Yalnız Mesajı Göster
Eski 03-12-2011, 13:31   #5
xnode
FCR/SGR
 
xnode kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 14.06.08
Şehir: İzmir
Mesaj Sayısı: 989
Varsayılan

Teorik olarak haklısınız ancak pratikte maalesef işler böyle yürümüyor.
Balık stoklarının azalmasında yalnızca düzensiz avcılık ve talep değil küresel ısı değişimleri de çok etkili. Özellikle endemik türlerin lesepsiyan türe dönüşerek kuzeye ve güneye çıkması durumu var. Bunun en bilinenlerinden biri Kızıldeniz'den gelen ve Türkiye'nin tüm kıyılarını istila eden Kurbağa balığıdır.

Alıntı:
Eğer çupra ve levreğin kültürü olmasaydı bir kg çupra ve levrek için 150-250 TL ödemek zorunda kalabilirdik. .
Ancak
Yenilebilecek balıklar sadece çupra ve levrekten mi ibarettir?
Hayır değildir, ancak akuakültür teknolojilerinde ve yetiştiricilik sistemlerinde arz/talep dışında üretilecek balık hakkında çok ciddi araştırmalar yapılması gerekiyor. Levrek ve Çipura yetiştiriciliği konusundaki çalışmalar en eski yetiştiricilik çalışmalarından biridir temeli 1975'lere dayanıyor. Yanısıra bugün yetiştiriciliği yapılan onlarca tür var sadece Çipura ve Levrek değil.


Alıntı:
Kültür balıkçılığı olsa da olmasa da (sınırlandırılmış ölçüde olması faydalıdır)
Kültür balıkçılığı olmazsa, dünyadaki doğal balık stoğu 5 yıl içinde tükenir. Zaten bugün ekonomik değeri olan (diplodus annularis, thynnus thunnus vs. hariç) doğadaki balıkların önemli bir kısmı kültür balıkçılığı ile doğaya salınmış balıklardır.

Alıntı:
İstavrit ve Hamsinin fiyatının 100 lirayı bulabileceğine inanabilir miyiz?
İnanabiliriz
Alıntı:
Neden çupra levrek orkinos yerine hamsi ve istavrit yemeyelim.?
Bu bir tercih meselesidir. Neden her öğün tarhana çorbası içmiyoruz, nede balık yerine tavuk yemiyoruz demek gibi oluyor bu şekilde..

Alıntı:
Eğer elimizde epeyce hamsi, çaça stoğu varsa kültür yetiştiriciliği için neden dışarıdan balık yemi almaktayız. ?
Elimizde yeterli stok yok. Dışarıdan alınan balık unu özellikle Peru'daki Ringa balığından elde ediliyor. Bunun sebebi Türkiye'deki balık stoğunun azlığı/fiyatların pahalılığı ve ticari tercihlerdir. Dünyanın en yüksek et proteini içeren balığı Karadeniz hamsisi ve Ege Sardalyasıdır. (%70-%74) üretici açısında kaliteli yem üretmek için aslında bizim balığımıza talep daha fazla olmalı ancak fiyat faktörü var.

Alıntı:
Eğer yeterince stoğumuz yoksa, özellikle tutulan hamsinin yarısını neden yem fabrikalarına veririz?
Yem rasyonlarındaki protein oranından dolayı.

Alıntı:
Sürdürülebilirliği baz aldığımızda
Yetiştirsek mi daha fazla ürün elde ediyoruz. Yoksa doğal ortamında avlasak mı?
SuperIntansif yetiştiricilikte çok daha fazla elde edebiliyoruz. Çünkü doğal ortamda bir levrek 300.000 yumurta bırakıyor ve bunlardan maksimum 200 tanesi hayatta kalabiliyor. SuperIntansif yöntemlerle bu oran %40'tır.

Bahsettiğiniz konu, dünyanın genel problemi. Zaten bu yüzyıl denizlerden balık avlanabilen son yüzyıl olacak. Bu yukarıda da belirttiğim gibi sadece kontrolsüz avcılıktan değil, küresel iklim değişiminden de kaynaklanan bir durum.

Ben genel olarak doğal hayatın korunması ve sürdürülebilir doğal hayat konusundaki endişenize katılıyorum. Ancak dünyadaki insan popülasyonunun son 500 yılda muazzam bir biçimde artışı, tüm yetiştiricilik ve üretim sistemlerini kilit noktaya getirmiştir.

Bu arada ben doğal hayata karşı yetiştiricilik ortamını savunmuyorum yanlış anlaşılmasın. Benim belirttiğim şey maalesef insan popülasyonu ve tüketim endeksi bizi bu durumda olmaya mecbur bırakıyor.

Saygılar.
__________________

Lütfen avcılık, balıkçılık ve su ürünleri ile ilgili genel sorularınızı özel mesaj ile sormayınız. Herkesin yararlanabilmesi için konular içinde soru yöneltiniz...


Cem | 0 RH+ | İzmir | 20 Nisan

Forum kurallarına ulaşmak için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
İmza ayarlarınızı düzenlemek için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bu mesaj en son " 03-12-2011 " tarihinde saat 13:35 itibariyle xnode tarafından düzenlenmiştir....
xnode Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla