Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > SOHBET ve EĞLENCE > TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER

TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER Güncel olaylar hakkında...




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 09-08-2006, 14:40   #1
Güven ÖZYELDAN
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan Kilometrelerce Geri Kaldığımızın Bir İspatı Daha... YAZIK..

Başlık : Baltık Nehirleri Som`la Balıklandırılıyor
--------------------------------------------------------------------------------
Yazar : Nuray Zeybel, Yusuf Güner
--------------------------------------------------------------------------------
Sayı : 11.Sayı (Temmuz - Eylül 2006)
--------------------------------------------------------------------------------
Konu : Su Ürünleri
--------------------------------------------------------------------------------


Alabalıklar, balık türleri arasında en değerli ve en çok aranan gruplardan birini oluşturmaktadır. Bu familyanın önemli bir türünü oluşturan som balıkları, özellikle Kuzey Yarım Küre`de ve Artik Bölge`de dağılım göstermektedirler. Alabalık familyasına ait türlerde yaşam döngüsü birbirine benzerdir. Sadece anadrom (tatlı suya yumurtlayan, deniz suyunda beslenen) türlerde bir veya daha fazla yılını denizlerde geçirerek erginliğe ulaşan bireyler üremek için tekrar doğdukları tatlı sulara göç ederler. İlkbahar- sonbahar arasındaki yumurtlama göçü esnasında normalde 50-110 cm boya ve 2-20 kg ağırlığa sahiptirler. Yumurtlama işleminden sonra balıkların çoğunluğu ölmektedir. Ancak bazı dişi balıklar 2., hatta 3. yumurtlama için tekrar denize göç etmektedir. Tatlı sudaki yaşamları boyunca yavrular yaşadıkları suların kimyasal özellikleri ile adeta damgalanır. Bu nedenle denizden nehre geri dönüşlerinde (ilkbahar sonbahar arasındaki üreme göçü sırasında) yavruluk dönemlerini geçirdikleri akarsuları ve hatta yumurtadan çıktıkları çakıl yataklarını büyük doğrulukla bulabilme yeteneğine yaratılıştan sahiptirler. Üreme Zamanında Som Balıkları nasıl değişir? Atlantik som balığı için üreme periyodu Ekim-Aralık aylarıdır. Üreme zamanında dişi ve erkek balıklarda tatlı suya göçlerinden birkaç hafta sonra vücut renklerinde bazı değişimler meydana gelir. Denizlerdeki parlak gümüşi renklerini kaybederek soluk kahverengimsi renklere sahip olmaktadırlar. Erkek bireylerde, dişilerden farklı olarak baş daha uzun bir durum alır ve alt çene yukarı doğru uzanarak çengel şeklinde bir yapı oluşturur. Ayrıca bir diğer değişim tatlı suya göç eden bu ergin bireylerde beslenmenin tamamen durmasıdır. Yumurtlamak için nehirlerin sığ (15-35 cm) ve çakıllık diplerini seçerler. 6-10 ºC sıcaklıklarda yumurtlama gerçekleşir. Dişi balık yumurtalarını bırakmak için kuyruğu yardımıyla nehrin çakıllık zemininde 15 cm derinliğinde bir yuva açar. Yuva hazır hale geldiğinde dişi ve erkek balık dibe iyice sinerek çakıllar içine aynı anda yumurta ve sperm bırakarak döllenme işlemini gerçekleştirirler. Yumurtlamanın hemen ardından dişi balık yumurtaların üzerini yumuşak kuyruk darbeleriyle örtmektedir. Bu işlemler dişi tüm yumurtalarını bırakana kadar devam eder. Yeni yumurtlamış bireylere kelt denir. Som Balığı Yumurtası Alabalıklar 18-30 kg ağırlığa ve 120-135 cm boya ulaşabilmektedirler. Yumurta miktarı 1200-2000 yumurta/ kg`dır. Yumurta çapı 5-7 mm dir. Genelde yumurtalar portakal rengindedir. Kış boyunca yumurtalar çakıllar arasında kuluçkalanmaktadır. Gelişme periyodu sıcaklığa bağlı olarak değişmektedir. Kuluçka süresi ortalama olarak 10 derece su sıcaklığında 45-50 gündür. Mart-Nisan ayında larvalar yumurtadan çıkar ve yaklaşık olarak bir aylık süre içerisinde çakıllar arasında yaşarlar. Bu süre içerisinde besin kesesini tüketirler. Besin kesesi tüketimi 25 günde gerçekleşmektedir. Bu süre sıcaklığa bağlı olarak 1-2 hafta veya 3-4 hafta olarak değişim göstermektedir. Mayıs-Haziran aylarında larvalar yuvadan ayrılarak serbest yüzmeye başlar. Genç yavrular (Jüvenil) yumurtadan çıktıktan sonra yaşamlarının 1. yıllarının sonuna kadar "fry" olarak anılırlar. Daha sonra parr olarak anılan yavrular yaşamlarının 1-4 yılını derin fizyolojik bir değişime kadar burada geçirirler. Fizyolojik değişim geçirdikten sonra "smolt" olarak anılan balıklar, Nisan-Mayıs aylarında denize göç ederler. Artan sıcaklık ve yağmurlar sonucu artan akıntı hızı göçün başlamasını sağlamaktadır. Som balığı Baltık Denizi`ne göç etmektedir. Denizlerde 1 yıl geçirdikten sonra nehirlere dönen bireylere "grilse" denir. Doğada ortalama olarak bir dişiden alınan 8000 adet yumurtadan 4500 adet alevin, 650 adet fry, 200 adet parr 50 adet smolt ve 2 adet ergin birey oluşmaktadır. Som Balıkları Doğal Sularda neden azaldı? Atlantik som balığı, Baltık denizinde yaklaşık olarak 80-100 nehirde düzenli olarak yumurtlamaktaydı. Som balıklarının yaşam döngülerinin insan faktörü tarafından etkilenmediği dönemlerde, doğal üretimin yaklaşık olarak yılda 8-10 milyon smolt olduğu bilinmektedir. Fakat 1900`lü yıllardan itibaren aşırı avcılık, enerji üretimi için kurulan barajlar, bu türün üremesi için elverişli debisi fazla akarsuların geniş ölçekte yok olmasına ve artan çevresel kirliliğin etkisi ile balık yaşam alanlarının zarar görmesi sulardaki balık miktarında ciddi bir azalmaya neden olmuştur. Doğal Sularda Som Balığı Azalışını Önlemek için Neler Yapıldı? Doğal üretimdeki bu azalmayı ve balıkçılıktaki av kayıplarını telafi etmek amacıyla İskandinav ülkeleri, özellikle İsveç ve Finlandiya tarafından her yıl 5.5 milyon yetiştirilmiş som balığı yavrusu (smolt), Baltık Denizi çevresinde som nehirlerine salınmaktadır. Yaklaşık olarak 5.5 milyon smolt üretiminin 2.5 milyonu İsveç tarafından sağlanmaktadır. Olumsuz faktörlerin etkisi altındaki önemli som nehirlerinde potansiyellerinin çok altında som balığı üretimi gözlemlenmiştir. Son yıllarda toplam doğal üretim yılda 500.000 smolt olarak belirlenmiştir. Pek çok nehirde doğal som üretiminin gittikçe azalması, bu populasyonları genetik materyalin kaybına açık hale getirmiş, hatta yok olmaya yaklaştırmıştır. Yetiştiricilik çalışmaları sonucunda üretilen kültür som balıklarının doğal sulardaki baskınlığı, başlı başına bir risk faktörü haline gelmektedir. Zira insan eli altında yetiştirilen kültür bireyleri, doğal sularda doğal bireylerle çiftleşmesi, var olan doğal populasyonların genetik yapısında istenmeyen değişimlere neden olabilmektedir. Uluslararası Baltık Denizi Balıkçılık Organizasyonu (IBSFC), Baltık Denizi`ndeki Atlantik som balığı balıkçılığından sorumludur. 1989 yılında bu organizasyon tarafından, Baltık Denizi`ndeki som balığı avcılığının, nehirlerdeki doğal som üretimini artıracak düzeyde yapılması kararı alınmıştır. Bu şekilde, Baltık Denizi ve çevresinde som balığı av düzeylerinin belirlenmesi ve kontrol edilmesi ile doğal ortamda var olan anaç miktarları dengede tutularak doğal üretimin devamı sağlanabileceğine karar verilmiştir. Bunu, 1991 yılında doğal som balığı miktarına göre toplam av düzeylerinin belirlenmesi izlemiştir. Bu gelişmeler gün geçtikçe azalan doğal som populasyonları için yeni ve parlak bir gelecek ümidi ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte bu ümitler, 1991-1992 arasında "M74 sendromu" olarak tanımlanan som hastalığının aniden ortaya çıkmasıyla yıkılmıştır. 1992`den 1996`ya kadar tüm yavru som balıklarında % 50`den daha yüksek oranlarda ölümler gözlenmiştir. Bu kırıma yönelik olarak çok sayıda araştırma programı başlatılmıştır. Bu incelemeler ölümlerin, beslenme çeşidi ve beslenme ekolojisindeki değişimden kaynaklandığını düşündürmüştür. Hala hastalık hakkında bilinenler sınırlı olduğu için M74 sendromu, tehdit olmayı sürdürmektedir. Som Balığı Koruma Planı nedir? 1997`de M74`ün neden olduğu yüksek ölüm nedeniyle endişe dolu birkaç yıldan sonra IBSFC Som Balığı Koruma Planı`nı ortaya koymuştur. Bu planın amacı 2010 yılına kadar nehirlerdeki toplam üretimi, her bir nehrin potansiyel kapasitesinin en az % 50`si oranında arttırmaktır. Bu çalışma planı ile Baltık Denizi`ndeki doğal som populasyonları eski zenginliğine kavuşturulacaktır. Bu amaç doğrultusunda balıkçılığı, yetiştiricilikten gelen, som balığı üzerinde en büyük baskıyı oluşturacak bir biçimde kontrol etmek gerekmektedir. Bunun anlamı balık avcılığının sadece kültür som balığının bulunduğu nehir ağızları ve nehirler gibi av bölgelerine yönlendirmek gerektiğidir. Düşük av düzeyleriyle birlikte, gösterilen çabalar şimdiden Baltık Denizi`nin bazı kısımlarında doğal som üretiminde artışa yol açmıştır. Örneğin Baltık ülkelerinden İsveç`de, iç su kaynakları, yetiştiricilikten elde edilen yavru som balıkları ile balıklandırılarak, balık populasyonları ayakta tutulmuş ve devamlılığı sağlanmıştır. Bu bağlamda, Baltık Denizi`nde doğal populasyonu koruma amaçlı yetiştiricilik çalışmaları 1930`lu yıllardan günümüze kadar uzanmaktadır. Bugün Baltık Denizi’n deki biyolojik çeşitliğin korunması ve ayakta tutulması, İskandinav ülkelerinin ortak bir görev ve sorumluluğu halini almıştır. Bu sonuç su ürünleri yetiştiriciliğinin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Doğal populasyonu dengeleme ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak amaçlı yapılan yetiştiricilik çalışmaları sayesinde doğala en yakın ve en kaliteli jenerasyonun üretimine ulaşmayı hedefleyen bir yetiştiricilik anlayışı yaygınlaşmıştır. Aynı zamanda bu sonuç çeşitli araştırma ve yetiştiricilik istasyonlarında sürdürülen genetik ve ıslah konuları üzerindeki çalışmaların su ürünleri yetiştiriciliğindeki önemini ortaya koymaktadır. Bugün İsveç`te iç su ve deniz kaynaklarına ait doğal populasyonların korunması, biyolojik çeşitliliğin sağlanması ve kaynakların sürdürülebilir kullanımının idare ve kontrolü Ulusal Balıkçılık Kurumu`nun en belirgin görev ve sorumluluğudur. Türkiye`de Neler Yapılabilir? 8.333 km kıyı uzunluğuyla 25 milyon hektar kullanılabilir deniz alanına ve zengin iç su kaynaklarına sahip olan ülkemizde bu büyük su potansiyeline rağmen su ürünleri toplam üretimi, kapasitenin çok altında kalmıştır. Deniz ve iç sulardan elde edilen üretim; kirlilik, ekolojik değişimler ve aşırı avlanma nedeniyle giderek azalmaktadır. Denizlerimizdeki balık stoklarının da belirlenmemiş olması nedeniyle yıllık avlanabilir balık miktarı tam olarak bilinmemektedir. Ancak getirilen avlanma yasakları ve sınırlamalarla su ürünleri stokları korunmaya çalışılmaktadır. Türkiye`de su ürünleri yetiştiricilik çalışmalarında ise son yıllarda biraz daha gelişme kaydedildiyse de yeterli olmamaktadır. Türkiye`de su ürünleri üretimi ve balıkçılık kendi sektörünü düzenleyecek, iç ve dış pazar imkanlarını araştıracak, Avrupa`da işbirlikleri kurabilecek, balıkçılık yönetimini Avrupa ülkeleri düzeyine taşıyacak, üniversitelerle iş birliği içinde (Ar-Ge) çalışmalarını destekleyecek ve bu alanlarda merkezi otorite olabilecek niteliklerde Türkiye Ulusal Balıkçılık Kurumu adı altında devlete bağlı çalışan bir oluşumun 2005 yıllına gelinmesine rağmen olmayışının eksikliğini yaşamaktadır. Oysa İsveç, Norveç gibi Avrupa ülkelerinde bu girişimlerin 1930`lu yıllarda başlamış olduğu dikkate alınırsa bunun ne kadar gecikmiş olduğu da açıkça anlaşılır. Bugün Türkiye`de böyle bir merkezi otoritenin devlete ve tarım bakanlığına bağlı olarak faaliyette olmayışının sonucunda balıkçılıkla ilgili bilgi akışının, stok kontrollerinin ve kayıtların tutulamaması bizlere düzenlemelerin hangi noktadan başlayacağı konusunda açık bir fikir vermektedir. yusuf.guner@sufak.ege.edu.tr
  Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 28-08-2006, 11:16   #2
aganta borina borinata
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

adana'da da 1980 li yıllarda israil çuprası diye adlandırılan tilapia cinsi bi balığın yetiştirme araştırmalarına başlanmış...ama bi arpa boyu yol alınamadı...aksine doğal ortama karışan bu balıklar sazanla aynı alanda çoğalarak (hatta sazanla çiftleştiği kanısındayım) sazan neslini bence tehlikeye sokuyorlar...allahtan seyhan baraj gölüne henüz sıçramamış ( nasıl olmuşsa) sadece seyhan nehrinde var...bu balık hakkındaki bilimsel bilgileride toplayarak tatlı su balıklarına ekleyeceğim...

rastgelsin...

Bu mesaj en son " 29-08-2006 " tarihinde saat 06:44 itibariyle aganta borina borinata tarafından düzenlenmiştir....
  Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım


Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
geri geldim ozimete TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 8 17-06-2007 16:43
Sezon Açılışı (Sübyeler geri döndü) 24.09.2006 Taygun KOCABIYIK FOTOĞRAFLARIMIZ 14 27-09-2006 18:40
Hazerfen Ahmet Çelebi Geri Döndü... uzman TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 0 31-01-2006 03:34


Saat 05:14.