Yalnız Mesajı Göster
Eski 26-08-2011, 16:49   #2
xnode
FCR/SGR
 
xnode kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 14.06.08
Şehir: İzmir
Mesaj Sayısı: 989
Varsayılan

Sorun; balık çiftliklerinin yerlerinin yanlış tayin edilmesi ve denetleme eksikliği. Esas olarak buradaki problem devletten kaynaklanıyor, çünkü su ürünleri sektörü Türkiye'ye çok geç girmiş bir sektör ve yıllarca devlet istihdam oluşması için bu çiftliklerin yerleri üzerinde pek durmadı. Herkese istediği yerde çiftlik kurabilme imkanı tanıdı. Aynen Antalya/Bodrum/Fethiye kıyılarının kontrolsüz bir biçimde otellerle işgal edilmesi gibi. Ancak sektör muazzam bir derecede büyüyüp, tonajlar arttıkça özellikle lagünler ve koylara kurulan çiftlikler deniz tabanını balçığa dönüştürdü. Buna bilinçsiz yemleme, işin ucuz ve niteliksiz işgücü ile yürütülmesi, firmaların çevre konusundaki duyarsızlıkları, denetleme eksikliği eklenince problem katmerlenerek büyüdü..

Bu sorun TC Devletinin su ürünleri politikasının henüz bulunmadığını da ortaya çıkardı. Şöyle ki, Türkiye'de hala bir Su Ürünleri Bakanlığı bulunmuyor. Su ürünleri sektörü resmi olarak Ziraat ve Tarla Balıkçılığı adı altında yönetmelik çerçevesinde yapılıyor.. Son derece teknik ve bilimsel bir altyapısı olan ve birçok hesaplamalar altında yürütülen Aquaculture Sistemleri, ucuz işçilik ve civar köylerden bulunan işsiz gençlerin ucuz işgücü olarak işe alınması yani niteliksiz işgücünün de kurbanı oluyor. 600 TL'ye çalıştırılan bu niteliksiz kişiler, özellikle çiftlikler ve hasat bölgelerinde iş yapıyorlar ve son derece özensizler. Balıklara yem atma işi bu gençlere veriliyor.. Su kirliliğindeki en büyük faktör yem ve biyomatik atıklardır. Siz bir kafese 5 çuval yerine günde 6 çuval yem atarsanız, 1 sene sonra orayı bataklığa çevirmeniz kaçınılmazdır.

Dediğim gibi Acilen Su Ürünleri Bakanlığı kurulmalı, denetlemeler arttırılmalı ve sektörde niteliksiz iş gücüne izin verilmemelidir.

Konunun bir diğer yanı ise, egzos gazları, evsel atıklar tabir edilen kanalizasyon ve özellikle otel / tatil yeri işletmelerinin atıkları çevreyi çok daha fazla kirletmektedir. Ben bu konuda bir makale yazmıştım burada merak edenler araştırabilirler. O makalede su ürünlerinin çevre kirliliğine etkisi 6. veya 7.sıradadır. Tabii ki bu da önemsiz değildir, ancak su ürünleri sektörünün Türkiye'de bir lobisi yok. Ancak otelcilik turizm sektörünün çok yoğun bir lobisi mevcut ve bu lobi sürekli bir faaliyet içinde..

Madalyonun diğer yüzü ise; bugün 11-15 TL arasında balık yiyebiliyorsak tüm bu dezavantajına rağmen aquaculture sistemlerinin üretimleri sayesindedir. Eğer profesyonel balık yetiştiricilik sistemleri olmasa şu anda 1 kg. balık 200 TL'den aşağıya olmaz. Çünkü denizlerde balık yok ve balığa çok yüksek bir talep var.. (Ki Türkiye'de balık tüketimi dünyaya oranla çok azdır... düşünün..)

Saygı ve Sevgiler..
__________________

Lütfen avcılık, balıkçılık ve su ürünleri ile ilgili genel sorularınızı özel mesaj ile sormayınız. Herkesin yararlanabilmesi için konular içinde soru yöneltiniz...


Cem | 0 RH+ | İzmir | 20 Nisan

Forum kurallarına ulaşmak için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
İmza ayarlarınızı düzenlemek için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bu mesaj en son " 26-08-2011 " tarihinde saat 16:54 itibariyle xnode tarafından düzenlenmiştir....
xnode Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla