Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > BALIK TÜRLERİ > Su Ürünleri

Su Ürünleri Su ürünleriyle ilgili araştırmalar ve teknik bilgiler.




 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 19-07-2012, 10:07   #1
Burhan Reis
Oltacı
 
Burhan Reis kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.07.12
Yaş: 64
Mesaj Sayısı: 21
Varsayılan Ülkemizdeki Amatör Balıkçılığın Durumuna Bir Bakış

10-Amatör balıkçılık Kıyı-Tekne

Ülkemizdeki Amatör Balıkçılığın Durumuna Bir Bakış: Galata Köprüsü,Çanakkale Boğazı ve Abant Gölü Örnekleri

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]





1:Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Mustafazengin
2:Rastgelebalıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği, Ankara , Burak Kalac
3:Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Yalova Tarım İl Müdürlüğü, Görkem DALKIRAN


Özet

Bu çalışmada ülkemizin üç ayrı sucul ortamdaki amatör ve rekreasyonel (turizm/sportif amaçlı) balıkçılık faaliyetleri incelenerek amatör balıkçılığın genel hatları ile yapısal durumu; yasal ve teknik özellikleri tanımlanmıştır. İnceleme yapılan bölgelerde doğal kaynağı yöneten merkezi ve yerel otoritenin yetersizliğinin yanında kaynağı kullanan balıkçılar açısından da amatör balıkçılık/organizasyon, kaynağı koruma ve sosyal bir topluluk oluşturma bilinci gibi birincil konuların henüz kavranmadığı görülmüştür. Yasal statüleri benzer olmasına karşın ülkemizdeki deniz (kıyı/koy, boğaz, haliç, rıhtım, dalgakıran/mahmuz) ve iç sulardaki (akarsu, göl/gölet) amatör balıkçılık uygulamaları birbirinden oldukça büyük farklılıklar arz etmektedir. Bu farklılık yerel/bölgesel değişikliklerin yanısıra, hedef balık türüne göre de değişmektedir. Bu durum sektörde büyük bir kavram kargaşasına neden olmaktadır. Gerek sucul canlı kaynakların devamlılığı, gerekse de amatör balıkçılık olgusunun kurumsal/sektörel bir yapıya kavuşabilmesi için yakın gelecekte amatör balıkçılık yönetim stratejisinin kapsamlı olarak ele alınması ve idari ve hukuki altyapısının yeniden oluşturulması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Olta balıkçılığı, Galata köprüsü, Çanakkale boğazı, Abant gölü, su ürünleri tebliği, amatör balıkçılığın kuralları
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


1. Giriş

20. yüzyılın başlarından itibaren sanayileşme ve devamında kentleşmenin getirdiği yaşam şekilleri kaçınılmaz olarak insanların dinlenme, eğlenme ve seyahat ihtiyaçlarını da beraberinde getirmiştir. Rekreasyonel olta balıkçılığı da bu uzun süreçte giderek artan doğa ile baş başa kalma ihtiyacını karşılayabilmek amacı ile ortaya çıkmış ve geliştirilmiştir. Diğer taraftan bugün dünyada amatör olta balıkçılığının bu birincil amacının ötesinde, kamu yararına olabilecek şekilde ekonomik bir kazanca da dönüştürülmüştür. Doğrudan kamu veya özel sektör aracılığı ile işletilen bu kaynaklardan elde edilen gelir ile hem kaynağın sürekliliği sağlanmakta, hem de insanlar için rekreasyonel ve kültürel değerlerin paylaşılması için kaliteli bir yaşam stili sunulmaktadır.
Ülkemizdeki amatör balıkçılık gerek kavram gerekse de uygulama açısından henüz kurumsal bir yapı kazanamamıştır. Amatör olta balıkçılığının gelişme gösterdiği ve dev bir ticari sektör haline geldiği Japonya, ABD ve AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında oldukça dağınık, karmaşık, yönetimsel açıdan güçsüz ve yetersiz özelliklere sahip, sorunlarını çözememiş bir tablo ile karşılaşılmaktadır. Bugün için amatör balıkçılıkla ilgili yönetim, mevzuat ve yasal düzenlemeler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı merkez (KKGM: Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü) ve taşra (Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri) teşkilatları tarafından yürütülmektedir. Amatör balıkçılığı düzenleyen ve dört yılda bir yayınlanan (2008’den önce iki yılda bir yayınlanmaktaydı) “2/2 Numaralı Amatör (sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ” de aynı bakanlık tarafından hazırlanmaktadır. ‘1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu” ve buna ait “Su Ürünleri Yönetmeliği'nin 6. Maddesi” gereğince; 1 Eylül-31 Ağustos tarihleri arasında geçerli olmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca yayınlanan bu tebliğ ile deniz ve iç sulardaki doğal yaşam alanlarının korunması, buralarda bulunan su ürünleri kaynaklarından amatörce yararlanılması, sorumlu ve sürdürülebilir avcılık için amatör balıkçılığın belirli kurallar çerçevesinde yapılması amaçlanmaktadır. Ancak uygulamada bunun tam olarak işletilebildiğinden bahsetmek zordur. Kurallar; yasal mevzuatlarla belirlenmesine karşın, ülkemizdeki deniz (kıyı/koy, boğaz, haliç, rıhtım, dalgakıran/mahmuz) ve iç sulardaki (akarsu, göl/gölet) amatör balıkçılık uygulamaları birbirinden bir hayli farklılıklar göstermektedir.
Pazarlamaya yönelik olmayan, bireysel tüketim ve eğlence amaçlı avlanma olarak adlandırılan amatör balıkçılık, farklı gelir düzeyine sahip kişilerce çeşitli av malzemelerinin kullanılması ile yapılan bir faaliyettir. Ülkemizde henüz zorunlu bir lisans sistemi olmadığı için isteyen herkes amatör avcılığa katılabilmektedir. Türkiye’de de Avrupa’da olduğu gibi amatör balıkçılık faaliyetleri sonucu elde edilen su ürünleri yasa gereği pazara sunulamamaktadır. Her ne kadar amatör balıkçılığın yasal çerçevesi ‘1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu, Su Ürünleri Yönetmeliği ve Su Ürünleri Tebliği’ ile belirlenmiş olsa da, bu avcılığı yapanların büyük bir kısmı bu kuralları bilmemektedir. Bu da bilinçsiz avcılığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ülkemizde özellikle deniz kıyısı olan bölgelerimizde ve iç sularımızda çok yaygın olarak amatör balıkçılık yapılmaktadır. Ancak amatör balıkçılık yapmak için ‘Amatör Balıkçı Belgesi’ almak zorunlu olmadığı gibi düzenli bir kayıt sistemi de yoktur. Amatör balık avcıları ile ilgili bilgiler ve bu faaliyetlerin ekosistem üzerine olan etkileri henüz rakamsal olarak ölçülememektedir (Anonim, 2007). Diğer taraftan amatör balık avcılığı faaliyetinin denetimi gerektiği gibi yapılmamaktadır.
Bu çalışmada ülkemizin birbirinden farklı özelliklere sahip üç ayrı ortamındaki amatör balıkçılık uygulamaları ele alınarak, buradaki güncel uygulamalar tanımlanmaya çalışılmış, bu örneklerden yola çıkılarak ülkemizdeki amatör balıkçılığın ekosistem-avcılık ilişkileri, sektörün sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik yapısı incelenmiş ve bazı somut önerilerde bulunulmuştur.

2. Galata Köprüsünün Oltacıları

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]




2.1. Amatör olta balıkçılığının önlenemez yükselişi
Öncesi çok net bilinmemesine karşın esas olarak Galata köprüsündeki oltacıların varlığı Haliç’i temizleme çalışmalarının sona erdiği 1990’lı yılların sonundan itibaren görünmeye başlar. Haliç gibi çok özel bir ekosistemin yoğun bir kirlilik baskısından arındırma çalışmaları; tamamen yitirilmiş bir yakın kıyı/hassas ekosisteminin ülkemiz adına geriye kazandırılmış ilk örnek/öncü projelerinden biridir (Dip Not: Buradaki çabalara araştırmacı ekibi ile büyük emek veren ve genç yaşta kaybettiğimiz İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, Fiziksel Oşinografi ve Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Sayın Prof. Dr. Erdoğan Okuş’u minnetle anıyoruz). Özellikle 2000’li yılların ilk yarısında Galata’daki oltacılık İstanbul’un; Haliç’in vazgeçilmez bir parçası halini almıştır. Şüphesiz Haliç’in yeniden rehabilite edilerek kent insanının hizmetine sunulması olağanüstü, takdire şayan bir çabadır. Galata Köprüsü üzerinde sadece balık avlayanlar için değil, av malzemesi; olta takımı pazarlayanlar, canlı yem satıcıları, yer kapıp kiralayanlardan, avladıkları balığı taze satan kimi amatörlere kadar sanki gizli/görünmez bir sektör doğmuştur.

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Galata köprüsü üzerinde doğrudan bireysel gözlemlere ve oltacılarla yapılan sohbetlere dayalı olarak gerçekleştirilen bu çalışmada; ilki Nisan 2008’de, ikincisi ise Eylül 2008 döneminde olmak üzere iki ayrı ziyaret planlanmıştır. Galata’da olta takımlarıyla “amatör/sportif amaçlı” balık avlayan insanların durumuna bir göz atıldığında ilk bakıştaki manzara şöyledir: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından; amatör su ürünleri avcılığını düzenleyen “Tebliğ”e göre (Anonim, 2009) “Amatör Balıkçı Belgesi”ne sahip avcıların oranı son derece düşüktür. Anılan her iki ziyarette de ruhsatlı amatör olta avcılarının sayısının %15-20’leri geçmediği gözlenmiştir. Sayısal olarak bu oranın bu denli düşük olması; amatör balıkçılık yönetim kalitesini göstermesi açısından çarpıcı bir sonuçtur. Hatta görüşme yapılan birçok oltacı; bu güne gelinceye kadar sayısız defa burada balık avladıklarını ve yıllarca hiçbir resmi ya da sivil bir kurumdan, herhangi bir yasal sorgulama ve neticesinde bir yaptırım ile karşılaşmadıklarını, bu anlamda herhangi bir sorumlu ile muhatap olamadıklarını dile getirmişlerdir. Buradaki gözlem ve saptamalar aslında ülkemizdeki en popüler avcılık alanında bile amatör balıkçılık uygulamamalarını sergilemesi bakımdan son derece ilginçtir.

2.2. Kendi değerlerini oluşturan bir sistem

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bu gün Galata köprüsü veya Haliç üzerindeki diğer köprülerde, ya da Boğaz’ın her iki yakası boyunca geleneksel balıkçılık kurallarının dışında, disipline olmamış tamamen kendi kurallarına göre yürüyen bir sistem doğmuştur. Oltacılar neredeyse amatör avcılık gayesinden uzaklaşarak ticari bir hüviyet kazanmıştır. Avcılık gün boyu sınırsız ve kuralsız bir şekilde devam etmektedir. Özellikle bahar ve erken güz dönemlerinde, boğazın güçlü akıntılarına karşı genç ve yavru istavrit sürüleri için Haliç adeta bir sığınak vazifesi görmektedir. Şüphesiz Haliç 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren bu arınmış hali ile sadece istavrit sürülerini barındırmamaktadır. Eylül başından, Kasım sonlarına kadar Marmara’dan Karadeniz’e ve tam tersi istikamette boğaza akın eden palamut sürülerine, kestane karası fırtınasının göründüğü ve suların iyice soğuduğu güz aylarında ise çinekop akınına ve tüm yıl boyunca yeşil izmaritlere ev sahipliği yapmaktadır. Hatta sıcakların arttığı, baharın sonlarına doğru Pasifik (Rus) kefaline bile kapılarını açmaktadır.
Elde edilen bulgulara göre bahar döneminde toplam 514, güz döneminde ise toplam 406 adet oltacı, özellikle hafta sonları daha da çoğalarak, gün boyu köprü üzerini mesken tutmaktadır. İlk etapta bu insanların avladıkları balık miktarı ki buna herhangi bir yasal sınır/kota getirilmesine rağmen dikkat çekici bir boyutta görünmemesine karşın, yakından incelendiğinde durumun çok daha ileri boyutta olduğu görülmektedir. Köprü üzerinde sadece istavrit avlayan deneyimli bir olta balıkçısının bir günlük av miktarı 15-20 kg’a kadar ulaşabilmektedir. İstavrit avı göç akınına ve türün gün içerisindeki hareketine bağlı olarak sabahın erken saatlerinde ve gün bitimine yakın sürelerde yoğun olarak av vermektedir. Yıl boyunca ve herhangi bir günde, bir kişinin avladığı istavrit miktarını ortalama 5 kg olarak kabul ettiğimiz takdirde bile, elde edilen toplam istavrit miktarı tonlarla ifade edilmektedir. Bu av doğrudan köprü üzerinde ve herhangi bir ticari kurala bağlı kalmaksızın anlık olarak pazarlanmaktadır. Halbuki Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen 2008-2012 Av Dönemine Ait 2/2 Numaralı Tebliğ”e göre “amatör balıkçı”nın tanımı şöyledir; “Maddî ve ticarî kazanç amacı gütmeden, sadece spor ve dinlence amacıyla su ürünleri avcılığı yapan gerçek kişidir.” Bu tanıma göre bir amatör balıkçının avladığı su ürünlerini satması mümkün değildir. Bunun için mesleki balıkçının koşullarına uygun belge ve donanımla sahip olması ve yasaların gösterdiği yer ve şekilde satması gerekir (Anonim, 2008). Bunun nedeni geçimini balıkçılıkla sağlayan ticari balık avcıları ile haksız rekabet yapılmasını engellemektir. Daha da önemlisi amatör ruha aykırı olduğu için amatör avcı için izin verilen miktarlardan fazla avlamanın önüne geçmektir. Denizlerimiz için amatör balıkçılar tarafından avlanabilecek limit düzeydeki en fazla balık miktarı 5 kg olarak belirlenmiştir. Ancak stoklarında azalma görülen türler ile kılıç ve orkinos gibi her biri 5 kg geçecek büyüklükteki balıklar için buna uygun sayı limitleri konulmuştur (Anonim, 2009).

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bir başka gerçek ise Galata köprüsü üzerinde avlanan oltacıların neredeyse %70-75 oranındaki bir bölümü bu işi tamamen mesleki/ticari olarak yapmaktadır. Bu şekilde aile bütçelerine önemli bir destek sağlamaktadır. Açıkça Galata’nın amatör olta balıkçıları bu gün büyük bir çoğunlukta henüz üreme olgunluğuna ulaşamamış istavritleri sınırsız ve kuralsız avlayarak, bu populasyonlar üzerine büyük bir baskı yaratmaktadır. Bu nedenledir ki başta da değinildiği gibi artık günümüz Galata köprüsü oltacıları için “amatör balıkçı” kavramı pek uygun düşmemektedir. Buna daha çok “tanımı yapılamayan bir çeşit balıkçılık sektörü!” olarak bakılabilir. Şüphesiz bunun bir tarafında yoksul insanların günübirlik yaşam mücadeleleri yer alırken, diğer yüzünde ise Haliç’in, İstanbul’un o seyirlik, doyumsuz kent panoraması yer almaktadır.



Resimler ve bilgiler netten alıntıdır.
__________________

Burhan Önen
BANDIRMA.
Burhan Reis Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
 

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Lambuka avına genel bakış kral dolmuşcu2 Deniz Balıkları 10 11-04-2010 16:12
Ülkemizdeki Sualtı Kulüpleri levrek Resmi Avcılık Duyuruları 1 29-05-2008 22:25
Ülkemizdeki Tatlısu Balıkları ve Özellikleri yakup Tatlı Su Balıkları 0 27-02-2008 22:06
Denizlerimizde amatör olta balıkçılığın yapılmasının yasak olduğu yerler var mı??? ykmk TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 3 17-07-2006 21:00
Balıkçılığın Dünü Bu Günü Taygun KOCABIYIK TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 4 12-10-2005 02:19


Saat 12:39.