Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > Amatör Balık Avı Genel Bilgiler > Tabiatı ve Canlıları Koruma




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 29-09-2006, 09:09   #1
levrek
Kurucu Üye
 
levrek kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 29.10.05
Şehir: izmir-ksk.
Yaş: 58
Mesaj Sayısı: 1.878
Varsayılan

Ekosistem nedir?
Canlı organizmalarla cansız çevre elementleri birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan canlı organizmalarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir. Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki canlı organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Bir ekosistem, temel olarak abiyotik maddeler, üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur. Ekosistemlerde yaşam, enerji akışı ve besin döngüleriyle sürer. Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş-çıkışı süreklidir.
Beslenme ilişkileri;
Bir ekosistemde, enerjinin taşındığı organizmalar dizisine besin zinciri denir. Besin zinciri, güneşten gelen enerjinin fotosentez yoluyla kullanılmasıyla başlar. Bunlara üreticiler denir. Üreticiler otçullar tarafından, otçullar da etçiller tarafından yenir. Bazı türler hem bitkiler hem de hayvanlarla beslenir. Bunlara hepçil denir. Besin zincirindeki her bir beslenme basamağı trofik düzey olarak adlandırılır. Yani, tüm üreticiler birlikte birinci trofik düzeyi, tüm otçullar ikinci trofik düzeyi ve tüm etçiller üçüncü trofik düzeyi oluştururlar. Beslenme ilişkileri, çoğunlukla bundan daha karmaşık bir yapıdadır. Yani, karmaşık olarak birbirine geçmiş pek çok besin zinciri bulunur. Bunların tümüne besin ağı denir.

Besin Döngüleri;
Enerjinin yanı sıra, tüm organizmalar suya ve çeşitli besinlere gereksinim duyar. Bu besinler arasında en önemlileri karbon, nitrojen, oksiyen ve fosfordur. Enerjinin tersine, besinler ekosistemlerde biojeokimyasal döngüler içinde sürekli kullanılabilirler. Herbir element için döngü, besinin bulunduğu bir depo, bir değişim havuzu ve besinlerin geçtiği organizmaları içeren bir biyotik topluluk içerir. Ancak, insan etkinlikleri bu besin döngülerini değiştirir.

Kaynak olarak bu bilgilerin yer aldığı [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] linkine tıklayıp resimlerle birlikte incelemenizi tavsiye ederim.

Buyrun arkadaşlar,bunlarda rakamlarla sistemin nasıl bozulduğunu anlatan internetten örnekler;

1) Körfez savaşı sonrası Basra körfezine dökülen 8-10 milyon varil petrolün körfezdeki diğer canlılara olan etkilerinin giderilmesinin 180 yıl süreceğini,
2) Saatte 3 bin dönüm orman, dakikada ise 50 dönüm ormanın çeşitli şekillerde yok edildiğini,
3) Son yüzyılda dünyada 30 bin bitki türünün hemen hepsinin yok olduğunu,
4) 1 litre kullanılmış motor yağının 800 ton içme suyunu zehirleyebildiğini,
5) 3,7 litre benzinin, yaklaşık 3 milyon litre içme suyunu kirletebildiğini,
6) Yurdumuzda doğal olarak bulunan 9 bin bitki türünden, 3 bin türün endemik(yalnız ülkemizde yetişen) olduğunu,
7) Ülkemizde yaşayan hayvan türü sayısının,tüm Avrupa kıtasında yaşayan hayvan türlerinin 1,5 katı olduğunu,
8) Bir cam şişenin doğada 4 bin yıl,
çiğnenen sakızın 5 yıl,
metal kutunun 10-100 yıl,
sigara filtresinin 2 yıl süreyle yok olmadan kalabildiğini,
9) Dünyadaki mevcut suların sadece % 2’sinin tatlı su olup, bunun da ancak % 3’ünün kullanılabilir ve içilebilir özellikte olduğunu,
10)1 Ton gazete kağıdı geri kazanılırsa, 8 çam ağacının kurtulacağını,
11)25 metre boyundaki bir kayın ağacı, saatte yaklaşık 1,5 kilogram oksijen ürettiğini,ayrıca 72 kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşıladığını,
12)1 ton atık cam geri kazanılırsa 1000 litre petrolün kazanılacağını,
13)1 hektar ladin ormanın yılda 32 ton, 1 hektar kayın ormanın yılda 68 ton ve 1 hektar çam ormanın ise yılda 30-40 ton toz emdiğini,
__________________


Erol ERDOĞAN 1966

Hepimiz birer gölgeyiz aslında…
Nerede yaşarız, neye benzeriz bir fikrimiz yok, neyiz ne değiliz bir bilgimiz yok. Birbirimiz hakkında bildiğimiz tek şey Nick lerimiz…
Sanal alemin sisleri arasında beliriyor sonra kayboluyoruz. Gerçek olan tek şey; paylaşımlarımız, burada bizi var eden de bir tek bu…(alıntıdır)
levrek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 29-09-2006, 09:27   #2
HALDUN YALIMLI
SHARK
 
HALDUN YALIMLI kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 31.08.05
Şehir: İZMİR
Yaş: 49
Mesaj Sayısı: 908
Cool

İkinizinde ellerine sağlık hakikatten nefis bilgiler. Selim abinin yazısından körfezde balık avlayıp o balıkları yiyen arkadaşların çıkarması gereken dersler olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ayrıca dünya üzerindeki tüm canlıların bu dengeyi nasıl oluşturduğunada örnekler erol abinin yazısında gerçekten çok can alıcı ve öenmli. Tekrar ellerinize sağlık abiler. RASTGELSİN.
__________________
DENİZE GÖNÜL VERMİŞ HERKESE SELAM
HALDUN YALIMLI 1975 T.A.K.
İZMİR-İZMİR-İZMİR
haldunyalimli@gmail.com
HALDUN YALIMLI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 29-09-2006, 12:00   #3
aganta borina borinata
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

ısınmak için ağaçları kesip ateşi kullanmakla başladı herşey....ısınmaya devam ediyoruz...

yaşadığımız şartlara uyum sağlamıyoruz...şartları kendimize göre şekillendiriyoruz...şartlar sadece bize göre şekilleniyor...

yaşamak için öldürmüyoruz...çıkarlarımız için yok ediyoruz ve bunu başarıyoruz.

temiz olabilmek için kirletiyoruz...kirleniyoruz...

tabiat a savaş açtık...bizimle savaşıyor...

ne bileyim işte...uzayda yaşayabilmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz...(zaten bana saçma geliyor...uzayda yaşayabilecek olsaydık...orada peydah olurduk)...

...
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 29-09-2006, 17:54   #4
katiti
Kaptan
 
katiti kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 10.11.05
Şehir: İzmir
Yaş: 47
Mesaj Sayısı: 2.176
Varsayılan

Selim Abi ve Erol Abi her ikinize de teşekkürler.

Doğanın eko-sistemleri korumada temel bir prensibi vardır: Av sayısı arttığında avcı sayısı da besin bolluğu nedeniyle artar ve av sayısını azaltır. Tersi durumda da avcı sayısı artıp av sayısı yetmeyince avcı sayısı otomatik olarak azalmaya başlar. Böylece denge korunmuş olur.

Fakat biz insanlar bir şekilde kendimizi kısa ve orta vadede bu denge mekanizmasından soyutlamayı başarmış görünüyoruz. Fakat uzun vadede doğanın intikamı çok acı olur ve dengeyi öyle ya da böyle sağlar...
__________________
Mert Topoyan
İzmir - 1978

Navigare necesse est...

2 metre de derindir, 20 metre de derindir...
katiti Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 03-10-2006, 14:57   #5
Güven ÖZYELDAN
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan Ekoloji hayattır hayat da Ekoloji

Başlık : Ekoloji hayattır hayat da Ekoloji
--------------------------------------------------------------------------------
Yazar : Nafiz Gürdoğan
--------------------------------------------------------------------------------
Sayı : 9. sayı (Ocak - Mart 2006)
--------------------------------------------------------------------------------
Konu : Eğitim
--------------------------------------------------------------------------------



Ekoloji canlıların kendi aralarında birbirleri ve çevreleriyle olan ilişkilerini araştıran, başta Biyoloji olmak üzere Anatomi, Fizyoloji, Psikoloji ve Ekonomi’den yararlanan disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Ekoloji tabiatta canlıların birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde yaşamalarını incelediği için mesleklerin en eskisi, Yirminci Yüzyıl’ın ilk yarısında yapılan çalışmalarla geliştirildiğinden de, bilimlerin en yenilerinden sayılır. Ekoloji tabiattaki canlılar arasındaki ilişkileri incelerken, hayatı her boyutuyla bütüncü bir yaklaşımla ele alır. Sosyoloji insanın diğer insanlarla, ekoloji de başka canlılarla birlikte yaşamasındaki uyum ve düzenin ilke ve temellerini araştırır. Dünyanın yaşanır kılınmasında Sosyoloji ve Ekoloji hayatın, birbirini tamamlayan iki ayrı yüzüdür. Sosyal çevresiyle uyum içinde olmayan insanın, doğal çevresiyle uyumlu olması mümkün değildir. Denizleri, dağları, ovaları, bitkileri ve hayvanlarıyla tabiat bütün varlıklarıyle uyum ve denge içinde bir bütündür. Tabiattaki varlıklar, birbirleriyle ilişki ve etkileşimlerinde bir ekosistem oluştururlar. Dünya ölçeğindeki ekosistemin odak noktasında inançları, değerleri ve kültürüyle insan vardır. Insan sınırlı bir dünyada yaşadığı unutarak, sınırsız isteklerinin peşine düşerse, tabiattaki uyum ve dengeyi altüst eder. Geçenlerde Prof. Dr. Zafer Ayvaz’ın Editörlüğünü yaptığı, Izmir’de onbeş yıla yakın süre, üç ayda bir yayınlanan uluslarası hakemli "Ekoloji" dergisine gönderilen Dr. Selim Uzunoğlu’nun "Çevreyi Korumada Yeni Bir Konsept: Ekolojik Ego" isimli makalesini, "makul çözüm" ustası Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile birlikte değerlendirdik. Ekoloji dergisi, yöneticileri, okuyucuları ve katkıda bulunanlarıyla, düşünmeye araştırmaya ve öğrenmeye tutkun, herkese açık bir akademik "ekosistem" oluşturmuştur. Tabiatta olduğu gibi, ekonomide de, hammaddeler, tedarikçiler, işletmeler, çalışanlar ve müşterileriyle ulusal ve uluslararası ölçekte oluşmuş ekosistemler görülür. Sözgelimi bütün dünyada motorlu araçların çevresinde, petrol kuyuları, rafineriler, motorlu araç üreten işletmeler, lastikten bilgisayara değişik parça ve ara ürün yetiştiren yan sanayiler, dünyanın dört bir yanına dağılmış petrol istasyonları, tamir ve bakım servislerinden oluşan devasa bir ekosistem vardır.


Prof. Dr. Sabahaddin Zaim’e armağan edilen "Iktisat Fakültesi Mecmuası"nda yer alan "Sınırsız Büyüme Yaklaşımının Ortaya Çıkardığı Ekonomik, Çevresel ve Kültürel Sorunlar" isimli çalışmamızda vurgulandığı gibi, canlı cansız bütün varlıklarıyla tabiatın bedelsiz ürünler dağıtan tükenmez bir kaynak olarak algılanması, "global işletme"ye dönüşen dünya ekonomisinin oluşturduğu "ekosistem"i tehdit etmektedir. Ekosistem’i oluşturan halkalardan birinde ortaya çıkan bir aksama, bütün sistemi çökertebilir. Fizikteki "her etkinin bir tepkisi olur" yasası Ekolojide de geçerlidir. Tabiattan alınan hiçbir kaynak bedelsiz değildir. Kurum ve kuruluşlarla birlikte tek tek kişiler ya da toplum, bütün imkanlarını kullanarak, tabiattan ihtiyacından fazlasını alırsa, farkında olmadan, tabiattaki eşsiz uyum ve düzeni de bozar.


Ekolojik bilince ulaşan bir toplum, sınırsız isteklerini karşılamak için dünyanın sınırlı kaynaklarını sorumsuzca tüketerek, tabiattaki uyum ve düzeni dinamitlemeye kalkışmaz. Tabiatın dengesini bozan, hayatın kaynağını da kurutur.
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 09-02-2007, 10:46   #6
Güven ÖZYELDAN
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan Ekosistemler Neden DeĞiŞiyor Ve Bozuluyor?

A. EKOSISTEMLER NEDEN DEĞIŞIYOR VE BOZULUYOR?

Bazen bir ekosistemdeki canlıların yerini bir müddet sonra başka canlılar alabilir. Bu olaya ardıllık adı verilir. Ardıllık ekosistemin yapısına göre değişiklik gösterir.Ekosistemlerde canlıların hayatını sürdürebilmesi için besin ve madde döngüsünün sağlıklı işlemesi gerekir. Bu maddelerin döngüsündeki bozulmalar, canlıların sayılarının azalmasına veya soylarının tükenmesine sebep olur. Ekosistemdeki bu bozulmalar doğal kaynaklı ve insan kaynaklı olmak üzere iki gruba ayrılabilir.

1. Doğa Kaynaklı Bozulmalar (Doğal Afetler)
İnsanların etkisi olmadan, doğal olaylar sonucunda meydana gelen bozulmalardır. Depremler, yanardağ atlamaları, eller, fırtınalar, toprak kaymaları, erozyon gibi olaylar, ekosistemlerdeki dengelerin bozulmalarına sebep olur.
Can veya mal kaybının olduğu doğal kaynaklı bozulmalara doğal afet adı verilir.
Bazı bölgelerde, sel, erozyon gibi afetler insanların çevrede yaptığı tahribat sonucu ortaya çıkar. Ormanların kesilmesi, otlak alanların tahrip edilmesi, tarım alanlarının yanlış sürülmesi, teraslama yapılmaması, aşırı yağışlı zamanlarda sel felaketine sebep olur. Sel riski yüksek olan bölgelere yerleşilmemeli, dere yataklarına evler apılmamalıdır.
Yerleşim yerlerinin deprem riski yüksek bölgelere yapılması, buralarda değişik zaman aralıklarında meydana gelen depremlerle can ve mal kaybına sebep olur. Ayrıca, buralardaki deprem sonucu ortaya çıkan yıkıntılar, yangınlar ve hasarlar çevre kirliliği oluşturur.

2. İnsan Kaynaklı Bozulmaların Nedenleri
Ekosistemlerdeki bozulmaların ve çevre tahribatının büyük bölümü, insanların etkisiyle gerçekleşir. İnsan kaynaklı bozulmalar, tabiatta kalıcı ve uzun süreli etkiler meydana getirir. Plânsız sanayileşme ve doğal kaynakların bilinçsiz tüketimi, insan kaynaklı bozulmaların sebeplerinden bazılarıdır.

i. Aşırı Nüfus Artışının Etkileri
Aşırı nüfus artışı sonucu, konut açığı olur, besin ürünlerine ve sanayi ürünlerine olan talep artar. Konut açığını kapatmak için hızlı şehirleşme başlar. Fakat plânsız, alt yapısız ve çarpık şehirleşme, hem yeşil alanların yok olmasına hem de çevrenin tahribatına sebep olur. Hızla artan talepleri karşılamak için sanayileşme de hızlanır. Artan üretim sonucu açığa çıkan, katı sıvı ve gaz atıkların temizlenmeden doğaya bırakılması, ekosistemdeki dengeleri bozar. Dünya’mızın doğal kaynakları, şu anki Dünya nüfusunu beslemeye yeterli olduğu gibi daha fazla nüfusu da beslemeye yeterlidir. Nüfus artışına bağlı ekosistemdeki bozulmaların asıl sebebi “aşırı insan sayısı” olmadığı gibi toprak ve su kaynakları yetersizliği de değildir. Asıl sorun bu nüfusun beslenme ve diğer ihtiyaçlarını çevreye zarar vermeden karşılayamamaktır. Örneğin, Hollanda gibi küçük bir ülkede km2’ye yaklaşık 400 kişi üşerken, bu ülkede beslenme ve yerleşim sorunu yaşanmamaktadır. Buna karşılık km2’ye yaklaşık 15 kişinin düştüğü Brezilya’da hayat standartları düşük, yetersiz beslenme ve yerleşim sorunları vardır. O hâlde nüfus rtışından korkmamalı, fakat nüfus artışına paralel olarak çevre tahribatı meydana getirilmemeli, önceden plânlama ve düzenlemeler yapılmalıdır.

ii. Plânsız Sanayileşmenin Etkileri
Bir ülkenin ekonomik gücü, refah seviyesi o ülkenin sanayileşmesi ve enerji tüketimiyle doğru orantılıdır. Ancak sanayileşme artarken, çevresel önlemleri zamanında almama hem insan yaşamı için hem de diğer canlılar için önemli çevre sorunları oluşturur. Kimyasal atıklar, katı atıklar, pet şişeler, teneke kutular, naylon, deterjan atıkları, plâstik ve diğer petrol türevi maddeler, toprağı kirletir. Bu maddeler çevrede kalıcı kirliliğe sebep olur.
Organik maddeler, besin atıkları, bitki, hayvan kalıntıları kısa sürede toprağa karışır. Bunlar geçici kirlilik oluşturur.
Sanayi tesislerinin, termik santrallerin, evlerin bacalarından ve araba egzozlarından çıkan karbonlu, kükürtlü gazlar havayı kirletir. Bu gazlar atmosferdeki su buharıyla birleşerek asit yağmurlarını oluşturur.
Ayrıca aşırı fosil yakıt tüketimi ve bitki örtüsünün yok edilmesi, atmosferdeki karbon dioksit miktarının artışına sebep olur. Bu durum atmosferin ısısının yükselmesine yol açar.

Asit Yağmuru
Havadaki zehirli gazların kar ve yağmur sularıyla birleşmesiyle asit yağmurları oluşur. Asit yağmurları toprak ve su kaynaklarını zehirler.
Asit yağmurları binaların çatılarına ve duvarlarına da zarar verir. Asit yağmurları insan ve hayvanlarda solunum ve cilt hastalıklarına sebep olur.
Asit yağmurlarının asıl kaynağı fabrika ve ev bacalarından ve motorlu araçların egzozlarından çıkan zehirli gazlardır. Orman yangınları, yanardağ patlamaları ve nükleer bomba denemeleri de havadaki zehirli madde miktarını arttırır.

iii. Doğal Kaynakların Bilinçsiz KullanımıInsanlar ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bilinçli ya da bilinçsizce çevreye zarar verip doğal kaynakları tüketir. Isınma, kâğıt vb. ihtiyaçlarını karşılamak yeni tarım alanları açmak için ormanlar yok edilir. Su kaynaklarının ve diğer biyolojik zenginliklerin bilinçsiz kullanımı doğal dengeyi bozar.
Petrol, kömür, madenler, su, bizim rahat ve huzurlu yaşamamız için biz doğmadan önce var olan ve bizden sonra da kullanılmaya devam edilecek kaynaklardır. Fakat bu kaynakların bilinçsizce ve hiç tükenmeyecekmiş gibi kullanımı çevre kirliliğine sebep olur.ALINTIDIR
  Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım


Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
bitkisel arıtma sistemi ramazanuçar TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 0 07-12-2006 14:06
Makinanın firen sistemi(Kalama) balıkcı Makara - Makinelerle İlgili Herşey 17 08-10-2006 21:59


Saat 23:31.