Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > BALIK AVI > DENİZ AVI (TEKNEDEN)

DENİZ AVI (TEKNEDEN) Tekneyle yapılan tüm avlanma yöntemleri ile ilgili bölüm.




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 16-01-2007, 23:08   #1
Çağatay
Miço
 
Çağatay kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 15.09.06
Şehir: İzmir
Yaş: 53
Mesaj Sayısı: 139
Cool Uskumru-Kolyoz avı kişisel tecrübelerim.

Ben bu uskumru-kolyoz ikilisini çok seviyorum arkadaşlar.Bu arada forumda da bahsedildi, başka bir başlık altında bazı arkadaşlar av yöntemlerini sorunca kişisel tecrübelerimi paylaşayım istedim. Haşa çok iddialı değilim, öncelikle bunu belirteyim. Bu balıklarla ilk tecrübem, yaklaşık 7-8 yıl önce o zamanlar tekneyle sürekli gittiğimiz pelikan bankı (İzmir körfez çıkışında bir fener) mevkiinde oldu. Sonra belli aralıklarla içli dışlı oldum. Ama hiçbir zaman bu hayvanların avına olan ilgimi kaybetmedim. Bu nedenle mevsim-sezon demez hala takım çantamda mutlaka çapari bulundururum. Bu nedenle izniniz olursa bir kaç lakırdı yapayım. Ama aşağıda söylediklerim yukarıda dediğim gibi benim kişisel tecrübelerimdir, herhangi bir garantisi ya da bağlayıcılığı yoktur, av işi, bildiğiniz gibi nasip işidir.


Bu balıkların tatları elbette; levrek, çipura ile karşılaştırılamazsa da avları bir hayli zevklidir. Mücadeleci balıklardır.

ZOKA İLE USKUMRU-KOLYOZ AVI :

Öncelikle ilk belirtmek istediğim zoka ile avcılıkta tercihe göre zoka ve fırdöndü dışında ilave bir aparata (kurşun vs..) ihtiyacınız yoktur.

Zokalar çeşitli boy ve şekillerde olsa da, güvenilir av marketlerden uskumru zokası istediğiniz zaman size uygun olanını verirler. Genelde kullanılan zokayı söyleyeyim. İğne bölümü beyaz renk olacak. (Muhtelif çipura zokalarındaki gibi siyah değil). Hatta bu beyaz renk metal, dış görünüş itibari ile galvanizli gibi görünür. İğne ağız açıklığı (U kıvrımı) bizim klasik çipura zokaları ya da standart 496 serisi kadar geniş değildir. Biraz daha dardır. Büyüklük olarak normal uzun palalı bir iğne ile karşılaştırılırsa aşağı yukarı 2 ölçü iğne ebatındadır. Bölgedeki balık biraz daha küçükse ya da büyükse bir boy küçüğü ya da duruma göre büyüğü (1-3 arası) tercih edilebilir. Zoka tipi pirçol dediğimiz türdendir. Kendinden kurşunu iri ve uzun değil küçüktür. (Farklı tip de zokaların da kullanıldığını gördüm) Şimdi zokalı takım nasıl hazırlanır. Öncelikle her atımda tek bir balığı çekeceğiniz göz önüne alındığında ve çekeceğiniz uskumru ya da kolyozun çok olsa en fazla 400-500 gr. olacağı varsayıldığından takım bu ağırlıkta balığın çekerine uygun minimum incelikte olmalıdır. Yalnız bu arada balığın oldukça mücadeleci olduğu da göz önüne alınmalıdır. Tavsiyem bu iş için kaliteli sağlam 0,25 civarı bir beden misinası kullanmanız yeterli olacaktır. Daha avcı olsun diyenler riski göze alarak 0,20 de deneyebilirler. Şimdi beden misinasını zokaya bağlayacağız. (Bu iş için zokanın ağzına dikkatlice sıkıştırmak koşulu ile klasik fırdöndü düğümünü kullanabilirsiniz) Bundan sonra benim tercihim, bu ağırlıkta balığı çeker, zokanın vaktinden önce dibe inmesine sebebiyet vermeyecek hafiflikte, balığı ürkütmeyecek küçük bir fırdöndü kullanmak.(Zira öyle çekiyor öyle dönüyor ki yakalandığı zaman olta misinasının karışma ihtimali doğuyor) Ancak zoka ile fırdöndü arasında klasik takımlardan farklı olarak en az 2-2,5 kulaç mesafe vermelisiniz. Bu arada hiç fırdöndü kullanmayan arkadaşlara da rast geldim söylemeyelim.Fırdöndüden sonrası (ana olta ipi) aynı boy misina da olabilir, bir boy kalını da. (0,25-0,30 gibi)

Zokaya yem olarak, taze hamsi ya da bulabilirseniz küçük sardalye takıyoruz. Burada da 2 yöntem mevcut. Birincisi, yemi lokma şeklinde;

(balığı bütün olarak boyundan diklemesine eşit parçalara [parçalar ne çok küçük ne çok büyük olacak, takribi 2,5-3 cm arası yeterli] bölüp kesiyoruz (kafayı kullanmayın mazmoz yapın ama kuyruk kısmında kuyruğu da kesip atmayın son lokmayı kuyruklu kullanın bu arada) ve kesilen lokmaları, dikiş metodu ile önce iğneyi bir tarafından saplayıp çıkarıp, döndürüp diğer tarafından da iğne keskin ucu hafif çıkacak şekilde takıyoruz.

İkincisi ise kafayı ve kuyruğu kesip atıp, ortadan ikili fileto çıkarıp, bu filetoları uygun ebatta kesip, parlak tarafları dışa gelecek şekilde yine dikiş diyeceğim yöntemle (2-3 kez batıralım) zokaya takıyoruz.

Yemi taktıktan sonra, balığın av verdiği derinliği ilk bir kaç tecrübeyle ölçmek koşulu ile çok değil 10-15 kulaç kadar açıyoruz ve yemli zokamızı kolumuzun yettiği güçle ileri fırlatıyoruz. Şimdi zoka kendi kurşunu ile salına salına yavaşça dibe inmeye başlayacak, bu arada balılar iştahlı ise daha ilk üç dört kulaçta yeme saldırır, olmuyorsa sabırlı olun ve bekleyin. Bırakın zokanız yavaş yavaş insin. İndiği son noktada yine bir süre bekleyin, olmuyorsa misinayı hafif yukarı kasıp bırakmalarla alttaki zokayı hareketlendirin ve balığı kıskandırın. Bir süre daha bekleyin, olmuyorsa takımı toplayıp, yine atın. Gerekirse yemi bir süre sonra yenileyin. Yakalandığı an usulce tekneye alın, çok aceleci davranmayın.

ÇAPARİ İLE AV

Aslında bu yöntem, ideal olarak İstanbul boğazı gibi akıntılı sularda tekneyi sabitlemeyip, gezintiye bırakarak uygulansa da sabit teknelerde de uygulanmaması için hiçbir neden yok. Zira ben bugüne kadar yakaladığım uskumru-kolyozları genelde demirli tekne ile yakaladım. Ve hep bu işi İzmir sularında yaptım, zira daha boğazda olta atmışlığım yoktur.

Nasıl çapari, hangi çapari:

Bu konuda maalesef, yanlış yönlendirme korkusu ile arkadaşlara kesin bir tavsiyede bulunamayacağım. Sadece kendi gözlemlerimi aktaracağım. Ama öncelikle şunu söyleyeyim, takım çantamdan hiçbir zaman çapari eksik etmeyen biri olarak (kıyıdan gittiğim zamanlar hariç) bugüne kadar piyasada bol bulunan hazır markalı yapay tüylü, pakette görünüş olarak çok istek uyandırıcı ama sentetik olduğu her halinden belli çapari kullanmadım, tercih etmedim. Hep doğal tüylüleri tercih ettim.Bilemiyorum, belki de aksi geçerlidir. Aldığım ilk çapari, yıllar önce onca balık marketi gezip burun kıvırdıktan sonra, şimdi nerede olduğunu bilemediğim İzmir- Konak'taki yaşlı bir ustanın sattığı çapari idi. (Bilenler bilir, Mustafa Fahri amcadan bahsetmiyorum (keza ondan da epeydir haber yok, son olarak hasta olduğunu duymuştum), benim bahsettiğim ihtiyar amca, Konak'ta o zaman da şimdi de özel otopark olarak kullanılan, şimdiki İz-Su binasının arkasındaki arsada köşede küçük kulübesi olan ve olta malzemeleri satan bir amca idi. Çapari 10 iğneli doğal siyah tüylü (ama yekpare siyah değil, kırçıl tabir edeceğim siyah-beyaz karışım), kırmızı ibrişimli bir takımdı. İğne boyu yaklaşık 3 ölçü civarında ve köstek araları, uzun olmayan bir takımdı. Bu takımla yıllar önce pelikan bankı mevkiinde tek çekimde 8 balık rekoru (kendimce) kırmışlığım vardır. O zamanlar bu takımdan bol miktarda alıp uzun süre kullandım. Sonraki tercihlerim ise hep benzerlerini aramakla geçti, ama buldum da. Ancak duruma göre bu süre zarfında uskumru avında benim çapari yeterince iş yapmazken saf beyaz tüylü takımların iş yaptığını da tanık oldum. Keza simlilerin de. Balık bu, ne yapacağı belli olmuyor, havanın, suyun, ışığın durumuna göre huy değiştirebiliyor. Çapari takımı diğer malzemelere göre çok da pahalı değildir, hatta ucuz da sayılabilir. Bu nedenle tavsiyem farklı renk kombinasyonlarında en az 3 takımı çantanızda bulundurunuz. Bir de çapari takımına ne kadar iyi bakarsanız bakın çabuk yıpranır. Tüyler bir süre sonra tuzlu suyun verdiği etkiyle keçeleşir, iş göremez hale gelir. Bu safhada takımı mutlaka yenileyin.

Çapariye hangi Kurşun:

Aslında mümkün olan en ağır kurşun. Ben hiç 150.gr. dan aşağısını kullanmadım. Hatta, zaman zaman kolumun gücü dahilinde 300. grama kadar çıktığım oldu. Bunun en basit nedeni şu; eğer av bölgenizdeki balıklar iriyse ve şansınız da varsa bir kerede 4 ya da 5 den fazla balık takımınıza takılırsa, takımı öyle bir döndürür ve karıştırırlar ki, bazen takım mahvolur ve atmak zorunda kalırsınız. Kurşunun ağırlığı, bedeni aşağı çekerek, bu karışmayı önlemeye yarar. Ama çok ağır kurşun da sizi vaktinden önce yorabilir. Tercih size kalmış.


Nasıl Uygulanacak :
Aslında ideali balığın olduğu bölgede gezer tekne ile uygulanan yöntem. Ama dediğim gibi bu yöntemi hiç uygulama şansım olmadı, yine de buna rağmen demirli tekne ile eğer balık bolsa başarılı avlar gerçekleştirdim diyebilirim. Balık bolsa diyorum, çünkü balık yeterli bollukta ya da iştah da değilse çapari avından yeterli verimi alamazsınız. Hemen yöntem değiştirip zokaya geçiniz. Zira bu iş biraz da sabır ve deneme yanılma yöntemi. Bir de eskiler bazen, eğer yeterli verimi alamıyorsanız çapari takımının bir ya da iki iğnesine kokusuyla balığı cezbetsin diye yem takın derler. Denemedim değil, denedim, ama kesin yargıya varacak sonuç alamadığım için bu konuyu sadece sizin merakınıza bırakıyorum.

Peki ne yapıyoruz?
Çapari tekneden atılıp beklenecek bir yöntem değil. Yorucu ve sabır isteyen bir yöntem. Bu nedenle ben hep sportif bulmuşumdur. Zira bu yöntemle sıkı geçirdiğiniz günün ertesi günü eğer hamlık varsa sanki şnav çekmiş gibi kollarınızda tatlı bir yorgunluk duyabilirsiniz. Önce hedef balığımız uskumru-kolyoz, çok da dibe inmediği (yüzey/orta su balığı olduğu) için, deneyerek, balığın en verimli olduğu derinliği buluyoruz. Başlangıçta çapari takımını, teknemizin bulunduğu mevkiinin derinliğine göre değişse de ilk önce 12-15 metre civarına hızla tartmadan indiriyoruz. Dikkat edin bazen inerken bir anda kurşunun ağırlığı kaybolur, işte bu anda en az bir balık takılmıştır, bu durumda biraz riski göze alarak, hemen misina ipini frenleyip, hafif salınmalarla aşağı yukarı takıma hareket veriyoruz ki meraklı başka misafirler varsa onları da toplayalım (ama bu işi süre olarak çok abartmayalım, her zaman yakalanan bir balık, kaçan 10 balıktan daha iyidir). Bu safhada başka misafirler de gelmişse elbette usul usul takımı yukarı çekiyoruz. İnerken bir hareket olmadı diyelim, indiğimiz derinlikte yine bir süre balığı kıskandırmak için takımı aşağı yukarı hareketlendiriyoruz. Olmadı normal hızda yukarı çekmeye başlıyoruz, birkaç kez bunu yaptıktan sonra hala bir sonuç yoksa, bu kez yukarı çekerken belli mesafelerde durup, takımı aşağı yukarı tartıyoruz. Yine de sonuç alamadıysak, bu kez teknemizin bulunduğu derinliğe göre takımı göreceli olarak daha dibe indirerek yukarıdaki işlemleri tekrarlıyoruz. Keza bazen söz konusu balıkların, hava ve suyun durumuna göre beklediğimizden daha derinde av verdiğine tanık oldum. Aslında tavsiye edilmese bile takımı, 30 metre derinliğe indirip çektiğim anlar bile oldu. Bu iş aslında biraz sabır, biraz macera işi.

Balıkları yakaladık, nasıl tekneye alacağız?
Her şeyden önce sabırlı ve soğukkanlı olacağız. Zira çapari takımı çok iğneli olduğu için, telaş anında boştaki 3-5 iğnenin sizin etinize batması, sağınıza solunuza takılıp, takımın karışması içten bile değil. Unutmayın hiçbir balık bizden değerli değil. Zira uskumru-kolyoz çapari iğnesine kaçan küçük balık zannederek öyle bir atlar ki %99 iğneyi tam yutmuş olur ve kaçamaz. Meğer ki mücadele sırasında ağzı yırtılmasın ki kolay kolay da bu da olmaz ve kurtulamaz. Kurtulan da bırakın kurtulsun, bu işin sportif tarafı, yeter ki siz yaralanmayın. Balıklar yakalandığı an öncelikle oltayı ne yavaş ne çok hızlı yukarı çekeceğiz. Çekerken balığın direnci hat safhadadır. Öncelikle, yakalandıktan sonra ilk mesafelerde genelde hızla yukarı yüzerek size kurşun koptu-düştü havası verir, aldanmayın eşdeğer hızda oltanın boşluğunu alın, mesafe kısaldıkça, bu kez sağa sola kuvvetli hamleler yapmaya başlar, boşluk vermeden, ve onun rahat hamle yapmasına izin vermeden ama çok sert harekette de (tasmalama gibi) bulunmadan bu aşamada takımı seri olarak toplayın. Eğer balık yukarı iğnede ise telaşsız, balığı tutun, usulce ağzından iğneyi çıkarın ve kovaya atın, bu aşamada aşağıdaki iğnede başka balık varsa ona değil, dikkatinizi çıkardığınız balığa yoğunlaştırın, ilk balıkla işiniz bittikten sonra sıradaki balığa gelin. Alttakiler kaçar endişesi ile hayda hop, bütün takımı bir anda tekneye çekmeye çalışmayın, işte o an takıma evlada diyebileceğiniz gibi, iğne batmayan yeriniz de muhtemelen kalmayacaktır. Bana göre bırakın o aşamada kaçabilen kurtulsun, hırs yapmayın, zira kurtulma olasılıkları zaten çok düşüktür. Bu işi yaparken, olta misinasını sağdığınız ters yönde, çapari bedenini sağmaya çalışın (eğer ters gelmeyecekse) bu takımın dolaşma riskini azaltır. Usul usul, çapari bedenini karıştırmadan uygun şekilde geri sağarken, sırası gelen balıkları çıkarın. Eğer bir defada çok sayıda balık varsa ne yaparsanız yapın, zaman zaman işler sarpa sarar. Zira son avımda sarpa sardı. Ben buna henüz bir çare bulamadım, ama bu da işin heyecanlı tarafı, açıkçası benim çok hoşuma gidiyor. Bir de teknede yeterli yer varsa aynı yöntemi kullananlar olarak birbirinizden yeterince uzak durmaya çalışın.

Benim naçizane tecrübelerim, bunlar, sadece sizlerle paylaşmak istedim. Elbette, bu işin daha deneyimlileri vardır. Onlardan da sorunuz. Zira ben hala sormaya devam ediyorum.

Rasgelsin. Umarım bereketli avlarınız olur.
__________________
Çağatay Yılmaz. İzmir.1970

Bu mesaj en son " 16-01-2007 " tarihinde saat 23:23 itibariyle Çağatay tarafından düzenlenmiştir....
Çağatay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 17-01-2007, 07:19   #2
Lethe
Kaptan
 
Lethe kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 06.10.06
Şehir: İzmir-KSK
Yaş: 42
Mesaj Sayısı: 355
Varsayılan

tecrübelerini paylaştığın için teşekkürler çağatay abi.ben de uskumru&kolyos&istavrit(sarıkanat) için ortak kullandığım takımdan bahsedeyim.ilk olarak tekne ile avlanırken kullanıyorum.bu balıkların genelde aynı suda beraber dolandıklarına şahit oldum.ben , 0.30 luk misina,fırdöndü ve fırdöndüden sonra 0,20 lik yaklaşık 2 m. uzunluğunda kaliteli misina ve en sona da çapraz olmayan beyaz parlak iğne ile avlanıyorum.duruma göre küçük bir kıstırma kurşun da eklenebilir fırdöndüden önce.yem olarak da fileto sardalya ya da hamsi kullanıyorum.sabah suyunda sarıkanat yüzeye iyice yakın oluyor,tekneden altta görünüyo resmen oltanın etrafında dolandıkları.eğer misina yeteri kadar ince ve renk bakımından uygun değilse, tutabilmek hayal.bir de, olta suyun içinde akıntıyla ve teknenin küçük yer değiştirmeleri ile hareket ettiğinden balık için daha cezbedici oluyor.tabi dezavantajı da var,o da diğer oltalarla karışabilmesi.bunun dışında gayet iyi verim aldım
__________________
Ulaş Çekiç
İzmir-1981

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
..-.-...-... -.-..-.-..-.-.
Lethe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 08:35   #3
katiti
Kaptan
 
katiti kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 10.11.05
Şehir: İzmir
Yaş: 46
Mesaj Sayısı: 2.176
Varsayılan

Çok teşekkürler, gayet detaylı ve eğitici bir yazı olmuş, elinize sağlık...
__________________
Mert Topoyan
İzmir - 1978

Navigare necesse est...

2 metre de derindir, 20 metre de derindir...
katiti Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 08:47   #4
aganta borina borinata
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

paylaşım için teşekkürler ellerinize sağlık...

rastgelsin...
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 09:04   #5
Uzm.Dr.Rastgele
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan Ellerine sağlık..

Ben şahsen ağır bir dille , akademik tarzda yazılmış yazılardaki bilgilerden daha çok;üyelerimizin bire bir deneyerek/yaşayarak edinmiş olduğu tecrübelere ait bilgileri içeren yazıları daha çok beğeniyorum.Bu yüzden senin yazmış olduğun yazıyı büyük bir dikkat ile okudum.ve yeni bir şeyler öğrenerek aynı zamanda da bildiğim bigileri tazelemiş oldum.Paylaşımın teşekkür ediyor ve ve ellerine sağlık diyorum...
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 09:25   #6
levrek
Kurucu Üye
 
levrek kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 29.10.05
Şehir: izmir-ksk.
Yaş: 57
Mesaj Sayısı: 1.878
Varsayılan

Teşekkürler Çağatay,eh artık herkes bu anlatıma göre kolyoz-uskumru tutabilecek demektir...
__________________


Erol ERDOĞAN 1966

Hepimiz birer gölgeyiz aslında…
Nerede yaşarız, neye benzeriz bir fikrimiz yok, neyiz ne değiliz bir bilgimiz yok. Birbirimiz hakkında bildiğimiz tek şey Nick lerimiz…
Sanal alemin sisleri arasında beliriyor sonra kayboluyoruz. Gerçek olan tek şey; paylaşımlarımız, burada bizi var eden de bir tek bu…(alıntıdır)
levrek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 09:29   #7
Taygun KOCABIYIK
ADMİN
 
Taygun KOCABIYIK kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 28.08.05
Şehir: İzmir
Yaş: 35
Mesaj Sayısı: 5.838
Varsayılan

Çağtay abi harika bir yazı olmuş teşekkürler.
__________________
Taygun KOCABIYIK
13/07/1988
İZMİR

Her türlü sorun, soru ve iletişim için
-www.facebook.com/taygun.kocabiyik
Taygun KOCABIYIK Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 10:04   #8
ramazanuçar
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

paylaşım için teşekkürler gayet anlaşılır ve güzel bir paylaşım olmuş.yeni şeyler öğrenmek insanı heyecanlandırıyor.tecrübelerinizi bizlere aktarmaya devam ediniz lütfen.
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 13:53   #9
lidaki
Miço
 
lidaki kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 20.12.06
Mesaj Sayısı: 113
Varsayılan eline sağlık....

Sağolasın Çağatay kardeşim, valla benim için çok değerli bilgiler vermişsin. Olta atan ellerin dert görmesin
__________________

BÜTÜN RENKLER AYNI HIZLA KİRLENİYORDU,
BİRİNCİLİĞİ BEYAZA VERDİLER.


Erdal KESKİN
İZMİR & 1970
lidaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-01-2007, 14:24   #10
varior
Kaptan
 
varior kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 11.12.06
Şehir: Adana
Mesaj Sayısı: 474
Varsayılan

teşekkürler Çağatay abi, bir solukta okudum çok güzel bir yazı hazırlamışsınız.. elinize sağlık..
__________________
Savaş ÖZCAN
1974 - ADANA
İNSAN DİLİNİN ALTINDA GİZLİDİR..
varior Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Aman Yarabbim! Uskumru,Uskumru, Lipari bunlar.:):):) orhan Kucukbicmen Çapari 33 27-04-2010 10:39
Bu balıklar GDO'suz.Çupra,Mercan,Uskumru,Palamut,Kolyoz,Kopes BARBAROS.T DENİZ AVI (TEKNEDEN) 13 16-11-2009 17:23
uskumru/kolyoz farkı mufi Deniz Balıkları 9 24-10-2007 18:42
Kişisel Mükemmellik 1 Alparsbeğ TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 8 09-08-2007 19:27
Kişisel Mükemmellik 2 Alparsbeğ TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 1 09-08-2007 12:30


Saat 14:39.