Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > Amatör Balık Avı Genel Bilgiler > Malzemeler ve Bakımları > Tekne Bakımı ve Donanımı

Tekne Bakımı ve Donanımı Motor tavsiyeleri, tekne ve motor bakımı hakkında...




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 04-05-2010, 01:22   #1
Bahadır Sarıca
Çımacı
 
Bahadır Sarıca kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 01.12.08
Şehir: İzmir
Yaş: 53
Mesaj Sayısı: 87
Varsayılan

Genel

Sevgili Amatörbalıkçı Dostlar,
Zaman zaman botlarla ilgili konular forumumuzda yer alsa da, konu bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi amacıyla bir başlık altında toplanmasında bence fayda var. Botumu alırken bu konuyu çok araştırmıştım. En ince ayrıntısına kadar değerlendirerek hata yapmamayı hedefledim. Faydalandığım kaynaklar oldu ama her konuyu detaylı anlatan derli toplu bilgilere maalesef ulaşamadım. Bu sıkıntıları çektiğimden, en azından bundan sonra almayı düşünen arkadaşlarımızın sıkıntı çekmemesi için, faydalı olacağını düşünerek bildiklerimi sizinle paylaşmayı hedefliyorum. Bu paylaşımın içerisinde derlemelerim ve kendi tecrübe bilgilerim olacaktır.Bu arada katılımlarımızla soru-cevap şeklinde konuyu genişletebiliriz. Kendi tecrübe ve bilgilerine dayanarak, arkadaşlarımızda konuya ilaveleriyle katkıda bulunurlarsa sevinirim.

Hepimizin sevdası balıkçılık. Bunu da çeşitli şekillerde yapmaya çalışıyoruz. Kimimiz kıyıdan, kimimiz deniz araçlarıyla. Deniz araçları deyince bir çok alt başlık açabiliriz; fiber tekneler, ahşap tekneler, kanolar, botlar, vs. Tekneler ve botlar diye sınıflandırdığımızda tabii ki ilk tercihimizin genellikle tekne olacağı aşikardır. Ama imkanlar ölçeğinde( maddi olanaklar, yazlık, saklama koşulları, muhafazası) kimimiz botları tercih etmekte. Bu birazda araba mı, motorsiklet mi gibi bir ikilem. Araba konfor ve güvense, bot da motorsiklet gibi özgürlük demek. Ama konumuz, bot mu fiber tekne mi sorusuna cevap aramak değil. Tekneler ve botlar kıyaslandığında; her konuda olduğu gibi, birbirlerine göre pozitif ve negatif yanları olacağı açıktır. Botların üstünlüklerini şöyle sıralamamız mümkündür;
 Hafiftir, kolay kurulumludur, kolay taşınabilir.
 Herhangi bir yere bağlı kalmazsınız. Seyyar avcılığa uygundur, istediğiniz bölgeye gidip av yapma imkanı kolaydır.
 Barınak, barınak ücreti, barınağın güvenliği gibi sorunlarla karşılaşmazsınız.
 Temizliği ve muhafazası kolaydır. Şişirilip, indirilme imkanı ile yer kaplamaz.
 Birkaç noktadan şişme özelliğine sahip olduğu için herhangi bir delinme durumunda, diğer kısımların şişik olması denizde güvenliğinizi arttırır.

Sakıncalarını ise konu içinde çözümleri ile değineceğimden sıralamıyorum.

İlk olarak genel kabulümüz, bot almaya karar verilmiş olduğudur. Bundan sonra aklımızda birçok soru belirecektir;
o Hangi botu tercih etmeliyim?(Boyu, tipi, markası vs.)
o Motor nasıl ve kaç beygir gücünde olmalı?Elektrikli mi, benzinli mi?
o Bunlar için ne kadar bir bütçe ayırmalıyım?
o Evrak(Yasal mevzuat) ve vergi konusu nasıldır?
o Teknik özelliklerine nasıl karar vereceğim?
o Denizden uzak noktalara açılabilir miyim?
o Botumun su üstünde kayma pozisyonuna geçmesi(planing) için nelere dikkat etmeliyim?Pitch/inç değeri nedir?
o Nasıl muhafaza edilmeli?Saklama koşulları nelerdir?
o Delinme durumunda tamiri nasıl olacaktır?
o Taşıma için nelere ihtiyaç duyulur?
o Bot ekipmanları nelerdir?
Bu gibi soruları uzatmak mümkün. Sırasıyla bildiklerimi açıklamaya çalışacağım.

Alıntılar: Rastgele.org ve internet ortamı

Bot çeşitleri;

Şişme botlar 3 ayrı tipte karşımıza çıkmaktadır;

a)"Full inflatable" (tamamen şişirilebilir) katlanabilir botlar:

"Zodiac"(Zodyak) ismi ile özdeşleşen botçulukta kaliteli bir modeldir. Zodyak bilindiği gibi bir Fransız bot markasıdır. Ama tabir (aynı rapaladaki gibi) dilimize bot tipi olarak yerleşmiştir. Zodiac, Remixon, Ryobi, Bombard, Quicksilver, Orca, Joker, Seamaster, Prostar, vs modelleri üreten markalardan ülkemizde bulunmaktadır. Markaları farklı olsa da hemen hemen tüm markalar Zodiac firmasınca patenti alınmış olan ve o yüzden "Zodiac malzemesi" olarak da bilinen Decitex-1100 maddesinden üretilmektedir.

Yeri gelmişken bu konuyu biraz açalım. Bot teknik özelliklerini incelediğinizde “1100 denye kalınlındadır” gibi bir ifadeyle karşılaşacaksınız. Bunun anlamı şudur;
Elyaf ve ipliğin fiziksel boyutlarının değişkenlik göstermesi ve kesin kes ölçülebilir olmaması nedeniyle iplik kalınlığının ya da numarasının belirlenebilmesi amacıyla bir birim türetilmesi gerekmiş, pratikte de bir elyafın, ipliğin ya da katlı ipliğin kütlesinin uzunluğa olan oranı kalınlık ölçüm birimi olarak kabul görmüştür. Artık uluslar arası bir iplik ölçme birimi haline gelmiş, özellikle “Birleşik Amerika” da kullanılan ölçme sistemidir. Sayısal olarak denye, 9000 metre ipliğin gram bazında ağırlığına eşittir. İpliğin denyesi ne kadar düşükse, iplik o kadar incedir yani hafiftir.
Kısaca birim uzunluğun ağırlığı da diyebiliriz. Aslında Tex ve Denye olarak iki ayrı katagoride adlandırılır.
Tex : İpliğin 1000 metresinin gram olarak ağırlığıdır.
Denye : İpliğin 9000 metresinin gram olarak ağırlığıdır.

Denye =gr/9000m

Botların iskeletini hava ile şişirilen tüpler oluşturmaktadır. Tüpler öne doğru keskin köşeli bir U yaparak birleşmekte ve botun burun kısmını ortaya çıkarmaktadır. Tüpler dışarıdan bakıldığında tek parça bir U gibi görünse de, botun modeline ve büyüklüğe bağlı olarak genellikle 2-5 hava odacığından oluşmaktadır. Bot teknik özelliklerini incelediğinizde örneğin “3+1 hava odalıdır” gibi bir ibare göreceksiniz. Bu şu demektir;
3 adet (ana tüp hava bölümü) + 1 adet (V omurga hava bölümü)

Aşağıdaki fotoğrafta bölümleri işaretlemeye çalıştım:


V omurga botunuzun kararlı bir hakimiyet ve yönlendirme sağlanabilmesi açısından önemlidir. Hatta bazı botlarda sert malzemeden yapılmış omurga seçeneği bulunmaktadır. Bu omurgalar şişirme sonrasında ya da öncesinde alttan takılabilmektedir. Bu nedenlerle bot seçimi yaparken, omurgalı modellerin seçilmesi özellikle yararlı olacaktır.

Arka tarafta ise, iki tüp arasında uzanan ve tüplere sapasağlam bir şekilde monte edilmiş olan, benzinli ya da akülü motorun bağlanabileceği, sert ve kalın ağaçtan yapılmış bir panel yer alır. Buna aynı zamanda aynalık veya ayna da denmektedir.

Aşağıdaki fotoğrafta aynayı işaretlemeye çalıştım:


Buradaki önemli husus da şudur;
Piyasada kısa ve uzun tipte aynalı modeller mevcuttur. Eğer bu seçimi neye göre yapacağınızı bilmezseniz;
1)Satıcının elinde olan modeli alırsınız
2)Alacağınız motora göre seçilmesi gerektiğinden, motor aldığınızda sorun yaşayabilirsiniz. Bu ne demek? Şöyle ki; eğer uzun şaft motor alacaksanız aynanızın uzun tip olması gerekir. Eğer kısa şaft motor alacaksanız aynanızın kısa tip olması gerekir. İleride motor kısmında neden uzun şaft, neden kısa şafta dönmek üzere konuyu kapatalım.

Böyle bir bot alınırken dikkat edilecek en önemli husulardan biri de taban tipidir. Değişik markaların değişik isimlendirmeleri olmakla birlikte, genel olarak taban konusunda dört seçenekle karşılaşırsınız:
Izgara Taban: Bu tarz botlar, tüm şişme bot üreticileri tarafından sağlanan, fiyatça en ucuz ve ağırlıkça da en hafif modeldir. Botun asıl tabanı, hava tüpleri ve arka panel arasında gerili olan, gövdedekine göre genellikle daha kalın zodiac malzemesinden oluşmaktadır. Bu taban üzerinde ise yaklaşık 10 cm genişliğinde ve kenar tüpleri arasında uzanan, kick ağacından ızgara tahtalarının takıldığı cepler bulunmaktadır. Izgara tahtaları bot şişirilmeden önce bu ceplere takılmakta; bot şişirildiginde hem cepler tarafından hem de tüplerle taban arasında sıkışan uçlarından sabitlenmektedir.




Sert yekpare-Bütün Taban: Zodiac modellerinde "S Taban" diye adlandırılan, menteşeleri yardımıyla ve botun büyüklüğüne bağlı olarak bire ikiye yada üçe katlanabilen sert malzemeden üretilmiş taban tipidir. Izgara tabanlı botlarda olduğu gibi, sert taban malzemesi yine kenar tüpler şişirilmeden önce zodiac malzemesinden yapılmış olan asıl taban üzerine yerleştirilmekte ve daha sonra şişirilen tüpler tarafından sıkıştırılmaktadır. Ancak yeni model bazı sert tabanlı botlarda, sert tabanın montajı, tüplerle asıl tabanın birleşim yerine eklenen ray sistemleri yardımıyla daha güzel hale getirilmiştir. Ancak sert tabanlı bazı botların kurulması ve sökülmesi bir miktar daha uzun zaman aldığı için,üreticiler "eğer sezonda sadece bir kaç kez kuracaksanız tercih edin" uyarısında bulunabiliyorlar. Bu arada büyüklük arttıkça, kapalı haldeki hacmin de, taban nedeniyle hızla artmakta olduğunu da unutmamak gerekiyor

Katlanabilir-Bütün Taban: Piyasada bolca bulunmaktadır. İnce çıtaların yanyana ancak oynayabilir şekilde monte edilmesiyle oluşturulmuş taban tipidir. Bir başka deyişle, ızgara aralarının boş bırakılmadığı, yoğun bir ızgara taban olarak düşünülebilir. Böylece plaj hasırı gibi katlanabilen, ancak açıldığında sert bir yüzey haline gelen bir yapı yaratılmıştır. Bu seçenek ile geniş hacim sorunu yaşamadan sert tabanın avantajları sağlanmış; bir başka deyişle ızgara tabanla sert tabanın üstünlükleri birleştirilirken, sakıncaları yokedilmeye çalışılmıştır. İçinde ayakta durmanın gayet rahattır. Ancak sert-bütün taban rahatlığı yoktur. Rüzgara karşı giderken ise burnunu ızgaralıdan daha az, sert tabanlıdan bir miktar daha fazla kaldırdığı bilinmektedir. Bunlar da kendi içinde;
o Ahşap tabanlı botlar
o Alüminyum tabanlı botlar diye ikiye ayrılır.
Her ikisi de iç içe geçen 4 parçadan oluşur. Ahşap tabanlılar bildiğim kadarıyla kick ağacından üretilmiştir. PLYWOOD(AHŞAP) TABAN Kullanan arkadaşlarım var ve memnunlar. Ama deniz suyuna güvenemediğim için ben tercihimi alüminyumdan yana kullandım. Alüminyum taban son derece mükemmel bir tabandır. Sağlam, pas tutmaz, karada üzerinde zıplamadıkça biçimi bozulmaz. Suya karşı herhangi bir koruma gerektirmez.



b)"Semi rigid" (yarı sert) botlar:
İlk bakışta "full inflatable" tarzı botlara benzemekle birlikte, taban ve gövdenin bir kısmı sert/katlanamaz malzemeden yapılmıştır. Şişirilebilen tüpleri ise "full inflatable" botlarla birebir aynıdır. Bir başka deyişle, "full inflatable" bottaki taban ve arka panelinin yerini yekpare sert bir taban-gövde yapısı almıştır. Botun havası indirildiginde, tüpler tabanın üzerine yığılarak küpeştesi (kenarları ) olmayan bir sandala benzemektedir.
Şişirildiğinde ise tüpler taban ve gövdeyi kucaklamakta ve ortaya bot çıkmaktadır. Taban, aerodinamik olarak ideal bir teknenin gövdesi şeklinde üretildiğinden, su üzerindeki kararlılığı "full inflatable" botlara oranla çok daha iyi olmaktadır. Bu kararlılığın sonucu olarak, aynı büyüklükteki "full inflatable" modellere göre iki kat daha güçlü motorlar önerilmektedir.
Yarı sert botların en büyük sakıncası, yekpare gövde-taban yapısından kaynaklanan hacimdir. Bu nedenle de binek otomobillerle taşınması ne yazık ki zor bir hale gelmektedir. Bu nedenle de yarı sert botları ,"full inflatable" botların değil; fiber ya da polyester teknelerin daha hafif, daha taşınabilir seçeneği gibi değerlendirmek daha doğru olacaktır. Oldukça yüksek olan fiyatları, yarı sert botları olta balıkçıları için sadece bir hayal haline dönüştürmektedir.



c) Klasik şişme botlar:
Hemen her av bayisinde ve büyük mağazalarda önümüze çıkan, pek çoğumuzun da ilk bot tecrübesini yaşadığımız fiyatça uygun modellerdir. Gövde gibi yine hava ile şişirilen yumuşak taban ayağa kalkmayı imkansız hale getirmektedir. Genellikle 3-5 hava odacığından oluşmaktadır. Botun tamamı yumuşak malzemeden üretildiği için direkt olarak motor takılma şansı da yoktur. Ancak bazı modeller için, "motor mount" adı altında, askı ve uzatmalarla botun arkasına sabitlenen ve küçük motorların bota bağlanabilmesini sağlayan adaptör paneller de ayrıca satılmaktadır. Fakat yumuşak tabanlı olması ve su üzerindeki kararlılığının düşük olması nedeniyle motorlu kullanımdan uzak durulması tercih edilmelidir. Bu botların en büyük sakıncası zayıf tabanları ve delinme-yırtılma anında havasının hızla boşalması olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle güvenlik açısından tercih edilebilir değildirler. Kişisel olarak deniz veya göl kıyısında eğlence amacı ile kullanımı dışında balık avına uygun olduğunu düşünmüyorum.

Klasik bir şişme bot örneği;



Motor mount;



Motor mount takılmış klasik bir şişme bot;



Sonuç

Yukarıda bahsedilen konular ışığında bot seçimi konusunda kafanızda bir fikir oluştuğunu zannediyorum. Umarım artık bir bot kataloğuna baktığınızda neyi, neden, nasıllarıyla değerlendirebileceksinizdir. Burada her konuda olduğu gibi “amaca uygun” seçim yapılması gerekliliğini tekrar belirtmek isterim. Av hedefiniz nedir, kaç kişi ile ava çıkmayı planlıyorsunuz, av meralarınız ne kadar uzaklıkta vs.
Kendimden örnek vermem gerekirse aldığım bot özellikleri ve seçim sebeplerimi şöyle sıralayabilirim:
1)Botu tercih ettim. Çünkü sabit bir noktaya tekne koyma imkanım yoktu. Çeşitli bölgeleri ve avlakları denemek istiyordum. Av hedefim;birincil olarak sırtı avları, ikincil olarak kıyı şeridinde eriştelik bölgelerde çupra avıydı.Derin su avını fiber ile yapacağımdan sorun almayacaktı.
2)360 cm’lik bir bot aldım. İki kişi ile av yapacaktım. Daha fazla sayıda kişi olması av keyfimi ve rahatımı bozuyor diye düşündüm. Ayrıca güvenlik açısından da daha iyi olduğuna kanaat getirdim.
3)Uzun aynalı aldım. Çünkü uzun şaft motor almayı hedeflemiştim.
4)Katlanabilir alüminyum taban tercih ettim. Çünkü sağlam, pas tutmaz, suya karşı herhangi bir koruma gerektirmez diye düşündüm.







Seçilecek boy konusunda;

Botumuzun boyunu seçme konusunda göz önüne alınması gereken çeşitli ölçütler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi tabii ki parasal boyuttur. Piyasada mevcut bot markalarında boy arttıkça parasal maliyet de artmaktadır. Buna bağımlı olarak da alınacak motor büyüyeceğinden o da artı bir maliyet getirecektir.

İkincisi balığa kaç kişi ile çıkmayı düşünüyorsunuz? Tek başına muhabbet ve eğlence amaçlı yaptığımız balık avının keyfi olmayacağından en az iki kişi ile çıkılacaktır. Zaten bot ve yardımcı malzemelerinin taşıma aracına ve oradan da suya nakli için yanınızda bir kişinin daha olması da gereklidir.

Üçüncü olarak düşünülmesi gereken konu, ki bence en önemli konulardan biridir; botunuzu nakledeceğiniz aracınızın büyüklüğü. Binek tip bir aracınız mı var? Hatchback tarzı mı? Yoksa kamyonet tipi mi? Çünkü botunuzun sürekli şişirilip, havasının boşaltılması oldukça yorucu bir iştir. Tecrübeme dayanarak söylüyorum; belirli bir süre sonra şişirilmiş vaziyette nakletmenin yollarını arayacaksınız. Bunun için de port bagajı olan bir araç tercih etmelisiniz. Veya bir port bagaj edinmelisiniz. Bu konuda da dikkat edilmesi gereken konu; port bagajınızın seyahat esnasında, botun kendi ağırlık yüküne ve önden gelecek rüzgar yüküne dayanaklı olmasıdır. Gene kendimden örnek vermek gerekirse; benim Ford C-max aracım için takılacak standart bagajın bu yüklere dayanamayacağını tespit ettim. Servis de bunu teyid etti. Bunun üzerine kendim istediğim ölçülerde kromdan(paslanmayı önlemek için) özel imalat yaptırdım. Böylece dengeli(botun en ve boyuna göre) taşıma sorununu da çözmüş oldum. Bunun bana maliyeti 300TL oldu.







Tabii kapalı kamyonet tarzı aracınız varsa hiç sorun yok;


Bagajı yaptırdık. Sıra botumuzu bagaja sabitlemeye geldi. Bunun için klasik ip kullanabilirsiniz. Ama bu botunuzun değme(basma) noktalarını keserek zarar verecektir. Ben nalburlarda nakliyeciler için satılan enli ipi (en-3cm x yükseklik-1mm) ve sıkıştırmalı aparatları olan malzemeyi tercih ettim. Maliyeti yaklaşık 20TL.







Genel olarak balık avı için bir şişme bot alındığında, boy ne kadar uzun olursa olsun iki kişiden fazlasının çok da kullanışlı olmayacağı akla getirilmeli; gereksiz büyüklükler için gereksiz paralar vermekten kaçınılmalıdır. Boy konusu bu nedenlede 3.00 metreden kısa, 3.80 metreden uzun olmayan botlar, hem hacim ve ağırlıkları göz önüne alındığında taşınmaları hem de fiyatları açısından gayet uygun olmaktadır. Bu aralıkta hangi boyu tercih edeceğinizin kararı ise botun kapalı hacmine,arabanızın bagaj hacmine ve fiyatına bakarak verilmelidir.
__________________
Bahadır Sarıca
İzmir-1970
İnsanlar başaklara benzerler; içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.(Montaigne)

Bu mesaj en son " 04-05-2010 " tarihinde saat 08:07 itibariyle Necati ARAT tarafından düzenlenmiştir....
Bahadır Sarıca Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 04-05-2010, 01:25   #2
Bahadır Sarıca
Çımacı
 
Bahadır Sarıca kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 01.12.08
Şehir: İzmir
Yaş: 53
Mesaj Sayısı: 87
Varsayılan

Seçilecek motor konusunda;

Botumuzu belirledik. Şimdi ikinci ana konumuz botumuza göre seçilecek motor konusudur. İlk olarak botlarda karşımıza iki tip motor çıkıyor;
 Elektrikli motorlar
 Benzinli motorlar

Elektrikli motor olarak piyasada bir çok marka mevcut. Flower, Haibo, Minn Kota, Shakespeare, Rhino, Omoto, Stinger bunların arasında sayılabilir. 28-30 Lbs itme gücünden markalara göre değişken güçlerde 110 Lbs itme gücüne kadar mevcut. Motorunuzun gücünün seçim konusu ise seçeceğiniz botun boy ve ağırlığından, botunuzla kaç kişi çıkıp ne tür av yapacağınıza kadar değişken bir konudur. Size bir fikir olması açısından imalatçıların vermiş oldukları birkaç değer şöyledir;
--33 Lbs itme gücü olan motor 2-2,5 Hp güce,
--55 lbs itme gücü olan motor 4,5-5 Hp güce denk gelmektedir.

Elektrikli motorlar 12V gerilimle çalışmaktadır. Burada da karşınıza akü çıkacaktır. Akü gücü seçimi genellikle imalatçı ve satıcıların motor gücüne göre tavsiye ettikleri akülerle olmaktadır. Bilindiği gibi aküler Ah(ampersaat) ile tanımlanırlar. Buradaki önemli husus tam yükte akünüzün ne kadar süre yeteceği konusudur. Elektrikli motorlar gerçekte beygir gücü olarak oldukça zayıf olmakla birlikte kısa mesafeler içinde başarı ile kullanılabiliyor. Ancak yanınızda motorun gücüyle orantılı olarak bir akü taşımayı gerektirmesi, uzak mesafeler için yetersiz kalması tek başına kullanımını kısıtlayan nedenler olarak sayılabilir. Gerçekte elektrikli motorlar, teknelerde benzinli motorun yanında yardımcı motor olarak kullanılıyor. Benzinli motorun yanına takılarak nehirde veya gölde ağaçlık bölgelerde veya sürat istenilmeyen bölgelerde botu yavaşça ve sessizce yaklaştırıp dönülmesini kolaylaştırmak amaçlı kullanılır. Çok sessiz olmaları nedeniyle balık avı esnasında sessizce yer değiştirmek ya da teknenin yönünü çevirmek için elektrikli motorlar kullanılırken, uzun mesafeli yer değiştirmeler için yine benzinli motor çalıştırılıyor. Akü ne zaman bitecek korkusunu her an içinizde yaşayarak, gitmek istediğiniz mesafe ve avlağa çok uzun bir zamanda yol almanız bir başka olumsuz tarafı. Ayrıca rüzgarda burun hakimiyetinin fazla olmaması ve burnun sürekli yer değişmesi de gitmek istediğiniz noktaya ulaşmanızı uzatacaktır. Daha çok göl ve iç su kullanımlarında kullanışlıdır. Fiyatları ise benzinli motorlara göre çok daha ekonomiktir.



Benzinli motorlar: Botumuza alacağımız benzinli motorun dıştan takalı motor olacağı açıktır. Türkiye’de Yamaha, Honda, Mercury, Mariner, Suzuki, Johnson, Evinrude, Tohatsu gibi bir çok marka mevcuttur. Marka konusu gene birincil olarak bütçe ile ilgilidir. Marka konusuna girmek istemiyorum. Herkes kendi bütçesine uygun en iyisini almak ister. Memnuniyetlerde kişiden kişiye değişmektedir. Amacım buradaki seçimi belirleyecek unsurları ortaya koymaktır. Ayrıca botlar için üzerinde tavsiye edilen en küçük ve en yüksek motor güçlerini gösteren tablolar mevcuttur.

Bilindiği gibi deniz motorları uzun ve kısa şaft, iki ve dört zamanlı oluşlarına göre değişkenlik göstermektedir. Motorlar 2HP den başlıyor ve bizim ilgilenmediğimiz kadar yukarılara gidiyor. Daha ucuz, hafif, seri, basit yapısı, bakımı ve araca nakliyesinin kolay olması nedeniyle Türkiye'de daha çok 2 zamanlı(2 Stroke) motorlara rağbet var. Ancak 4 zamanlı (4 Stroke) motorların da daha sessiz, yüksek moment, daha çevre dostu, daha az yakıt tüketimi ve daha uzun ömürlü olması gibi artıları var. Bir de önümüzdeki yıllarda Avrupa topluluğu üyesi ülkelerde, iki zamanlı motorların, çevreye verdiği zararlar nedeniyle tamamen kaldırılması gündemde. 4-5 HP lik modellerde 2 zaman - 4 zaman farkı 300-500 TL civarındadır.

Benim aldığım 4 zamanlı uzun şaft 5HP motor;



Planing(su üstü kayma) olayı

Yeri gelmişken burada planing olayından bahsetmek yerinde olacaktır. Motora gaz verildiğinde ilk önce burun havalanır sonra yeterli sürate ulaşınca kıçta kalkar ve bot(tekne) suyun üzerine kayma pozisyona geçer ve motor gücüne göre son süratine ulaşır. Buna planing denir. Tabi bu olayın gerçekleşmesi için motorun gücü yeterli olmalıdır.

Uzak mesafe ve açık denizde kullanılacaksanız motorun mutlaka planing yaptıracak güçte olmasına dikkat etmelisiniz. Planing (kayma pozisyonuna geçmesi) yapmazsa yol alamazsınız bu da avlağa ulaşmak için saatlerce yol yapmanız demektir. Birde açıkta sürat yapmak hayati önemlidir. Ani hava ve deniz patlamalarında biran önce bölgeden uzaklaşmak gerekebilir.

Burada pervanenin de çok önemi vardır. Pitch(pervanenin bir yaprağın şafta göre açısı) birde pervanenin çapı (inch).Bu iki parametreye göre pervane alınarak tıpkı arabanın vitesleri gibi, süratten fedakarlık ederek motorun kaldırma gücünü arttırabilirsiniz. Eğer bazen benim gibi tek başınıza avlanıyorsanız [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] linkinden motor marka ve gücünüze göre en yüksek pitch ve inch değerlerini seçerek, sürat ve yakıt ekonomisi sağlayabilirsiniz.

Düşük pitch’li pervane düşük vites gibidir. Yani sürat yok ama moment(tork) yüksektir.
Büyük pitch’li pervane yüksek vites gibidir Yani sürat var ama moment(tork) düşüktür.
Her motor için (beygir gücüne göre) düşük ,orta ve yüksek picth’li pervaneler üretilir. Botlar için genelde yüksek kullanılırken, fiberler ağırlığına göre düşük veya orta pitch pervane kullanırlar.

Ayrıca motorunuzun yol alma esnasında su sıçratmasını(pervanenin hava almasını) önlemek için trim ayarının kullanılmasının yanında gerekli olursa aşağıda gösterilen flaplar(kanatlar) da kullanılabiliyor. Bunları da aynı link üzerinden temin etme şansı var.







Söz konusu kanatlar(flap)sadece su sıçratmayı önlemek için değildir.

 Teknenin planing'e kalkmasını kolaylaştırır ve süreyi kısaltır.
 Yakıttan tasarruf sağlar.
 Süratle giderken,özelikle dalga var ise,teknenin kıç kısmının suya dalıp çıkmasını önler.Kanatlar suyun üzerine oturarak arka kısmın dengede kalmasını sağlar. Sarsıntısız seyir sağlar.
 Kavitasyonu(pervanenin etrafında hava boşluğu oluşması) önler.

Son olarak 4 zamanlı motorlarda karter yağından dolayı nakliye sırasında motorun üzerinde belirtilen taşıma şekline de özen göstermek gerekiyor. Motoru kolu üzerine 45 derece açı ile yatırarak taşımak gerekiyor. Ben 4 zamanlı motorumu arabada; kuyruk kısmı şoför koltuğu altına, kafa kısmını da arka koltuğa dayalı olarak, yağı boşaltmadan taşıyorum. Ama bagaja girecekse yağın sorun yaratmaması için gerekli önlemleri alarak ve kolun üzerine yatırarak taşınması gerekir.

Ayrıca piyasada küçük güçlü motorlarda kendinden depolu motorlar da mevcut. Bu tip motorun faydası, harici deponun yer kaplamaması ve ayakların altında dolaşan bir hortumun olmaması. Sakıncaları ise;
 Motorda koyulan benzinin vereceği ek ağırlık(taşıma sorunu)
 Çalışırken açılacak, taşıma sırasında kapatılacak hava valfinden benzin dökülmesi sorunu
 Motor üstündeki deponun hacminin küçük olup ,benzinin yarı yolda bitmesi.(Bunun için sürekli yedek benzin taşıma sorunu)
Açıkçası ben tercih etmiyorum.

Bot plaka değerleri;

Her cihazda olduğu gibi botumuzda da botumuzun teknik bilgilerini içeren plaka değerleri mevcuttur. Plaka üzerindeki kavramların pek çoğunun ne manaya geldiğini anlayabilmekteyiz. Ben bu kısımda pek çok kişi tarafından bilinmeyen bir konuyu açmak istiyorum.” bot tasarım sınıfı(boat design category)” Bu konu ciddi tekne firmaları tarafından plaka üzerinde bildirilmektedir. Hem botlar hem diğer teknelerde geçerlidir.

Bu kısım botun plakasında aşağıda belirten kısmıdır.



Botun plakasında bahsetmiş olduğumuz bölüm ” bot tasarım sınıfı(boat design category)” diye geçer. Bunlar sırasıyla A, B, C, D olarak imal edilirler. Botun tasarım ve yapılışının hangi tür denizcilikler için olduğunu gösterir. Sınıflar(kategoriler) kendi içinde denizcilik türü ve rüzgar kuvveti&dalga yüksekliğine göre ayrılırlar. Aşağıda bu sınıflar için verilmiş tabloya göre değerlendirilir.



Botlarda şişirme&indirme problemi:

Botların kullanımı ile zorluklardan biri de av çıkışında şişirilmesi ve dönüşünde indirilmesi problemidir.(Araç üzerinde sürekli şişirilmiş vaziyette tutmuyorsanız)
Bu vesile ile şişirme probleminin çözümüne değinelim.

Şişirme ve indirme 3m ve üstü botlarda gerçekten bir sorun. Bu amaçla botunuzla beraber verilecek ekipman el basmalı pompadır.


Veya ayak basmalı pomlalar mevcuttur.


Maalesef benim gibi kötü alışkanlığınız varsa(sigara) bunlarla botu şişirmek daha büyük zorluk oluyor. Hatta azap haline geliyor diyebilirim. İlk şişirmemizi hiç unutamam Yanımda bu konuda tecrübeli kardeşim Yılmaz(fisherman035) olmasa o halde botu bırakıp kaçacaktım. Bu sorunu çözmek için oldukça çok araştırdım. Çözümler çeşitli;
1-Botu sürekli belirli bir ölçekte şişkin bırakıp, gerektiğinde port bagaj veya taşıma aparatı ile avlağa götürüp, orada hafif bir pompalama ile çözüm.
2-Yukarıdaki alternatif uygulanamıyorsa; indirip şişirmek.

Şişir indir için mademki haveleli taşımak sorun yaratacak size tavsiyem şudur;
Bir invertör(çevirici-redresör) ve 220V bir el pompası edinin. Bu sebeple 12Volt(Doğru gerilim)/ 220Volt(Alternatif gerilim) invertör aldım. Ne işe yarıyor derseniz; İnvertör girişini arabanın aküsüne girip(12V), invertör çıkışından 220V alıyorsunuz. 220V ile çalışan birde pompa alıyorsunuz. Siz sağ ben selamet sorunsuz şişirip indirme işlemi...
Aşağıda invertör ve pompa fotoğraflarını koyuyorum. Bu arada sakın satıcıların 12V ile çalışan pompa var uğraşma demelerine aldırmayın.(Araba çakmağından kolayca kullanırsın derler.) Koca bir yalan. 12V çakmak çıkışından çalışan küçük el pompaları çocukların can yeleklerini zor şişirir, değil ki 3.40m botu şişirsin.

Küçük bilgi notu;
1-İnvertörler çeşitli güçlerde üretilir. Ben 600W çıkış güçlü bir invertör edindim. Sebebi de aldığım pompanın 460W olmasıydı. (İnvertör gücü; edindiğiniz pompanın gücüne eşit veya büyük olmalıdır.)
2-3m ve üzeri botlarda uzun süreli şişirmeler olacağından invertör kablolarında(12V giriş kısmı kabloları) ısınma meydana geliyor. Bunu da 12V giriş kablolarının(aküye bağlanan) kesitini yükselterek çözebilirsiniz.
Örnek;
600W/12V= 50A (16mm² NYAF-çok telli) kablo uygundur.





Bunun yanında yurt dışında büyük botların çok daha hızlı şişirilmesi için geliştirilmiş gene 220V alternatif gerilimde çalışan pompa aparatları mevcut. Ama fiyat-performans, beklenen işlevsellik açısından Türkiye şartlarında oldukça pahalı kalıyor.
__________________
Bahadır Sarıca
İzmir-1970
İnsanlar başaklara benzerler; içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.(Montaigne)

Bu mesaj en son " 04-05-2010 " tarihinde saat 08:08 itibariyle Necati ARAT tarafından düzenlenmiştir....
Bahadır Sarıca Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 01:35   #3
Bahadır Sarıca
Çımacı
 
Bahadır Sarıca kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 01.12.08
Şehir: İzmir
Yaş: 53
Mesaj Sayısı: 87
Varsayılan

Belgelendirme konusunda;


[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]konu şöyle geçiyor;

1- BAĞLAMA KÜTÜĞÜNE HANGİ GEMİ, DENİZ VE İÇ SU ARAÇLARI KAYDEDİLECEKTİR ?
(1) Bağlama kütüğüne;

a) 18 GRT’nin altındaki tüm ticari gemiler,

b) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun bayrak çekmeye ilişkin hükümlerine bağlı olmaksızın; boyu ve gros tonilatosu ne olursa
olsun ticari amaçla işletilen deniz ve iç su araçları ile özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve iç su araçları zorunlu olarak kaydedilir.

(2) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun bayrak çekmeye ilişkin hükümlerine bağlı olmaksızın yabancı uyruklu gerçek kişilere ait
özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve iç su araçları talep olması ve İdare tarafından uygun bulunması halinde kayıt edilir.

Burada deniz ve iç su araçları içerisine botlar da giriyormuş. “Muş” diyorum bende yeni öğrendim. Son zamanlarda Ege Bölgesinde Sahil Güvenlik denetimleri arttırdı. Cezalar da can yakıcı oluyor.Bizden bağlama kütüğü belgemizi istediler.Sanırım bunda etkin olan göçmen kaçakçılığı. Ayrıca hırsızlık olaylarını önleme çabası.
Araştırmalarımda; Botlar için (2,5m) üzeri; Liman kaydının yapılması ve bağlamama kütüğü belgesi alınması gerekiyor. Motorlar için de belirli bir minimum sınırlaması yok.

Belge olarak da bağlama kütüğü belgesi gerekiyor.

Liman kaydında Bağlama kütüğü belgesi için gerekli belgeler ise şöyle;

Öncelikle isim tescili gerekiyor. Bunun için internet ortamından(denizcilik gov tr den) teknenin isim tescili için başvuru yapıyorsunuz. Gelen kabul yazısının, yazıcıdan çıktısı alınıp

1-Bot ve motorun faturalarının aslı(Yanında fotokopilerini de bulundurun)
2-Nifus fotokopisi(Sahibinin-fatura düzenlenen kişinin)
3-Tescil ettirdiğiniz tekne ismini yazdırıp bota yapıştırıyorsunuz sonra motor botun üzerinde olacak şekilde botun ön-arka iki yandan çekilmiş fotolarını ilave ediyorsunuz.
4- Motor için; 2008 ve yenileri için istenen CE belgesini ekliyorsunuz.

Bu belgeler tamamlanıp, liman başkanlığına başvurulacak.

Yeri gelmişken şunu da belirtmek isterim;
Bence denizcilik müsteşarlığının katlanabilir botlara(2,5m üzeri) bağlama kütüğü belgesi alma zorunluluğu getirmesi en nazik tabirle bir fiyaskodur. Hele isim tescili gerekliliği botlar açısından biraz da saçmadır. Bu isim boya ile olamaz. Yapıştırma deseniz her indirme&şişirmede sorun olacaktır. Deniz suyu ile sürekli temas etmesi ayrı bir sorundur. Biz ülkemizde botçuluğun gelişmediğinden yakınıyoruz. Denizcilik müsteşarlığı kayıt altına alma adına insanımızı botçuluktan soğutuyor. Tabii burada en önemli konu toplumsal örgütlenmemizin yetersizliği. Konuyla ilgili örgütlü bir çalışma olmadığı için bireyselde "gemisini kurtaran kaptan" modeliyle "gerekliymiş, ceza yazacaklar alalım" deyip işin içinden çıkıyoruz.
Açıkçası araştırdım, alan dostlarım oldu. Ama ben hala kararsızım. İleride bu kayıt işleminin de negatif getirilerinin(satış sorunu-gelebilecek vergi-eskiyip attığımızda kaydın sildirilmesi-nasıl olacaksa, sanırım onu da çöpte fotoğraf isteyecekler -vsvs) olabileceğini düşünüyorum

Diğer kısımlarla ilgili sorular olursa yardımcı olmaya çalışırım.
Davam edecek….

Sevgi ve selamlarımla...
__________________
Bahadır Sarıca
İzmir-1970
İnsanlar başaklara benzerler; içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.(Montaigne)
Bahadır Sarıca Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 08:01   #4
fisherman
Çımacı
 
fisherman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 27.04.10
Mesaj Sayısı: 74
Varsayılan

emegine sağlık bahadır abim çok güzel faydalı bilgiler
fisherman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 08:09   #5
Necati ARAT
Kaptan
 
Üyelik Tarihi: 14.09.09
Mesaj Sayısı: 3.142
Varsayılan

Bahadır abim emeğine sağlık..
Harika bir bilgi topluluğu ..
Botları hakkında bütün her şeyi tek bir konu altında toplamışsın..

Paylaşım için teşekkürler..
Necati ARAT Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 08:13   #6
musty
Kaptan
 
musty kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 05.08.08
Şehir: İZMİR-Sahilevleri
Yaş: 43
Mesaj Sayısı: 255
Varsayılan

Bahadır abi ellerine sağlık tüm bilgileri süper bir şekilde vermişsin teşekkurler
__________________
Mustafa evren BİLEN -1981
musty Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 13:36   #7
Murat ADAK
Kaptan
 
Murat ADAK kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 09.10.09
Mesaj Sayısı: 976
Varsayılan

Bahadır abi emeğine sağlık.
Bilgilendirme için teşekkürler.
__________________

MURAT ADAK
1977 0 Rh (+)
KARABAĞLAR -İZMİR
Murat ADAK Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 14:02   #8
Kamil ESEN
Kaptan
 
Üyelik Tarihi: 29.05.08
Mesaj Sayısı: 1.500
Varsayılan

Çok zahmetli ama bir o kadarda güzel ve faydalı bir paylaşım olmuş.Teşekkürler Bahadır kardeşim..
__________________
Kamil
Kamil ESEN Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 20:43   #9
alpargun35
Tayfa
 
alpargun35 kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 17.10.08
Mesaj Sayısı: 153
Varsayılan

Botlar konusunda böyle teferruatlı bir paylaşım, nette bulunmamakta !! dolayısı ile sayın Bahadır beye , başka forumda teşekkür ettim, konunun önemine istinaden bir kez de , burada teşekkür ediyorum.

Bazı botlarda, bot No su bulunmamakta !! , aramızda, botlarını ''Bağlama kütüğüne yeni kaydettiren arkadaşlarımız olursa, Kayıt müracaatı sırasında botlarla alakalı (Bot faturası, bot nosu, CE belgesi vs) ne gibi belgeler istendiğini, bizlele paylaşırsa çok iyi olur.!
__________________
C.ALP ARGUN
İZMİR 1962



KAFASINDAKİ , 100 FİKİRDEN , 99 TANESİNİ , MADDİYATLA ÖLÇEN KİŞİLERİN HOBİSİ , ''AMATÖR BALIKÇILIK'' OLAMAZ !!!

BİLGİ GÜÇTÜR...
alpargun35 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 04-05-2010, 22:47   #10
Hasan BALIKÇI
Kaptan
 
Hasan BALIKÇI kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 20.01.07
Şehir: izmir/altındağ
Yaş: 59
Mesaj Sayısı: 2.216
Varsayılan

bahadır biladerim harika bir paylaşım benim gibi bot acemilerine çok faydalı olacak bilgiler

teşekürler biladerim.
Hasan BALIKÇI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Balıkçı ’elektronik’ izlenecek, kaçak avlanan anında yakalanacak gerence Tabiatı ve Canlıları Koruma 7 10-02-2011 17:51
Yelkenli ile Marsilya’dan Bodrum’a Yolculuk Melih ANILAR 16 24-12-2008 21:26
Şişme Botlar hakkında mufi Malzemeler ve Bakımları 8 06-02-2008 20:43
İstanbul’un tsunamisi VOLKAN TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 2 04-03-2006 23:58


Saat 13:08.