Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > BALIK TÜRLERİ > Tatlı Su Balıkları

Tatlı Su Balıkları Türkiyede yaşayan tatlı su balıkları hakkında bilgilerin toplandığı bölüm.




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 14-09-2006, 15:23   #1
erhan
Tayfa
 
erhan kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 16.08.06
Şehir: izmir
Yaş: 54
Mesaj Sayısı: 202
Varsayılan Tehlikeli Türler

Arkadaşlar içsulrımızdaki tehlikeli türler ile ilgili aşağıdaki yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Saygılar

İç sularımızdaki tehlikeli türler

İç Suların Küçük Sinsi Güzelleri

Hazırlayan: Kadir ÜSTÜNDAĞ (Biyolog)

Ülkemizde uzunca bir süredir sinsi bir şekilde yayılarak iç su balıklarımızı tehdit eden en zararlı üç balık çeşidi var ki, bunların zararları saymakla bitmiyor. Cafcaflı renklere ve yapıya sahip havuz balıkları, daha az renkli güneş balıkları ve kendi hâlinde mütevazı görünen tilapya balıkları...

Güzel görünümlerinden etkilenen insanlar, bunların zararlarından habersiz resimlerini pullar üzerine bile basmışlardır. Sebep olduğu zararlar önce balıkçılığa gönül vermiş ve bu işten ekmek yiyen insanların dikkatini çekmiştir. Rezervuardaki balık kompozisyonlarının değişmesi, stoklardaki olumsuz değişiklikler ve bunlara bağlı şikayetlerin artması sonucu bu balıkların kontrolüne ve yayılmasının önlenmesine yönelik tedbirler gündeme gelebilmiştir.

HAVUZ BALIKLARI
Akvaryumcuların gözdesi, üretimi ve taşıması kolay, melez oluşturabilen her türlü kötü ortamlara uyum sağlayabilen ve yerli sazana çok benzeyen bir balıktır.

Ülkemiz yerli balıklarından olmadığı, Meriç ve Tunca Nehri taşkınlarıyla yurdumuza girdiği sanılmakta, hatta bu nedenle Bulgar Sazanı ismi de kullanılmaktadır. Aslen Asya kökenli olup, iki türü ile ünlüdür: Sazan balığına en çok benzeyen Carassius carassius (Crusian carp, havuz balığı), daha çok akvaryumcuların yetiştirdiği renkli formları içeren Carassius auratus ( Prusian carp, kırmızı havuz balığı) türleridir. Her iki tür de 17. yüzyıldan sonra sazan balığını takiben Avrupa’ya yayılmıştır. Oksijeni az durgun sularda, kum ocaklarının oluşturduğu su birikintilerinde ve havuzlarda yaşayabilirler. Bu balıklar sazanla birleşebilir (eşleme) ve sonuçta hibrit (melez) yavrular meydana gelir. Hem kendileri ve hem bunların melezleri diğer balıklara bir çok yönden zararlar verir. Sazan kendi arasında üreyemediği için ortam bu balıklarla dolar ve sazan nesli yok olma derecesinde azalır.

Havuz Balığı (Carassius carassius , Crusian carp,)

Sazan balığına en çok benzeyen tür olarak karşımıza çıkar. Beslenme şekli sazanla aynıdır. Vücut yapısı ve rengi sazana çok benzer, ancak sırt yüzgeci kuyruk yüzgecine doğru uzamıştır. Plankton ve küçük omurgasızlarla beslenir. Üreme biçimi ve yumurta bırakma alanları da sazanla aynıdır. Boyları 40 cm, ağırlıkları 1 kg olabilir.

Carassius carassius ile diğer sazangil türlerinden, pullu sazan (Cyprinus carpio), kızılgöz (Rutilus rutilus), tatlısu kefali (Leucicus cephalus), kızılkanat (Scardinius erythrophthalmus), kadife (Tinca tinca), çapak (Abramis brama) ve eğrez (Vimba vimba) arasında çaprazlama (eşleme, dölleme) çalışmaları yapılmıştır. Carassius carassius ve söz konusu sazan türleri ile 21’den fazla çaprazlama teşebbüsünde bulunulmuş, ancak en tatmin edici sonuçlar C.carpio ile C. carassius hibritlerinin (melez) eşlemelerinden elde edilmiştir. Diğer sazan türleri ile yapılan çaprazlamalarda ölüm oranı çok yüksek olmuştur. Erkek aynalı sazanlardan meydana gelen hibritler daha çok büyürler ve daha çok yiyecek tüketirler. Sazan türleri ile C. carassius çaprazlamasından elde edilen 1. nesil hibritlerin % 87’si erkek olmuştur. Özellikle erkek hibritler kısırdır. Bazı dişilerde gonadlar (üreme organları) gelişir, ancak oldukça zayıftır. Hibritler hastalıklara ve elverişsiz ortam koşullarına karşı sazanlardan daha dayanıklıdır. Sazan sıskalığı hastalığına (drobsy) karşı hibritlerin, sazanlardan daha dayanıklı olduğu tespit edilmiştir.

Kırmızı Havuz Balığı ( Carassius auratus, Prusian carp, Goldfish)

Kırmızı havuz balığı daha çok akvaryumcuların tercih ettiği egzotik (yabancı) bir türdür. Kendi aralarında yapılan melezleme çalışmalarında renkleri kırmızı ve turuncu-sarı ağırlıktadır. Zeytin yeşili, bazen lâcivert ve siyah beyaz puanlı olabilir. Yüzgeçleri püsküllü olan formları bile vardır.

Ömürleri 9-10 yıl olan bu balıklar 2-3 yılda cinsel olgunluğa erişir ve 1000 kadar yumurta bırakabilir. Yumurtalar 5-6 günde açılır. Kendi aralarındaki üreme sonucu normal bireyler meydana gelir, ancak sazan balığı ile yüksek oranda melez oluşturur ve meydana gelen melez yavruların bir kısmı kısırdır. En yaygın hibritler sazanla birleşmesinden elde edilenlerdir. Carassius auratus auratus ile diğer sazan türleri arasında çaprazlama çalışmaları yapılmış, havuz balığında olduğu gibi bunda da, meydana gelen melezlerde ölüm oranı çok yüksek olmuştur.
Balık lârvaları plankton ile beslenmeye başlar ve büyüdükçe diğer sazan türlerinin besinlerini de oluşturan balık yumurtaları, lârvalar, kabuklu ve omurgasızlarla beslenirler.
Yerli türlerin, yaşama ortamlarını ele geçirme özelliği yüksektir. Doğal türlerin yavrularını yiyebilir, onlar üzerinde büyük bir baskı kurar ve huzursuz eder. “Bulaştığı” suların fiziksel koşullarını değiştirerek buradaki bitki toplulukları arasındaki dengeyi bozabilirler. Biyolojik dengesi bozulmuş ortamlarda yaşayabilme kabiliyeti ve çeşitli kötü çevresel ortamlara (özellikle düşük sıcaklık ve düşük oksijen) dayanma gücü yüksektir.
Bakteriyel ülser hastalığına sebebiyet veren Aeromonas salmonicida bakterisini taşıyarak sazan türlerine zarar verebilirler.Havuz balıkları güzel görünümü, üretim kolaylığı, zor koşullara dayanıklılığı ve melezleme çalışmalarına uygun olması sebebiyle akvaryumvcuların gözdesi olmuştur. Birçok ülkede pullara basılmıştır.


TİLAPYA AZMANI (Tilapia sp)

Ülkemiz sularında az bulunmakla birlikte kontrolsüz ve bilinçsizce insan eliyle yayılmaya başlamıştır. Boyu 25-30 cm olabilir, 19-20 cm boya geldiğinde eşeysel olgunluğa erişir. Taş, kaya vb. ortamlara Eylül-Mart ayları arasında yumurtlar. Yuva yapmaz, ancak yumurta ve yavrularına bekçilik yapar. Su sıcaklığına ve tuzluluğa dayanıklıdır.Yavruyken küçük omurgasız hayvanlar, kabuklu ve larvalarla beslenirken büyüdükçe daha büyük canlılarla beslenir. Sucul ortam fakirleştiğinde ve denge bozulduğunda değişikliklerden etkilenmez, balıklarla ve başka hayvanlarla beslenmesini sürdürür.
Bulundukları ortamda sayıca artarak doğal türler üzerinde baskı kurar, hatta onların yavrularını bile yer. Bulaştığı suların fiziksel koşullarını değiştirebilir ve buradaki bitki toplulukları arasındaki dengeyi az da olsa bozabilir. Biyolojik dengesi bozulmuş ortamlarda yaşayabilme kabiliyeti ve çeşitli kötü çevresel ortamlara dayanma gücü yüksektir. Çok sayıda türü vardır. Diğer cinsleri ve kendi türü ile hibrit (melez) oluşturma ihtimali yüksektir.


GÜNEŞ BALIĞI (Lepomis gibbosus, Sunfish, Pumpkinseed Kabak Çekirdeği)

Boyları ortalama 10-15 cm olup, en fazla 22 cm’ye kadar büyüyebilirler. Ağırlıkları ise en fazla 300 g olabilir. Sırt yüzgeçleri ikiye ayrılmıştır. Solungaç kapaklarının arkasında kırmızı bir benek vardır. Mayıs- Temmuz aylarında sığ suların kumlu çukurlarına 500-5000 kadar yumurta bırakırlar ve 3-5 gün içinde açılan yumurtaları erkekler bir süre bekçilik edip korurlar. Eşeysel olgunluğa 2-3 yılda erişirler ve ortalama 9 yıl kadar ömürleri vardır. Küçük omurgasızlar, küçük kabuklular, yumurta ve larvalarla beslenirler. Erginleri küçük balıkları da yer. Sayıları arttığında yerli balıklar üzerinde büyük tehdit oluştururlar.

Aslen Amerikan kökenli olmasına karşın Avrupa sularına aşılanmış, Meriç ve Tunca Nehri ile Ülkemiz sularına girmiştir. Ekonomik önemleri olmamakla birlikte, sırf renkli görünümleri için sulara bulaştırılan en tehlikeli balıklardandır.

YAYILMA YOLLARI


Ülkemiz iç suları için yabancı ve tehlikeli olan bu balıkların en önemli yayılma şekilleri ve nedenleri şöyle özetlenebilir:

1. Nehir taşkınları (özellikle Meriç ve Tuna Nehri), gölet ve barajlardan su tahliyeleri,
2. Akvaryum balığı satıcılarının, bu balıkların zararları hakkında bilgi sahibi olmamaları,
3. Amatör balık avcıları ve akvaryum balığı ile ilgilenen hobi sahiplerinin bu balıkları iç sularımıza yaymaları,
4. “Benim memleketimdeki, köyümdeki baraj veya gölette bu renkli balıklardan neden olmasın?” düşüncesine sahip vatandaşlarımız,
5. Satıcılarının, elde kalan balıkları başka sulara bırakmaları.
__________________
Erhan Çulhan
01.01.1970
erhan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 07-10-2006, 10:15   #2
Güven ÖZYELDAN
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

ewet erhan abi aslında farkında olmadan ewde besleyeceğiz diye aldığımız sonradan vazgeçtiğimiz canlıları onlara uygun olmayan ortamlara bırakıyoruz yaşama savaşı veren bu canlılar ister istemez ortama adapte olmaya tabiki ortamdaki canlılarda onlara adapte olmaya çalışıyor ve kırılmalar başlıyor ırklar arasında buda nesli etkiliyor tabiki... en son yaşanan ve tvlerdede sıkça gündeme gelen bir olayı hatırlatmak isterim sapanca gölündeki prina olayı düşüne biliyormusunuz o balığın oraya adapte olduğunu bu gerçi zor bir olasılıktı yaşam kosulları çok farklı bu balığın, olabileceğini var sayalım ve etçil bir türdü ordaki nesil bir kısabir süre içinde yok olabilir ve denge inanılmaz biçimde bozulabilir di bu en yakın örnek çoğu gölde raslanan israil sazanları sonradan ülkemize gelen bir tür..sulak alanlara bilinçsizce bırakılan levrekler-turnalar vs..kaş yapalım derken göz çıkarıyoruz kısacası...
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 08-10-2006, 20:35   #3
Uzm.Dr.Rastgele
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan Teşekkürler...

Erhan kardeşim,yazını yeni farkettim ve bugün okuma fırsatı buldum.Ellerine sağlık diyorum.Olayın bu boyutu olabileceğini benim gibi birçok kişide düşünemiyebilir.Ülkemize kontrollu veya kontrolsuz bir şekilde o kadar çok süs hayvanı diyebileceğimiz canlı getiriliyor ki.Bunları satın alanlar bir süre sonra bakamadıkları yada bıktıkları zaman '' akıllarınca en uygun'' buldukları bir yol zannettikleri için doğaya salıveriyorlar.Halbuki her hayvanın rahatça yaşayıp soyunu idame edebileceği kendine göre bir ortamı olacağını düşünemiyorlar.
Bizim tatlı sularımızda kiloluk yerli balıkların yok olduğunu ve yerlerini kırmızı yada pembe renklerde el kadar süs balıklarının aldığını düşünmek gerçekten çok korkunç bir şey olsa gerek.

Akvaryumcudan sırf merak ettikleri yada başkalarına özendikleri için Bukalemun veya iguana satın alıp;sonra da bıktıkdan sonra hayvanı piknik yerlerinden birine götürüp bırakan garip zekalı insanların olduğu memlekette daha neler olmaz ki?
Bir ara evlerde Muhabbet kuşu besleme modasının olduğu yıllarda,bunu fırsat bilen bazı açıkgözler taa uzak doğudan ''Doğal ortamlarından'' yakalanıp yurda getirilen ithal muhabbet kuşlarını yurda soktular.Bu muhabbet kuşları kafeslerde üretilip yaşatılan muhabbet kuşlarından daha cüce ve küçük formdaydılar.Fakat pet Shop diye adlandırılan dükkanlarda fiyatı çok ucuz olduğundan pek rağmet görmüşdü.Tabiki satın alacak bilinçsiz müşteriler için de fiyat olayı cazip gelmişdi.Bir süre sonra görüldü ki,dışarıdan gelen bu kuşlarla birlikte yerli üreticinin hiç tanımadığı hastalıklarda ülkeye sokulmuş oldu.Ben de zamanında yetiştirici camiası ile yakın temasım olduğu için biliyorum ki,kitle halinde yetiştiricilerin elindeki yüzlerce kuş öldü.

Ülkemiz sularına Piranha balığı salmak,yok doğaya bukalemun salmak...Bana göre zeka seviyesi az olan insanların yapabileceği davranış kalıpları olsa gerek..
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 10-10-2006, 08:21   #4
aganta borina borinata
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

sadece onlarda değil...bazı kurumlarında eko mücadele ya da deneme amaçlı bıraktığı hayvanlarda var...tialpia türleri, sivrisinekle mücadele için bıraktıkları...ya kuş bile var...adanada bunda 5 yıl önce rastlanmayan bi kuş çıktı...kumruya benzeyen ama rengi daha koyu aslında eğer bilirseniz üveyik denen bi kuş var neredeyse aynısı şimdi binlercesi var bu kuşların hatta kumru kalmadı valla...seyhan nehrinde arasıra japon balığı yakalıyorum hemde iri iri..

o sivri sinek için bıraktıkları balık (adını bilmiyorum valla nettende bakmadım)tamam sivrisinek larvalarını yiyor ama balık yumurtaları da yiyor!!!...uzmanlar diyorki 1 metre çapındaki su birikintisi 8 km. çapında ki bi alan için yeteri kadar sivrisinek üretir...eeee siz sulara balık bırakmakla kurtulamazsınız ki bundan.... !!!!

...........
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 03-02-2007, 18:47   #5
balıkcı67
Çımacı
 
balıkcı67 kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 22.01.07
Mesaj Sayısı: 57
Varsayılan

Bu bilgiler için Erhan kardeşime teşekkür ediyorum. Aynı kaynağın devamı...

YAYILMALARI NASIL ÖNLENEBİLİR ?

1- Bu balıkların yayılmasında bilinçsiz amatör balıkçılar en önemli paya sahiptir. Gerek ilgili devlet kurumları, gerekse sivil toplum kuruluşları çeşitli yayınlarıyla, insanların bilinçlendirilmesinde etkili olabilirler. Nitekim Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın iki yılda bir yayımladığı, DSİ, KORGEM, AMOBED Rastgele- Der gibi devlet kuruluşları ve derneklerin katılımlarıyla hazırlanan “Denizlerde ve İç Sularda Amatör (Sportif) Avcılığı Düzenleyen Sirküler” kitapçığı (12 Ağustos 2004 tarih ve 25551 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 36/2 numaralı sirküler) kapsamında bu balıkların zararları açıklanmıştır.

2-En önemli ikinci önlem ticarî akvaryum balıkçılarının bilinçlendirilmesi ve denetlenmesidir. Bu balıkları satın alan herkese bunların zararları kısaca açıklanmalı ve kesinlikle akvaryum dışında doğaya bırakılmamasının önemi hatırlatılmalıdır. Uygar toplumlarda amatör balıkçılık malzemesi satan marketler hem bilgi hem de avcılık sertifikası vermektedirler. Ülkemizde de bunların yapılması gerekmektedir.

3-Ticarî balıkçılık yapan kooperatif ve diğer kiracılar, kiralama aşamasında bu balıklar hakkında bilinçlendirilmelidir.

4-Koruma ve kontrol görevi yapan memur ve kuruluşlar (Jandarma, emniyet güçleri, korucu, bekçi, muhtar) bu balıklar konusunda da eğitilmelidir.

5-Bu balıkların yayılmasına mâni olmak amacıyla caydırıcı para ve hapis cezaları için acil kanunî düzenlemeler yapılmalıdır.

(Amatör balıkçılık konusunda söz sahibi olan ve FAO tarafından “en iyi balık avı yönetimi”gerçekleştirdiği ülkelerden biri olarak gösterilen Avustralya’da; bu balıkların etlerinin lezzetli bulunup sevilme ihtimaline karşı yenmeleri yasaklanmış, yakalandığında derhal su dışına çıkarılıp öldürülmesi ve gömülmesi tavsiye edilmiştir. Bu balıkların canlı yada ölüsünün yem olarak kullanılması bile yasaklanmıştır. Bunları taşıyan, besleyen, üreten, alıp satanlara Avustralya’da 150 000 Avustralya Doları para cezası uygulanmaktadır.)

6-Kaçak avcılık konusundaki ihbarlar için 24 saat açık Alo Bilgi hattı kurulmalıdır.
(Dünyada amatör balıkçılık konusunda söz sahibi birçok ülkede bu hatlar mevcut olup, 24 saat açık ücretsiz olarak hizmet vermektedir. Öreğin Avustralya’da 116 )

BU BALIKLAR REZERVUARLARDAN NASIL TEMİZLENİR

Bu balıkların iç sulardan temizlenmesi için, bunların düşmanı olan turna, yılan balığı, levrek gibi etçil, yırtıcı balıklarla balıklandırma yapılması ilk uygulanacak biyolojik mücadele biçimidir. Ancak bunu yaparken ortamda bulunan diğer selim balıklara büyük zararlar verme ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Eğer baş edilemeyecek duruma gelmişse rezervuardaki balıkları zehirleyerek (bu iş için kullanılan özel bir zehir olan Rotenon ) mücadele yapılmaktadır. Zehrin etkisi geçtikten sonra istenilen türlerle tekrar balıklandırma yapılabilir. Ancak bu zehirleme sonucu zararların en az düzeyde tutulabilmesi için küçük sulama göletleri ve barajlar, havuzlar ve izole ırmak, gölet ve göllerde titizlikle ve kontrollü uygulanması gerekir.

Bu balıkların yayılmasının önlenmesi için alınacak en iyi ve kalıcı yöntem eğitimdir. Herkes bu yazılanları birkaç kişiye anlatsa, çok şey değişir.


KAYNAK: Su Dünyası Mart 2005 Sayı 20 DSİ Vakfı Yayınıdır
__________________
Orhan Avcı 1973
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]Ereğli/Zonguldak
balıkcı67 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Denizlerimizdeki Yeni Türler... aganta borina borinata Deniz Balıkları 5 09-10-2007 18:08
Dikkat Edilecek Türler oguzkurt Deniz Balıkları 7 09-10-2007 17:58
Tehlikeli Baliklar aserkansatı Deniz Balıkları 11 19-02-2007 10:56
Denize Girerek Dikkat: Bazı Canlılar Sizin İçin Tehlikeli Olabilir! Güven ÖZYELDAN Dökümanlar ve Makaleler 3 13-10-2006 12:24
Tüm Türler İçin Geçerli Güven ÖZYELDAN TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 2 28-08-2006 12:08


Saat 18:24.