Yalnız Mesajı Göster
Eski 18-04-2007, 16:13   #1
jellyfish
Oltacı
 
jellyfish kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 12.04.07
Mesaj Sayısı: 59
Wink FENERLER hakkında

SEYİR FENERLERİ

Gece seyirinde karşılaşılan teknelerin birbirlerini görerek hangi yöne gittiklerinin anlaşılması amacıyla bütün tekneler, boyları ve yapılarına uygun olarak seyir fenerleri ile donatılmışlardır. Seyir fenerleri, belli sektörlere ışık veren fenerlerdir. Bulundukları yerlere göre değişik renklerde olurlar. Bundan başka tekneler, yaptıkları işi veya içinde bulundukları koşulları birtakım "her yerden görülür" fenerler çekerek gösterirler. Şimdi bu fener tanımlarını görelim:

a) Silyon feneri : Teknenin pruva-pupa çizgisi üzerine konulan, 225 derecelik bir ufuk yayı üzerinde kesiksiz bir ışık gösteren ve teknenin her iki tarafından tam pruvadan itibaren kemerenin 22.5 derece gerisine kadar ışık gösterecek şekilde yerleştirilmiş beyaz fener. Direk başına yakın bir yerde, yüksekte bulunur.

b) Borda fenerleri : Herbiri 112.5 derecelik bir ufuk yayı üzerinde tam pruvadan kendi tarafındaki kemerenin 22.5 derece gerisine kadar kesiksiz bir ışık gösterecek şekilde yerleştirilmiş sancak tarafında kırmızı fenerler. Boyu 20 metreden küçük teknelerde borda fenerleri, teknenin pruva-pupa çizgisi üzerinde bulunan bir fanus içinde birleşik olarak taşınabilir. Borda fenerleri, kamara kenarları ya da baş pulpitte yer alırlar.

c) Pupa feneri: Olabildiği kadar teknenin kıç tarafına yakın bir yere konulani ufkun 135 derecelik yayı üzerinde kesiksiz ışık gösteren, tam pupadan itibaren geminin her iki bordasına 67.5 derecelik bir ışık gösterecek şekilde yerleştirilmiş beyaz fener.

d) Yedekleme feneri: Pupa fenerinin özelliklerine sahip sarı fener.

e) Her yerden görülür fener: Ufkun 360 derecelik yayı üzerinde kesiksiz ışık gösteren fener.

f) Çakar fener: Düzenli aralıklarla dakikada 120 veya daha fazla sayıda çakan bir fener.

Seyir fenerleri, güneş batınca yakılır, güneş doğunca söndürülür.

İskele borda feneri : Kırmızı, 112.5 derece
Sancak borda feneri : Yeşil, 112.5 derece
Pupa feneri : Beyaz, 135 derece

********

Süt beyaz bir martıyım açıklarda
Gemilere ben yol gösteriyorum,

Buğday ve ilaç yüklü gemilere

Bir kanat vuruşta bulutlardayım;

Bir sürülüşte vatanım dalgalar.



Cahit Sıtkı Tarancı "Bahar Sarhoşluğu" isimli şiirinde, bir martının küçücük yüreğinden kopanları bir kahraman edasıyla bu şekilde yorumluyor. Küçük martı bir kahraman, çünkü o bir kılavuz. Denizlerdeki umutları karadaki umutlara bağlayan o yüzen evlere, vuslata gidecek yolu müjdeliyor. Bir başka müjdeci daha var ki, onlar, bu gaye için varolmuş deniz fenerleri.

Denizler ayrı bir dünyadır. Denizcileri, ağları, sandalları, yolcuları, martıları, hikayeleri, felaketleri ve bu felaketlerin uyarıcısı fenerleri ile apayrı bir dünya.

Hemen hemen bütün fener hikayeleri 'yalnız bir fenerci', 'yalnız bir gemi' ve yanar döner ışığı ile 'yalnız bir fener' üçgenini anımsatır bize. Kimbilir fenerlerin öyküsünü anlamlı kılan da, tüm yalnızlığını içine hapsederek, ışığını göndermeye devam etmesidir belki de...

Dünyanın yedi harikasından biri de Fener..

Bir efsanedir fenerler. Eski çağların yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri, deprem ve fırtınalardan artakalan son kalıntılarını da M.S. 1500 yılında kaybetmesine rağmen, ölümsüz ismiyle bugün dimdik ayakta.

İstanbul'u İstanbul yapan en önemli iki değer deniz ve boğaz..

Bir çift yanmada olan İstanbul, dünyanın en güzel doğa parçalarından biri. İstanbul'da yaşamın her alanına anlam ve değer katan Marmara Denizi hergün çok sayıda balıkçı teknesi, yolcu vapuru ve yerli-yabancı geminin oluşturduğu yoğun trafiği yaşıyor. Bu yoğun trafikte yol güvenliğini sağlamak, bu doğal güzelliğin devam etmesi adına yapılacak en önemli iş belki de. Çünkü o güzellikler varoluşa ait çok önemli bir şeyi barındınyor içinde. O da yaşam...

Fenerlerin öyküsünü anlamlı kılan, tüm yalnızlığını içine hapsederek ışığını göndermeye devam etmesidir.

Deniz trafiğinde kaza riskinin artış göstermesi üzerine, konunun öneminin anlaşılıp, Türkiye kıyılarına ilk kez fener konulması 1755 yıllarına rastlar. Daha sonra 1855'lerde Osmanlı Devleti ile Fransızlar arasında yapılan bir imtiyaz sözleşmesi sonunda Fener hizmetleri, "Fenerler İdare-i Umumiyesi Müdürlüğü" adı altında yürütülmüş ve ardından fenerler idaresi hükümetçe satın alınarak, 1 Ocak 1938 yılında Denizbank'a bağlanmış.





Devlet Limanları Umum Müdürlüğü Kıyı Emniyeti İşletmesi, 1944 yılında Devlet Denizyolları ve Limanlar Umum Müdürlüğü'ne bağlanmış ve adı Fenerler ve Cankurtaran Teşkilatı olarak değiştirilmiş. 1952 yılında Devlet Denizyolları İşletmesi Umum Müdürlüğü, Denizcilik Bankası T.A.O'na devredilmiş. Fenerler ve Cankurtaran Teşkilatı da adı geçen banka bünyesine bir işletme hüviyeti almış.



Daha sonra TÜDEK (Türkiye Denizcilik Kurumu) adını alan Denizcilik Bankası ayrı bir Genel Müdürlük haline getirilmiş. Türkiye Denizcilik Kurumu da 1984 yılında bir kanun hükmünde kararname ile Türkiye Denizcilik İşletmeleri (T.D.İ) olmuş, tersaneler de ayrı bir Genel Müdürlük altında toplanmış.




Son olarak 1997 yılında Bakanlar Kurulu'nun aldığı karar ile tüm seyir yardımcılarının, kurtarma yardım ve tahliyesi hizmetlerinin tek çatı altında toplandığı, "Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma işletmeleri Genel Müdürlüğü" kurulmuş ve bu da yine ayrı bir Genel Müdürlük haline getirilmiş.

Batılıların "lighthouse" olarak adlandırdıkları bu ışık evleri, İstanbul kıyılarındaki ışık kütlelerine inat bir başlarına yanıp durmaktalar. Bebek'ten Ahırkapı'ya, Fenerbahçe'den Kızkulesi'ne, Yeniköy'den Rumeli'ye, Filburnu'ndan Paşabahçe'ye, Yeniköy'den Dikilikaya'ya kadar irili ufaklı değişik yapı ve çeşitte birçok fener, felaket getiren sığ suları haber veriyor denizlerin seyyahlarına...

Ülkemiz kıyılarında değişik tip ve özelliklerde 369 adet deniz feneri var, bunların 37 tanesi İstanbul boğazında..

İstanbul Boğazı'nda özellikle 1800'lü yıllardan sonra çoğalan gemi geçişlerinde kaza riskinin artış göstermesi üzerine fenerler inşa edilmeye başlandı. O günden bu güne irili ufaklı/devirli çarklı, çok sayıda ve çeşitte inşa edilen fenerlerden Yeşilköy, Ahırkapı, Rumeli ve Şile Fenerleri tarihi öneme sahip.

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmamıza rağmen kendi teknolojimizle inşa ettiğimiz fener yok. O dönemler yapılan fenerlerin hemen hemen tamamı Fransız Fenerler İdaresi tarafından inşa edilmiş,

İstanbul kıyılarına ilk olarak fener yapılmasına boğaz girişinde meydana gelen önemli bir deniz kazasından sonra ihtiyaç duyulmuş. 1755 yılında Mısıra ticaret eşyası götürmekte olan Hacı Kaptan idaresindeki bir kalyon, geceleyin Kumkapı'da karaya oturmuş. Olayı haber alan zamanın padişahı III.Osman, Sadrazam Said Paşa ile Kumkapı'ya gitmiş ve kalyon ve gemicilerin kurtarılmasını izlemiş. Bu arada gemicilerden birinin, "Eğer burada sur ferinde bir fener yapılıp, her gece kandiller yanarsa böylece uzağa giden gemiler ışığı görüp yollarını bulurlar ve kazaya uğramazlar" demesi üzerine, III.Osman'ın talimatıyla Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa tarafından Ahırkapı'da ilk fener yaptırılmış, Marmara Denizi'nden seyirle İstanbul Boğazı'na giriş yapan gemiler ilk önce tarihi Yeşilköy Feneri'yle karşılaşır. Böylece gemiler Boğaz giriş rotalarını tespit etmiş olurlar. 1856 yılında Fransızlar tarafından taş kule olarak inşa edilen bu fener, ilk önce Ayastafonos olarak adlandırılmış. Yeşilköy Burnu'nda bulunan fenerin ismi daha sonra bulunduğu semte uygun olarak değiştirilip, Yeşilköy Feneri adını almış.

23 metre yüksekliğindeki taşkulenin yanısıra bir de lojmanı olan Yeşilköy Feneri, 1945-1988 yılları arasında 3 kez restore edilmiş.

Farklılaşan bir dünyanın tam ortasında, olanca klasizmi ile varlığını korumaya çalışan Yeşilköy Feneri, değişime ayak uydurmak istemiş olacak ki, şimdilerde dördüncü restorasyonunu görüyor.





Bir fener daha var ki, o da hem İstanbul Limanı'na giriş, hem de İstanbul Boğazı'ndan geçişlerde rota feneri durumundaki Ahırkapı Feneri'dir. Bu fener Osmanlılar zamanında Fransızlar'a verilen imtiyaz neticesinde 1857 yılında Fransız Fenerler İdaresi tarafından yaptırılmıştır.



Bugün hala eski güzelliğini koruyan Ahırkapı Feneri beyaz renkli ışığı ile gecenin karanlığında, yeryüzüne inmiş bir yıldız gibidir, önünde Marmara Denizi'nin engin maviliği, ardında İstanbul'un surlarını aşan kozmopolit bir yaşam...

Boğazın Marmara girişindeki Yeşilköy ve Ahırkapı fenerleri gibi, Karadeniz girişinde de Rumeli ve Şile fenerleri durmaksızın yanıp sönmektedir.




Gemilerin Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na emniyetle giriş yapmalarını sağlamak üzere 1856 yılında Fransızlar tarafından tesis edilen Rumeli Feneri, bir yönüyle diğer bütün fenerlerden ayrılıyor. Fener kulesi içinde Sarı Saltuk Hazretleri'nin mezarının bulunduğu iddiasıyla buranın aynı zamanda bir türbe haline dönüştürülmesi Rumeli Fenerini halkın ziyaret ettiği kutsal bir mekan haline de getiriyor.

Rumeli Feneri, karşı kıyıda duran Şile fenerinden güç alarak, adını verdiği köyün doğal ve sıcak ortamı içinde Karadeniz'in deli dalgalarına baş kaldırıyor. Türbenin yanıbaşındaki çeşmeden su dolduran Rumeli feneri köylüleri, bu fenerdeki türbenin hikayesini şöyle anlatıyor: "Fenerin Fransızlar tarafından ilk inşası esnasında kule birkaç kere yıkılmış. Bu durumu gören köyün ileri gelenleri burada bir yatır olduğunu ve kulenin bu yüzden yıkıldığını söyleşmişler Fransızlara. Bunun üzerine önce türbe yapılmış, üzerine de 3 kademe şeklinde 30 metre yüksekliğinde kubbe inşa edilmiş.

Fenerin ışığının görüş mesafesi 18 mil olup, ilk inşa edildiğinde gazyağı ile çalışırken bilahare asetilen gazı kullanılır olmuş. Bugün Rumeli Feneri, gelişen teknolojinin gereği olarak elektrik enerjisi ile çalışıyor.

Türkiye'nin En Büyük Feneri Şile'de





Karadeniz'de kıyı emniyetini sağlayan iki fener var demiştik; Rumeli Feneri ve Şile Feneri. Şile Feneri de, diğer büyük fenerler gibi, Osmanlı imparatorluğu zamanında verilen imtiyaz neticesinde Fransız Fenerler İdaresine yaptırılmıştır.

1859 yılında yaptırılan bu fener aynı zamanda Türkiye'nin en büyük feneridir. Deniz seviyesinden 60 metre yükseklikteki kayalıklar üzerine 110 cm. kalınlığında taşkule şeklinde inşa edilmiştir.


Şile Feneri'nde ışığın görünüş mesafesi 20 deniz milidir. İlk dönemlerde ışık kaynağı 3 fitilli gaz lambası olan fener, 1968 yılında elektriğe çevrilmiştir. Arkasına Şile'nin şehir yaşamını alan bu fener 8 adet göz şeklindeki gelip geçen gemilere adeta göz kırpıyor.

Fener kurmalı devir makinesi sistemi ile çalıştığı için fener görevlisi tarafından iki saatte bir kurulması gerekiyor.

Denizlerimizin kılavuzu Fenerleri tehdit eden en önemli iki tehlikeden biri kum fırtınaları, diğeri ise bazen bilerek bazen de bilmeden fenerleri hedef alan avcılar. Böyle bir durumda fenerin ışığı yerine sis düdüğü yetişiyor gemilerin imdadına. Ve görev devam ediyor...

Bu görevin gelecekte de devam etmesi için Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü yeni projeler geliştiriyor. Bunların başında da bütün fenerleri; güneş enerjisi sistemine çevirmek geliyor.





Kaynakça: trusan.virtualave.net


********


TÜRKİYE'DEKİ FENERLER:

Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen ilk fener Fenerbahçe feneridir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1562 yılında inşa ettirilmiştir.
Ahırkapı deniz feneri Sultan III. Osman zamanında, 1755 yılında inşa edilmiştir.
1853-1856 Kırım Harbi yılları ve sonrasında Karadeniz'e giden İngiliz ve Fransız harp gemilerinin Marmara ve boğazlardan geçişini kolaylaştırmak için, çok sayıda fener inşa edilmiştir. Ahırkapı, Fenerbahçe, Anadolu ve Rumeli fenerleri, Karaburun, Yeşilköy, Çimenlik, Kumkale ve Gelibolu fenerleri bu dönemin yapılarıdır.

Türkiye'de, yerden ölçülmek üzere en yüksek fenerler aşağıdaki gibi sıralanır.
Rumelifeneri 30 m,
Ahırkapı 29 m,
Mehmetçik Burnu 25 m,
Hoşköy 22 m,
Fenerbahçe 20 m
Şile 19 m
Deniz seviyesinden ölçülmek üzere ışık seviyesi en yüksek fenerler ise sırasıyla:
Sinop Boztepe Burnu (107 m),
Akıncı Burnu (109 m) ve
Alanya (209 m) deniz fenerleridir.
8334 kilometreyi bulan kıyılarımızda halen değişik karakterde ışık gösteren 372 adet fener bulunmaktadır.

FENERLERİN BULUNDUĞU YERE GÖRE SINIFLANDIRILMASI:
Kıyı Fenerleri
a) Anakara fenerleri
b) Ada fenerleri
Deniz Kayaklıkları ve Sığlıkları Fenerleri
Derin Deniz Fenerleri
Dalgakıran Fenerleri
Doğrultu Fenerleri

FENERLERİN GÖRÜNME MESAFELERİ:
Fener ışıklarının görünme mesafeleri, fener kulesinin deniz seviyesinden yüksekliğine ve ışığın yoğunluğuna bağlıdır.

IŞIKLARIN COĞRAFİ MENZİLİ:
H metre olarak fener ışığının, h metre olarak göz hizasının denizden yüksekliğini göstermek üzere, fenerin görünme mesafesi deniz mili olarak aşağıdaki formülden bulunur.


Görünme Mesafesi= 2.075(H 0,5 +h 0,5)

IŞIKLARIN YÜKSEKLİĞİ:
Kıyı ışıkları için genellikle 45 metre uygun bir yüksekliktir. Ege, Marmara ve Karadeniz gibi kapalı ve birbirine yakın adalarla dolu kıyılardaki fenerler, okyanus kıyısındakilerden daha kısadır.

FENERLERİN OPTİK SİSTEMLERİ:
Fener kulesi üstünde yakılan bir ateş ışığının yaklaşık %97 si, arkasında yansıtıcı bulunması halinde ise yaklaşık %83 ü kaybolur. Mercek kullanımıyla kayıp % 17 ye kadar azaltılmıştır. Optik sistemlerdeki en köklü değişiklik Fransız Mühendis Augustine Jean Fresnel (1788-1827) tarafından yapılmıştır. İcat ettiği mercek sistemi ilk olarak 1823 yılında Cordouan fenerinde uygulanmıştır.

Katoptrik Sistem:
Bu aygıt tipinde ışınlar bir yansıtıcı yüzeyden sadece yansıtılır. Işık kaynağı yansıtıcının odak merkezine konur.

Dioptrik Sistem:
Dioptrik sistemde ışınlar bir cam ortamdan geçer ve bu cam ortamdan geçerken de optik kurallarına göre kırılır. Yansıma olmaz.

Katadioptrik Sistem:
Bu sistemde ışınlar kırılarak cam ortama girdikten sonra, ortamı terk etmeden toplam içsel yansımaya uğrar. Işınlar ortamı terk ederken bir kere daha kırılır. Bu yöntemde ışık ışınlarının cam prizmadaki kırılma ve yansıma özelliklerinin ikisi birden kullanılır.
Amerika'da Florida Key West fenerinin First Order Fresnel Merceği ile Second Order Bir Fresnel Merceğinin resimleri "first" ve "second" kelimeleri üzerine tıklayarak görülebilir.

Hiperradyal üçlü flaşlı bir Fresnel merceğini, Altı flaşlı bir Fresnel merceğini ve Sabit ışıklı bir Fresnel merceğini yine farklı renkteki kelimeler üzerine tıklayarak görebilirsiniz.

FENERLERİN IŞIK KAYNAKLARI:


Odun ve Kömür: Isle of May'de 1810, St. Bees'te 1823 yılına kadar kullanıldı.
Yağ:1823 ten itibaren kullanılmağa başlandı. (Balina, domuz , kakao, kolza yağı ve madeni yağları)
Akkor Gömlekli Madeni Yağ Yakıcılar: 1898'den itibaren,
Hava Gazı: 1837'den itibaren,
Petrol Gazı: 1870'lerden itibaren,
Asetilen: 1896'dan itibaren kullanıldı.
Elektrik: İlk deneyler 1858 de yapıldı. İlk uygulamalar ise 1886 da Isle of May'de ve 1888 de St. Catherine'de yapıldı.

FENERLERİN IŞIK KARAKTERİSTİKLERİ:

Fenerlerden gemicilere gösterilen ışık karakterlerinden bir kısmı paragraf başlığı üzerine tıklanarak görülebilir.

Düşey Plakaları Açıp Kapatarak Çakış Oluşturma Yöntemi
Sektörlü Bir Fenerde Renkli Işıkların Elde Edilmesi
Sektörlü Bir Fenerde Renkli Işıkların Yayılışı
Sektörlü Bir Fenerle Doğrultu Bulunması
Sektörlü Bir Fenerin Yol Göstermesi (IALA B Bölgesi)

FENERLERİN YAPI MALZEMELERİ:
Taş: Antik çağdan itibaren kullanılan en eski fener yapı malzemesi taştır. En tanınmış örnekleri İngiltere'deki Eddystone ve Fransa'daki Cordouan fenerleridir.
Ahşap: Özellikle Amerika'da, 18. yüzyıl ortalarında hizmete sokulan deniz fenerlerinin büyük çoğunluğu ahşap kullanılarak inşa edilmiştir. Doğa etkilerine dayanım süresinin kısalığı ve yangınlar nedeniyle kullanımı giderek azalmıştır.
Tuğla: Taş kule maliyetinin, önemli ölçüde arttığı durumlarda yapı malzemesi olarak taşın yerini tuğla almıştır.
Dökme Demir Levhalar: Taş ve tuğla maliyetinin yüksek, zemin taşıma gücünün yeterli olmadığı durumlarda, fener kulelerinin birçoğu dökme demir levhalar kullanılarak yapılmıştır.
Çelik Kafes Sistem: Bu tip fener kuleleri zemine aktarılacak yüklerin küçük olması gerektiğinde tercih edilir.
Betonarme: Betonarme, fener kulelerinde yaygın bir kullanım alanı bulmuştur.
Alüminyum ve Fiberglas: Sınırlı da olsa, son dönemlerde fener kulesi yapımında alüminyum ve fiberglas kullanılmıştır.
FENERLERİN YÖNETİMİ:

1755 yılında inşa edilen ilk Ahırkapı deniz fenerinin bakımı Bostancı Ocağı neferleri tarafından üstlenilmiş, kandillerinde yakılacak yağ ise Topkapı Sarayı'ndan sağlanmıştır. I. Abdülhamit döneminde fenerin idaresi gedik usulüne bağlanarak babadan oğula geçmeye başlamış ve bu gelenek günümüze kadar devam etmiştir.

1860 yılında Osmanlı Devleti Fenerler İdare-i Umumiyesini kurarak fenerlerin işletme imtiyazını Michel Marius ve Bernard Camille Collas adında iki Fransıza vermiştir. Cumhuriyet döneminde devlet, 3302 sayılı kanunla Fenerler İdare-i Umumiyesini satın almış ve 1 ocak 1938 de Denizbank'a devretmiştir. Birçok yönetim ve isim değişikliğinden sonra fenerlerin yönetimi 12 mayıs 1997 de kurulan "Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü"ne bağlanmıştır.

İngiltere'de genel deniz feneri idaresi Corporation of Trinity House'tur.

Fransa'da 1792 yılında kurulan Köprüler ve Yollar İdaresi'nin kontrolu altında bulunan Fenerler İdaresi "Service des Phares et Balises" adı ile tanınır.

Amerika'da, 1 Temmuz 1939 dan itibaren fener hizmetleri, "U.S. Coast Guard" teşkilatı tarafından yürütülmektedir.


FENERLERİN GELECEĞİ VE SONUÇ:

Fenerlerdeki otomasyonun yaygınlaşması ve uydu haberleşme sistemlerindeki gelişmeler deniz fenerlerine duyulan gereksinimi giderek azaltmaktadır.

Deniz fenerleri birçok ülkede uzaktan idare edilmekte ve fenerlerde bekçi bulunmamaktadır. Eskiden bekçilerin oturduğu konutlar otel, lokanta, alışveriş mağazası vs. gibi turistik amaçlarla kullanılmaktadır.

Otomasyona geçişle birlikte, yakın gelecekte bakıcısız kalacak deniz fenerlerinin bakım ve onarımları kurumları için büyük bir yük olacaktır. Bakım ve onarımların işletmelere yük olmadan yapılabilmesi ve fenerlerin tarihi bir miras olarak gelecek kuşaklara aktarılması için çalışma yapacak birimlerin vakit geçirilmeden oluşturulması ve önlemlerin şimdiden belirlenmesi gerekmektedir.

Ülkemizdeki deniz fenerlerinden hiç olmazsa bir kısmı ziyarete açılmalı ve önemli deniz fenerleri yakınında müzeler oluşturulmalıdır. Bu uygulama hem toplumu bilgilendirme açısından hem de bu tarihi mirasa sahip çıkılması gereğinin hissettirilmesi bakımından yararlı olacaktır.



FENERLERLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER:

Açık denizde kayalıklar üzerine inşa edilmiş ilk taş deniz feneri, Smeaton tarafından yapılan Eddystone fener kulesidir (1759). Smeaton inşaat mühendisliğinin babası olarak tanınır. Fener inşaatı sırasında, yeni uygulamalar icat etmiştir. Örneğin taşların birbirine geçme olarak kullanılması, deniz çimentosu, taşları gemiden inşaat sahasına aktarmak için kullanılan özel vinçler bunlardan sadece üçüdür.

Fenercilerin hava koşulları yüzünden uzun zaman karaya çıkamamaları durumunda, yiyecek tükendiğinde, aydınlatmada kullanılan mumları yemeleri gerekebiliyordu. O zamanki mumlar hayvansal ve bitkisel yağ kökenli olduklarından sindirilebilen türden idiler.

Dünyada nükleer güçle çalışan tek fener Estonya'daki Tallin feneridir.

Fener ışıklarının yoğunluğunu arttırmak için dev boyutlarda cam prizmalar ve mercekler kullanılmıştır. Bunların en büyüklerinin ağırlığı 5 tona ulaşıyordu. Merceklerin bağlı olduğu platform cıva üstünde yüzüyor ve bir parmak itişi ile harekete geçebiliyordu.

Alaska'daki Scotch Cap deniz feneri 1946 yılında Büyük Okyanusta meydana gelen 7,3 şiddetinde bir depremden sonra kıyıdaki yüksekliği 30 metreyi aşan bir tsunami dalgası ile yıkılmış, 5 kişilik fener personeli kaybolmuştur.


Şiddetli fırtınalarda dalgalar 45 metre yüksekliğindeki bir fener kulesini tamamen örtebilmekte ve fener fanusunun 12,5 mm kalınlığındaki camlarını kırabilmektedir.

Fanus içine o kadar çok deniz suyu girebilir ki fenerciler sularla beraber merdivenlerden sürüklenmemek için kendilerini merdiven korkuluklarına bağlamak zorunda kalabilirler.

En şanssız deniz feneri yapımcısı, en sağlam deniz fenerini yaptığına inanan Henry Winstanley'dir. Yaptığı fenerin sağlamlığına çok güveniyordu. Herkese, en şiddetli fırtınada bile fener içinde kalmak istediğini söylüyordu. Dileği gerçekleşti, fakat yaptığı fener, İngiltere tarihinin en büyük fırtınasında yıkıldı ve dalgalara sürüklenen fenerde hayatını kaybetti.

angelfree.com


Not: yeri uygun mudur bilemedim
__________________

gözde armağan

14.01.84

su ürünleri mühendisi

izmir
jellyfish Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links