Bu at-çek ne zevkli bir şeymiş!
 

Çok ara verdiğim kıyı avıyla ilgili kafamda tilkiler dolanırken, ilk kez çıktığım tekne avında tanıştığım Ali Bey cumartesi günü aradı. İşi gücü yoluna koyduktan sonra ve tabii ki hanımdan izini kopardıktan sonra saat 16:30 gibi Antakya'dan İskenderun'a doğru yola çıktık. Gitmeden balık pazarından oldukça iri ve taze karidesleri almıştım ve buna ilaveten İskenderun'dan da bir miktar sülünez ve boru kurdu almayı planlıyorduk. Yolda Ali beyin "akşam suyuna yetişsek bari" temennilerine "Yemleri vs aldıktan sonra 18:00 gibi suyla buluştururuz oltaları" diye bilmiş bir edayla cevap verdim. Ammaaa yemciye geldiğimizde İzmir'deki fırtınadan dolayı bir müddettir yemin gelmediğini öğrenip hayal kırıklığına uğradıktan sonra göz pınarlarımdaki iki damla yaşı silerken Ali bey at-çek yaparız belki düşüncesiyle sahte seçimine başlamıştı. Ben pek oralı olmadım, çünkü daha önce 3-5 kez 10-15 dk denemiş hem istediğim kadar uzağa atamadığımdan hem de hiç vuruş alamadığımdan çok hevesli değildim spine (At-çek avının adı bu değil mi, rezil olmayalım sonra).
Bu arada Ali bey yaptığı araştırmalardan "Nato Limanı" diye bilinen, eskiden askeriyenin kontrolünde olan, sonra kapanan bir iskelenin açıldığını ve burada çok iyi balık alındığını söyleyince rotayı oraya çevirdik. Çevirdik çevirmesine ama adresi tam bilmeyince ve sorduğumuz kişilerin yarısından fazlası da buranın varlığından haberdar olmayınca bizim akşam suyu, yatsı suyuna döndü.
İskele gerçekten çok konforluydu ve neredeyse 150-200 mt uzanıyordu açığa doğru. Ancak kalabalıktı da bir o kadar. Kendimize uygun bir yer bulup oltaları suyla buluşturduk sonunda saat 19:00 gibi. Buluşturduk buluşturmasına da oltalarda kıpırtı yok. Yemler bile çoğu zaman olduğu gibi duruyor. Bende mi var bir gudubetlik bir dolanayım bakalım kim ne yapmış diye dolaşırken kimsenin mutlu olmadığını gördüm. Hiç kimse bir şey alamamıştı neredeyse.
Uff çok uzun oldu. Ne ise sadede gelelim; baktık yemli takımlarda iş yok Ali bey yeni aldığı sahteyle ben de çok önce aldığım ama neredeyse hiç kullanmadığım (doktordan az kullanılmış, temiz derler ya. Aynen öyle) sahtemle spine başladık. Daha 3. denemede Ali bey, 4. denemede bendeniz resimde görülen birbirinin boy, pos, endam vs her şeyi ile aynı kayışları alıverdik sudan. Bizi görmeliydiniz, çocuklar gibi şen. Özellikle Ali beyi gören/duyan sanacak ki kılıç balığı aldık.
Sonra 1-2 saat daha devam ettik spine ama ne gelen oldu ne giden.
Bu arada yavaş yavaş azcık da olsa daha ilerilere atmaya başladım sahtemi. Fakat itiraf etmeliyim ki yorucu işmiş spin.
Bundan sonra arada sırada da olsa, daha kaliteli sahteler edindikten sonra tabi, spine devam.

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

Seçkin kardeşim nasibin buymuş eline sağlık

Teşekkür ederim. Kıyı avında bir kıramadık zincirlerimizi.

Bu palaska balığıdır eti lezzetlidir :)
Nehir ağızlarında çok vardır ..

Egenin söylediği gibi balığın ismi pala veya palaska kurşun düşmanıdır yılanda olduğu gibi üç dişe sahiptir.lezzetli bir balıktır ama kızartırken dikkat etmek gerekir çünkü margarin yağ gibi eriyiverir.afiyet olsun Birdahaki sefere daha bolları olur inşallah.Rasgele.

Evet palaska balığı da diyorlarmış. 1 hafta sonrasında yaptığımız tekne avında da ortalığı bastıkları için yine spinle 3 yem ile 2 tane daha yakaladık. Ancak dediğiniz gibi 1 sahte, 2 de dip takımını kesti aldı hain.
Ancak kızartırken erime vs olmadı. Aksine oldukça diri, hatta sert bir eti vardı.