Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > BALIK AVI > TATLI SU AVI > Deneyimler-Anılar ,Avlak Bölgeleri




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 12-12-2005, 03:29   #1
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan Balık Avı Üzerine

ALINTI

Nasıl Balık Avlanır?
Amatör balıkçılığın dört temel yöntemi; yemli veya yemsiz el oltacılığı, kamışla yapay veya canlı sinek oltacılığı, kamışla kıyıdan veya sandaldan oltayı atıp makineye sarmak suretiyle yapılan oltacılık, canlı ve ya yapay yemle tekneden motor çalıştırarak hareket halinde sırtı veya kaşık çekmektir. Bu yöntemlerin tümü hem tatlısuda hem denizde kullanılır.

Yemli oltacılık kuşkusuz en eski ve dünyada en yaygın olan yöntemdir. Bu tür balık avında kullanılan en yaygın yemler solucanlar, küçük balıklar (akyemler), midye, karides, suline, sübye, kalamar, yengeç ve ekmek içidir. Av sırasında iğneye yem geçirildikten sonra olta denize koyverilir. Balık yeme atladığında oltayı kullanan kişi kısa ve seri bir hareketle (tasmayla) oltayı çekip iğnenin balığın ağzına girmesini sağlar.

Dipte veya istenilen derinlikte avlanabilmek için oltanın ucundaki iskandilin (kurşunun) ağırlığından yararlanılır. Balıkları av yapılan mahalle çekmek için çeşitli balık ve midye parçaları, ıslatılmış ekmek, balık unu veya iğneye takılan yemin küçük parçacıkları suya atılır ve buna da yemleme (mazmoz) denir.

Kuzey Amerika ve Avrupa'da çok yaygın olan ve yapay sinekle yapılan balık avı bu yöntemi kullananlar tarafından oltacılığın en yüce biçimi olarak kabul edilir ve bu yöntemi kullanan balıkçılar, kendilerini olta balıkçılığının gerçek ustaları sayarlar. Sinek balıkçılığında başta canlı sinekler kullanılıyordu. Burada maharet oltanın ucundaki sineği bir balığın (genellikle alabalık) yakınına fırlatmak suretiyle mümkün olduğu kadar hafif kondurmak ve balığın yeme atlamasını sağlamaktı. Zamanla canlı sineklerin yerini yapay sinekler almış, bunların su üstünde yüzenleri ve dibe batanları özel olarak imal edilmeye başlanmıştır. Dünyada balık avı için yapay sinek imalatı çok yaygın olup çeşitli şekil ve renklerdeki yapay su sinekleri amatör balıkçılar tarafından çok rağbet görmektedir.

Hareket halindeki bir tekneden yapılan balık avında genellikle canlı, cansız ve yapay yemler su içinde çekilerek kullanılır. Bu yöntem başlangıçta kürekli teknelerde uygulanıyordu. Daha sonraları küreğin yerini motor aldı ve açık denizlerde veya büyük göllerde bu yöntemle av yapılmaya başlandı. Bu avlanma şekli bugün okyanuslarda büyük balık avında kullanılan başlıca yöntemdir. Avantajı, 6 mile kadar çıkabilen bir süratle büyük balıkların bulunduğu bölgenin kısa bir süre içinde taranması ve balıkların yerlerinin tespit edilmesidir.

20. yüzyılın ikinci yarısında sonar aletinin devreye girişi tekneden yapılan balık avına büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Bu tür av tekniğinde kullanılan kamışlar, 1. 5-2. 1 metre uzunlukta olup makineleri çıkrıklıdır. Takımda beden olarak dakron veya çelik tel, yapay yemlerin istenilen derinliğe indirilmesi için çeşitli ağırlıklarda iskandil veya kıstırmalar kullanılır.

Denizlerde balık avcılığı 20. Yüzyılın ikinci yarısında giderek daha yaygın bir hale gelmiştir. Bu tür av sahilden, kayalıklardan, rıhtımlardan veya tekneden yapılır.

Hangi Balıklar, Hangi Takım, Hangi Yemle?
Yapı itibariyle avcı olan insanoğlu, varolduğundan bu yana balık için birçok av tekniği bulmuş ve bunları devamlı geliştirmiştir. Önceleri elleriyle yakaladığı balıkları daha sonra mızrakla, kapanla, kemikten yaptığı iğnelerle, lifleri büküp hazırladığı oltalarla avlamıştır. Gün gelmiş atın kuyruk kıllarını bükerek, gün gelmiş ipekten oltalar yapmıştır. Göllerde, nehirlerde avlanmak için her biri bir sanat şaheseri denilebilecek güzellikte yapay sinekler hazırlanmış, kamış ve çıkrıklı makineyi de av aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Günümüzde teknolojiyle birlikte takımlar gelişmiş, malzemeler çeşitlenmiş, kullanılan modern araçlar balık avına yeni boyutlar kazandırarak yepyeni bir endüstrinin temel taşlarını oluşturmuşlardır.

Amatör balıkçılığı, olta takımlarını kullanım şekline göre kıyıdan ve tekneden olmak üzere ikiye ayırıyoruz. Balık türlerine göre kullanılan bu takımları ve yemlerini şöyle sıralayabiliriz: Şemamızda belirtilen av takımları çok çeşitli olmasına rağmen, bunların arasında "klasik oltalar" diye adlandırabileceklerimiz:
a- Çift köstekli takımlar
b- Uzun köstekli dip sürütmesi takımları
c- Uzun oltalar
d- Zokalı takımlar
e- Sırtılar'dır
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 12-12-2005, 03:31   #2
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan

ALINTI

Nerde Balık Tutulur?
Balık avcılığında en önemli konu av mahallinin belirlenmesidir. Çünkü olta takımı çok iyi yapılmış ve çok uygun yemlere sahip olsanız da bölgenizde balık yoksa avın boş geçeceği açıktır. Bu nedenle bir olta avcısının ilk öğrenmesi gereken konu balığın bulanabileceği yeri saptaması veya tecrübe ile öğrenmesidir.

Her balık türünün kendine göre davranışları olmakla birlikte bazı genel kaideler tüm balıklar için geçerlidir. Öncelikle balıklar kendilerinin pek çok düşmanı olduğu için emniyetli bulduğu bölgede yaşama eğilimindedirler. Balıkların bulanacağı yeri tayin eden ikinci konu ise balıklara yem olabilecek imkanların çok olduğu yerlerde balıkların gezmeyi tercih ettikleri alanlardır. Kısa ve öz olarak balıklar emniyetli yem imkanı bol veya iyi olan yerlerde bulunurlar. Avcılık mahallinin de bu görüşe göre aranmasında yarar vardır.

Tatlı su balıkları açısından şu kısa özellemeleri yapabiliriz. Balık avlanacak yerin saptanması için öncelikle avlanacak balığın iy tanınması ve yemlenmeleri konusunda iyi bilgi sahibi olmak gerekir. Şöyle ki bu balık türü hangi yemleri sever. Durgun sulardan mı hoşlanır yoksa akıntılı suları mı sever? Yem alma alışkanlıkları sabah mı gecemi yoksa akşamüstü müdür? Derin yada sığ yerlerden mi hoşlanırlar? Mevsimlere göre alışkanlıklarında farklılık olur mu? Göç ederler mi? Genel olarak nehirlerde balıkların çoğu dip kısmı sert az su akıntılı yerleri tercih ederler. Bitki veya ağaç köklerine yakın yerler balıkların gizlenme yerleri olabilir. Alabalıklar çağlayanların alt kısmındaki kovuklarda akıntı ile gelecek yemleri almak için beklerler. Eğer bu yem sizin kelebeğiniz ise avınız rastgelecek demektir. Yine mesela turna balıkları ufak balığın bol bulunduğu mekanlarda kol gezerler. Saklandıkları yer ise bulabildikleri herhangi bir ot veya kamış gölgesidir. Levrek'e ise genelde gölet yerlerin dere girişlerinde sıkça rastlanır.

Aslında her mekan burda balık olmaz diye geçilmemeli muhakkak birkaç defa olsa bile denemelidir. Bakarsınız çok güzel neticeler ile sonuçlanabilir. Unutmayın! "büyük balık büyük suda ve derin yerde olur"
Yurdumuzda en fazla alabalığın Karadeniz bölgesinde bulunduğu söylense de , hiç tahmin etmeyeceğiniz dere ve göllerde de alabalığa rastlarsınız. Yurdumuzda Karadeniz bölgesinin her yerinde, İçanadolu nun su ısısı 15 derecenin altında bulunan dere ve göllerinde [Kayseri (Kapuzlu Şelaleri) , Niğde (Aladağlar), Antalya (Dimçay-Manavgat-Alara Çayları), Balıkesir (Kaz Dağları) ,Denizli, Kars, Erzurum, Tunceli (Munzur Çayı) ve hatta Ankara'ya 130 km. mesafede (Beypazarı-Karagöl)] alabalığa rastlarsınız.

Dere olarak Bolu, Kastamonu, Hopa, Alanya, Manavgat'ta ve göl olarakta Yedi göller , Abant , Gölcük (Bolu), Kırkpınar yaylası (Çankırı), Karagöl (Ankara-Beypazarı) ve Eğriova'da ( Ankara ) avlayabilirsiniz.

YEDİGÖLLER

Yedi göller Milli Parkı, Büyükgöl, Deringöl, Küçük göl, Seringöl, İncegöl, Sazlıgöl ve Nazlıgöl den oluşuyor bunlardan Büyükgöl ve Deringöl'de balık avlanıyor diğerlerinde balık avı yasak.

Niçin Yedigöller:

Yurdumuzda, av yasaklarına uyulan, görevlilerin sürekli denetim altında tuttuğu tek yer. Kamp yapmak için en ideal olanı. Bazı olanaklardan da wc, büfe vs. faydalanma imkanı mevcut (büfeye fazla güvenmeyin bazı seneler kapalı oluyor), piknik için masalar, çadır yerleri, ocaklar mevcut ancak içecek ve yiyeceklerinizi yanınızda getirmeniz şart (içme suyu var) bu arada park içinde bulunan alabalık üretim tesisinden balık satın alıp, tereyağda kızartıp kendinize ziyafet çekersiniz. Ya da bunları Fly'la nasıl zor yakaladım deyip fotoğraf da çektirebilirsiniz.

Ailece gidip ( Ufak çocuğunuz varsa 15-20 Haziran dan önce gitmeyin sabaha doğru hava soğur) çadır kurup çok güzel bir hafta sonu geçirebilirsiniz.

Orman Bakanlığının, yaklaşık 30 kadar olan dubleks evlerinde de kalabilirsiniz ancak evlerde kalmak için önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Rezervasyonlar Ankara Orman Bölge Md. yapılıyor.

Çadırda kalmak isterseniz yanınızda uyku tulumu, fener, mangal kömürü, balta (Çevrede piknikçiler için bol miktarda kırılmış ağaç mevcuttur. Bunları biraz daha ufaltıp gece yakacağınız büyük ateşe atabilirsiniz) bulundurun.

Yedigöller de yanınızda mutlaka yağmurluk, spor ayakkabısı, fotoğraf makinası ve yedek giysi bulundurun, her an güzel bir yağmurla ıslanabilirsiniz.

Eğer balık tutmak istemezseniz, özellikle Ekim, Kasım aylarında ağaçların renk çeşitliliği anlatılacak gibi değil. Şarıldayan dereler, ayaklarınızın altında çıtırdayan sarı yapraklar, kalabalıktan uzak ta her şeyi unutup mükemmel bir hafta sonu geçireceğiniz olağan üstü bir yer.
Alabalıklar sıcaklığı 10 - 15 derece arası soğuk ve bol oksijenli sularda yaşayan, çok hareketli, yüzgeçleri dikensiz, pulları çok küçük, bedenleri yumuşak ve kaslı etçil hayvanlardır.

Yumurtadan yeni çıkmış yavru balıklar, çoğunlukla sudaki sinek lavralarıyla beslenir, büyüdükçe küçük balıklar, tatlısu karidesi, sinekler ve uçan böceklerle beslenir. 2-3 yaşlarında İlkbahar ve Sonbahar aylarında çiftleşir. Dişi alabalık yumurtalarını çakıl ve kum kaplı dipte, kuyruğuyla karıştırıp açtığı çukura yayar. Hemen yakınındaki erkekte 40-45 gün sonra açılacak olan yaklaşık 200 yumurtayı döller.

Tek bir dişi bir mevsimde 5000-6000 kadar yumurta yumurtlayabilir. Yumurtalardan çıkan alabalık yavrularının % 90'ı ilk üç ay içinde, daha büyük balıklara yem olurlar.

YURDUMUZDA BULUNAN TÜRLER

DERE & DAĞALASI (KIRMIZI BENEK)

Balıkçı tezğahlarında bulamayacağınız tek balık.Tam bir dere balığıdır hayatının çoğunu derelerde geçirir . Akıntısı dereden gelen göllerdede bulunur. Az yumurta verir ve çok yavaş büyür bu nedenle tabi ortam dışında üretmek çok zordur.

Solungaçlardan kuyruğu kadar gövdede kırmızı benekleri vardır. Çok güçlü balıktır akıntıya ters ve 1-2 metrelik sıçramalarla daha yüksek şelalelere bile çıkar. Oksijeni bol soğuk sularda yaşar.

GÖK KUŞAĞI (GÖL ALASI)

Yurdumuzda en tanınmış ve en çok avlanan türlerden biridir. Adı, bedenini yanlarından boylu boyunca uzanan kırmızı kuşaktan kaynaklanır. Su ısısı 15 derecenin altında bulunan tüm akarsu ve göllerinde bulunur. Üretimi kolay olduğu için dere ve göllere, Orman Genel Müdürlüğü, her yıl bol miktarda yeni yavru atar.

ABANT ALASI

Bolu bölgesine has sadece Abant gölünde bulunduğu söylenen bir türdür ancak yinede Abant'a yakın göllerdede örneğin 100 km uzağındaki Beypazarı Karagölde Abant alasına tıpa tıp benzeyen alabalık vardır. Vucudunu açık kahverengi üzerine siyah iri siyah benekler kaplamıştır.

SİYAH BENEK

Ülkemiz sularında çok raslanır. Üretiminin kolay olması nedeniyle havuzlarda bol miktarda üretilmektedir.Doğal olarak daha çok Doğu anadolu bölgesinde bulunmaktadır.Oksijeni bol soğuk sularda yaşar.
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 12-12-2005, 07:15   #3
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan

ALINTI

NGC Sports şirketi gerçek balık görüntüsünde balık yemi üreterek olta avcılığında yeni bir çığır açtı. Kick tail adlı balık yemleri gerçeğine öyle benziyor ki balıklara gerçek yemden daha cazip görünüyor.
Canlı yem ve Kick tail yemleri ile yapılan iki ayrı avlanma sonucunda, gerçek yemler ile 14 balık avlanırken, KickTail ile tam 41 tane balık yakalandı.

Uzay teknolojisinden ilham alarak tasarlanan KickTail balıkları, 5 parçalı bir kuyruktan ve kafa kısmından oluşuyor. Yemler olta balıkçıları için üç ayrı şekilde tasarlanmış:

1) Su yüzeyine yakın yüzen balıklar için
2) Derinlere dalabilen balıklar için
3) Dibte yaşamayı seven balıklar için

Uzunluğu 10 santimetreyi bulan sadece denizde değil ve tatlı sularda avlanan balıkçılar içinde oldukça kullanışlı.

KickTail'in suyun içinde gerçek balıktan ayırt edilmesi pek mümkün değil. Bu özelliği nedeniyle de, hem daha çok sayıda balık avlıyor, hem de canlı yemlere göre daha büyük balıkları oltaya çekebiliyor.
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 12-12-2005, 07:32   #4
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan

ALINTI

Balık Nedir

Balık, solungaçları ile solunum yapan, vücud ısıları çevreye bağlı olarak değişen, soğuk kanlı, yürekleri çift gözlü, çoğunun vücudu pullu, genellikle yumurta ile üreyen, suda yaşayan omurgalı hayvanların genel adı.

Bir kulakcık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur. Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden, vücutta temiz kan dolaşır. Ağızdan alınan su, solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen, osmozla kana verilir. Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur. Köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde, tatlı su balıkları su içmezler. Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil, solungaçları ile ayırır. Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift, sırt, kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir. Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler.

Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler. Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen, sürünerek gölden göle geçebilen, kısa bir süre havada uçabilen, elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur. Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş, kemiksi, kaygan ve antiseptiktir. Antiseptik mukus salgısı, üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder.

Balıkların harekette önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk”, çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk”, köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir.


Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır. Çalışmalarda balık türünün 40.000 kadar olduğu söylenmektedir.

Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır. Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki, Antartika sularında, sıcak tropikal sularda, acı sularda, tatlı sularda, ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir. Üç türlü beslenme görülür: Herbivor (otçul), karnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler). Yalnız çenelerinde değil, bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur. Bu genelde beslenme şekillerine göredir. Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir. Yanlız Mersin balıklarında ve Demetsolungaçlılarda diş bulunmaz.

Duyu Organları

Görme organları

Balıkarda gözler yüksek omurgalılara benzer. Kornea daha düz ve mercek daha yuvarlaktır. Kornea, merceğin önünde koruyucu bir görev yapar. İris; kırmızı, siyah, portakal rengi, mavi, yeşil olabilir. Balıklarda göz yapısı, yaşadıkları çevreye uygun bir özellik arz eder. Işığın kolay geçtiği temiz sularda yaşayanlar iyi görür ve renkleri ayırt ederler. Derinde yaşayanlarda gözler oldukça büyük olup, ışığın zayıf olarak ulaştığı daha derinlerde teleskop gözlü olanlarına da rastlanır. Bulanık sularda yaşayan balıklarda ise gözler küçülmüştür. Kör mağara balıklarında gözler görev yapmaz. Işık olmadığından gözlere ihtiyaç duymazlar. Balıklarda gözyaşı bezi ve gözkapağı bulunmaz. Yalnız Raja balıklarında üstten gelen ışığa karşı gözü korumak için üzeri pullu kalın bir kapak vardır. Balıklar dinlenme halinde yakını görür, uzak için uyum yapar. Memelilerde durum tersinedir. Bazı dişli sazanlarda gözler yatay bir bantla ikiye ayrılmıştır. Üstteki kısım havada, alttaki kısım suda görmeye yarar. Böyle balıklara "dört gözlü" denir.

Tat alma organı

Balıklarda tat alma cisimcikleri dudaklarda, farinkste, burun epitelinde, baş derisinde, bıyıkların uçlarında yerleşmiş olduğu gibi bazılarında da ağız içinde yerleşmiştir. Balıklarda dil yoktur. Olanlarında da gelişmemiştir. Sazanların ağzı içinde çok kalın kastan yapılmış yastık şeklinde bir yapı bulunur. Bu organ tat almaya yarar. Balıklar bazı maddeleri memelilerden daha iyi ayırt edebilirler. Sazanlar tatlı, tuzlu, acı suyu ve asitli ortamı ayırt edebilirler.

Dokunma duyusu

Dokunma duyusunda bıyıkların rolü büyüktür. Bıyıklar tat almada etkili olduğu gibi, besin bulma ve dokunma organı olarak da görev yaparlar.

Balıkların baş, gövde ve yüzgeç derileri üstünde tomurcuk veya çukurcuklar halinde küçük duyu organları mevcuttur. İçlerinde sinir uçları dallanmış haldedir. Görevleri; yaklaşan düşmanı, sıcaklık değişimini, besin ve tuzluluğu hissetmektir. Duyuda yan organın da etkisi önemlidir. Bazı derin deniz balıklarının yüzgeç ışınlarında uzamış olan bazı kısımlarında duygu organları yer almıştır.

İşitme ve yan organ (Yanal çizgi)

Balıklarda dış ve orta kulak yoktur. İşitme organı bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses titreşimlerini idrak eder. Bu işitme organına “labirent” denir. İşitmede etkili olduğu gibi, dengenin sağlanmasında, ağırlık ve yerçekimi tespitinde de önemli rol oynar. İçlerinde kalsiyum karbonattan yapılmış “otolit” adı verilen cisimcikler de bulunur. Bazı balıklarda hava kesesinin ön kısmının her iki yanında iç kulakla ilişkili dörder adet kemikcik bulunur. “Weber cihazı” adını alan bu sistem ses dalgalarını ve basınç değişimini iç kulağa ileterek daha iyi işitmeğe yardım eder. Küçük frekanslı titreşimler, yanal çizgi sistemiyle idrak edilir. Bu, vücudun yanlarında derinin altında uzanan içi mukus dolu bir çift kanaldır. Belirli aralıklarla bu kanalı pulların arasından veya ortasından dışarı bağlayan yollar, bu yolların ucunda içinde sıvı ve sinir hücreleri bulunan bir torba vardır. Sudaki titreşimler bu sıvıya geçerek sinir hücreleri tarafından idrak edilir. Mesaj daha sonra sinirler vasıtasıyla beyne iletilir.

Bir başka balığın hareketinin doğurduğu titreşimleri, yanındaki balık bu yolla duyar. Yan organ çok alçak frekanslı titreşimleri idrak edip işitmeye yardımcı olduğu gibi, su akıntısının yönünü, sıcaklık ve soğukluk farklarını da tesbit eder. Yan organ işitmede de yardımcı olur. Ses ve basınç dalgalarını tesbit edebilir. Kemikli balıklarda, vücudun her iki yanında solungaçlardan kuyruk yüzgecine kadar uzanır.

Koku duyusu

Balıklarda burun (nostril), solunum için değil, suda çözünmüş kimyasal maddeleri koklamaya yarayan bir duyu organıdır. Koku alma kapsülleri üst çene üzerinde bulunan bir çift (veya bir adet) burun çukuruna yerleşmiştir. Koku maddelerini taşıyan su burun deliklerine girip çıkarken, koklama kapsüllerini yalayarak sinirleri uyarır. Bu duyu köpek balıkları gibi bazı balıklarda çok kuvvetlidir. Köpek balıkları kan kokusunu yüzlerce metre uzaktan alabilirler.

Yüzme kesesi

Balıkların suda batmadan durmasını sağladığı için önemlidir. Sindirim kanalının bir uzantısı olup, sırt tarafta torba şeklindedir. İçi CO2, O2 ve azot gazları ile doludur. Balığın yoğunluğunu, suyun yoğunluğuna göre ayarlar. Balık suda batmadan durmak için, içindeki gazı artırarak keseyi şişirir. Yüzerken havasını azaltır. Bazı balıklarda yüzme kesesi ikiye ayrılmıştır. Yüzme kesesi solunum, hidrostatik görev, ses meydana getirme ve bazı uyartıları hissetmede de etkilidir. Bütün balıklarda hava kesesi bulunmaz. Böyle balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri batmalarına mani olur. Dip balıklarında ise zaten gereksizdir.

Üreme

Yumurtlama zamanlarında dişi balık, bir kaç saat içinde dibe binlerce yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular, etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücud içinde açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar” denir. Zaman zaman bazı balıklar hermofrodit (erkek ve dişi organa sahip) olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 12-12-2005, 07:54   #5
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan

ALINTI

SAZAN BALIĞI

(Cyprinus carpio.L.)

Sazan balığı, tatlısularda yaşayan kemikli bir balıktır.Uzun bir sırt yüzgecine, kısa anus yüzgeçlerine sahiptir. Başında (ağız altı) dört adet bıyık bulunur. Yüzgeçleri yumuşaktır. Yüzgeçlerin ön tarafında kuvvetli dikenler bulunur. Göğüs yüzgeçleri, karının altına doğrudur. Pulları değirmidir. Yüzme kesesi bir kanalla yemek borusuna bağlıdır.
Bir bölümü kemikleşmiş olan ilk omurlar, kulakları yüzme kesesine bağlayan "Weber aygıtı" nı meydana getirirler.
Bu tip aygıta sahip balıklar arasında (kemik destekli keseliler) çene dişi bulunmayıp, yutak dişi bulunan balıklar sadece bunlardır.
Sıcak ve ılıman bölgelerde, deniz seviyesine yakın sularda yaşayan yüzlerce variete'si (alt türü) vardır. Sazan kendi cinsinin tek türüdür (Cyprinus carpio). Bazı sazan çeşitleri pulludur, bazıları tüm pulsuzdur (deri sazanı), bazılarında ise az sayıda büyük pullar bulunur (aynalı sazan).
Sazan balığı göllerde, kanallarda ve sakin akan sularda yaşar. Hayvansal ve bitkisel besinlerle beslenir (omnivor). Yaz başlarında su sıcaklığı 20ºC'ı bulduğunda veya aştığında üremeye başlar. İri dişiler bir milyon adetten fazla yumurta dökerler. Yumurtalarının çapı 1.5mm dir. Deri Sazanı ve aynalı Sazan gibi türlerinin yemi ete dönüştürme katsayıları çok yüksektir. Bunlardan 10 senelik bir birey 10-15 kg gelebilir. Daha yaşlıları 30-45kg ağırlıkları bulabilir.
Özellikle Terkos gölünde İSKİ nin deniz suyunu göle pompalaması öncesi (kriko metodu) 40kg üzeri sazanlara sıkça rastlanıyordu.

AVCILIĞI:
Her ne kadar Sazan avcılığı basit gibi gözükse de, skor yapacak balıkları avlamak oldukça maharet ister. Yem hazırlama sürecini de göz önünde bulunduracak olursak, Sazan avcılığını evden başlayan bir süreç olarak düşünebiliriz.
Sazan avı için en uygun takım 3.20m teleskopik kamış ve 1:3 turlu bir makara ile 0.35mm ana misina, orta veya kücük boy bir fırdöndü, 0.30mm beden ve kullanılacak yeme göre 2-6 Nr. iğneden oluşur. Yemin ağırlığına bağlı olarak uzak mesafelere atışı sağlayacak bir hareketli iskandil de zaman zaman kullanılabilir.


Sazan avcılığında eğer yakın mesafelerde veya suda eriyebilir yemlerle avlanılacaksa, iskandil kullanmaya gerek yoktur. Bu durumda ya yakın mesafeye olta indirilir, ya da yemin ağırlığından faydalanılır . Suda eriyebilen yemler eğer özel bir taktik kullanılmazsa, iskandil yardımı ile uzağa atış sırasında bozulabilir.


KISA AV BİLGİLERİ

TAKIM

2.40- 3.20m teleskopik uçtan yaylanabilir tip.
3-5m halkasız teleskopik kamış.

MAKARA

1:3 turlu, orta boy makara

MİSİNA

El oltası: Olta 0.60-0.80mm tercihan şeffaf yeşil
Makara için: 0.30-0.45mm beyaz veya yeşil min.20kg testli.

İĞNE

Kahverengi dövme (forged) halkalı;
6-8 Nr., Dane yemler için 4 Nr.

YEM

Kurtçuklar, solucan, peynir, işlenmiş et (sucuk sosis), doğal yemler (çift kabuklular, böcekler) tohumlar, daneler (bezelye, bakla mısır), patates, hamur ve yüksek roteinli hazırlama yemler

TEKNİKLER

Yemli avcılık, şamandıralı beden.

Sazan avında en önemli unsur yemlerdir. Uygun zaman ve yerde kullanılacak "katil" bir yem seçmek, büyük bir sazanı avlamada en önemli unsurdur. Bu çerçevede benim geçen 20 sene içersinde geliştirdiğim favori yemlerimi anlatmaya çalışacağım. Her ne kadar sularımızda Sazan ağırlıkla "pres küspe" ile avlanılıyorsa da, kanımca aşağıdaki yemler pres küspe ile kıyas bile kabul etmez. Çoğu zaman pres küspe ile avlanan arkadaşların yanında "yüksek proteinli yemler" veya "patates" ile avlandığımda, onların sayıca çok olan balıklarına karşın, her zaman kilo olarak baskın çıktım.
Kısaca, büyük balık için özel "à la carte" bir menü hazırlamakta yarar vardır.

EKMEK:
Ekmek olduğu gibi kullanılabildiği gibi (Kabuk kısmı), bütün bir ekmek evde hafif şekerli suya ıslanıp, iyice yumuşadıktan sonra, bir tülbentten suyu sıkılıp hamur haline getirilerek de kullanılabilir.Genelde kolay elde edilebilen bir yem olması bakımından belirtilmiştir. Dezavantajı; küçük balıklar tarafından kolayca didiklenmesidir, ancak yemleme için kullanılabilir.
Uzun süreli yemlemeler (1 hafta gibi) yapılabilecekse, en uygun yemdir denebilir. Kanımca büyük balık yakalayabilme yüzdesi hiç bir zaman %10 oranını geçemez.


DANE:
Bakla, bezelye, mısır, keten tohumu ve nohut gibi daneler iğne geçecek, ancak yem dağılmayacak kıvama kadar kaynatılıp soğuk suda bekletildikten sonra kullanılır. Bu tür yem kullanımında en önemli unsur yoğun ve düzenli yemlemedir. Yaygın yemleme için kendi imalatınız bir sapandan yararlanabilirsiniz. Sapan vasıtası ile yemleri uzak mesafelere, dolayısı ile oltanızın olduğu bölgeye kadar yayabilirsiniz.
Bu tür yemleri şamandıralı beden ile kullanmakta yarar vardır. Bunun için geçerli iki yöntem söz konusudur.
I. Yüzdürme yöntemi:
Bu yöntemde şamandıra yüzdürücü bir unsur olarak kullanılır, yani yem ve kıstırmaların ağırlıkları şamandırayı batırmaya yeterli değildir. Ancak yem balık tarafından kapıldığında şamandıra batar.
Bu yöntemde, balığın yemleneceği derinlik tesbit edilip, ona göre bir beden uzunluğu bırakmak gerekir. Beden uzunluğunun kamıştan uzun olması durumunda ve/veya fırlatma sırasında zorlukları önleme acısından, her iki yöntemde de hareketli şamandıra kullanmakta fayda vardır.
II. Batırma yöntemi:
Söz konusu yöntemde öbürünün tam tersine şamandıra, yem ve kıstırmaların ağırlığını taşıyamaz durumda ve suya tam olarak batmış haldedir. Son kıstırmadan sonra kısa bir beden parcası ile yem dibe yatmış durumdadır. Balığın yemi kapıp, yem ve iskandili dipten kesmesi sonucu üzerindeki yük azalan şamandıra yüzer hale geçer ve balıkçı tarafından görülür. Bu yöntem için, su derinliğinin tam olarak bilinmesi gerekir. Yem ve balık ilişkisinin tüm detaylarını fark edebilmek için kıstırma ağırlıklarının iyi ayarlanmış ve şamandıranın en üst noktasının, derinlik iyi hesaplanarak, yüzeyden ancak 1-2cm. kadar batık olması gerekmektedir. Bu da ancak hareketli şamandıra ile yapılabilir.

HAREKETLİ ŞAMANDIRA:
Uzun mesafelere şamandırayı atarken bedenin kıstırmalar ile karışması veya beden çok uzun olduğu için atılmadaki zorluların aşılması için kullanılan bir yöntemdir. Her türlü şamandıralı avcılığa uygulanabilir.
Bu yöntem alt gözünden bedenin geçtiği şamandıranın, iki stopper vasıtası ile ileri-geri hareket edebilmesi esasına dayanmaktadır.
Kolay yoldan, stopperler bir parça tükenmez kalem iç tüpü ile, stropordan yapılabilir. Stopper olarak misinada düğüm de atılabilir. Ancak batırma yönteminde üstteki stopperin hareketli olmasında fayda vardır, bu sayede derinlik ayarı kolayca yapılabilir.
Kaliteli imalat şamandıralar üzerinde "F" (Floating= Yüzer) ve "S"(Sinking = Batar) harflerinin karşılarında min. ve max. ne kadar ağırlıklarda kıstırma kullanmamız gerektiği belirtilmiştir.
Genel olarak yüzer tip avlanmalarda şisman şamandıralar, batan tipte ise ince ve uzun şamandıralar kullanılmaktadır.


KURTÇUKLAR; SOLUCAN ve DİĞER BÖCEKLER:
Sazan balığının menüsünde her zaman (öz:İlkbaharda) bu tür yemlere yer vardır. Ancak bu tür yemlerin sunumundaki zorluk, yani bir oltanın ucunda bir solucan veya çekirge ve etrafında koca bir göl olarak düşünecek olursak, bu yeme istediğimiz gibi bir sazanın rastlama olasılığı çok düşüktür. Ancak küçük boy sazanların avlanmasında iyi bir yöntemdir.
Bu sırada yeri gelmişken
LÜTFEN GEREĞİNDEN UFAK BOY BALIKLARI ÖLDÜRMEYELİM, AMATÖR OLMANIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRELİM.

PATATES:
Bana kalırsa Sazan avcılığında son zamanlarda baş vurduğumuz yüksek proteinli yemler bir yana bırakılacak olursa, patates en ideal yemdir diyebilirim. Patates olduğu gibi kullanılabilirliğinin yanısıra, püre ve un olarak da hamur tipi yemlerin bileşimine girer. Boyu büyük olduğundan, ki siz istediğiniz boyda ayarlayabilirsiniz, sadece büyük boy sazanlara hitap eder. Ağırlığı uygun olduğundan, uzak mesafelere rahatlıkla fırlatılabilir.
Patatesi bütün olarak (küre şeklinde) kullanabileceğiniz gibi dibi batak yerlerde dilim olarak kullanıp yüzey alanını arttırarak çamura gömülmesini engelleyebilirsiniz.

HAZIRLANIŞ TEKNİKLERİ

I. Bütün patates:
Haşlama: Avlanacak hedef balık boylarına göre patatesler seçilir (yaklaşık 3-5cm. yarıçaplı) kabukları elle sıyrılmayacak kadar az olarak haşlanır (haşlamada kriter, avuç içinde sıkarak ezebileceğiniz kıvamdır). Haşlanan patatesler, derin dondurucuya konup, taş gibi dondurulur. Bu dondurma işlemi patatesler çözüldüğünde onların daha da yumuşamasını sağlar. Yaklaşık 1-2 gün derin dondurucuda kalan patatesler çıkarılıp, iki kutuplarında kabuk kalacak şekilde ortaları soyulur ve içinde pekmez veya melas bulunan bir kavanoza konup saklanır. İğne tam ortasından (iki kabuklu kutup arası), beden tarafından bir çuvaldız vasıtası ile takılır ve iğne iyice patatese gömülür.
Kızartma: Avlanacak hedef balık boylarına göre patatesler seçilir (yaklaşık 3-5cm. yarıçaplı) soyulup bir kutupları düzlenir. Una bulanarak, kızgın yağda dış yüzlerinde kabuk oluşacak şekilde kızartılır. Sıcakken düzletilen kutuptan iğnenin içinden geçebileceği çapta bir tükenmez kalem iç tüpü geçirilir, tüpün içi bir kürdan vasıtası ile temizlenir ve fazlalıkları kesilir. Melasa veya pekmeze bulanarak muhafaza naylonuna sarlır ve buzdolabında saklanır. Av sırasında, beden, tükenmez kalem tüpünden geçirilip, iğne bir parça ekmek kabuğu takılarak patatese gömülür. Ekmek kabuğu fırlatış sırasında şoku absorbe edip, iğnenin patatesi kesmemesi içindir.

II.Parates püresi:
Bir kg patates iyice haşlanır. Haşlanan patatesler iyice ezilir, bir tatlı kaşığı hardal, bir tatlı kaşığı zeytin ezmesi ile çok iyi karıştırılır. Karışıma bir paket hazır corba (tercihan sebze corbası) eklenir ve gevşek hamur kıvamına gelmesi için, un veye bayat-kuru ekmeklerden çekilerek elde edilen un ile karıştırılarak yoğurulur.
Ceviz büyüklüğünde topaklar yapılıp, strech film' e sarılarak (veya vakumlanarak) buzdolabında saklanır.
Kullanılacağı zaman, sağdaki resimde olduğu gibi, iğneye takılan bir parça kabuk ekmek üzerine uygulanır.
Bu, yumuşak hamurun fırlatma sırasında formunu kaybetmemesi içindir.
Dibe varan yemler, suyun da etkisi ile yavaş yavaş eriyerek suya dağılırlar ve uzak mesafelerde bile Sazanı tahrik ederek kendilerine çekerler.
Yemleme açısından, bir miktar yem dibine misina bağlanmış bir ilaç kutusu ile fırlatmak sureti ile, uzak mesafelerde çevre yemlenebilir.
Ayrıca püre için de "Püf noktası"nda belirtilen yöntem kullanılabilir.


HAMUR:
Sazan balığının hamurla avlanması, hamur hazırlaması bakımında oldukça büyük farklılıklar gösterir. Gerek ana madde olarak kullanılan un (mısır, pirinç, buğday vs.), gerek sulandırma (su, peynir suyu, yoğurt, çeşitli meyve suları vs.) gerekse katkı maddeleri (hazır çorba tozları, sucuk-salam, bakla içi-bezelye gibi hububat püreleri vs.) acısından tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmıştır. Ben burada size benim son yıllarda favorim olan "yüksek protein içerikli yem" den bahsedeceğim.

YÜKSEK PROTEİN İÇERİKLİ YEM:
Bu hamurun hazırlanmasında baz olarak vucüt geliştiricilerin kullandıkları yüksek proteinli un şeklinde besinler kullanılmaktadır. Yaklaşık bir pakette 800-850gr bulunan bu un, ezilmiş bira mayası ile karıştırılarak, iki yumurta vasıtası ile sulandırılır ve hamur haline getirilir. Gevşekçe olan bu hamurdan, ceviz büyüklüğünde toplar oluşturulur ve kaba mısır ununa bulanarak, iyice kaynayan suya atılıp, dış yüzeyinde bir "kabuk" oluşuncaya kadar (1-1.5 dak.) kaynayan suda yüzdürülerek kaynatılır.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, hamurun içinin "cıvık" denecek kıvamda olması gerektiğidir.
Kaynatılan toplar, strech-film'e sarılarak buzdolabında saklanır.
Omnivor olan Sazan, özellikle yemin bol bulunduğu yerler veya dönemlerde, oldukça seçicidir. Bu dönemlerde, ortamda bol miktarda yem bulunduğundan, tercihini daima "protein ağırlıklı besinlerden" yana kullanır. Özellikle çürümenin (eutrofikasyon) olduğu yerlerde, bitkisel besinin bol miktarda bulunmasına ramen, ortamda protein içeriğinin az bulunması da, Sazan balığını bu yeme yönelten en önemli etkendir.


PÜF NOKTASI:
Ben, ceviz büyüklüğünde hazır topları ortalarından tükenmez kalem tüpü geçirip, sonra strech-film'e sararak, derin dondurucuya kuyup, ava giderken bir termos kap içersinde yanımda götürüyorum. Bu şekilde, ideal sertlik ve ağırlığa sahip topları fırlatmak çok kolay oluyor. Top dipte yerini aldıktan kısa bir süre sonra, formu bozulmadan, eriyerek yumuşak kıvamına kavuşuyor.
Sazan balığı cüsseli ve oldukça sert bir balıktır, oltaya yakalandığı zaman ciddi bir direnç gösterir. Bu sebeple Sazan avında sağlam saplı, geniş ağızlı ve uzun torlu bir kepçe sandala veya kıyıya kadar çekilen sazanın sudan kesilmesinde büyük yararı vardır.
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 12-12-2005, 07:59   #6
aserkansatı
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

Sevgili Ali bunu sazan avcılığı bölümüne ekleseydin daha iyi olurdu diye yazacaktım ama NİXİZle aynı yerden alıntı yapmışsınız.Aynı yazıdan bir tane daha oldu şimdi.Neyse sağlık olsun
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

Bu mesaj en son " 12-12-2005 " tarihinde saat 08:05 itibariyle aserkansatı tarafından düzenlenmiştir....
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 12-12-2005, 08:08   #7
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan

ALINTI

TEDİRGİN SAZAN

stres oldum bu nehirde yüzerim
o akıntı bu akıntı gezerim
ben aşkımı yosunlara yazarım
yazı tutmaz tedirgin bir sazanım

iş bu sular benim yuvam değil mi
alabalık sazan aynı değil mi
rakı balık söze ziyan değil mi
mezelerde tedirgin bir sazanım

sazanım ah.. sazanım ah
mezelerde tedirgin bir sazanım

ben sazanım bende jeton geç düşer
etim serttir mangallarda geç pişer
biraz roka beyaz peynir ve kaşar
ızgarada tedirgin bir sazanım

sazan der ki; “dur bir dakka anladım”
yarım yendi yarısını sakladım
adıma şiir oldu ben geç anladım
dizelerde tedirgin bir sazanım
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 12-12-2005, 08:23   #8
uzman
Kaptan
 
uzman kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 18.11.05
Yaş: 56
Mesaj Sayısı: 715
Varsayılan

ALINTI

TATLISU BALIKLARI

TATLISU BALIKLARININ TÜRLERİ, HER SENE YÜZDE 20 ORANINDA TÜKENME TEHLİKESİ GEÇİRİRKEN, TÜRKİYE, TATLISU BALIKLARI VE BALIKÇILIĞI HUSUSUNDA OLDUKÇA ZENGİN BİR ÜLKEDİR.

Tatlısu kaynakları canlı hayatının devamlılığı için vazgeçilmezdir. İnsanlık tarihi, tatlısu kaynaklarının yakınında veya etrafında kurulan büyük medeniyetlerin misalleriyle doludur. Mısır, Mezopotamya, Sümer, İnka ve Aztekler gibi... Göller tatlısu kaynakları arasında nehirlere göre daha sakin sular oldukları için insan faaliyetlerinin bir neticesi olarak, ekolojileri süratle bozulmaktadır.

İnsan faaliyetleri neticesinde meydana gelen göllerin yaşadığı mühim tehditler arasında besin zinciri yıkımı (ötrofikleşme), asitleşme, tuzlanma, ağır metal ve diğer zehirli(toksit) madde kirlilikleri, tabi su rejiminin bozulması (su kullanımı, tarım, enerji ve küresel ısınmayla) sıralanabilir.

TARİHTE KISA BİR YOLCULUK

İnsanların denizleri, gölleri, nehirleri ve bu ortamlarda hayatlarını devam ettiren canlılara olan merakı, onları tanıma gayretlerinin tarihi milattan asırlarca evveline tekabül eder. Bilimsel anlamda ele alınması ise 1700'lü yıllarda Avrupa'da gerçekleşir. 1915 yılında yayınlanan “Balık ve Balıkçılık” adlı eser, ülkemizde balık bilimine ilk yaklaşımdır. Geniş boyutta balıkçılık araştırmaları ilk defa Et ve Balık Kurumu bünyesinde araştırma ve uygulama imkânına kavuşur. 1950-1960 yılları Türkiye'nin balıkçılık hususunda bilgi birikimi yönünden en verimli dönemi olur.

TÜRKİYE'NİN BALIKLARI

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili olmasının yanı sıra göl bakımından da oldukça zengin bir ülkedir. Bölgelere göre dağılıma bakıldığında, Karadeniz'de 247, Marmara Denizi'nde 200, Akdeniz'de ise 285 tür balık yaşadığı tahmin edilmektedir. İç sularımızda 26'sı ekonomik değer taşıyan 192 tür balık yaşamaktadır. Sanayinin gelişmesi, nüfus artışı, çevre kirliliği gibi sebepler, tüm dünyada sadece denizlerde değil göllerde de balık türlerinin azalması, ve bazı türlerin yok olma riski ile karşı karşıya kalması neticesini doğurmuştur. Tatlısu balıklarının türlerinde ise son durum; yüzde 20'sinin neslinde geçen senelere oranla ciddi bir tükenme tehlikesinin olduğudur.

TÜRKİYE'NİN TATLISU BALIKLARI

Tatlısu balıkları bakımından zengin olan ülkemizin, tatlısu göllerinin olduğu bölgelerde balıkçılık ve turizm gelişmiştir. Türkiye'de 40'ın üzerinde tatlısu balığı türü mevcuttur. Bunları başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:

ACIBALIK Trakya, Marmara ve Karadeniz'de ağır akışlı akarsular veya göllerde yaşayan acıbalık, bitki ve küçük hayvancıklarla beslenir. Ortalama 5- 6 cm uzunluğunda olan balığın, üreme devresi Nisan-Haziran ayları arasıdır.

AFANYUS Ege ve Akdeniz'in sahillerine akan iç sularda yaşar ve nehirlerin yavaş akıntılı veya sakin bölümlerinde yuvalanır. Acı ve tuzlu sulara da uyum gösteren balığın boyu 5-6 cm'dir. Kabuklular ve özellikle su yüzeyindeki sinek-böcek larvalarıyla beslenir. Bahar aylarında üremesini gerçekleştirir ve yumurtalarını su bitkilerinin üzerine bırakır. Akvaryum balığı olarak da yetiştirilir.

ANKARA ÇAMURBALIĞI İç ve Doğu Anadolu'nun göl ve akarsularında yaşayan Ankara Çamurbalığı, zeminlerde emdiği çamurdan küçük hayvanlar, böcekler ve larvaları seçerek beslenir. 6-7 cm'ye kadar büyüyebilen balık, sığ suların yüksek ısısına dayanabilir. Mayıs-Haziran ayları arasında yapışkan yumurtalarını kıyıların kumluk ve çakıllarına bırakarak üremesini gerçekleştirirken, tabiatın dengesinin korunmasında rol sahibidir.

AYNALI SAZAN Pullu sazanın, “aynalı sazan” olarak adlandırılan yan türleri üretime en elverişli olanıdır. Kolay ürediği için çeşitli yörelerde ve bilhassa baraj göllerinde üretimi yapılmaktadır. Ekonomik değeri çok yüksektir. Çeşitli ülkelerde yılda 200 bin ton sazan üretimi yapılmaktadır.

BIYIKLI BALIK Genelde 30- 50 cm . uzunlukta ve 0.5- 2 kg , en çok 3 kg . ağırlıkta olur. Büyüklerine seyrek rastlanır. Oksijeni bol, hızlı akan nehirlerin berrak kum tabanlı bölümlerinde yaşar. Ülkemizin çeşitli yörelerinde türleri bulunur. Mayıs-Haziran ayları arasında üreme yapar ve 5.000-30.000 yumurta döker. Bu devresinde yumurtaları zehirlidir. Eti fazla değerli olmamakla beraber avcılığı yönünden değerli bir balıktır.

BODUR YAYIN Güneydoğu Anadolu'daki nehir ve göllerin kumlu, çamurlu zeminlerinde yaşayan, 20-30 ençok 45 cm . boy ve 100-500 gr. ağırlıkta olabilen bir yayın türüdür. Oldukça obur bir balıktır. Omurgasızlar, küçük balıklar, balık larvaları ve kurbağalar da dahil ne bulursa yer. Suların ısı şartlarına göre Nisan-Haziran arasında kumların içine yuva yapan dişi yumurtalarını dökerek bunların oluşmasını bekler. Kılçıksız eti çok lezzetlidir ancak ekonomik değeri bölgeseldir.

BÜYÜKBAŞ KAYABALIĞI Trakya ve Karadeniz kıyılarına akan nehirlerde yaygındır. Boyları 12-18, en çok 22 cm . olur. Acısuların taşlık veya sert kumlu zeminlerinde dolaşıp, oradan nehirlerin içlerine girer. Yuva edindiği bölgeye çok bağlıdır, buraya zorla gelen balıklara saldırgan olur. Küçük kabuklular, balıklar ve yumuşakçalarla beslenir. Nisan-Mayıs arası dişiler yumurtalarını ince ipliklerle kumsallara yapıştırır. Erkekler de gözcülük eder. Eti lezzetli ve sağlığa yararlıdır. Ekonomik değeri bölgeseldir.

ÇAPAK BALIĞI Marmara ve Karadeniz'in akarsu ve göllerinde, bazı türleri de Ankara ve Kırşehir yörelerinde yaşar. Boyları ortalama 30- 40 cm 'den 70 cm . ve 3 kg 'dan 6 kg 'a ulaşabilir. Kurtlar, böcekler ve yosunlarla beslenir. 10 yıl yaşayabilir. Mayıs-Haziran arası yaklaşık 100 bin yumurta ile üreme yapar. 1 kg 'ın üstündekilerin eti lezzetli, küçükleri ise yem veya av balığı olarak değerlidir.

DAĞ ALABALIĞI Çoruh, Ege ve Konya Ereğlisi çevrelerinde dağ göllerinin soğuk, berrak ve temiz sularında yaşar. Zaman zaman nehirlere de girer. Bilimsel olarak dünyamızın son buzul çağında dağ göllerinde kalıp, geliştiği teorisi vardır. Boyu 40-60 cm'den 1 m'ye, ağırlığı da 1-3 kg'dan 14 kg'a olabilir. 3-4 yaşında olgunlaşıp göllerin buzla kaplandığı Ekim-Ocak aylarında yumurtalarını çakıllara bırakır. Dişileri kg. ağırlığına yaklaşık 3.500 yumurta bırakır. Çok lezzetli etinin yanısıra, sertlik ve çevikliği ile avcılığı da değerlidir

DERE ALABALIĞI Soğuk, temiz ve hızlı akıntılı nehirlerde çevresine bağlı olarak yaşar. Bölgesine kıskançtır, başka balıkların gelmesini istemez. Boyları 30-40, en çok 60 cm . ve 0.5- 2 kg . ağırlıkta olabilir. Yumuşakçalar ve yavru balıklarla beslenir. Erkekleri 2, dişileri 3 yaşında olgunlaşıp Ekim-Ocak arasında kg/ağırlığına yumurta bırakır. Zaman zaman akıntılara karşı 1.5- 2 cm . sıçrayarak yüzer. En değerli tatlısu balıklarından biridir. Lezzetli ve yararlı etiyle ekonomik değeri çok yüksektir.

DERE KAYABALIĞI Ülkemiz akarsularında çeşitli türleri yerine göre adlar alır. 5-6 yılda yavaş büyüyerek 12- 20 cm . boya ulaşır. Fazla hareket etmeden sualtında yatarak ömür geçirir. Nisan-Haziran'da 120- 1800C sularda haftalık aralıklarla ürer, dişileri 1.000-3.000 yumurta verir. Eti lezzetlidir. Büyük balıkları avlamakta yem olarak da kullanılır.

DERE PİSİSİ Nehirlerin denizlere karışımı acısu bölgelerinde veya akarsuların daha içerlerinde yaşayan bir Pisi türüdür. Akdenizde fazla rastlanır. Az akıntılı suların kumsal diplerinde fazla hareket etmeden yaşar. Ortalama 25-30, en çok 50 cm . boyda olur. Etçil bir balıktır. Bulunduğu bölgenin su ısısına göre değişik olarak Şubat-Mayıs arasında ürer ve 800.000 yumurta bırakır. Eti çok lezzetli ve ekonomik değeri yüksek bir balıktır.

DİKENCE Denizlerin kıyı kesimlerinde, nehirlerin denize karışımı acısu bölgelerinde ve zaman zaman nehirlerde yaşayan küçük bir balıktır. Boyu 7- 9 cm . olup vücudu kalın pullarla kaplıdır. Çeşitli renklerinin güzelliği ve 300-1.000 dolayında yumurtasının erkek balık tarafından bir yuva yapılarak korunması, dikenceyi dikkat çekici hale getirir. Ekonomik bir değeri yoktur

EGREZ BALIĞI Kuzey Ege, Marmara, Trakya ve Göller Bölgesi'nde yayılış gösterir. Düz ve ağır akışlı suların, kum, çamurlu zeminlerinde yaşar. Boyları 25- 35 cm . en çok 50 cm . ve 450-500 gr. ağırlıkta olur. 3-4 yaşında olgunluğa erişip Mayıs-Haziran arası üreme yapar. Etinin güzelliği ve bolca avlanılmasıyla ekonomik değeri vardır.

GAMBUSYA Anavatanı Amerika Birleşik Devletleri'nin güney bölgelerinden sivrisinek ve sıtma mücadelesi için ülkemize getirilmiştir. Durgun, sığ ve sıcak sulara çok toleranslıdır. 0'dan +300C'a dayanabilir. Özellikle sivrisinek larvalarıyla beslenir. Ayrıca yosunlar ve kabukluları da yer. Erkekleri 3- 5 cm . dişileri 6 cm . olur. Nisan-Ekim arasında erkekleri spermlerini dişinin üreme boşluğuna bırakır. 30 günlük hamilelikten sonra dişi yaklaşık 60 yavru doğurur. Tabiat dengesi ve sağlığa yararı ile çok değerlidir

GÖKKUŞAĞI ALABALIK Kuzey Amerika kökenlidir. Yetiştirilmek üzere dünyaya yayılmış, bu arada ülkemize de getirilmiştir. Temiz, oksijeni bol sularda yapay yemler veya küçük balıklarla beslenebilen, yetiştirilmeye en çok uyum gösteren, tuzlu deniz suyuna da toleransı olan bir alabalık türüdür. Erkekler 2, dişileri 3 yılda olgunlaşıp kg/ağırlığına yaklaşık 1.000-5.000 yumurta verir. Denizde yetiştirilenleri daha çabuk büyüme gösterir. Etinin lezzeti ve bol üretimiyle ekonomik değeri çok yüksektir.

GÖL ALABALIĞI Kuzeybatı Anadolu, Abant ve Yedi Göller Bölgesi'nde yayılış gösterir. Çeşitli türleri vardır. Türüne göre renk, boy ve beslenme farklılıkları gösterir. Genelde temiz, bol oksijenli soğuk sularda fazla gezinmeden planktonlar, dip hayvanları ve küçük balıklarla beslenerek yaşar. Boyları ortalama 25-40, yabanlarında 60- 70 cm . olabilir. Eylül-Ocak arasında üreme yapar. Yumurtalarını dipteki çakıllara yapıştırır. Üretimi yapılmaz. Eti çok lezzetli, ekonomik değeri bölgeseldir

GÖRDEK Kızılgöz ailesindendir. Kuzey Ege, Marmara ve Trakya'da fazla hareketli olmayan akarsuların zengin bitkili kıyı bölgelerinde yaşar. Kış aylarını daha derince sularda geçirir. Kurtlar, böcekler, kabuklular ve böcek - sinek larvalarıyla beslenir. Boyu 15-20, en çok 25 cm . olur. Nisan-Mayıs arası ürettiği yumurtalarını bitkilerin arasına bırakır. Besin yönüyle değersizdir, fakat av yemi olarak değerlenir.

GÜMÜŞ Denizlerimizde yaygın olan gümüş balığının Sapanca, İznik ve Köyceğiz göllerinde yaşayan bir türüdür. Sıcak sularda böcek larvaları ve sualtı hayvancıklarıyla beslenerek yaşar. Mayıs - Eylül arasındaki üreme devresinde yaklaşık 600 yapışkan yumurtasını kumlu, çakıllı zeminlere bırakır. Su yüzeyine yakın sürü halinde dolaşırken su kuşlarına yem olur. Eti yenebilir. Daha çok balık üreticiliğinde yem veya balık unu endüstrisinde değerlenir.

GÜMÜŞ HAVUZBALIĞI Trakya ve Doğu Karadenizin yumuşak zeminli, bol bitkili akarsularında yayılış gösteren bir Carrasius türüdür. Büyümesi daha hızlı olup 3-4 yaşında 15-20 cm'e erişir. Daha büyüklerine de rastlanır. Mayıs-Haziran arası 160-380.000 yumurta döker. Bazı hallerde bu yumurtaları Sazan ve diğer havuz balıklarının döllediği de olur. Eti yenebilir. Havuz veya akvaryumlarda süs balığı olarak yaşatılır.

GÜMÜŞ SAZAN Diğer sazan türleri gibi güneydoğu asya kökenli bir balıktır. Ortalama 100- 120 cm . boy ve 20 kg . ağırlığa erişirler. Fido planktonlarla beslenir. 3 yaşında cinsel olgunluğa erişip, 20o-22o C.'de ve üstündeki sularda kg. ağırlığına oranla 140.000 yumurta verir. Yağsız ve lezzetli eti Çin'de değerli bir yiyecektir. Bu nedenle ülkemize de getirilerek araştırma enstitülerinde hayat uygulama ve üretme şartları incelenmektedir.

HAVUZ BALIĞI Marmara Bölgesi, Kızılırmak, Yeşilırmak deltaları ve Çoruh havzasında yayılış gösterir. Boyları 15-25, en çok 45 cm . ve 2- 3 kg . ağırlıkta olur. Su içindeki otlar, dip hayvanları ve sinek larvalarıyla beslenir. Sazana benzer ve akrabadır. Mayıs-Haziran arası 140- 200C sularda 150-300.000 yumurtasını 2-3 defada otların üzerinde bırakır. Suyun kirliliği ve oksijen değerine toleranslı bir balıktır. Büyüklerinin eti lezzetlidir. Batı ülkelerinde üretimi de yapılmaktadır.

HOROZBİNA Marmara, Ege ve Akdeniz akarsular ve bunların deniz karışımı acısu bölgelerinde yaşar. Boyları denizde yaşayanlara göre daha küçüktür. 8-12, en çok 15 cm , Akdenizdeki türleri 20 cm'e ulaşabilir. Su altındaki küçük hayvanlar veya böcek larvalarıyla beslenir. Yaz aylarında üreyip yumurtalarını taşlar ve midye kabukları arasına ustaca gizler. Çıplak ve pulsuz derisi yapışkan bir sıvı ile kaplıdır. Ekonomik bir değeri yoktur.

İNCİ BALIĞI Pullarından yapay inci yapılması ismini verir. Ülkemizde çeşitli türleri yaşar. Boyları 15- 20 cm . olur. Manyas ve Ulubat göllerinde bolca bulunur. Planktonlar, kurtlari böcek larvaları ve su yüzeyindeki sinekleri yakalayarak beslenir. Nisan-Mayıs arası üreyip yapışkan yumurtalarını nehirlerin giriş veya çıkışındaki kıyıların kumluklarına bırakır. Eti lezzetli sayılır. Bölgesel değerlenir. Orta Anadolu'da Gökçe, Van çevresinde Darah ismiyle anılır.

KABABURUN Çeşitli türleriyle ülkemizde yaygındır. Göl ve nehirlerin giriş, çıkışlarının dibe yakınlarında çakıllı bölgelerde yaşar. Boyları 25-40, en çok 50 cm . olur. Taşlara yapışık yosunlar, bitki kökleri ve dip hayvanlarıyla beslenir. Mart-Mayıs ayları arası ürer ve 100.000'e yakın yumurtasını çakılların üstüne yapıştırır. Farklı türleri bölgelere göre çeşitli şekillerde değerlendirilir.

KADİFE BALIĞI Kuzey bölgelerimizin bol bitkili durgun ve yavaş akıntılı sularında yaşar. Genelde 30- 40 cm . en çok 60- 70 cm . olur. Planktonlar, küçük balıklar ve yumuşakçalarla beslenir. Gündüzlerini dipte geçirip geceleri avlanır. Mayıs-Haziran arası üreme yapar. Eti lezzetlidir. Sazan yetiştiriciliğinde yardımcı olarak düşünülen bir balıktır. Sportif yönü zevklidir.

KAYABALIĞI Karadenize akan akarsuların diplerinde fazlaca rastlanan, hayatı diğer kayabalıklarıyla benzerlik gösteren, boyları en çok 11- 12 cm . olabilen bir balıktır. 2-3 yaşlarında olgunlaşan dişileri topluca yumurta verir. Erkekler de nöbet tutarak yumurtaları bekler. Yumuşakçalar ve küçük karideslerle beslenir. Tatlısulara girişinde böcek larvaları da yer. Tabiat dengesi balığıdır. Sportif veya ekonomik yönü olmayan bir türdür.

KIRMIZI HAVUZBALIĞI

Biyolojik hayatı diğer havuz balığı türleri gibidir. 15- 20 cm . boyu ve renginin güzelliği ile eski çağlardanberi havuzların, şimdilerde de akvaryumların klasik ve kıymetli balığıdır. Çin'de ve Japonya'da üretilen çeşitli türleri ve formları vardır

KIZILGÖZ Karadeniz, Trakya, Marmara ve Kuzeybatı Anadolu'nun sahil bölgelerindeki nehirlerde yaşar. 25-30, en çok 50 cm 'e büyür. Kızılkanatla büyük benzerliği vardır. Küçük canlılar ve bitkilerle beslenir. Bahar aylarında ürer ve 50-100.000 yumurta bırakır. Eti değerli olmadığı için daha ziyade yem olarak kullanılır. Nehir ve kıyılardaki yırtıcı balıklar ve kuşlar için de iyi bir besindir.

KIZILKANAT Kuzey Anadolu'da soğuk olmayan ağır akışlı nehirler, göl ve göletlerin yumuşak tabanlı zeminlerinde yumuşakçalar ve bitkilerle beslenerek 10-11 yıl yaşar. 20- 40 cm . boy ve 200-400 gr. ağırlıkta olur. 3-4 yaşında olgunlaşıp kg/ağırlığına 600.000 yumurta döker. Eti lezzetli fakat çok ince kılçıklı olduğu için makbul değildir. Turna gibi yırtıcı balıklar için değerli yemdir.

KOCAAĞIZ Trakya, Marmara ve Kuzey bölgelerimizin hızlı akarsularında yaşar. Ortalama 60-80, en çok 100 cm . boy ve 2- 4 kg .'dan 10 kg . ağırlığa erişebilirler. Etçil bir balıktır, su içindeki her türlü hayvanla beslenir. Erginler, yalnız dolaşır. Cinsel olgunluğa 4-5 yaşlarında ulaşıp Nisan-Temmuz arasında 80-100.000 yumurta verir. Az lezzetli eti nedeniyle ekonomik değeri bölgeseldir. Buna karşılık olta avcılığı çok zevkli bir balıktır. Hayat karakteri bu balığın aynı olan “Aps. vorax” türü Fırat ve Dicle nehirlerinde yaygındır. Sis balığı olarak tanınır. Boyları 40 cm . olur.

KOLYOZ BALIĞI Marmara, Kuzey Ege ve Karadeniz'in doğusundaki akarsu ve göllerin yüzeyinde yaşar, zaman zaman da nehirlerin denzile karışımı acısu bölgelerine iner. Böylece acısu ve tatlısular arasında göçler yapar. 15- 30 cm . boyunda olabilir. Planktonlar, sinek larvaları (sivrisinek) ve küçük canlılarla beslenir. Mayıs-Haziran arasında 15-25.000 yumurtasını taşlık, çakıllık, dere kenarlarına bırakır. Yıllar öncesi “Chalealburnus Chalcoides İstanbulensis” türü Haliç'te Kağıthane deresinde yaşardı. Eti lezzetli, bölgesel değeri olan bir balıktır.

KÜÇÜK KAYABALIĞI Karadeniz kıyılarına akan nehirlerin küçük kabuklular ve yosunlarla kaplı zeminlerinde acısu-tatlısu karışımı sahillere yakında yaşar. Boyu 18-22, en çok 25 cm . olur. Yumuşakçalar ve özellikle kabuklularla beslenir. Nisan-Mayıs arası dünyaya gelen yavrulara erkek bekçilik yapar. Diğer kayabalıkları gibi eti beyaz, lezzetli ve yararlıdır. Ekonomik değeri bölgelere göre değişir.

LEVKİT BALIĞI
Karadeniz'in doğu ve batısıyla Trakya'daki nehirler ve bu nehirlerin denizle karışımı acısu bölgelrinde yaşar. Genelde 40-50, en çok 70 cm . boy ve 5 kg . ağırlıkta olabilir. Küçük balıklar, kurtlar ve böcek yumurtalarıyla beslenir. Nisan-Mayıs aylarında nehirlerin içlerine ve göllere girerek üreme yapar. Etinin gıda yönüyle ekonomik değeri olduğu gibi amatör olta avcıları için de kıymetlidir.

LEVREK
Kuzey bölgelerimizdeki akarsu ve göllerle, bunların denizle ilişkili acısu bölgelerinde yaşar. Boyu 20- 35 cm . en çok 50 cm . olabilir. “Fazla göç etmeyen; yumuşakçalar, küçük balıklar” ve balık yumurtalarıyla beslenir. 70- 80C sularda Mart-Haziran arası üreme yapar. Beyaz ve lezzetli etiyle taze olarak tüketildiği gibi olta avcıları için de değerli bir balıktır.

MİNİ İNCİ BALIĞI
Trakya bölgesindeki akarsularda yayılış gösterir. 7-10, en çok 14 cm . (dişileri) boyunda olur. Suyu berrak, oksijeni zengin akarsu ve göllerin dibi çakıllı bölgelerinde, su yüzeyindeki böcekler, sinekler, dip hayvancıkları ve balık yumurtaları yiyerek yaşar. Küçük, hareketli ve kurnaz bir balıktır. Mayıs-Haziran arası yaklaşık 1.000 yumurtasını taşlara yapıştırır. Üreme devresinde başının üstünde inci benzeri pullar oluşur. Alabalık yumurtalarını aşırı tüketmesi ile zararlı bir canlı sayılır.

NOKTALI İNCİBALIĞI Karadeniz, Trakya ve Marmaradaki akarsularda yaygındır. Boyları 9-13, en çok 16 cm . olur. Temiz ve hızlı akan suların dibe yakınlarında, zaman zaman akıntılara karşı yüzerek yaşar. Küçük planktonlar ve dip hayvanlarını yiyip, su yüzeyindeki sinekleri avlayarak beslenir. Mayıs-Haziran arası üreyerek yumurtalarını kumlu, çakıllı sahillere bırakır. Avcılıkta yem olarak kullanılması yanısıra, tabiattaki değeri daha önemlidir.

OT SAZANI Ot balığı olarak da tanımlanır. 2000 yıldan beri Çinde sazan üretimi ile beraber yetiştirilir. Anayurdu Çinden dünyaya yayılan, bu arada ülkemize de getirilen bir kültür balığıdır. Ortalama 40- 80 cm . boy ve 2- 5 kg . ağırlıkta olur. En çok 12- 30 kg . ağırlığa ulaşabilir. Otobur bir balıktır. Günde ağırlığının yüzde 120'si kadar ot yer. Bu nedenle havuzlarda ot mücadelesi için mükemmel bir canlıdır. 5-6 yaşlarında olgunluğa erişir ve kg/ağırlığına 120.000 yumurta verir. 6- 10 cm .boya eriştikkten sonra sadece bitkilerle beslenir. Ülkemizde henüz tüketim değeri yoktur.

PULLU SAZAN 13.-14. yüzyıldan beri kültür üretimi yapılan, kolay yetişen, eti lezzetli ekonomik değeri çok yüksek bir balıktır. 3-4 yaşlarında olgunlaşıp 200-300.000 yumurta verir. Ortalama 30- 40 cm . Boy ve 500-1000 gr. Ağırlıkta olur. Sportif avcılığı değerlidir. Su böcekleri, kurtlar ve diğer hayvanlarla beslenir.

SARDALYA İlk kez Rusya'nın Abrau gölünde bulunmuş, 1943'te de ülkemizde Ulubat gölünde rastlanmıştır. İznik Gölü'nde de yaşamaktadır. Boyları 7-8, en çok 12 cm . olan, sürü halinde dolaşan bir Ringa/Tirsi türüdür. Planktonlar, küçük su hayvanları ve omurgasızlarla beslenir. 2-3 yaşlarında olgunlaşıp 10- 140C sularda Haziran-Ekim aylarında yumurtalarını açık suya bırakarak ürer. Eti bölgesel olarak tüketilir. Daha ziyade Alabalık yetiştiriciliğinde yem olarak değerlendirilir.

SOMON Anayurdu Kuzey Amerika'dan dünyaya yayılmış, üretilmek üzere ülkemize getirilmiştir. Boyu ortalama 60- 100 cm , ağırlığı da 3- 15 kg . olabilir. 150 cm'ye ulaşanları olur. Hızlı akarsuların, oksijeni bol temiz sularında yaşar. Doğal yetişenleri 2 - 3 m . yükseğe atlaya sıçraya yüzerek, 2-3.000 km'lik nehir kaynaklarına ulaşıp burada Ekim-Kasım arası üreme yapar. Yavrular tekrar acısulara iniş yapar. Yetişkinleri denize de uyum gösterir. Etoburdur. Böcekler, sinekler, kabuklular ve irili ufaklı balıklarla beslenir. Tatlısu balıklarının eti en lezzetli olanıdır. Ayrıca yumurtasından kırmızı havyar elde edilir. Ekonomik değeri çok yüksektir.

SUDAK Marmara ve Karadeniz ile Göller Bölgesi'nde 10-15 yıl yaşayan, 40-70 cm'den 130 cm . boy ve 1-5 kg'dan 12 kg . ağırlıkta olabilen hareketli, avcılığı zevkli bir balıktır. Kendinden küçük balıklarla beslenir. Nisan-Mayıs arasında 200.000-1.000.000 yumurta vererek ürer. Gündüzlerini dipte geçirip, avlanmak için sabah erken veya akşam üzerleri su yüzeyine çıkar. Etinin deniz levreğine yakın lezzeti ve bol verimliliği ile ekonomik değeri çok yüksek bir tatlısu balığıdır.

SİYAH SAZAN “Çamur Sazanı” da denir. En çok 80 cm . boya ulaşır. Sakin akan nehirlerin çamur veya kumlu zaminlerinde, derinlerde kabuklular ve yumuşakçalarla beslenerek yaşar. Eti lezzetlidir. Çin'de üretimi yapılmasına karşın ülkemizde hayatı ve değerlendirilmesi henüz araştırılmaktadır.

TAHTA BALIĞI Marmara Bölgesi'nde ağır akışlı nehirlerin sıcak, sığ ve bitkisi bol bölümlerinde yaşar. Göllerde de hayat gösterir. Planktonlar, küçük canlılar ve bitkilerle beslenir. Mayıs - Temmuz arası üreme yapar. Çok yavaş büyür. 3-5 yaşlarında 10-12, en çok 25- 35 cm . olabilir. Eti çok kılçıklı ve lezzetsizdir. Genelde “ekon balıkları”nın yetiştiriciliğinde yem olarak kullanılır.

TAŞALTI BALIĞI Kuvvetli akan dere ve ırmakların berrak sularında taşlar arasında yaşar. Boyları ortalama 12- 13 cm , en çok 20 cm . olur. Su içindeki yavru balıkları, bitkiler ve özellikle alabalık yumurtalarıyla beslenir. Tatlısu levreği ve turna balığı için de kendisi yem olur. Üreme devresi Şubat-Mayıs arasıdır. Eti gevrek ve lezzetlidir.

TAŞISIRAN BALIĞI Yavaş akıntılı nehirler veya göllerin suyu berrrak, kumlu zeminlerinde yaşar. Çeşitli türleri vardır. 5- 12 cm . boyda olabilen taşısıran gününü kumlu diplerde geçirip geceleri avlanır. Küçük organizmalar ve hayvanlarla beslenir, bu arada avlarıyla birlikte kumlarıda ağzına alarak çiğner. Nisan-Haziran arası ürer, yapışkan yumurtalarını taşlara, köklere, bitki saplarına bırakır. Taşısıran balıkları tabiat dengesi yönü ile değerlidir.

TATLISU KEFALİ Ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaygın olan, hızlı akan dere veya nehirlerde, 7-10 yaşlarında 30- 40 cm . boy ve 600-1.000 gr. ağırlığa erişen bir Kefal türüdür. Yavru safhasında küçük kurtlar, karides ve böcek yavrularıyla beslenirken büyüyünce ot da yer. Yaşlandıkça yırtıcı olup kurbağa ve sıçrayarak su dışındaki kelebekleri de yiyebilir. Nisan-Haziran arası 45-50.000 yumurta dökerek ürer. Etinin lezzetsiz ve değersiz oluşuna karşı avcılığı çok makbuldür.

TRAKYA LEVREĞİ Trakya'nın Karadeniz sahillerine dökülen ağır akışlı nehirlerle bunların deniz bağlantılı acısu bölgelerinin kumlu zeminlerinde sürü ile yaşar. Boyları 18- 35 cm . olur. Kurtlar, balık yumurtaları, küçük kabuklular ve sinek larvalarıyla beslenir. Oburluğu diğer değerli balıkların besinleriyle yumurta ve larvaları için zarar vericidir. Üremelrini Nisan - Mayıs arasında yapar. Eti lezzetlidir. Bol avlanılması tabiat için yararlı olur.

TURNA BALIĞI Karadeniz'e akan nehirlerin berrak ve bol bitkili sularında ve çeşitli göllerimizde yaşar. Tatlısu balıklarının en hareketlisi ve en yırtıcısıdır. Tüm balıklara, hatta yaban ördeklerine saldırır. Kendi yavrularını da yediği olur. Hayat şartları elverirse 20-25 yıl yaşar. Erkekleri en çok 100, dişileri ise 150 cm 'e kadar büyür. 2-3 yaşından itibaren ilkbahar aylarında yaklaşık 200.000 yumurta vererek üremeye başlar. Genç ve küçüklerinin (1- 3 kg .) eti lezzetlidir. Spor avcılığının en ünlü balıklarındandır.

YAYIN Akarsu ve göllerde yaşayan balıkların en büyüğü ve aynı zamanda en uzun yaşayanıdır. Ortalama 1-2m den 3m.'ye kadar boy ve 150 kg . ağırlığa erişebilir. 35-40 yıldan 100 yıla kadar yaşayabilir. Yavaş akan nehirler, göllerde dipte hareketsiz yatarak yaşar. Etobur bir balıktır. Su altındaki bütün hayvanları yiyebilir. Mayıs-Haziran arasında gece sessizliğinde yumurta döker. Dişileri ağırlığına oranla kg. başına 7000-25.000 yumurta dökerler. Tatlısu balıkları içinde eti en lezzetli balıklardan biridir. Ekonomik değeri çok yüksektir.

YILAN BALIĞI Erkekleri 35- 50 cm , dişileri 45- 100 cm . olabilen hem tatlı, hem de tuzlu sularda yayılış gösteren bir balıktır. Doğumu ve üç yıllık gelişmesinden sonra tatlı sulara girer. 8-20 yıl buralarda kaldıktan sonra tekrar üremek için Atlas Okyanusunda Sargossa denizine yönlenirler. Burada 70- 100C sularda yaklaşık 1.000- 3.000 m . derinlerde milyonlarca yumurta dökerler. Dönüşü başarabilen yavrular tekrar acısu bölgelerine gelirler. Yırtıcı ve obur bir canlıdır. Yumuşakça, kabuklular ve balıklarla beslenir. Etinin lezzeti yanında yetiştirmeye uygunluğu ile ekonomik değeri çok yüksektir.
__________________
İyi insan, dost bildiklerinin dost olmadığını öğrendiğinde onlara hala dostluk gösteren insandır...

BALIK TUTULAN TEK GEZEGENİ YOK ETMEYELİM...
A.R.B.
uzman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Istavrit üzerine Rauf Su Ürünleri 11 26-01-2008 00:48
Türkçe üzerine Alparsbeğ TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 8 15-09-2007 11:44
katılım Üzerine!! Rauf Öneriler, Eleştriler, İstekler 2 16-08-2007 11:04
Akya avı üzerine... Onur GÜNER ZIPKINLA SUALTI AVI 25 12-05-2007 21:47
Sinarit avı üzerine... Onur GÜNER ZIPKINLA SUALTI AVI 8 20-03-2007 13:56


Saat 14:17.