Alıntı:
gokseldbuga tafarından gönderildi
Rauf abi sayende yeni birşeyler daha öğrendik. 88 lerden başlayarak Istanbuld aikamet ettim, Mayısta memleketim Izmire döndüm. Çinekop hariç hiçbir Marmara balığını yemekten zevk almadım, hele palamut, yağlı, kayış gibi, balık yeme zevkimi öldürdü diyebilirim. Bir çipuranın,bir mırmırın lidakinin tadı nerdeeeee Marmara yada daha doğrusu Kuzey balıklarının tadları nerde. Bir anlayamadığımda şu olmuştur, köprüden, Sarayburnundan, R.Hisarından avladıkları kraça, istavrit vsvs avlamaktan ne zevk alırlar çözemedim fakat yanılmıyorsam 88 de Heybelide okurken şehir hatları vapur kaptanının Heybeliada iskelesinden 1 saat içinde 10-15 tane lüfer çektiğini ağzım sulanarak seyretmiştim. Ben " yahu okulun güzelliğine bak burda ne balık yakalarım" diye düşünürken balık avlamanın yasak olduğunu öğrenince çok büyük hayal kırıklığı yaşamıştım fakat tüm cezaları göze alarak gizli gizli, Kıbrıs cezalısı gemi topunun altından olta salladığımı da belirtmek isterim 
|
Göksel kardeşim bu arkadaşların coğu emekli veya düşük gelirli insanlar büyük şehirde yaşamaya bir bakıma mecbur olmuş insanlar bu kıyı balıkcılığı onların artık yaşam bicimi olmuş hem balık yakalıyorlar hem oradaki edindikleri arkadaşlıkları var hemde tutukları balığı satarak bir ölcüde belki özel ihtiyaclarını gideriyorlar belkide bu uğraş onları kahve köşelerindende kurtarıyor birde böyle bakarsan konuya anlıyacağını umarım ancak bu kıraca veya ıstavritlerin lezzetide bizim akdenizde cıkanlara benzemez .şimdi şurda olsada yesek.selamlar göksel kardeşim.