkalım hesaplanamadı. TARTIŞMA Yalnızca cerrahi uygulanan T2N0,T1N1, T2N1,T3N0,T3N1, KHDAK li hastalarda 5 yıllık sağkalım düşüktür(%38-9). Postoperatif kemoterapi eklenmesinin surviye katkısı %5 veya daha az olmaktadır. Postoperatif radyoterapinin ise survi arttırdığı gösterilmemiştir. Geçmiş dekadda indüksiyon kemoterapisi radyoterapi ile veya yalnız takiben cerrahiyi içeren faz II çalışmalar evre III hastalıkta yapılmıştır. İKT’nin potansiyel avantajları şunlardır; 1.Mikrometastatik hastalığın erken kontrolü 2.Primer tümör boyutlarının küçültülmesi 3.Hastanın onayı 4.ve iyi tolere edilebilmesi için hastanın rızası Bir merkezde evre IV hastalıkta uygulanmış ve yüksek yanıt alınmış.Evre III hastalıkta yapılan çalışmalarda komplet rezeksiyon oranı %50 ile %70 arasında komplet yanıt %5 ile %15 arasında olmuştur.Patolojik komplet yanıtın uzun dönem sağkalım sağladığı görülmüştür. Medyan sağkalım 18-24 ay 5 yıllık sağkalım %15-25 arasında bildirilmiştir. Evre IIIA KHDAK’inde İKT ve cerrahiyi içeren 2 prospektif randomize çalışma yapılmış, İspanya ve M.D.Anderson çalışması.Cisplatin tabanlı kemoterapi preo ve postop 3 kür uygulanmış. Potoperatif radyoterapi İspanya çalışmasında tüm hastalara, M.D.A. çalışmasında ise inkomplet rezeksiyon yapılanlara uygulanmış. Her iki çalışmada İKT’nin sağkalımı önemli derecede arttırdığı görülmüştür. Uzun dönem takip gerekmektedir. Evre III KHDAK’de cerrahi öncesi İKT uygulanmasının iyi sonuçları erken evredede İKT nin değerlendirilmesini içeren çalışmalar başlamasına neden olmuştur. Depierre ve ark. Fransada yaptıkları randomize çalışmanın ilk sonuçları bildirilmiştir. İKT mitomisin, ifosfamid ve cisplatin ile yapılarak cerrahi uygulandı ve yalnızca cerrahi uygulanan hastalar karşılaştırıldı(IB,II,IIIA). 355 hasta çalışmaya alınmış, 188 hasta evre I ve II, 167 hasta evre IIIA imiş.Patolojik tam yanıt 19 hastada (%11), patolojik evre geriletme ('downstaging') 95 hastada (%54) kemoterapi ile sağlanmış. Medyan survinin 10 ay daha iyi olduğu görülmüş (26-36 p:0.11)Postoperatif morbidite kombine çalışmada arttığı, özellikle fistül ve ampiyemde görülmüş.Mortalite oranında anlamlı fark gözlenmemiş. Lokal rekürrens oranında fark görülmezken uzak metaztasta azalma görülmüş. Hastalıksız sağkalım kemoterapi kolunda önemli miktarda uzamış. Çok merkezli evre III hastalıkta cisplatin tabanlı faz II çalışmalarda %56 klinik yanıt oranı gözlenmiştir. Bununla birlikte inoperable hastalarda paklitaksel-carboplatin kullanımında cisplatin-etoposide kombinasyonuna göre %22 daha fazla yanıt gözlenmiştir.Patolojik komplet yanıt cisplatin tabanlı tedavide evre III hastalıkta %6 daha az olmuştur. Bu çokmerkezli faz II çalışma paklitaksel-carboplatin ile indüksiyon kemoterapisi erken evre KHDAK de uygulanabilir ve güvenlidir.Cevap oranı ve patolojik bulgular bu yaklaşımın erken evre rezeke edilebilir KHDAK’de sağkalımı artırdığını göstermiştir. Tek başına cerrahi ile paklitaksel ve carboplatin ile indüksiyon kemoterapisi sonrası cerrahiyi karşılaştıran faz III çalışma planlanmıştır. |
Selam arkadaşlar,
Emin Bey, bilgilendirme yazılarınız için teşekkür ederiz,hepimiz yetişkin insanlarız sonuçta ve eminim ki birçoğumuzda bırakmaya çok kere niyetlenip tekrar başlamışızdır,kimimizde başarılı bir şekilde bırakabilmiştir.Benim düşüncem olarak insan doğasında var olan ve hayatımızı şekillendiren alışkanlıklarımızdan kurtulmak pek kolay olamıyor maalesef. Hepimizin yaşantısı türlü türlü sevinçler, mutluluklar,acılar,kaygılar,endişelerle harmanlanmıştır.Bunların arasından istediklerimizi seçip alamıyoruz,hepsini birlikte yaşıyoruz.Bu yüzden içenlerimizin birçoğu, gerçekten fiziksel bir bağımlılık,duygusal bir destek ya da bir kimlik arayışı içinde midir?Zannedersem bu durumda herkes için farklıdır,örneğin ben, içki içmiyorum,yani hiç bir zaman aramıyorum,arkadaşlarla bazen yemekli toplantılarda bir iki kadeh içmemde beni bağımlı bir duruma getirmedi,ya da duygusal bir durumda iken de içkiyi aramıyorum.Kimimiz, içici olarak, sadece dudak tiryakisidir,kimimizde güzel bir yemekten keyif aldığı kadar sigaradan da keyif alıyor olabilir. Sonuç olarak, bu hayat harala gürelesinde,sağlığımızı dolayısıyla içmeyenlerin sağlıklarıyla da ilgilendiğiniz için tekrar teşekkür ederim ama,demokratik bir ortamda herkesin doğruları,kendi doğrularıdır,bunu değiştiremeyiz.Her ne kadar günlük hayatımızda düşünsel olarakta bize uymayan şeyleri istemesekte,fiziksel ya da düşünsel olarak hergün katlanmak zorunda kaliyoruz.Selim arkadaşımın söylediklerine ilaveden,bir elde beş farklı parmak izi bulunuyor,hiçbirimizin bir diğerimize ne kızmaya ,ne aşağılamaya nede hor görmeye hakkı vardır ,lütfen birbirimize kızıp sinirlenmeyelim,olumsuz yazılara cevap vermek zorunda değiliz, bu da güzel bir davranış biçimidir,sigara içmemek kadar,sevgilerimle |
Bende sigara içiyorum son 1 , 2 aydır bırakayım diyorum ama şimdilik değil diyorum sonra kendi kendime.
Daha önde 10 ay ve 8 ay olarak 2 sefer bıraktım inanın bu bırakmalarımda uyku düzenimden tutun daha hızlı düşünmeye kadar çok faydasını gördüm. Neden tekrar başladım bir hiç uğruna neden başladığımı bile bilmiyorum. ama bırakıreken ikisindede bir anda bıraktım ilk 15 gün kendimi oruçlu gibi hissediyordum ama sonraları sonraları düzene giriyor . Kesin olarak şunu söylüyorum sigara beni yavaş yavaş öldürüyor çok yavaş öldürdüğü için bunun farkına varıyorum fakat sanki birşey olmaz tavırları ile içmeye devam ediyorum.. Bir önerim olacak Formumuzda sigarayı bırakma kampanya düzenleyelim ve bırakalım tabi bukadar kolay değil ama ben varım kesin olarak bırakıcam.... Saygılarımla. |
Doktor Hoşgeldin
Doktor; Aramıza tekrar hoşgeldin.Bak bizlere ne güzel bilgiler aktarıyorsun, sanırım aktaracağın nice sağlıkla ilgili bilgilerin vardır bunların hepsini bekliyoruz. Sitemizde bu kadar değerli insanların birarada olduğu bir ortamda bir doktorun bulunması hepimiz ve sitamiz için zaten güzel bir durum en azından sağlık ile ilgili konularda profesyonel bir yorum ve yönlendirme sitemiz adınada çok olumlu bir kazanç olduğu kanısındayım. Elbette yaşanan bazı tatsız olaylar hepimizin hafızasında fakat önemli olan bundan sonra yaşanacak güzel paylaşımlar olduğu için yapılan yorumlar ve yazılan yazılarda kullanacağımız üslup ve birbirimize göstermemiz gereken saygıyı elden bırakmayalım. Sevgili Doktor; Uzman'a ve tatsız mesajları silene diplomayı scannerde taratıp yolama hadisesi falan bunlar gereksiz polemikler bu tip kırıcı ve gerginlik yaratıcı ortamlardan uzak duralım kaçınalım.Kimse kimseye bir şeyler ispat etmek mecburiyetinde değildir. Yaşanan tatsılıkları unutalım ve birbirimizle paylaşacağımız güzelliklerin tadını çıkaralım. Aramıza tekrar hoşgeldin DOKTOR.SAYGILAR
|
Dr.Emin bey benim sizden isteğim burada bulunan arkadaşlar ve bu sitenin amacı olan balıkcılık ile,de alakası olan bir çalışma olacak ,şöyle balık avında başımıza gelebilecek kazalarla ilgili bir çalışma bekliyorum mesela bir yılan ısırması durumunda ne yapmalıyız yada kanca her hangi bir şekilde vucudumuzun bir yerine batarsa yapmamız gerekenler hangi balıklar denizde veya tatlı sularda tehlikelidir şayet bilgileriniz dahilinde ise bizimle paylaşırsanız bizleride bilgilendirir kaza anlarında nasıl davranmamız gerektiğini öğreniriz.
|
Alıntı:
|
arkadaşlar ben pdf gönderecem ama bilmiyorum pdf nasıl gönderiliyor bana yazın lutfen
|
Benim mail adresime atabilrsiniz yada zipleyip yollayabilirsiniz.
|
1 Eklenti(ler)
yilanlar ile ilgili bir pdf dosyası yolladim. eğer yetersizse daha göndereceğim ama tıbbi kaynaklar insanlara agir geliyorlar. bu yüzden yollamadim
|
Suda bogulma, hayvan isirmasi, ari sokmasi etc.
bu bilgiler de gerekli.
kaynak : [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] SUDA BOĞULMA * Havuz ya da denizde çırpınmakta olan kişiye suda kurtarmaalmamış kişilerin, yüzme bilseler dahi yaklaşmaması gerekir. * Bir tekne ile yaklaşmak mümkün değil ise, ipe bağlı bir can simidi ya da tahta parçası, çırpınan kişiye yardım amacı ile atılabilir. * Uzun bir sırık ya da ip ile kişiye ulaşmak denenebilir. Bunlar yapılamıyorsa, çırpınmaların bitmesi beklenir . * Tekneye ya da sahile çıkarılan kazazedenin ABC’si kontrol edilir. * Normal solunum ve dolaşım sağlandıktan sonra bilincin durumuna göre pozisyon verilir. * Üzeri örtülerek nakledilir. HAYVAN ISIRIĞI Bir tahrik olmaksınız saldırarak ısıran kedi ya da köpeğin kuduz olmasından şüphe edilmelidir. Kuduz mikrobu ısırılmış bölgeden vücuda girer. Isıran hayvanın gözlem altına alınması gerekir. Isırılma halinde, ısırık yeri hemen bol su ve sabun ile iyice yıkanır. Kazazede yürütülmeden nakledilmelidir. Arı Sokması İğnenin girdiği yerde kızarıklık, ağrı, kaşıntı, şişme olabilir. İğne hala ciltte ise düzgünce çıkarılır. İğne yerine buz koyarak soğutma yapılır. Alerjisi olanlar, astımlılar, ağızdan sokulanlar, çok sayıda arı tarafından sokulanların hemen nakli gerekir. Yılan Sokması Yılan zehirlenmelerinde ısırık yerinde ağrı, şişlik, morluk, hassasiyet vardır. Sokulan yer hareket ettirilmeden yıkanır. Isırılan yerin birkaç cm yukarısına boğucu sargı uygulanır. Isırık yeri 0.5 cm kesilerek ve elle sıvazlanarak zehrin kısmen çıkması sağlanır. Yaranın emilmesi etkili değildir ve zararlı olabileceği için uygulanmamalıdır. Isırık yerine buz uygulanabilir. Kişinin yatarak nakli sağlanır. Akrep Sokması Akrep sokmasında yara yerinde ağrı ve uyuşukluk olur. Solunum bozulabilir. Sokulan bölge yıkanır, buzla soğutulur, sokulan kol veya bacakla vücut arasına boğucu sargı uygulanılarak akrep antiserumu bulunabilecek bir merkeze yatarak nakledilir. |
Biz yanımızda sürekli amonyak taşıyoruz...(Gerçi trakonya çarptığında yoktu ama...)Arı soktuğunda ağrısını hemen geçiriyor.Akrepte faydası olmaz mı?
|
ilkyardim amaçlari içinde hayati tehlikeyi azalttiktan sonra aci hissi düsünülmeli
akrep ve yilan serumu var. aci hayat kurtaricidir. aciyi kesmek zehir etkisini yoketmez. ari sokmasinda ari sayisi 3veya 4 olunca zehir (toksin) ihtimali artar. bir hastaneye gidin. yilan isirmasinda yarali yeri kesme tavsiyesi pek dogru degil. bu yazilarda okursania görüyorsunuz. bu terkedilmiş bir tavsiye. isirigin bir miktar yukarisindan organ sikica baglanir. hastanaye gidilir. basit ve alisilmis zehirsiz böcek isiriklarinda amonyak siziyi azaltir. ancak ben önermiyorum. |
Saat 20:05. |
Powered by vBulletin Version 3.7.4
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
TR Çeviri : organik81